Türkiye çok yanlış bir yola girdi. Uygulanan para politikasının çok hatalı olduğunu görmek için derin analizlere gerek yok. Ekonomi ders kitaplarının "yapma" dediği şeyi yapıp ders kitaplarını doğru çıkarıyoruz.
Erdoğan’ın görüşleri çok sıra dışı. Fakat Bahçeli makro teoriye nispeten uygun konuşuyor. Ondan anladığım:
"Yüksek faiz talebi ve ekonomiyi daraltacak. Bunu istemiyoruz. Enflasyonla mücadeleyi talebi daraltarak değil arzı arttırarak yapacağız."
Kulağa güzel geliyor fakat.
Arzı arttırmak o kadar basit bir iş değil. Kurumları düzeltmeden, hukuk sistemini onarmadan, güven ortamını sağlamadan, eğitimi iyileştirmeden olacak bir şey değil.
Hele bu reformları bu hükümetin yapacağını düşünmek tamamen hayal. Kurumları bu hale getiren zaten kendileri.
Buradan ne çıkıyor? Hükümet kötü yönetimiyle arzın düşmesine ve potansiyel üretimin daha yavaş büyümesine yani bir anlamda göreceli düşmesine sebep oldu.
Potansiyel üretim düşerse talebin de düşmesi ve ekonominin yavaşlaması lazım.
Hükümet bu durumu kabullenemiyor. Hatalarını para politikasıyla örtmeye çalışıyor.
Para ve mali politikalar kısa vadede ekonomik büyümeyi desteklese de, potansiyel-ustu büyüme döviz kurunu ve enflasyonu arttırıyor.
Bu büyüme kesinlikle sürdürülebilir değil.
Son dönemde merkez bankasının bağımsızlığını tamamen kaybetmesiyle durum çok daha riskli bir hal aldı.
Faizin %15 olduğu ve enflasyonun 30%a dayandığı yerde reel faiz -15% demek. Aşırı ısınmanın daha da artması kaçınılmaz. Hem talep artacak, hem de belirsizlik nedeniyle arz daha da daralacak
Şu anda merkez bankasının faizi sabit tutması da yetmez. Kesinlikle faiz artışı lazım.
Erdoğan inat eder de faiz artışına direnirse aşırı ısınma daha da artacak, kur ve enflasyon daha da artacak.
Enflasyon beklentilerinin artmasıyla reel faiz daha da düşecek. Arz-talep dengesi daha da bozulacak. Sarmal büyüyecek
Sarmalın sonu ya kriz ya da mecburi faiz artışı.
Olayın başka bir boyutu da devlet bütçesi ve borçları
10 yıllık devlet tahvili faizleri %20'yi geçti.
Faizle "mücadele" eden Erdoğan borçlanma faizlerini bir hayli arttırdı. Sebep basit: Enflasyonun %30'a dayandığı yerde kim neden düşük faizle uzun vadeli TL yatırımı yapsın?
Enflasyon kısa vadede borç çevirmeyi kolaylaştırsa da faizleri yükselttiği için uzun vadede borç çevirmeyi zorlaştırıyor.
Eğer bu tahribat bir iki yıl sürer de devlet yüksek faizlerden borçlanırsa, sonrasında enflasyonu düşürmek başka bir hükümet için bile çok masraflı olacak.
Enflasyon bir şekilde hedef olan %5'e düştü diyelim. O durumda %20 faiz ödeyince %15 reel faiz ödemiş oluyorsunuz. Çok yüksek bir rakam.
Sürdürülemez büyümenin sona erip ekonominin ciddi yavaşlayacağını da düşünürsek önümüzdeki dönemde devlet borçları da ciddi sorun olabilir.
Bunun dışında da enflasyon kendi kendini yaratan bir şey. Enflasyon beklentileri arttığı zaman ekonomi aşırı ısınmasa bile fiyatlar ve maaşlar beklentiye paralel olarak artıyor.
Bunu düşürmek için ekonomiyi yavaşlatmak gerekiyor. Volcker'in ABD'de 1980'lerde yaptığı gibi.
Buradan çıkan sonuç: Bu hükümet seçim kaybedip gitse bile yerine gelen hükümetin enflasyonla mücadelesi zor olacak
Tahminim, hükümet hatasından çabuk dönmezse, uzun yıllar sürecek bir yüksek enflasyon dönemine giriyoruz
Hükümet günü kurtarmak için geleceği tehlikeye atıyor..
Sivri Dil