Halkın önemli bir kısmının evi yokken (demografik yapımız hızla yaşlanırken, gençlerin tek neden bu olmasa da fahiş kiralar ve astronomik konut fiyatları nedeniyle evlenmekte tereddüt ettiği ortamda) birden fazla konutu olanlara ve özellikle değerli konutlara artan oranlı ciddi vergiler getirilip buradan gelecek parayla TOKi aracılığıyla dar ve düşük sabit gelirlilere, dezavantajlı kesimlere sosyal konut yapılsa milletimizin önemli sorunlarından birisi çözülmüş olur ve devlet daha anlamlı hale gelir. Hiçbir mazeret başarının yerinin tutamaz. Bu arada konut ve yükselen kira konularına siyaseten ilgisizliğe anlam veremiyorum. Sanki böyle bir sorun yokmuş gibi. Partilerin salı grup konuşmalarında bile gündeme getirilmiyor. Herkes seyirci ilginç bir şekilde.

Biraz da magazin ya da hayatın haz yönünü veya halkın konusunu konuşalım. Bir hanımefendi haklı bir şekilde tv de istan etmiş: Çocuk gelinlere karşıyız ama bekaret yaşı 13 e indi; ortalık çocuk kadınlarla dolu.

Yüzde yüz katılıyorum. Ve fakat sevişme eylemi güzel bir şey. Yeterki karşılıklı rıza olsun ve kızlar hamile kalmasın. Neticede su akıp yatağını buluyor. Erken cinsellik iyi değil tamam ama bizim nesil gibi 28-30 larda ilk sevişmede normal ve sağlıklı değil. Sonra ilk kıçını sallayanı iki derin dekolteye avrat boşar durumda oluyor muhafazakar kesim. Sekreteriyle yatmayan ya da evlenmeyen ya da ev açmayan orta yaşlı sayısı sınırlı. Hamile kalmadıkları ve suyunu çıkarmadıkları sürece irade varsa sevişmek sevişmemekten hayırlıdır, görüşündeyim. İş bitmiş şimdi herkes konuşuyor. Macun tüpten çıktı. Kadınları zaptetmek artık mümkün değil. Sevişmenin ve özgürlüğün tadına vardılar, hem de hamile kalmadan. Şimdi anlatın durun Allah peygamber. Ha duvara söylemişsiniz ha kadınlara.

Not 1: Kontrolümüzde olmayan şeylerin kıskacında boğulan bir benlik ve daraldıkça daralan bir dünya. Bir girdabın içine, bir bataklığa düşme; çırpındıkça, çabaladıkça, daha da boğulma; batma, nefes alamama… Yoksa insanı evrimde diğer bütün canlıların ötesine geçiren yeti, yani hatıra toplayıcısı akıl, aynı zamanda insanın trajedisinin de kaynağı mı? Peki, hatıraların olmadığı bir öte dünya gerçekten cennet mi? 

Not 2: Kadın doğum, genel cerrahi ve beyin cerrahisi artık seçilmiyor. Kadrolar bomboş. Tazminat davaları en fazla cerrahlara açılıyor. Şiddet vakası da cerraha oluyor. Türkiye birincisi; cildiyeci, fizik tedavi uzmanı, plastik cerrah olmak istiyor. Bu tercihlere yönelik önlem alınmazsa 10-15 sene sonra ameliyat olmak için doktor bulamayacağız.

Not 3: Temizlikçi: 7500 TL
Doktor: 8500 TL
Uzman Doktor: 12.000 TL

Buna YEŞİL KOMÜNİZM diyoruz.

Bu tabloda kim 30'una kadar eziyet çekip, doktor olur ki?

Bırakın SERBEST PİYASAYA?

Not 4: Türkiye çok fazla kriz gördü. Birçoğu kısa sürede büyük şok etkisi yarattı. 2018’den beri süregelen bunalım diğer krizlerin aksine zamana yayıldı, “kaynayan kurbağa” deneyi gibi bir hal aldı. Bugün baktığımızda su fazlasıyla ısındı, kurbağa yeni fark etmeye başladı.

Not 5: Benim kimseye bir cefam olmadı. Ben hep idare eden ve hep veren taraf oldum. İşte bu nedenle dostlarımın ve sevgililerimin hepsi benden gitti. Herkes sıradanlığa, mutsuzluğa, yıkıma alışmış. Olgunluğu, derinliği ve mutluluğu kimsenin bünyesi almıyor.

Not 6: Sabrı çok olan bir adamın o sabrını yanındaki dostu sevgilisi hiç bitmeyecek sanır ama biter. Onun sabrının bitmesi ise yüz çevirmektir. Böyle adamlar yüz çevirirse de oradakiler büyük mutsuzluklar ve kayıplar yaşar çünkü kader o mutluluğu sabrı çok adamların peşine takmıştır.

Not 7: Sevgilinin gerçeği yalnız bırakmaz. Dostun gerçeği de terse bırakmaz. Bunun aksini gördüğünde orayı terk edeceksin. Yoksa zulmet perdesi sana sonuna kadar açılır. Yanındakine acıyan sonra büyük pişmanlık yaşar.
Not 8: "Ben, milyonlarca yılın her şeye yeterli Tanrı'sı yerinde olsam, İnsan'ın kendisini bütün çabalarımın sonucu sayarak böbürlenmesine katlanamazdım doğrusu."

Din ile Bilim, Bertrand Russell

Not 9: 2002 sonrasının sırrı, patlayan dış borç ve ithalat. Hak etmediğimiz tüketimi yaptık, şimdi hak ettiğimizi tüketimi yapamayacağız. Maalesef faturanın ödenme zamanı, hem de olası en kötü küresel ekonomik/politik koşullarda. Zor.

Not 10: ÜRETİM denince, bizim man kafalar, DEVLETİN üretmesini anlıyor.

Devlet ne üretirse, sen o kadar fakirleşirsin.

Özel sektör üretecek. Özel sektörün üretmesine imkan tanınacak.

Ya da AÇ kalınır, FAKİR kalınır.

İKTİSAT biliminde pek çok teori sahada ispatlandı.