Askerliğimin acemi birliği kısmını Çanakkale 116. Jandarma Er Eğitim Alayında yaptım. O dönem üniversite mezunları 8 ay askerlik yapardı toplam. Sene 2002 idi. Acemi birliği eğitimimiz 2 ay sürdü.

Eğitim alanında bir gün Eğitim Çavuşumuz değişik bir uygulama yaptı. Er olarak görev yapanların her birine 5 dakikalık çavuşluk görevi verdi. 

Eğitim Çavuşumuz: "Sizi yetkili kılıyoruz. İsteyen istediği komutları verebilir istediği uygulamayı yapabilir" dedi.
Rol icabı çavuşluk sırası gelen adeta canavar kesiliyordu. Öyle manzaralarla karşılaştık ki er arkadaşına tokat atanı mı desem, yat-sürün, otur-kalk şuraya koş, buraya koş diyerek samimi arkadaşlarına bile kötü muamelede bulunanlar oldu. Bu uygulama çok uzun sürmedi. 

Eğitim Çavuşumuz uygulamayı sonlandırarak şu sohbeti yaptı:
"Bu uygulamayla size kendinizi gösterdik. Elinizde yetki olmadığı zaman etkisiz elaman olduğunuzdan sadece mecburi itaat ediyorsunuz. Gerçek kişiliğinizi gizliyorsunuz. Bakınız 5 dakikalık bir yetki verdik; melek zannettiğiniz, 'en yakın arkadaşım' dediğiniz bazı dostlarınıza bile olmaz türlü eziyeti ettiniz. Biraz daha zaman ve imkân versek daha neler yapardınız neler."

Bu bir basit uygulama gibi görünse de insan psikolojini anlamak adına güzel bir örnektir. İnsanın içinde gizlediği iyi ya da kötü huyları ancak uygun ortam oluşunca meydana çıkar. 
Bunu izah sadedinde atalarımız "Köyden indim şehire, şaşırdım birdenbire" derler. İnsanoğlunun gerçek halinin meydana çıkması için uygun ortamlarda sınava tabi tutulmasıyla gerçekler meydana çıkıyor. 

Bu sebeple güzel ahlak, liyakat ve ehliyet sahibi olmadığı halde kimsenin önemli görevlere getirilmemesi gerekmektedir. Bugün ülkemizde yaşanan sorunların kaynağı, güzel ahlaktan mahrum kişilerin çoğunlukta olmasıdır. Güzel ahlak, ehliyet ve liyakat sahiplerine selam olsun. 

Son söz: Bir insanın karakterini öğrenmek istiyorsanız ona yetki, güç ve para verin..

Serzeniş: Az önce muz almak için markete girdim. Pirinç, acı biber turşusu ve yumurta alıp çıkmışım. Muz almamışım. Kafa yerinde değil demekki..

Hakikat: Devlet dendi mi gülesim geliyor, hele devlet aklı dendi mi bir kahkaha tufanı geçiyor içimden; tutamıyorum kendimi..

Ustadan: Gelinen yer İstiklâl Marşı’nı lâfzıyla ve ruhuyla savunmanın suç sayıldığı yerdir.

İsmet Özel

Ustadan iki: İsmet Özel- Asimilasyondan “erime”yi, bir etnik unsurun bir başka etnik unsur içinde erimesini, eritilmesini anlıyorsunuz. Halbuki asimilasyonun kelime manası “benzeme”dir.

- Kürtler kime benzeyecek?

İsmet Özel - Bana. Bir Kürt bana benzemekten fütur ediyorsa yolu açık olsun.

Kulağa küpe: Bir yazılım mühendisi, sodyum nitrat içerek intihar ediyor. Roketsanda çalışıyormuş.

İddia bu. 
Yazılımcıların çoğu asosyal. Sadece yazılımcı  değil; modern dünya herkesi yalnızlaştırdı, aile kalmadı. Hasbi insanlar yok varsa da uzaklarda. İntihar öyle çok derinleme mana taşımayabilir..

