Ayın sonunu bekleyen sabit gelirli, dar gelirli ve emekliler, gübre fiyatlarıyla yüzleşmekten korkan çiftçiler ve artan fiyatları etiketlere yansıtmak zorunda olan bu nedenle iş yapamayan esnaf son faiz düşüşü ve hükümet kanadından gelen din soslu spekülatif açıklamalarla uçuşa geçen döviz fiyatları neticesinde artık iki büklüm olmuş çaresizce kurtarıcısını, mesihini bekler hale gelmiştir. 23 Kasım 2021 saat 11:56 itibarıyla 12 TL yi geçip 13 e merdiven dayamış doların ucu açık şekilde daha da yükselebilme ihtimali, çift para birimli ve iğneden ipliğe dolar bazlı maliyete sahip sanayimizi ciddi anlamda etkileyip nihai olarak tüketici fiyatları olan enflasyonu körükleyecek ve enflasyon devalüasyon kısır döngüsüne girmiş bulunmakta olan ekonomimizde bu döngünün iyice ivme kazanmasına neden olacaktır.

Düşük faizle amaçlanan daha çok ihracat, az ithalat, cari fazla verilmesi ve düşük faizle gelecek olan yatırım istihdam olanaklarının artmasıydı. Faizleri düşünce değer kaybedince ihracat artacak, ucuz kredi vereceksin, para basacaksın ve bu sayede bir süre sonra işler yoluna girip döviz fazlamız olacak ve döviz fiyatları bir süre sonra istikrar kazanıp ve belki düşecek. Burada eğer kur istikrarı hedefleniyorsa en az 2-3 yıl cari fazla vermek gerekiyor. Bu acı ilacı içmeye devam etmek kolay değil. Tabii bir de acı ilacı neden hep millet içiyor devleti yönetenler hiç israf ve gösterişten taviz vermiyorlar.

Devleti yönetenler neden hiç acı ilaç içmiyor, bunun sorgulanması lazım. Ömer’in Ali’nin yolunu benimsediğini iddia edenlerin Kuran’ın buyruğu diğer adıyla nası gerekçe gösterip faizleri indirmeye devam edeceğini söyleyenlerin Kuran’ın ehliyet, liyakat, yolsuzluk ve kul hakkı konusundaki nas emirlerine ve ayet hükümlerine de aynı özeni göstermesini dört gözle bekliyor millet. Bu arada not olarak şunu da ifade etmek lazım: Daha önce dinde reform konuşulurken muhafazakar camiada enflasyon oranında faizin Kuran da geçen riba ya da faizle çelişmeyeceğine dair kanaatin ve ifadelerin olduğunu hatırlatalım.

Paranın getirisi yoksa insanlar niye tasarruf etsin! Benim kullanmadığım parayı alıp kullanacaksın ve bana hiçbir getiri sunmayacaksın. Benim paramı kullanmanın bedelli olarak bana komisyon vereceksin. İşte bu komisyon faizdir ve kar payından farklıdır. Hiçbir insan buna rıza göstermez. İnsanları tasarrufa zorlamak ve teşvik etmek için para kullanmanın bir bedeli olmalı ve para sahibine verilmeli yoksa niye harcamaya ayırmayıp tasarruf etsin insanlar başkaları harcasın diye. 

Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti dış açıkları, iç açıkları ve tasarruf açığı nedeniyle tarihi borç yükü altında. Sen alacaklılara faiz vermezsen sana niye borç versinler. Bir de Ekonomiyi yönetenler para basmanın çok kolay basit bir şey olduğunu düşünüyorlar. Ülkeyi ABD ve AB ile kıyaslıyorlar . Onlarınki rezerv para. Ki onlar da bile enflasyon kafasını kaldırdı, toplumsal huzursuzluk has safhada. Enflasyon her zaman her yerde parasal olgudur. Üretim olmadan para basmak hiperenflasyon yoluna taş döşemektir. Şunu söyleyelim: Enflasyonun altında verilen faiz haramdır, sömürüdür, zulümdür. Bunu yaparsanız herkes dövize, altına ve verimsiz varlık alımlarına (konut vb)  gider ve kaynak israfı had safhaya çıkar.

Kendi ülkenin insanına döviz endeksli kamu özel işbirliği ortaklıklarıyla yol köprü hastane yapıp garanti eden sözleşmeleri imzalayıp Londra mahkemelerini tahkim yapmak (1 Liralık işi 5 liraya yaptırmaları da cabası) ve ardından yerli ve milli olunduğu söylemi, şimdi de döviz krizi neden oluyor diye garip garip çözümler geliştirmek kırılganlık endeksimizi daha da yükseltecektir. Ülke insanı ekranda her gün değer kaybeden TL yi görünce 71 e düşmüş tüketici güven endeksi daha da aşağılara gelecek, satın alma gücü düşmüş daha da düşecek olan halk zorunlu olan hariç tüketimleri kısacak ve dünyayla eş güdümlü büyük bir stagflasyonun kapısı aralanacaktır.

Enflasyon altındaki faiz intihardır. Hele Türkiye gibi tasarrufları düşük borcu çok güvenin erozyona uğradığı ve kırılganlık endeksinin alıp başını gittiği ülkede bu dinen haramdır. Bir adamın 100 TL parasını paraya yatırıp gelecek sene satın alma gücü olarak 90 TL vermek kul hakkı yemektir. Kimse size bu sene 1 dana verip gelecek sene sizden dananın 1 ayağını alınca rıza göstermez. Daha da önemlisi toplum katmanları arasında servet transferi yapmaktır. 

Son 3 yılda para arzı %201 artmış durumda. Bankadan para geçenler şahittir yeni sıfır banknotlara. Para basarak ucuz faiz oranıyla tanıdıklarına para verirseniz bu parayı kredi alanlar yatırım yapmaz gider döviz alır faiz düşecek daha da diye. Yatırım yapsa bile verimsiz yatırımları milletin kaynaklarıyla finanse ederek bol likidite ve düşük faiz, enflasyon yoluyla zengin paralı kesime servet transferi daha da artırılmakta, krediye ulaşamayan geniş halk kitleleri daha da fakirleşecektir. Düşük faiz (enflasyon dan az verilen) amaçlandığının tam aksi sonuçlar üretmektedir ve üretmeye devam edecektir. Zengin daha zengin fakir daha fakir olacak, orta sınıf çökecek ve hemen hemen herkes asgari ücretle çalışmak zorunda kalacaktır bu süreç sonunda Allah korusun. Selametle.

Sivri Dİl