Dünyada her on yıl bir karakteristik özellik ile anılıyor: 

*1910'lar savaşa hazırlık ve savaş yılları
*1920'ler kükreyen 20'ler ve caz çağı
* 1930'lar Büyük Buhran, faşizmin ve totalitarizmin yükselişi
*1940'lar savaş ve yokluk yılları
*1950'ler yeni dünya düzeninin kuruluşu
*1960'lar cinsel devrim ve pop kültürün yükselişi
*1970'ler enflasyonlu yıllar
*1980'ler neo-liberalizmin doğuşu
*1990'lar soğuk savaşın bitişi, küreselleşme
*2000'ler AB genişlemesi ve ABD'nin yeni savaş doktrini
*2010'lar neo-liberalizmin çöküşü, bankerlerin çağı, otoriterlik.

2020'lere kovid salgını ve yaygın sağlık endişeleri ile girdik. Dünya genelinde sadece iki sene içinde -bugün itibarıyla - 470 milyon kovid vakası, resmi rakamlara göre 6,1 milyon ölüm yaşandı. Kovid'le ilişkili ölüm sayısının 10 milyona yakın olduğu tahmin ediliyor. Aşı arayışları, aşı karşıtlığı, uzaktan çalışma, işyerlerinin yeniden düzenlenmesi, ülkelerarası turizmin sekteye uğraması, maske, sosyal mesafe, kucaklaşmanın, öpüşmenin, el sıkışmanın (önemli ölçüde) ortadan kalkması, hükümetlerin yardım paketleri açması sonucu yüksek enflasyon, Ev dışı faaliyetlerin azalması, kafe/restoran işletmesi, açık hava konserleri, tiyatrolar ve stadyumların gözden düşmesi, evde geçirilen zamanın yeniden artması, ekonomik krizlere de bağlı olarak gençlerin aileleri ile geçirdikleri sürenin uzaması, netflix, amazon prime, Apple TV.

2020'lerde dış mekan etkinliklerinin azalması, sosyal yaşamın daralması, ekonomik krizlerin ağırlaşması, kovid'le ilişkili sağlık sorunlarının artması, ortalama yaşam beklentisinin düşmesi, turizmin daralması, vs 2020'lerin tarihe zor yıllar olarak geçeceğinin sinyalini veriyordu. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali bu zorluklara yeni boyutlar kattı. Uluslararası anlaşmazlıklarda zor kullanma tekeli, yakın zamana kadar (zımni olarak) sadece ABD'ye ve koalisyon ortaklarına aitti. Rusya  bu tekeli kırdı. Başka ülkeler de bu yolu denemeye başlayacaktır.

Ukrayna'da sadece bir ayın içinde altı milyona yakın insanın yer değiştirdiği söyleniyor. Bunların 2-2,5 milyonu ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Yakın zamanlara kadar sadece Orta Doğu halklarına özgü görünen mültecilik olgusu Avrupa'ya da yayılıyor.

Rusya'nın işgali başladığı anda ABD ve Avrupa medyasında, karşı tarafın tezlerine hiç yer vermeyen tek sesli yayıncılık ve propaganda epeydir içi yayın tekelleri ile boşaltılmış haberciliğin çoktan öldüğünü, düşünceyi ifade özgürlüğünün ise içinin tamamen boşaldığını gösteriyor. Ruslara ve Rus kültürüne ait ne varsa hepsini dışlamaya yönelik kampanya, neo-liberal dünyanın ışıltılı yüzünün gerisinde yatan ırkçılığı apaçık ortaya serdi. Sadece Ortadoğulu, Müslüman ve Asyalılara değil, Avrupa'nın parçası olan Ruslara karşı da ırkçılık apaçık ortaya çıktı. Bu kampanya her ne kadar otoriterliğe karşı Hür Dünya, oligarklara karşı hür teşebbüs mücadelesi olarak gösterilse de, ikisi de otoriter ve ayrımcı, ikisi de halklarından çaldıkları üzerine servet ve iktidar inşa etmiş iki güç çarpışıyor. Off shore hesaplarda, vergi cennetlerinde, Londra emlak piyasasında, Wall Street'te, türev enstrümnalarının trençlerinde  sadece oligarkların Rus halkından çaldığı servetler değil, Batı sermayesinin de bütün dünyadan çaldığı servetler var.

