Ukrayna krizi ile beraber Rusya ve Çin çok hızlı bir şekilde satılıyor. Çin 16 Mart 2022 tarihi yani bugün % 10’a yakın sert bir şekilde yükseldi gerçi. Kayıplarını az da olsa telafi etti. Fakat ne kadar sürdürülebilir bekleyip göreceğiz. Yatırımcı yüzünü kalıcı döner mi Çin’e zaman gösterecek.

Çin o kadar anormal bir şekilde satılıyor ki, MSCI Çin endeksi 1992'de, endeksin ilk kez oluşturulduğu seviyeye kadar geriliyor. Oysa 1992-2022 arasındaki 30 sene boyunca Çin tam 40 kat büyüyor.

Şu andaki görüntüyü yorumlamak gerekirse, hisse senedi yatırımları bir gösterge ise, uluslararası yatırımcılar Çin ve Rusya'dan palas pandıras kaçıyorlar. Dünya sanki ortadan ikiye bölünüyor. Bir tarafta 40 katlık büyümesine rağmen 30 senedir piyasa değerleri yerinde sayan Çin, Diğer tarafta anormalin de ötesinde, absürd piyasa değerlemesiyle, mesela Tesla'yı da içeren Amerikan şirketleri. Türev piyasalarını, kripto para piyasalarını, borçlanma piyasalarını da sayarsak, bütün tarihi rekorları fersah fersah kıran "gelişmiş dünya" para/sermaye piyasaları.

Amerika öncülüğündeki sermaye koalisyonu (Batı yerine bu tanımı daha doğru buluyorum), uluslararası yatırımcıları da çekerek tarihsel ölçekli bir balon şişirdi ve bu balonu Rusya/Çin'e karşı finansal tehdit olarak kullanmaya çalışıyor. Ancak zayıf karnı da bu. Bu balon patlarsa, Soğuk Savaş 2.0'ın uzak ara mağlubu başta ABD, gelişmiş dünya olur. Sermayeler piyasalarda ( masasında) batırılır. Şimdilik böyle bir sinyal yok. MSCI Dünya endeksi ve ABD borsaları bütün heybetiyle ve teknik sinyal üretmeden ayakta duruyor. Ancak... Bir ülkeye (şimdilik Rusya) özel şirketlerle savaş açmak risklidir.

Özel şirketler kar amacıyla kurulur ve "milli çıkar" gibi kavramlara yabancıdır. Rusya'dan çıkmak demek, 250 milyonluk bir pazarı terk etmek, dolayısıyla bu pazardan elde edilecek kazançları da terk etmek demek. Çin şimdilik Rus trenine binmiyor, ancak hisse senedi yatırımcıları ne olur ne olmaz diyerek Çin hisse senetlerinden kaçıyor. (Huawei ve AliBaba yeterince can yaktı) Bu sermaye/yatırım/borç ablukası Çin'e de sıçrarsa, EM (Emerging Markets; Gelişmekten olan ülke pazarları) endekslerindekine benzer şelale düşüşler ABD'ye atlayabilir.

Bu aşamada herkes sermaye piyasaları bakımından küçük bir lokma olan Rusya'nın fazla can yakmayacağı, bu patırtı uzamazsa - Rusya'ya pes ettirerek - eski güzel günlere dönüleceği umudu içinde. Zaten Rusya'nın daha 2. günden mağlup ilan edilmesinin de nedeni bu. ş uzarsa, hele hele Çin'e sıçrarsa, dünyanın bir tarafında finansal balon, diğer tarafında 40 katlık büyümeye rağmen sıfır reel getiri dengesizliği sürmez. Balon patlar. Sanırım Putin biraz da bu nedenle sevilmiyor. Sermaye dünyayı güzelce bölüşüp yutarken pişmiş aşa su kattı.

Zalim Putin'e dersini vermek üzere, doğru düzgün vergi vermeden, sahibi olduğu balon kere balon piyasa değerli Tesla hisseleri ve kripto varlık denen hayali piyasalarda manipülasyonları sayesinde adam sınıfına giren şarlatanın en önde koşmasının ekonomi politiği aşikar değil mi? Ruslar, Çinliler ekonomik, finansal ablukalara dayanır da, Amerikalılar, Avrupalılar paracıklarının sermaye piyasalarında eriyip gitmesine dayanabilir mi? 

