Usülünce aşama aşama sıralayalım:

1.Süte gelen %21 zammın üzerine ete de %48 zam geldi. Et ürünlerine %48 zam geldi. Et ve Süt Kurumu’nda 1 kilo kıyma 56 liradan 83 liraya çıktı. Gelişme çağındaki çocuk ve gençler nesil olarak çok zarar görecekler.

2. Gençlerin aldıkları eğitim son derece kalitesiz, alabilenlerin eğitim sonrası iş olanakları çok sınırlı. Bulabilecekleri işlerin hemen hepsinde açlık sınırı altında ücret öneriliyor.

3. 25-30, hatta kimi 35-40 yıl bu ülke için çalışıp emekli olmuş 10 milyona yakın emeklinin ezici çoğunluğu 2500 lira ile açlık sınırı arası maaşla sefalete mahkûm olmuş durumda, hayatta kalma derdindeler.

4. Ülkenin iyi eğitim almış, birikimi yüksek bireyleri sürekli düşmanlaştırılıyor. Yoksulluk sınırı altı ücrete, yaşam tarzına açık müdahaleye, tacize mecbur/maruz kalıyorlar. Bir yüzlerine gidin denmiyor, hatta bazen o bile denebiliyor.

5. Bütün bunlar yaşanır, açlık sınırında, yardıma muhtaç, iş bulamayan milyonlarca vatandaşımız varken ülkeye 8-9 milyon sığınmacı yerleştiriliyor, hâlâ da yenilerinin gelmesine göz yumuluyor.

6. Bütün bu ahval ve şeriat altında bazılarımız inatla seçmenin %30unu oluşturan çoğunun beyni yanmış, gerçekle bağı kalmamış kitlenin bu gerçekleri ve kök sebebini bir mucize sonucu idrak etmelerini umuyor/bekliyorlar.

7. Bazılarımız da bütün bu ağır gerçeklere rağmen geri kalan %70 seçmene umut veremeyen, çözüm sunamayan ve hâlâ bu %70 seçmeni konsolide edemeyen kendine muhalefet diye niteleyen siyasetçileri sabırla bekliyorlar.

8.Gerçekten inanılması zor bir fotoğraf. Ülke her yönüyle çöküyor. Her şey göz göre göre, apaçık gerçekleşiyor; baksanız herkesin gözleri açık ama ezici çoğunluk mışıl mışıl uyuyor.

Bir sabah bu memleketin omzuna bi öpücük başucuna da bir not koyarak çekip gitmeyi planlıyorum: Öyle güzel uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadım.

Not 1: büyük şehirlere bağlanma mehmedim
öyle bir şehre yerleş ki
küçük fakat bizim olsun

her ağacına elin
her karış toprağına terin değsin

ve kuytu evlerden birinde
senden habersiz ölenler olmasın
(Bedri Rahmi)

Not 2: Şehrin çöküş dönemlerinde
Meydan da, mektep de, mabet de
Birer tiyatro sahnesidir.
...
Kiralık cennetleri yücelten
Oyunlar sahnelenir her yerde...

(Cahit Koytak, Şehrin Kitabı)

Not 3: zenginlik hak edilmiş değilse o zaman karşımıza sadece gelir farkı değil insanlık farkı da çıkar.

Not 4: Bir kış günü üşürken yazdı deliliğin köşesinde paltoyu Gogol. Ve haksız yere yargılandığı için yazdı Kafka davayı bir böcek gibi hissettiği anda. Ve Çehov tüm yozlaşmış insanlarla geçirdiği zamanları yazdı öykülerinde...