Sosyal medyada bir takım hesaplar Rusya ve Çin devletleri ile ilişkili medya olarak etiketlenirken, çeşitli vakıf, dernek ve sermaye tekelleri ile fonlanmış "düşünce kuruluşu" görünümlü hesaplar özgür yayıncılık yapmıyor, bir propaganda makinesinin parçası olarak işlev görüyor. "Batı demokrasisinin" yönetim bürokrasisinin muhtelif kademelerinde, uluslararası sermaye tekellerinin doğrudan veya dolaylı atadığı bürokratlar (halka değil, bağlı oldukları sermaye gruplarına) hizmet veriyor.

2020'lerde büyük gazete sütunları, Nobel ödülleri, gazetecilik ödülleri, talk show'lar, TV programları, devlet bürokrasisi, çok satan kitap yayıncılığı, internet medya yayıncılığı özgür düşünceli aydınlara değil, sermaye tarafından fonlanmış "gömülü entelektüellere"açık. Bu şekilde bakınca 2020'ler tarihe bir özgürlükler, demokrasi ve refah on yılı olarak geçmeyecek. Salgınlar ve savaşlar, yoksulluk ve iflaslar, özgür düşüncenin baskılandığı, yok sayıldığı bir "sahibinin sesi" borazanlarının on yılı olacak 2020'ler.

Sosyal medyanın, internet bağımlılığının, dijital bombardımanın pelteye çevirdiği beyinler ve bu bombardımanın yarattığı ruhsal sorunlar, sadece fiziksel hastalıkların değil, ruhsal hastalıkların da yaygınlaşmasına yol açıyor. Özgür düşünce artık sadece bir hayal. 2020'ler özgür düşüncenin, insan iradesinin ve beyninin yerini yapay zekanın aldığı, bütün farklılıkların anomali sayıldığı bir distopik on yıl olmaya aday. Ve felaketler paketinde henüz açılmamış gıcır gıcır başka felaketler bekliyor: Küresel ısınma, kuraklık, seller, orman yangınları, depremler, sayıları yüz milyonlarla ölçülecek mülteciler, göçmenler, zayıf ulus devletlerin çöküşü, ...

Şimdilik umut etmek ve hayal kurmak için çok erken, bu aşamada sadece önlem almak ve yeni bir aydınlanmanın tohumlarını ekmek gerekiyor. 

Not 1: 2 milyar USDcik borçlanmaya 5,5 yılda 950m. USD faiz ödeyerek, parası olan döviz almasın diye hazineden haraç vererek, yönetemedikleri ekonominin diyeti olarak ülkeyi "enflasyona" mahkum ederek "kurtardılar" Yerseniz!

Not 2: CB Erdoğan: İnsanlar hem hizmet almak istiyor hem de “Köprüler, tüneller bedava olsun” diyor. Böyle bir şey olmaz.

Ülke halkının iş ve hizmetler için ödediği bedele "vergi" denir; Türkiye'de yaklaşık 250 çeşit vergi var; resim, harç, fon, devlet hakkı, katkı payı vs hariç..

Not 3: Eğer okyanus olmazsanız, sizi her gün deniz tutacak... Leonard Cohen

Not 4: Ak parti yeni ekonomi paketi açacak ve emekli ikramiyesi ve muhtar maaşları artırılacakmış. Türkiye’yi ayakta tutan ve geleceğe taşıyacak en önemli 2 kesim. Ülkeye emekleri büyük. Maaşları tabii ki artırılmalı. Yerinde bir karar. Allah emeği geçenlerden razı olsun. Ne kadar çalışmayan ve üretime katkısı bulunmayan topluma yük olan kesim varsa çalışan kesimlerden alınıp aktarılmalı ülkeyi ayakta tutan bu kesimlere. Aslında bir de milletvekili zammı fena olmazdı.

Not 5: Tarih daima tekerrür eder.
Avrupa'da gelişen her medeniyeti Kuzey'den gelen VAHŞİLER yıkar.
Anadolu'da kurulan ise, kendi kendine yıkılır.
Asya'da ise, sadece rejimler, hanedanlar değişir.