Not 1: Ağlıyor. Sevdiğiyle ilgili bir kırgınlık belli...
Ses etmiyorum...
Sonunda mırıldanıyor: "Meğer onu hiç tanımamışım." Anlık kırgınlıkların sertliği işte!
Fakat bir yandan da hakikati seslendirmiş oldu...
Çünkü sevmek ile tanımak farklı zamanların işidir. Aynı zaman dilimi içinde gerçekleşemezler.
Geçmiş zaman...
Sosyal medyada çok dolaşan bir laf vardı.: "Gelirken severiz. Giderken tanırız." Ama şimdi şunu da ekleyeyim:
Tanıdıktan sonra da, hatta artık yollar çok uzaklara düşmüşken bile sevmek pek güzeldir.

Not 2: Lahmacun...
Durmadan eve lahmacun sipariş ediyor, lahmacun seviyormuşuz...
Pek ünlü bir yemek ve market sipariş sitesi 2024 boyunca en çok sipariş edilen yiyecekleri açıkladı.
Lahmacun birinci sırada...
Buna "Lahmacun çok seviliyor" demek doğru mu, hiç emin değilim...
Bir kebapçının sitesini açıyorsunuz ya da pidecinin...
Fiyatları tarıyorsunuz...
Artık hiçbir şey öyle lezzetli değil, doğruya doğru...
Açıyorsun, nispeten ucuz bir kebapçının menüsünü...
Adana kebap 448 lira...
Şimdi baktım, aynen böyle...
O 48 lira bitirir insanı...
Gülemiyorum ya, neyse...
Adana dürüm olsun yahu! O da 356 lira.
Sonra lahmacun ışıl ışıl parlıyor listede. İkisi 300 lira ediyor.
İçinde et var mı acaba diye sormadığınız sürece lahmacunun asıl güzelliği orada işte!
Çocukça bir neşesi var ya, kandırıyor.

İlk beşteki diğer yiyecekler de manidar.
Tavuk döner, pizza, burger ve çiğ köfte...
Çiğ köfte bence toplumumuzun geldiği yeri anlamak bakımından sosyolojik bir hazine...

Bir kafe, bir çiğ köfte, bir banka şubesi...
Gençler etsiz çiğ köfteyi seviyor diyorlar...
Başka şansları var mı?
Kötü beslenme mi?
Geçiniz...

Not 3: Siyasetçiler şehirlerinin çarşılarına çıksalar da, çiğ köfte dükkânı enflasyonuna bakıp biraz düşünseler hani...
Et dönerciler kapanıyor, etsiz çiğ köfteciler çoğalıyor.
Ders gibi bir manzara...

Not 4: Garson geldiğinde ona şöyle dedim: "Bir çözüm lütfen."
Bakışlarında belli belirsiz küçümseyici ifadeyi gördüğüm anda kendime geldim: "Şey... Bir çay demek istemiştim." (ROMAIN GARY / Biletiniz Buraya Kadar)

Not 5: Türkiye'de enflasyonun yükseldiği dönemde, rekabet düzeyi düşük (piyasa yoğunlaşması yüksek olan) sektörlerdeki şirketlerin kâr marjlarını daha hızlı artırdığını gösteriyor. Yaklaşık 1.2 milyon şirketin verileriyle yapılan araştırma, piyasada yeterli rekabet olmadığı zaman şirketlerin maliyet artışlarının çok üzerinde fiyatlama davranışlarına yöneldiklerini ortaya koyuyor. Diğer bir çalışma, Türkiye'deki zombi şirketlerin kredi dağılımını bozarak sağlıklı şirketlerin gelişimini engellediğini gösteriyor. Zombi şirketler, cirolarıyla borçlarını ödemekte zorlanan-normal şartlarda ayakta kalamayacak-ancak sürekli kredi yenileme ve yapılandırma imkânlarıyla hayatta kalan şirketlerdir. Bu şirketlerin sayısı ve piyasadaki ağırlığı arttığında çeşitli yan etkilere neden olurlar. Bankacılık sektörünün zombi şirketlere kredi vermeye devam etmesi, sağlıklı şirketlere yönlendirilebilecek kredi havuzunun daralması anlamına gelir. Verimlilik artışı, yeni istihdam fırsatları ve inovasyon gibi kanallarla ekonomiye gerçek katma değer sağlayabilecek sağlıklı şirketlere zombiler yüzünden kredinin yeterince ulaşamaması, ekonomik gelişmeyi uzun vadede olumsuz etkiler.

