TL'nin ne kadar değer kaybettiğinin kimse farkında değil.

KİRALAR ya da EMLAK fiyatları, aslında size bir mesaj vermeli.

Otomobil fiyatları, özellikle 2. elde, yine ucuz kaldı.

Toplumda orta sınıf tamamen ortadan kalktı. Artık FAKİR ya da ZENGİN var. Arası yok.

Ne iş yapacaksanız, sizi hangi sınıfa atacağını iyi hesap edin.

Mesela, KARİYER yapmak, artık sizi %99 fakir tarafa atıyor. (Çok özel bir meslek yoksa.)

20.000 TL maaş alıyorsun.

Kira kaç?

7000 TL.

Şimdi sen orta sınıf mı olduğunu sanıyorsun?

İstanbul’da 1+1 boktan bir sitede kiralar minimum 5500 TL yazıyor şu anda.

4 yıl önce çıktığım sitede 9000 TL yazıyor.

KİRALAR yoluyla orta sınıf bitirildi tamamen. Vaktinde evini almayan, orta sınıftan alt sınıfa düştü. 

GREAT RESET işte.

Resetlediler.

Şimdi de ikinci safha GREAT RESET geliyor. Bu kış göreceksiniz. Enerjiden olmasa da, Avrupa üretim yapamaz hale gelince, parça bulamayınca anlayacaksınız.

İnsanlar artık iki ayrı sınıfa bölündü. ZENGİN ya da FAKİR.

İş yaparken de, hangi sınıfa hizmet vereceğinizi iyi planlayın.

Açıkçası, ciddi sürümlü işler hariç, alt sınıfa verilecek hizmetten para kazanmanız zordur.

ZENGİN kısıma mal, hizmet...vb. satmanız lazım ki, para kazanın.

Şahsi tavsiyem, FAKİR dilime düşmüş tayfayla vakit kaybetmemeniz. Onlardan para kazanmanız imkansıza yakındır. Zaman kaybetmeyin boşa.

Para kimde, oraya hizmet.

Ticaretin temel kanunudur.

Parası olmayan müşteriyi gerekirse kovun!

Son söz: Para nedir sorusuna vereceğiniz cevapla Tanrı nedir sorusuna vereceğiniz cevabı yan yana koyun; sonra niye doktora şiddet haberleri bıçak gibi kesti anlarsınız? Artık daha çok mutsuz huzursuz doktorların vatandaşa postaları var. Ha doktorlar yüksek maaş istemekte sonuna kadar haklılar. Yeter ki insanlara en az bir köpeğe gösterdikleri kadar  şefkat göstersinler.

Not 1: Cân yine bülbül oldu hâr açılıp gül oldu
Göz kulak oldu her yer her ne ki vâr ol oldu
Gönül ol bahre daldı dilim tutuldu kaldı
Girdim anın zikrine a'zâlarım dil oldu
Ferhad bugün ben oldum varlık dâğını deldim
Şîrin'ime varmaya her cânibim yol oldu
Niyaz-ı Mısri Hz.

Not 2: Topraklarını Yahudiler'e satan FİLİSTİNLİLER'e laf ediyordunuz.

Sizin de hiç farkınız yokmuş.

Bu akın devam ederse, Türk ev sahibi diye bir şey kalmayacak.

Seve seve satıyorsunuz.

29 Ekim'de elde Atatürk fotoğraflarıyla yürüyorsunuzdur da Allah bilir.

Not 3: Bono faizleri patladığı zaman, bütçe disiplini olan ülkeler bono toplarlar.

İngiltere başlıyormuş.

ABD de toplayacak.

Çünkü, değeri düşüyor. Kendi borcunu ucuza geri alıyorsun. 

FAİZİN bir işlevi de budur. Harcamayı kesersin, ucuzlayan borçlarını geri alırsın.

Türkiye'de ise tam tersi ENFLASYON yükseltilir borç azaltmak için.

Tipik ÇADIR EKONOMİSİ.

Ne zaman İKTİSAT öğreneceğiz acaba?

Not 4: Asgari Ücretin 9900 TL yapılması, çok da abuk bir rakam değil.

Merak etmeyin, her şeyin fiyatı bu rakama uyum sağlayacaktır.

İsterseniz 100.000 TL yapın.

100 TL'ye simit alırsınız.

Rakamlar önemsizdir, önemli olan TAKAS ORANIDIR. Bunun ölçüsünü de ülkedeki üretim belirler.