Not 6: Her kalp kendi ruhuna benzeyene meyleder. Sen kiminle birlikte oluyorsan onun yetenekleri ve zekası  sana geçecektir. Herkes sevdiğine benzemek üzere yaratılmıştır. Bu kaderin ve o akıp giden zamanın bilinmez bir sırrıdır. İmkan ve serbestlik altında bir insan yoktur ki kendi sakladığı gerçeğini göstermesin.

Olgunluk ve bilgelik kusursuzluğu da beraberinde getirir. Öyle ki böyle bir adam dışarıya karşı çok merhametli ama yanındakine karşı çok acımasızdır. Tek bir hatada gönderir çünkü seven sevdiğine benzer. Kusursuz olanı kusurlu olan yanına çekemez. Kusurlu olanı da kusursuz.

Not 7: Haber: 

Borsada işlem gören şirketlerin geçen yıl elde ettiği net kar, 2020'ye kıyasla 2,5 katına çıktı.

Soru: 

O zaman ÜFE-TÜFE farkı nereden geliyor?

Şimdi şirketlerin bu kar haberi, bilanço özeleri bize Üfe Tüfe arasındaki farkın olmadığini ve şirketlerin zamları direkt halka yansıttığını yani halkın şirketlere köle gibi çalıştığının net özetidir…

Dünya ortalama enflasyon oranının 10 katına sahipseniz, enflasyonunuzun adı hiperenflasyon olur.

İman gücüyle enflasyon düşmez, fakirlik azalmaz.

Bırakın edebiyatı.

Not 8: Açlık susuzluk bedeni, yalnızlık, beyni bitirir!

Endorfin, vücutta bulunan morfin, tempolu bir yürüyüşte endorfini bulursunuz, ve ama asıl, aynı şeye gülmüş, aynı endişeleri taşıyan, aynı eleştirileri yapan, aynı tepkileri veren insanlar arasında hepimiz içinde hepimizi mutlu eden bir endorfin salgılanır!
Büyük küçük yanyana yürüdüğünüzde endorfin sağlayan birlikteliğinizin ritmi’dir!
Aynı kaderi inancı fikri paylaşmadığınız insanlar arasında ise vücut ‘stress’e girer, yani zehir üretir!
Sosyal bağ/arkadaşlık/fikirdaşlık aynı zamanda birbirimize karşı ‘duygusal destektir’.

Not 9: Sözler hakikat değildir, ağızdan çıkan seslerdir. Hakikati öğrenmek için söze değil yaşamaya ihtiyaç vardır.
Şemsi Tebrizi

Not 10: Mevki hırsı düşünceyi bulandırır, kalbi katılaştırır ve insanı ikiyüzlü yapar.

Kibir ve Gurur, insanı öyle külfetlere sokar ki sonunda onu köle haline getirir.

Fakat yüksek mevkiye erişen bir kimse, gücünü Hakikatın aranmasına harcar ve hayırlı işler yapmakta kullanırsa, insanlığın yükselmesine hizmet etmiş olur.

Şan ve Şeref hayırlı ve yararlı işler yapanındır. Yüksek bir mevkiye ulaşmak yetmez, asıl iş o mevkiye layık olabilmektir...

Not 11: Çatıyı güneşli havada onarmak gerek..

Not 12: "Hayaller sihirle ya da büyü yoluyla gerçek olmaz; emek, kararlılık ve sıkı çalışma gerektirir."
Colin Powell

Not 13: Enflasyon, halkın cebindeki paranın devlet eliyle (senyoraj hakkı kullanılarak karşılıksız olarak para basılıp) çalınıp sermayenin, zenginlerin ve azgın azınlığın servetlerinin, gelirlerinin artırılması ve sabit gelirli, emeğiyle geçinen geniş halk kitlelerinin fakirleştirilip yoksullaştırılmasıdır. Enflasyon hiçbir sorunu çözmediği gibi çözdüğünü iddia ettiği tüm sorunları daha derinleştirir. Enflasyon bütün kötülüklerin hem anası hem babası ve toplumu içten içe çürüten başat faktörlerden biridir. Enflasyonu durdurmak için para basımına son verilmeli, devletler ve milletler gereksiz tüm harcamalarını sonlandırmalı, insanların enflasyondan korunmak için hammadde alımlarına ve saçma sapan yatırımlara yönlendirilmesinin önüne geçilmelidir.