Geçenlerde Cihangir’de uzun zamandır beklenen bir doğum günü partisi vardı.
Tüm Cihangir’in dilindeydi bu parti.
WhatsApp grupları, sosyal medyada yazılanlar, çizilenler ve insanların kendi aralarındaki sohbetlerde merakla bekleniyordu.
Partiyle alakalı ilk tavrı ise gazeteci Tuğrul Eryılmaz koydu ve “Katılmayacağım…” açıklamasını gerekli mercilere, gerekli zamanda bildirdiğini kamuoyuyla paylaştı.
Gelelim asıl konumuza!
Partinin adı “Sex’inci” idi.
Deniz Türkali’nin doğum günü partisiydi…
Türk sinemasının güzel gözlü kadını, aktivist, oyuncu, her şeyden önemli, değerli bir aydın ve insan…
Hayatının bir yaş dönemini tamamlayıp, bir başka basamağın ilk adımını dostlarıyla kutlayarak attı.
Cihangir 22’de yapılan parti için mekanın işletmecisi İsmail Güneş, her türlü ayrıntıyı eksiksiz tamamladı.
Kafanızı nereye çevirseniz bir ünlü vardı.
Oyuncu İpek Bilgin, Şenay Gürler, yazar Murathan Mungan, gazeteci Hasan Cemal, Ayşe Cemal, Yıldırım Türker ve Zeynep Oral göze çarpan ilk isimlerdi.
Akşam saatlerinde başlayan parti, gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürdü.
Cihangir 22’de konukları eksiksiz bir şekilde ağırladı.
Deniz Türkali’ye yeni yaşında güzellikler diliyorum.
Zeynep Oral, Deniz Türkali ve Murathan Mungan
Deniz Türkali doğum günü pastasını üflerken yanında oyuncu arkadaşı Şenay Gürler
Hasan Cemal, eşi Ayşe Cemal, Yıldırım Türker, İpek Bilgin, Murathan Mungan diger katılan konuklarla…
Muazzez İlmiye Çığ’ın ardından…
Muazzez İlmiye Çığ’ın vefatına üzüldüm.
“Her ölüm erken ölümdür, üstü kalsın…” diyor şair.
110 yaşında da olsa bir değerin bu diyarlardan çekip gitmesi üzüyor insanı.
Muazzez Hanım ile bir dönem yakındım.
“Bir dönem diyorum” sonrası ben Amerika’ya gittim, o da Mersin’e, kızı Yuli ile vefat eden kardeşi Prof. Dr. Turhan İtil’in Erdemli’deki yazlığına taşındı.
Öncelikle hatırlatayım, Muazzez Hanım profesör değildi.
Bu hataya hemen herkes düşüyor.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği genel merkezi bile taziye mesajında “Prof. Dr. Çığ” diye yazmış.
Oysa sadece Sümerolog olarak görev yapan aydın bir Türk kadını ve yazardı.
Ataköy’deki evine çok sık giderdim.
Üst komşusu tiyatro sanatçısı Cihat Tamer’di.
Kendisinin kökleri Kırım’a dayanır.
Ailesi Kırım’dan Köstence’ye, daha sonra ise Türkiye’ye gelmiş. Yani Tatar’dı.
Benim annem de Tatar olduğu için gider gitmez Ataköy’de meşhur Tatar böreği olan çi börek söylerdi.
Masayı kendi tarzına göre kurar, başlardık sohbetle yemeye.
Çi börek yanına ayran ikram ederdi.
O dönemlerde Doğu Perinçek’in Kaynak Yayınları’ndan çıkacak kitaplarını önce Sedef Kabaş’a, daha sonra bana mutlaka okuturdu.
Sedef Kabaş’a ayrı bir sevgisi vardı.
Leyla Umar’ın Vatan Gazetesi’nde çalıştığı dönemlerde Leyla Hanım, Muazzez Hanım ile çok sık buluşurduk.
Yıllar önce İzmit’te Altın Çınar Ödülleri yaptığım dönemde TEMA Vakfı kurucusu Hayrettin Karaca ile gelmişlerdi.
İlk yakınlaşmaları benim etkinliğimde oldu ve sonra zaten hep hayat arkadaşı oldular ve “Giderayak” diye bir grup kurdular.
Daha sonra bu isimle birlikte program da yapmışlardı.
Değerli bir aydını, önemli bir yazarı kaybettik.
Kim ne derse desin, ne yazarsa yazsın, ne düşünürse düşününsün, Muazzez İlmiye Çığ değerli bir kişidir…