Bir süredir buralarda yoktum.
Çılgınlık yapıp Şişli’den yola çıkıp arabayla Kuzey Kutbu’na gittim.
O nedenle yazı yazamadım.
Dünyanın en kuzeyine vardığımda artık gidecek başka bir yer yoktu.
Sanırım dünya orada bitiyordu.
Kuzey Kutbu’nun o soğuk gecesinde “Kuzey Işıkları” altında kulaklığımda “Maria soundtrack” yani Maria film müzikleri çalıyor.
Büyüleyici bir ortamda olağanüstü bir sesle, harika bir doğa olaya tanıklık ediyorum.
Kuzey Işıkları’nın bu kadar büyüleyici kılan kesinlikle o şarkıların olduğunu düşünüyorum.
O an hayata bir ara verip “Buradan hemen Milano’ya gitmeliyim…” diye kendi kendime mırıldanıyorum.
Şişli’den arabayla Kuzey Kutbu’na kadar süren yolculuğuma bir anda İtalya’yı ve Milano’yu ekliyorum. Milano’da kaldığım evin birkaç blok ötesinde “Teatro alla Scala”ya doğru yürüyorum.
Aynı müzikler kulağımda çalıyor.
Tiyatronun giriş duvarına yaslanıp “Maria Callas”ı hayal ediyorum.
30 günlük çılgın yolculuğun ardından pazar günü İstanbul’a vardığımda koşar adım sinemaya “Maria” filmini izlemeye gidiyorum.
Maria, Pablo Larraín tarafından yönetilmiş ve Steven Knight tarafından yazılmış bir film; İtalya, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri ortak yapımı.
Başrolde Angelina Jolie, ünlü opera sanatçısı Maria Callas'ı canlandırıyor.
Filmde Callas’ın 1977'de Paris'teki son yedi gününü ve hayatına dair geriye dönüşleri konu alıyor.
Callas’ın yeniden sahnelere dönmesi konusundaki baskıya verdiği cevap “Söylemeye hazır olduğumda şarkı söyleyeceğim…” oluyor.
Bu söz beni oldukça etkiliyor.
Bir şarkıcı sadece sesiyle değil, ruhu, bedeni, gücü ve sağlığıyla hazır olmalı ki şarkıyı istekle söylesin.
Türk seyircisini ilgilendiren asıl konu ise Haluk Bilginer’in de bu filmde yer alması.
Haluk Bilginer’in canlandırdığı Aristotle Onassis karakteri de oldukça etkileyici.
Pierfrancesco Favino, Alba Rohrwacher, Stephen Ashfield, Valeria Golino ve Kodi Smit-McPhee de yardımcı rollerde yer alan filmde Angelina Jolie, oyunculuk dehasıyla karşımıza çıkıyor.
Film ülkemizde pek ilgi görmediği haberlerini okudum.
Konu, oyunculuklar beni etkiledi.
O nedenle size içtenlikle tavsiye ederim.

Mina’nın Çocukları’ndan yeni sergi
Mina’nın Çocukları Projesi, Genç Sanatçı Evin Kaçar ile Kolektif "İZ" Sergisini sunuyor.
1 - 31 Mart 2025 tarihleri arasında İBB Kültür ve İBB Miras işbirliğiyle Haliç Sanat 3’te gerçekleşecek "Kolektif İZ" sergisi, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) İstanbul Şube bünyesindeki Mina’nın Çocukları Projesi’nin altıncı sanat yolculuğu olarak sanatseverlerle buluşuyor.
Dernek bünyesinde yetişen genç sanatçılardan biri olan Evin Kaçar’ın eserlerine odaklanan sergi, projenin genç kadınları destekleme misyonunu bir adım öteye taşıyor.
Başaran Holding’in ve Mina Başaran’ın annesi Beril Başaran’ın öncülüğündeki bu etkinlikleri yıllardır ilgiyle takip ediyorum.
Yine çok değerli bir sanat etkinliğine imza atmalarını görmekten oldukça mutluyum

Sema Moritz Berlin’de Anadolu Kadınlar Korusu konseri 8 Mart’ta
O muhteşem sesli sanatçı Sema Moritz, Almanya’nın Berlin şehrinde “Anadolu Kadınlar Korusu”nu kurdu ve ilk konserlerini 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde saat 19.30’da Berlin’de Maxim Gorki Tiyatrosu’nda verecekler.
Sema Moritz öncülüğündeki koroda Martin Lillich, Serkan Duran ve Matan Goldstein müzisyen olarak yer alırken, koristler ise Alev Karakaş, Asmin Su Kök, Barbara Basile, Betül Fırat, Dilara Pak, Dilek Ölçüm, Ebru Bakır, Eda Doğançay, Ella Olivia, Gözde Böcü, Gülüzar Mertin, Hülya Uçta, İnsan Mersin, Kebire Yücesan, Necla Deniz, Selda Sakar, Selver Mersin, Sermin Doğanay ve Suna Kök yer alıyor.