Soğuk Savaş 2.0'ın kaderini belirleyecek diyalektik çelişki bu işte.

Not 1: Bir sonraki aşama Çin'in Tayvan'a müdahalesi olur mu derken bir hafta içinde üç önemli haber geldi: 
1) Hindistan Pakistan'a "yanlışlıkla" füze attığını duyurdu (ikisi de nükleer güç)
2) İran Erbil'e füze saldırısında bulundu
3) Rusya Polonya sınırındaki askeri üssü bombaladı.
Gidişatın artık 3. Dünya Savaşı'na doğru olduğunu söylemek abartı olmasa gerek. Bu aşamadan sonra hangi ülkelerin bu savaşa gireceği ve savaşın hangi araçlarla yürütüleceği daha önemli olacaktır.

Not 2: Anladığım şu ki, halkımız kendi mahallesine pay düştüğü sürece  talana, işine geldiği sürece torpile, kendilerine yapılmadığı sürece her türlü hukuksuzluğa karşı görmedim duymadım bilmiyorum oyununu oynamaya devam edecek. 

Ta evde tencere kaynamayıncaya kadar.

Not 3: Ülke battı, düzelme ihtimali de kalmadı artık isterse peygamberler konseyi gelsin. Bu saatten sonra içeride ancak beceriksizler, korkaklar ve yaşlılar kalır. Yani gidemeyenler. O nedenle göç edemeyen beceriksizlerin, niteliksizlerin ya da yaşı 40 ı geçmişlerin şikayete hakları yoktur.

Not 4: İnsanlar hâlâ Nazi liderlerinin Alman halkını bir ırk savaşının dehşetine sürüklediğini sanıyor. Yanlış. Almanların hapishanelerini yıkmak için gözleri dönmüştü. Yenilgi, enflasyon, çok büyük savaş tazminatları ve doğudan yaklaşan barbarların tehdidi... Delirmek onları özgürleştirecekti. (J. G. BALLARD / Öteki Dünya)

Not 5: Yakaladığımız hedefler, gerçeğe dönüşen beklentilerimiz yok mu? Var elbet ama o hedeflere ulaştığımızda, o beklentilere kavuştuğumuzda, gözümüz yine yarınlarda, yarınların daha büyük, daha parlak, daha yeni mutluluk ihtimallerinde oluyor. Dolayısıyla elimizdeki mutluluk fırsatları çoktan sönükleşmiş, parlaklığını yitirmiş oluyor ve bizi tatmin etmekten uzak kalıyor. Bir kısır döngü bu, içimizi, biz farkında olmadan tüketiyor, mutluluğu elimizdeki kadarıyla yetinerek yaşamaktan bizi sürekli alıkoyuyor.

Not 6: “Ne satın alınacak? Oyuncaklar, elbette; kocaman oyuncaklar, hoşumuza giden ve başkalarını etkileyen şeyler. Çağdaş toplum bize bu nesneleri satın almayı, mümkün olduğunca çok satın alabilme arzusu duymayı emreder. Oysa bir şeyler satın alma fikri, yeni şeylerle -yeni arabalar, marka ayakkabılar, kocaman televizyonlar, güneye bakan apartman daireleri, altın kaplama akıllı telefonlar, Hırvatistan tatilleri, imitasyon İran halıları- oynama fikri, çocukluğun, ergenlik arzularının karakteristiğidir. Bu durum yetişkinler arasında kısmen de olsa geçerli bir şey halini aldığında, genç olmakla yetişkin olmak arasında artık sembolik bir engel kalmamış demektir...” Alain Badiou

Not 7: “Yüzünü güneşe dön, gölgen arkada kalsın güneşe arkanı dönersen, ha bire gölgeni kovalarsın!”

Not 8: Bazı şeyler o kadar güzeldir ki seni tüketiyor olsalar da onlardan kurtulamazsın..