Not 5: Türkiye'de her dört gençten biri 'sessiz istifa' sürecinde

Sessiz İstifa: Çalıştığı işte en azını yapmak, yapılması gerekenler dışında hiçbir şey yapmamak, özel hayatı korumak ve daha az sorumluluk almak. İstifa etmeden istifa etmiş modunda işe devam etmek.

Gençlerin %24’ü sessiz istifa sürecinde, %46,7’si ise bu kavrama yatkın... 

Not 6: Hiçbir yapısal dönüşüme dayalı olmadan, hiçbir ekonomik politika uygulaması olmadan sadece dış talepten dolayı geçici bir artışın yarattığı ek baloncuklar sönmeye mahkûmdur.

Emek vermeden elde edilen her değerde olduğu gibi… Emek vermeden elde edilen her değer sönümlenmeye mahkumdur.

Not 7: Seçim ekonomisi sürecinde asgari ücrete %80 ve üzeri oranda zam gelmesi sürpriz olmaz. Zira hükümetin önünde bir sandık var ve ücretlerdeki erozyonun toplumda yarattığı olumsuzluklar ortada… Bu ölçüt, sadece asgari ücret değil, tabanfiyat, katsayı, kamu işçileri toplu sözleşme zammı, emekli maaşları, öğrenci kredileri ve benzeri tüm sosyal alanlarda geçerli olabilecek. Hal böyle iken üretim yaya kalacak fakat para yağmuru sebebiyle enflasyon vites büyütecek. Kısaca asgari ücretten girecek ve enflasyondan çıkacağız seçim ekonomisinde… Sonuç mu; elbette seçimin ardından zam fırtınası…

Not 8: Genç girişimciler için “Genç Girişimci Sermayesi” gelecek. Adı henüz netleşmemekle birlikte bu kesime merkezi bütçeden yaklaşık 40 milyar liralık bir kaynak ayrılacak. Seçim tarihinin netleşmesi akabinde bu miktar, daha da artırılabilecek. İkinci aşamada “genç destek kredisi” veya “gençlere can suyu hibesi” türü projeler söz konusu olabilecek. Genç Girişimci Sermayesi'nin, melek yatırımcı modeliyle mi yoksa farklı finansman yöntemleriyle mi hayata geçirileceğini, daha sonra öğrenebileceğiz.

Not 9: Herkesin kaçtığı yere girmeden kral olamazsın. Krallar halk gibi düşünmez. Halka korku ve panik gerek. Bir krala ise cesaret ve sakinlik.

Not 10: Özel mülkiyet hiç bu kadar kutsanmamıştı. Apartmanının kapısına “Mülk Allah’ındır” yazdırmayı ihmal etmeyen hacı amcalar, bu mesajı kendi öz nefislerine değil, kendilerinin dışındaki herkese vermek istiyorlar zahir. Yani demek istiyorlar ki, “Bu mülk Allah’ındı bana verdi, sakın mülküme ortak olmaya, göz koymaya kalkma!” Halbuki “Mülk Allah’ındır” mesajı daha çok mülkü elinde bulundurana yöneliktir. Dünyada insanın sahip olduğu her şey kendisi gibi geçicidir. Geçici olanın elinde bulundurdukları da geçicidir. Masaya en yakın duran kasadır. Kasası olanın da çok geçmeden masası olur. Masa otoriteyi, gücü ve yetkiyi simgeler. Kasa ise masa ile oluşturduğu zengin kafiye sayesinde varsıllığın sembolü kabul edilir.

Ders bitti, okul dağıldı. Kimsenin kimseden öğreneceği tek kelime kalmadı. Evvel yok idi bu istiğna, yeni çıktı. Doymazlık ve kanmazlık sınırlarını kaybetti. Yedikçe acıkan, içtikçe susayan, kazandıkça yoksullaşan insanların sayısı alabildiğince arttı. Masa ve kasa sahibi kişilere sakın ha hiçbir şey öğretmeye kalkmayın. Öğrenilmemiş bilgi de onların tekelindedir. Bilmedikleri her şey onların her yerde geçerli olan bilgisidir. Masalarına hiçbir zaman kitap, defter ve kalem değmemiş varlığın şımarttığı bu adamlar neredeyse hakikati bile kendi tekellerine geçirmişlerdir. Evet, ders bitti, hiçbir bilgi sahibinden alacakları yoktur artık. Aynı cümleyi değişik biçimlerde defalarca tekrar etmeyi hüner sanıp övünürler. Her dilde övünmeyi iyi bilirler. Nefislerini dünyanın az bulunur pahalı lezzetleriyle terbiye ederler. Hiç çalışmadıkları, hiç ders dinlemedikleri ve bütün sınavlardan tek soruyu doğru cevaplayamadıkları halde karnelerinde hiç kırık yoktur.

