Eet yani enflasyona endeksli tahvil çıkarsa kur balonu patlar mı patlamaz bilemem ama çıkarsa ülke batar. Faizlerin %60 bandına kredi faizlerinin %75 lere çıktığını görürüz. Bu reel sektörün ve tüm piyasanın özellikle borsa ve konut piyasasının çöküşü anlamına gelir.
Peki, işe yarayacak mı? Bir süreliğine evet… Tıpkı KKM’nın 4 ayda doları yavaşlatması gibi EET da birkaç ay dövizi tutar. Ancak ekonomiye yükleyeceği külfeti telaffuz dahi edemiyorum. Sonra? Sonrası şu; sırada TÜFE endeksli tahvil ve ÜFE endeksli süper bono gelecek. Ne yazık ki gidişat bu yönde…
Enflasyonla mücadelede başarı mümkün mü? Elbette mümkün. Bunun için niyet etmeniz ve gereğini yapmanız şart. Kayıp Yıllar 1990’larda, enflasyonla tıpkı bugünkü gibi, sözde mücadele ediyorduk. Enflasyonu;%3600 a varan; nasıl çözmüştü İsrail. Dönemin MB başkanı 3 başlıkta özetlemişti: 1-Öncelikle ekonomik paket açmaktan vazgeçtik. 2-Sonra enflasyon külfetini toplumun tüm kesimlerinin sırtına yıktık, müjde vermeyi bıraktık, enflasyona endeksli tüm uygulamaları terk ettik. 3-Toplumun bir kesiminin enflasyon yükünü başkasına devretmesini önledik.
1994 krizinde süper bono denedik. Çiller Bonosu olarak da yazılıp çizilen süper bonoların faizi %400 olarak belirlenmişti. Yani bu şu demekti; siz bu bonodan 1000 TL’lik satın aldıysanız, vade sonunda sizin elinize 5000 TL para geçecekti demektir. Oldukça yüksek bir meblağ… Ancak işe yaramadı.
O zamanda yıla 14 bin 538 liradan başlayan dolar kuru, süper bono frenine rağmen 22 bin 662 liraya tırmanmış, 4 aylık süreçte TL, %56 değer kaybetmişti. Kısaca süper bono işe yaramamıştı. Şimdi EET denenecek. Bir süre doları 16 lira bandında tutacak sonrasında döviz, bildiğini okuyacak ve sonunda anamızı ağlatacak duman edecek.. Geçmişte denenmiş ve hüsranla sonuçlanmamış yöntemleri bir kenara bırakalım; karşılıksız para basmayı bırakıp faizleri yükseltip devletin harcamalarında ciddi tasarrufa gidelim. Hem parasal hem maliye politikalarını sıkılaştırmazsak ve evrensel hukuka ve asgari ölçüde ehliyet liyakate dönmezsek korkarım çok yakında Venezuela oluruz. Hoşçabakın zatınıza.
Meslek sorgulaması ve üniversitelerin anlamsızlığı üzerine:Benden size ufak bir tavsiye çocuğunuz 25-30 yaşlarında unvteyi bitirip iş bulacak diye beklemek yerine 15-16 yaşlarında bir meslek sahibi olsun. Yani diyorum ki hobi olarak yaptığı şeyleri profesyonel olarak yapsin. Çocuğun bir B planı olsun. Alternatif koyun cebine. Bir işten anlasın. 25 yasinda hayata atıldığında yaşıtlarından farklı özellikleri olsun. Üniversite mezunu olmak artık artı bir özellik degil. Siz ona artı özellikler katın.
14 yaşında sanayiye çırak verilen çocuklar 30 yaşına geldiğinde iş güç sahibi olmakla kalmayıp ev araba sahibi oldular, bence artık meslek tanımı değişmeli ve para kazanma yollarınının tamamının üniversite diploması almaktan ibaret olduğu algısından kurtarılmalı zihinler. Artık çocuklara “Ne okuyorsunuz?” yerine “Ne iş öğreniyorsun?” diye sormalıyız. Ve mutlaka, yetenek ve ilgilerine uygun hobi edinmeleri gerekir.
Tabii bir de uygulamaya bakmak lazım ülkede. İşyerinin çırak alabilmesi için çocuk ortaokulu bitirmiş olmalı (14 yaşına gelmiş oluyor) işyerinde usta öğretici olmalı, haftada 8 saat teorik ders görmeli, tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalışmamalı (yani lokantalar, cafeler, oteller vs. az tehlikeli işlerde çalışabilir. Mevzuattan aklıma gelenler bunlar. Bu şartlarda çırak olayı ülkemizde mümkün değil. Çocuk sadece aile işi varsa onu öğrenebilir. Meslek Lisesi mezunları ise piyasada tutulmayan elemanlar. Şu an meslek lisesinden gelen biri vasıfsız eleman muamelesi görüyor %90.
Yine de meslek liseleri özendirilmeli. Özellikle akademik başarısı olmayanlar kesinlikle meslek lisesi okutulmalı; ısrar edilirse düz liseler paralı olmalı belli akademik başarının altında olanlar için.
Ara eleman ,meslek liseleri özendirilmeli…Herkes mimar olursa kalfa kim olacak ,herkes mühendis olursa tekniker kim olacak…Ayrıca 1 mühendise ihtiyaç varken 10 teknisyene ihtiyaç oluyor iş bulmasıda daha kolay. Mühendis olup meslek lisesi mezunu kadar bilgi birikim işten anlamayan bir sürü mühendis var. Ortalık “Şimdiki aklım olsa ilkokulu bitirip iş hayatına atılırdım bu ülkede üniversite okumak zaman kaybı.” diyen pişman üniversite mezunuyla dolu.