Not 5: ABD’nin “kurucu başkanı” George Washington ikinci dönemini tamamladıktan sonra “Bu görev için sekiz yıl fazla bir süre” diyerek yeniden aday olmadı. Seçilme şansı neredeyse yüzde yüz olduğu halde… Amerikan Bağımsızlık Savaşı’na önderlik edip yeni devletin siyasi rejimini şekillendiren kadronun en ön sırasında yer alan, yani tabiri caizse “Amerika’nın Atatürk’ü” diyebileceğimiz Washington’un adı, ülkenin başkentine verilecek kadar itibarlıydı o günlerde ve “Amerika’nın babası” iki dönem başkanlık yaptıktan sonra kendi isteğiyle kenara çekildi.
İki dönem kuralı bir yasal zorunluluk olmasa da “siyasi teamül” olarak 20. yüzyıl ortalarına kadar sürdürüldü. İkinci Dünya Savaşı yıllarında ülkeyi yöneten Franklin Roosevelt bu teamülü yıkarak dört kere üst üste aday olup başkan seçildi. Dördüncü döneminin başında 63 yaşındayken öldü. Ömrü vefa etseydi birkaç defa daha seçilebilirdi belki…
Bu durum Amerikan siyasi elitinde rejimin karakterinin korunmasına ilişkin bir kaygı oluşturdu. Roosevelt’ten sonra “iki dönem kuralı” yeniden gündeme getirildi ve bütün partilerin katılımıyla gerçekleştirilen anayasa değişikliğiyle başkanların iki dönemden fazla görevde kalmaları yasal olarak önlendi.

Not 6: Meşhur bir söz vardır: Şimdi kaldık üç nalla bir ata…
Tam durumumuz bu, elimizde bir tane nal olduğunu söylüyoruz, yanına üç tane daha nal ve bir de nalları takacak at bulduk mu işimiz tamam.

Not 7: Ukrayna Lideri Zelenski Kırım, Donestk ve Luhansk’ın kaderine, kendisinin tek başına karar veremeyeceğine Rusları inandırdığını düşünerek; “Ruslar askerlerini geri çeksin, Ukrayna’nın güvenliği dünya tarafından garanti edilsin; sonra da, Ukrayna halkı bu üç bölgenin kaderi hakkında referandum yapsın” önerisi götürmüş.
Öyle görünüyor ki “coğrafya oburu Ruslar” bu teklifi beğenmemiş, masadan kalkmadan önce hiç olmazsa Kırım’ı kılçıksız olarak mideye indirmek istiyor.
Türkiye, Ukrayna’nın düşmemesi için elinden gelen her şeyi ama her şeyi yapmalı, bu hem bir beka meselesi hem de Rus halkına büyük bir iyilik olacaktır.
Çünkü Rus halkı da bu karanlık ruhlu yöneticilerinden çok çekti.

Not 8: Ukrayna savaşı bize neyi öğretti? 3.5 milyon  Ukraynalı ülkeyi terketmiş.Rusya’ya giden sayı sadece 150 bin kişi. Gerisi hep Avrupa'ya. Rusça konuşan Ukraynalılar bile Avrupa'ya kaçmış. Demek ki dil, din tek başına hiçbir anlam ifade etmiyor. Hiçkimse despot bir yönetimde yaşamak istemiyor. 

Burada Rusyadaki ve Türkiyedeki Rusya lobisi yapanların ve komünist bozuntularının alması gereken çok önemli dersler var. Temel hak ve özgürlüklerin olmadığı bir yerde hiçkimse yaşamak istemiyor. Rusya propagandası yapanların cebi ve hesapları $ ve € dolu. Hiç Ruble tutan gördünüz mü?

Not 9: Artık yüksek enflasyon ve onu yakalamaya çalışan (ama tüik yüzünden yakalayamayan) gelir artışı sarmalına girdik. Asgari ücret artışı vs işe yaramaz, geçmiş olsun. Bu iktidar devam ettikçe sefalet kalıcı.

Not 10: Ankara eski belediye başkanı Melih Gökçek'in inşa ettirdiği ANKAPARK'ın iflas kararı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi'nde yayımlandı. Hani bir söz vardı: Eşek ölür kalır semeri insan ölür kalır eseri. Şimdi Melih bey eşek mi insan mı!

Not 11: ABD'nin, Irak'ta yarım milyon çocuğu öldürdüklerini, emsalsiz bir soğukkanlılık ve dahi kıvançla itiraf eden, Irak'taki Kürt/peşmerge grupları "birleştirmek" için büyük emek sarf eden eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright öldü.
Fani dünyada sorulduğunda "değdi" diye cevap vermişti.
Cinayetlerine değdi mi, değmedi mi;
Şimdi cevap değil, hesap vakti.

Not 12: Eşi görülmemiş gıda krizine doğru ilerliyoruz. Önlem olmazsa kıtlık kaçınılmazdır. Küresel gıda krizi ile karşı karşıyayız..

Fransa Cumhurbaşkanı Macron