Not 11: Madem enflasyon düşük faiz ile iniyor; Son bir yılda faiz %19'dan %12 indirilirken enflasyon %19'dan %80'e nasıl çıktı?

Not 12: TCMB'nin brüt rezervi 23 Eylül haftasında 3,9 milyar$ düşüşle 110,8 milyar dolara gerilemiş.

22 Eylül'de Hazine'nin TCMB'de duran 2,7 milyar$'lık döviz rezervi dış borç ödemek için kullanılmıştı.

TCMB politika faizini indirip CDS'yi zıplatırsan dış borç almaz rezerv eritirsin.

Not 13: Erdoğan: Bakın şu anda İngiltere'de sterlin patladı, nereden nereye geldi, övünüyorlardı, ama şimdi patladılar.

 1 yıl önce 12 lira ile 1 Sterlin alabiliyorken şimdi 20 lira ile 1 Sterlin alamıyoruz.
Sterlin fena patlamış.

Not 14: Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Sırf daha iyi arabaya binmek için, daha yeni telefon almak için, daha çok konsere gidebilmek için başka ülkelerin kapısına varanlara acıyarak bakıyoruz."

Türkiye'de herkes 3-5 yerden ballı yönetim kurulu üyeliği maaşı alamıyor.

Torpille, iltimasla yüksek maaşlı kamu görevlisi olamıyor.

%220 ÖTV, %18 KDV ödeyip iyi bir arabaya binemiyor.

%50 ÖTV, %12 TRT payı, %1 bakanlık payı, %18 KDV ile ortalama bir telefonu alamıyor.

Not 15: Enf. %80 ama kredi maliyetleri düşük kalsın diye TLfaizi %12’ye kadar indirdik ya;
10 yıllık TL tahvil faizimiz %12 oldu ama $ cinsi Eurobond faizi %11’e çıktı.
Çünkü
ABD’nin 10Y tahvili %4’e çıktı.
FED’in 2023 Martta $ faizini’%4,6’a çıkarması bekleniyor.
Detay ama bilgi işte.

Hazine bu yıl Eylül ayında dış borçlanma yapmadı.
2,6 milyar$'lık dış borç anaparasını ödedi.
En önemli nedeni yükselen dış borç faizi olmalı.
Böyle giderse pek çok dış borç ödenmek durumunda kalınır ve ödemeler dengesinde devasa sorunlara yol açar.

Not 16: "Evlilik yirmili yaşlarda gerekli, otuzlu yaşlarda ise yararlı ama gerekli olmayan bir kurumdur: yaşamın sonraki yıllarında ise
genellikle zararlıdır ve erkeğin tinsel gerileyişini hızlandırır."

İnsanca, Pek İnsanca 1, Nietzsche

Not 17: Duvarda bir çatlak varsa ille de büyür.

Not 18: Mükemmel bir planın yoksa, silahlar ve adamlar bir çöp yığınından ibarettir.

Not 19: Yaşamak denilen şey kültürel ve sınıfsal çitlerle çevrili bir eylemlilik hali.

Not 20: Bizim uyandığımız güne söyleyecek yeni bir sözümüz olmayınca, günlerin de bize söyleyecek yeni bir şeyi olmuyor!

Not 21: “Kraliçe olmayı reddetim, bu bir fedakarlıktı ve bu fedakarlık bana kralı tayin etme hakkı vermez mi? Haksız mıyım Nalan” diye seslendi beraber aynı masada çay içtiği  arkadaşına, “Kafan çocukken de çalışmazdı, eşek kadar oldun yine aynı. Bu nasıl kafa böyle!” diyerek umarsız bir şekilde cevapladı arkadaşı kafasını sallayarak, biraz da söylenerek; ardından daldı uzaklara..

Not 22: Amerikan Rus savaşı, hatta korona bile İstanbul'un eski sahiplerine dönüşü için kurgulandı. Korona olmasaydı Joe Biden asla Amerika'nın başına geçemezdi. Joe Biden'ın gelir gelmez ilk sözü "Siz oraya artık İstanbul demeyin. Orası Konstantinopolis" oldu. Adam daha ne desin ? 

Öyle de oldu. Suriyelilerden sonra Ruslar da savaştan kaçarak Türkiye'ye gelmeye başladı. İstanbul'da Türk'den çok başka milletler var. Maalesef Türkler (Zengin Türkler hariç, çünkü zenginin dini ve milliyeti yoktur para gibi) İstanbul’dan Anadolu’ya sürülecek gibi. Umarım tarih tekerrürden ibaret değildir.