“Her çocuk mutlaka Üni'ye gidip hiç sevmediği bir bölümde 5~6 sene okumalı; Anne Babasının emek & alınterini Panpalarıyla yemeli;Üni bitince 30 yaşına kadar evde/odasında oyun oynayıp,babasının "bir torpil/bir dayı" bulup onu hiç sevmediği bir işe sokmasını beklemeli(!)” kısırdöngüsünden ve trajik çaresizliğinden kurtulmalıyız.
Not 1: Zenginlere karşı ne kadar yasa varsa kaldırdılar.
Yoksulları zincire vurabilmek içinse
her gün yeni kurallar koydular.
Shakespeare: Coriolanus, 1608.
(Türkçesi: Bülent Bozkurt)
Not 2: EMLAK fiyatları için, ARZ yönlü müdahele dışında, hiç bir politika işe yaramaz.
ARZ yönlü müdahele de, ev satılsın diye kredi verilerek olmaz. İNŞAAT yapılsın diye kredi verilerek olur.
Kredi metodu bile hatalı.
İnşaat yapmak isteyene ver 120 ay %0.99 ile kredi?
Not 3: Don Kişot: “Eskilerin Altın Çağ dedikleri çağ ne mutlu bir çağmış. İçinde bulunduğumuz Demir çağda bu kadar değerli olan altın, o talihli çağda kolaylıkla bulunabildiği için değil; o çağda yaşayanlar SENİN ve BENİM kelimelerini bilmedikleri için.”
Tüm Don Kişot ruhlulara selam olsun.
Not 4: 1 Depo Benzin 2021 Mayıs’ında 440₺’ye 2022 Mayıs’ında 1440₺’ye doluyor.
Ve maalesef bir kesim hala Ekonomimizin şahlandığına, 2023’te aynı yönetimle her şeyin düzeleceğine inanıyor…
Not 5: İstanbul’da ev kiraları ne öyle? Ne bu danaya hisse girer gibi insanlar gecim derdine mi girecek? Bir evde 3 kisi çalışıp bir ev kirasını mı ödeyecekler? Yahu bu sürdürülebilir bir düzen mi? Hala ekonomi iyi mi diyorsunuz? Gözleri ışıldayan adam sana sesleniyorum. Alo huu. Tarih sizi hiç iyi hatırlamayacak.
Not 6: Hemen hemen tüm okullar fiyatlarına %100 zam yapmışlar. Oysa max zam oranı %36 belirlenmişti. Sermaye bu durur mu yapıştırmış cevabi “Biz egitim öğretim parasına degil yemek parasına zam getirdik”
Ülkeye bir film ismi koysaydım “Cakallarla Dans” olurdu.
Not 7: Kredi sistemi harika oldu. İnsanlar 20-30 sene kredi çekiyorlar dolayısıyla borçlu oldukları icin emek somurusune ses çıkaramıyorlar sonra da ölüp gidiyorlar. Bize layık görülen hayat bu.
Not 8: Sadece 2022’de 4 000 kişi profesör yapıldı. Eminim hak etmişlerdir. Ehliyet sahibi madem onları profesör yaptık, bu konuları bilen öğretmene, değil uzmanlık, profesörlük verilse yeridir!
Not 9: Babam derdi ki, Adam olacak çocuk bokundan belli olur. Sen ne yaparsan yap, istemezse olmuyor.
Not 10: Ersan Şen'in kapaklarından sonra Cem Küçük'ün bırakın ekranlara çıkmasını, insan içine çıkmaması lâzım ama gel gör ki insan aymaz olunca böyle oluyor. Umarım ekrandaki kavga döğüşleri reyting için karşılıklı paslaşmalardan oluşan bir tiyatro değildir.
Not 11: Ev kiralarına TAVAN FİYAT uygulaması,inşaat sayısını düşürür.
ARZ kısılır.
Konut sıkıntısına çare olmaz.Durumu daha da kötüleştirir.
Bunun yerine 10 yıl kuralına daha sıkı denetim getirilmeli.
İnşaat teşvik edilmeli. (Dar gelirliler için konut üretimini kastediyorum.)
Ve en önemlisi,İstanbul'dan fabrikalar postalanmalı.
Not 12: O kadar ucuzuz ki bırakın “doğru iş” yapmayı, “az hata” yapsak bile ülkeye yabancı yatırımcı yağacak. Buna rağmen şok üstüne şok yaşıyoruz. Bir ekonomi anca bu kadar kötü yönetilebilir.
Not 13: "60 yıl önce her şeyi biliyordum. Şimdi hiçbir şeyi bilmiyorum. Eğitim, cehaletini yavaş yavaş keşfetmektir."
Will Durant
Not 14: "Başarılı insanlarla çok başarılı insanlar arasındaki temel fark, çok başarılı insanların hemen her şeye “hayır” demeleridir."
Warren Buffett
Not 15: "Başarı için diğerlerinden daha zeki olmak zorunda değilsiniz, ancak daha disiplinli olmak zorundasınız."
Warren Buffett
Not 16: “Maalesef ataerkil hükümetler kitleleri öyle koyu bir karanlık içinde yaşamaya mahkum etmişlerdir ki, yalnız çocuklar için değil, yetişkinler için de okullar açmak zorunlu hale gelmiştir.” -Mihail Bakukin
Not 17: “Bir halk, hangi bahane ile olursa olsun, tiranlığa bir kez boyun eğdi mi, ayaklanma alışkanlığını, hatta, ayaklanma içgüdüsünü büyük ölçüde yitirir.” - Mihail Bakukin
Not 18: Halkın kendi kaderine sahip çıkacağını gösterme iradesi kadar güçlü bir silah henüz icat edilmemiştir.