Çiğ sütün 3.20 den 4.70 çıkması hakikaten tüm dengeleri alt üst edeceğe benziyor. Bebelerin sütüne yüzde 50 zam gelmişse, zam sırası temel ihtiyaç ürünlerine gelmişse hepimizi fahiş zamlar, bu gidişle iğneden ipliğe hiper enflasyon bekliyor demektir. Çiğ süte zam haberinin tek güzel tarafı Çiğ süt üreticisi nihayet biraz rahat nefes alacak. İnekler kesime gitmekten kurtulacak. 

Haksızlık etmeyelim süte zammın tek güzel tarafı dedik amma bir diğer güzel tarafı; boylat bodurlaşır yeni kuşakta artık. Benim gibi boyu kısaları sevindiren bir şey. Ayrıca boy kısa olunca gıda tüketimi de az olur. Tabiat ana daha az hasar alır.. Hani pandemiyle terbiye olmayan insanlığı gıda kriziyle terbiye edecek gibi doğa..

Son açıklanan çeyrek büyümesinde tarım sektörü yaklaşık %7 küçülmüş. Bu artık yüksek tarım fiyat girdileriyle çiftçinin üretimi sürdüremeyeceğinin ilanıdır.  Gübrenin ve pekçok kimyasal maddenin bileşenlerinden olan amonyum nitrat fiyatlarının çıldırmış olduğu bir dünyada Türk çiftçisi yeterli destek almadan nasıl tarım yapacak bu da sorulması gereken bir soru. 

Nüfusu artan bir ülkenin tarımsal üretimi düşüyorsa, üretilen tarım ürünlerinin bir kısmı ihraç oluyorsa Türk milletini ciddi bir gıda krizi bekliyordur. Halk fakirleştikçe tarımsal üretim düştükçe ekmek aslanın ince bağırsaklarına kadar inecek, zaten pankreas iltihabı olan bünye bulduğu ekmeği bile sindirmek için gerekli pankreas özsuyu salgılamayacak, aynı zamanda insülin şeker hormonları da salgılanmayınca korkarım vücut iflas edecek ve imtihanımız korkarım gelecek 2022 yılında ve sonrasında açlıkla ve yoklukla, bunların yanısıra toplumsal bünyenin kanser olmasıyla sonuçlanacak. Bu da cinnet geçiren toplumun üçüncü sayfa haberleri daha fazla vicdan sahiplerini hırpalayacak demektir. 

Evladına işkence eden babalar, bebeğini cami kapısında, avm tuvaletinde bırakan analar, kötü yola düşen kızlar, çeteleşmiş genç bebeler ve üstüne üstlük tüm bunlara karşı geçim derdinden dolayı duyarlılığını kaybetmiş bir toplum bekliyor bu toprakları. Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin derdi eskiler. Maalesef açlık, kıtlık günleri yaşadığımız zaman dilimine denk geldi. Umarım kutsal kitapta belirtildiği gibi 7 yıl sürmez. Yoksa halimiz haraptır.

Kurdaki yukarı ivmelenme böyle devam ederse işler gittikçe zorlaşacak belli ki. Yeni yıla kur çift hanede girerse 2021 yılı kişi başı GSMH 6000$'a kadar düşecek. 2008 yılında bu rakam 10000$'dı. $ enflasyonunu da işin içine katarsanız 13 yılda %100 fakirleşme var. Yani aslında hiçbir şeyin fiyatı artmıyor. Alım gücü çöküyor. Bundan 25 yıl önce kişi başı GSMH Çin'in 2 katıydı. Şu an Çin bizim 2 katımız.. Masalların girişinde der ya, dere tepe düz gitmişiz bir de bakmışız bir arpa boyu yol almışız. Aynı bizim durumumuzu özetliyor..Dolar bazında dünya ekonomisinden aldığımız pay her ne kadar ihracatımız rekor kırıyor olsa da şu anda 20 yıl önceki seviyeyle aynı. Ayrıca Türkiye’nin dolar bazında gayri safi milli hasılasının ABD milli hasılasına oranı da 20 yıl öncesiyle aynı hale gelmiş yine, yeniden. 

Peki halkın gelir düzeyi ve satın alma gücü ve ülkenin dünya gelirinden aldığı pay 20 yıl öncesine geri dönmüşse, geniş halk kitleleri aynı yoksulluğu tatmaya başlamışsa, çevremizdeki bu şımarık görgüsüz zenginler kim? Milletin durumu değişmezken hatta 20 yıl öncesinden daha beter hale gelmişken bu emeksiz, üretimsiz artist kılıklı zenginler nasıl türedi! Bu da iddia edilen ülke büyümesinin (ki dolar bazında göreceli bir artış yok) refahı sadece zengin ve varlık sahiplerine vermişiz demektir; halkın geniş kesimlerinin mücadelesinin karın doyurmaya indirgendiği düşünürsek. Öyle bir büyüme modeli ki; zengin daha zengin, fakir daha fakir yapan, orta sınıf tamamen çökerten, herkesi asgari ücrette eşitleyen garip model. İhracatı artıracağız mottosuyla kurban edilen bir halk. Bir millet böyle harcanır mı demeden edemiyor insan..

Günün seçkisi: “Yad eller girmesin kanıma benim” adlı türküyü Güler Duman sesiyle tüm okuyucularıma hediye ediyorum..

Sivri Dil