Chp Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu fol yok yumurta yokken sanki son 20 yılda ülkeyi kendi yönetmiş, Anadolu’nun Moğol istilasından beri gördüğü en büyük talanı, yağmayı kendi partisi yapmış, vatandaşlarını kutuplaştırıp ötekileştirdilerine ağaç kökü reva görmüş bir zihniyete sahip güruhun temsilcisi gibi hissetmiş olmalı ki, bayram değil seyran değil helalleşme istedi. Gerçekten şu gerçeği vurgulamak lazım: En zeki, en makul, en vicdanlı insanlar bile yaş 60'ı geçince bunamaya başlama ihtimalleri ciddi şekilde yükselebiliyor.
Sayın Genel Başkanın daha önce de temcit pilavı gibi Dünyada ve Türkiye’de dijital devrim ve e-devlet uygulamalarından sonra neredeyse şehir merkezlerinde anlamını tamamen yitirmiş muhtarlık müessesini diline dolayıp ısrarla işsizlik sorununu muhtarlıklara özel kalem müdürü ya da yardımcı personel atayacağını söylemesi ve bunun kendisi için namus meselesi olduğunu ifade edip durması hakikaten ülkeyi bir sonraki dönem yönetecek lider ya da partinin başkanı olması namzetiyle dürüstlüğü, devlet adamlığı ve insan kalitesinin yüksekliğine hayran kendisine gönül verenleri ziyadesiyle üzmektedir.
Muhalefete muhalefet her zaman ahlaksızça geldiği için kolay kolay eleştirmek istemiyorum muhalif parti ve odakları; en azından kamusal alanda. Ve fakat Kemal beyin helalleşme ile ilgili sözlerine bir kaç kelam etmek ülkesini seven olarak boynumuza borçtur. Çünkü mevzu vatansa gerisi teferruattır.
Öncelikle kim kiminle, niçin ve hangi konularda helalleşecek? CHP'nin en son iktidar sorumluluğu aldığı dönem 45 sene önceydi. O da biri MSP ile koalisyon, diğeri zayıf bir azınlık hükümeti biçiminde. Kemal beyin "partimizin de hataları oldu" sözü Cumhuriyet ve devrimler değildir inşallah. Şimdi cumhuriyetçi bir dalga yükseliyor ve Kemal bey birdenbire helalleşelim diyerek ortalığı bulandırıyor. Acaba önümüzde yeni dönemde kritik rol üstlenin diye hangi Ak partiliyi koyacak? (Mesela Nagehan Alçı'yı CHP'den milletvekili adayı görürseniz şaşırmayın)
Sayın genel Başkan belli ki partisindeki bir kişinin bile görüşünü almamış, bir helalleşme lafı atıyor ortaya. Partinin sözcüleri kanal kanal gezerek aslında öyle değildi, böyleydi diye hiç inandırıcı olmayan açıklamalar yaparak liderlerini tefsir etmeye çalışıyorlar. Derneklerin, odaların, baroların, meslek örgütlerinin, sendikaların olmadığı bir "muhalefet bloğu", 2022 sonrası ılımlı İslamcı bir Türkiye'nin tasarımına girişmiş görünüyor. Türkiye on yıllardır hep aynı filmi izliyor. Türkiye Afrika düzeyine düşeli çok oldu, orada kemikleşiyor. CHP tabanı Kemal beyden fersah fersah ileride, dinamik, ilerici, devrimci, aydınlanmacı.
Olağanüstü koşullarda, çaresizlikle ve ne pahasına olursa olsun mevcut durumdan kurtulma adına CHP'ye oy veriyor olmaları, bu tabanı CHP'li yapmıyor. Bir tür seçeneksizlik hali bu. Kemal bey siyaset dehası değil; 20 yılda ülkeyi Afrika düzeyine indirmiş bir iktidar karşısında partisinin oylarını bir kaç puan bile arttıramamış, sandık sonuçlarına sahip çıkamamış, ülkenin çıkışını geleneksel "birlik beraberlik" söyleminde arayan tutucu bir politikacı.
Kendi ortaçağıyla hesaplaşmamış, ortaçağ kurumlarını ve ilişkilerini ortadan kaldıramamış, aydınlanma devrimini yapamamış ülkelerin helalleşmelerle, milli birlik beraberlikle bir yere gelmelerinin mümkün olmadığını anlamak için bu ülkenin kaybedecek bir 50 senesi daha yok. Bu ülkeye komünizm lazımsa onu da biz getiririz diyen Nevzat Tandoğan anlayışı Kemal beyinki, tabanının ne istediği, ne talep ettiği, nasıl bir ülkede yaşamayı hayal ettiği hiç önemli değil. Ortalama bir yol bulmamız lazım diyor. Ölümü gösterip sıtmaya razı etme politikasıdır bu.
Sayın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ülkesini ve milletini seven bir vatansever kişi olduğunu, aynı zamanda Türk siyasetinin gördüğü en düzgün siyasetçilerden biri olduğunu vicdanlı her makul insan kabul edecektir. Fakat Kemal bey bazı açıklamalarıyla iktisattan sınıfta kalmaktadır(muhtarlıklara yardımcı personel), helalleşme türü açıklamalarıyla da ne yaptığını bilmez kararsızlık girdabında dirayetsiz bir siyasetçi portresi çizmektedir.
Türk milleti bu zamana kadar hep fedakarlık yapmış Kemal beyden gelecek seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı olarak Ekrem İmamoğlunu ya da Mansur Yavaşı aday göstermesini istemektedir. Onların aday olmamaları için gösterdiği Belediye meclislerinde çoğunluk değiliz mazereti vatan sathı mücadelesi verilen Cumhuriyet söz konusu olunca anlamsız kalmaktadır. Cumhuriyetin bekası söz konusuyken Belediyeler siz de olsa ne olur olmasa ne olur! Söylediklerim Kemal bey aday olursa kazanamaz anlamına gelmemektedir. Söylemek istediğim 2 Büyükşehir belediye başkanından biriyle gidilecek seçimin ilk turda risksiz kazanılacağıdır. Sayın genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul ve Ankara belediye başkanlarından birini aday göstermesi Türk milletine olan borcudur ve vatanın selameti için ve Atatürk’ün bize emanet ettiği Cumhuriyetimizin devamı için zorunluluk ve yapacağı son fedakarlıktır. Hoçşabakın zatınıza.
Sivri Dil