Not 6: KAMUDA çalışan bir ÇAYCI, hangi katma değere dayanarak ASGARİ ÜCRETTEN fazlasını alabiliyor?
ÖZEL SEKTÖRÜN veremediğini, devlet nasıl veriyor?
Başkalarının parası sonuçta, değil mi?
Doktor, Polis, Hakim, Savcı...vb. maaşı tartışmıyorum.

ÇAYCININ piyasa değeri nedir?

KAMUDA neden fazla alıyor piyasa değerinden?

Biz bu farkı ödemek zorunda mıyız?

Not 7: FAKİRLERE tavsiyem, ülkenin en ücra köşesinde bile olsa, öncelikle bir TOKİ evi edinin. Evi olmayanlar öncelikli.

Acil durumda başınızı sokacağınız bir yer olsun.

Sonrasında ise, EMEKLİ MAAŞI hayali kurmak yerine, ucuz TOKİ'leri toplayın.

100$ maaş kimseye yetmeyecek.

Not 8: BEDELLİ ASKERLİK için son 5 sene olabilir.

Türkiye'nin çok ciddi ASKER ihtiyacı olacak ve ordu mevcudu çok azaltıldı.

Türkiye'nin PROFESYONEL ASKER besleyecek bütçesi yok artık.

O zaman ne olacak?

BEDAVA ASKER sistemine dönüş!

Not 9: Bu gece CELALİ İSYANLARINI okudum sabaha kadar.

Anadolu halkı hep FAKİR.

Fakat, SİSTEM de hep YAĞMA üstüne kurulu.

Devlet eskiden dışarıyı YAĞMALIYORMUŞ. Halk da devleti YAĞMALIYORMUŞ. (Bir kısım memurlar yani.)

Türkiye'de her zaman ÜRETİCİ ezilmiş. Haliyle de fakir kalmışız.

Not 10: Canan Kararaya malprakrtisten dava açılmış. Doktor değil şarlatan. Zaten doktorlardaki bu ünlü olma ve paraya tapma halleri her birini paragöz canavar haline getiriyor..Aslında tüm akademisyenlerde var aynı ruh hali. 

Not 11: Kötülerin organizasyon yeteneği müthiştir.

Not 12: Paraya makama güce ulaşarak iktidar sahibi olmak tüm dünyalıların tek gayesi oldu. Güzellik de en önemli iktidar biçimlerinden biri. Güzel bir kadının istediğini elde etmesi için gömleğin üstü iki düğmesini açması yeterli neticede.. Bu nedenle estetik operasyonlar yangınlaştı iyice.

Not 13: Belki Gassal değildik ama gardaş biz de içimizde çok ölüler yıkadık..

Not 14: Gecenin karanlık boşluğuna akrep vurdukça bizim gönül telimizin titreşimi de artıyor gardaş..

Not 15: Kimi insanların en büyük açlığı, 'sevginin gözleriyle görülmek'tir.

Not 16: Devlette maaşların düşük olduğuna inananlar istifa edip özel sektöre geçecek. Bakalım ne kadar maaş alacak. Devlet kimseyi zorla çalıştırmıyor. Kimseye karşı da belli bir refah seviyesini taahhüt etmiyor. Enflasyon düşecekse hizmet sektöründe (devlet dahil) maaşlar eriyecek..

Not 17: Haksızlık, hakkaniyet karşısında tutunamaz. Vakti gelince kaybeder.

Not 18: Enerjinizi tüketen insanların 3 ortak özelliği:

1.Negatif Tutum & Şikayetçilik
2.Bencillik & Empati Eksikliği
3.Drama & Manipülasyon

Enerjinizi koruyun, sağlıklı ilişkiler kurun!

Not 19: DEM PARTİ tehdit etmiş!

"Her yer GAZZE olur!"

Biz de İSRAİL oluruz o zaman?

DEM PARTİ çok tehlikeli bir oyun oynuyor.

TUSAŞ'a saldırı yapılalı ne kadar oldu da, bunlar böyle konuşabiliyor? Buna kaşınmak denir.

Not 20: Güzellere güzel güzel bakmak güzeldir,
Güzel yar sevenler cennetlik olur,
Güzel ile sohbet etmek güzeldir, güzeldir, güzeldir..