Sınıf başkanı edasıyla poz kesen, aslında bir noktadan sonra sevimli de gelmeye başlayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, normalleşme ve yumuşama adı altında sisteme eklemlenmeyi sevmişe benziyor. Gerçi İstanbul’da Ekrem Başkan’dan ayar yiyince biraz kendine geldi. Ve fakat göz önünde olmak, güç sahipleriyle flörtleşme ruhunu okşamış belli. Özgür Başkan’a kızmamak lazım. İktidar çekicidir. İktidara hele uzun yıllardır açsa partiniz ve tabanınız iktidar ve iktidar sahipleri de çekicidir ve imrenilesidir. 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda tutuklananları da, askerlik arkadaşı adalet bakanına serbest de bıraktırınca sandığın gücünü de iliklerine kadar hem kendisi, hem de muhatapları hissetmiş olmalı.

Yalnız CHP genel başkanının gittiği yol, yol değil. Yıllardır Seferoğulları - Tellioğulları  gibi, düşman iki kabile gibi yarışıp, hatta düşmanlık besleyip şimdi hadi yatağa girelim diyemezsiniz. Siz deseniz millet buna izin vermez. Millet size AK Parti’yle ya da iktidarla uzlaşın diye oy vermedi. İktidarı hükümeti hizaya sokun, mümkünse ilk fırsatta erken seçimle devirin siz yönetin diye oy verdi.

Sanki milletin tek derdi üç beş tutuklunun serbest kalması, ya da asgari ücret. Memleket yangın yeri. Eğitim göçmüş, yeni müfredat diyerek eğitim öğretimin köküne kibrit suyu dökülmüş, sağlık desen çok fena, zaten adalet sistemi çökmüş, tarım yerlerde sürünüyor, ne alan memnun ne veren. Üstelik memleketin tüm nitelikli evlatları fırsatlarını bulunca hemen dış batı ülkelere kapak atıyor, atamayanlar da atma peşinde. Bizim Özgür Bey normalleşme peşinde.

Toplumun sosyal ve ekonomik anlamda daraldığı ve sürekli bir sarkacın içerisinde hapsolduğu bir zeminde toplumun gardını düşürmesi için uygun aparat olarak muhalefete toplumsal algıyı hazırlama görevi biçilmiş gibi duruyor. Olaylar ardı ardına sıralandığında aslında değişen hiçbir şey olmadığını, olanın ise sadece birilerine rollerinin benimsetildiği gerçeğinin ortaya çıkıyor olmasıdır.

Yumuşama (detente) siyasi literatürde (dünyada, soğuk savaş dönemiyle birlikte stratejik silahların geliştirilmesiyle başlayan siyasal gerginliğin ortadan kaldırılması siyasası) anlamına gelir. Bir bakıma baltaların toprak altına gömülmesi gibi algılansa da aslında sadece hedeflerin farklılaştırıp farklı yönlere doğru yönelinmesi olarak da okuyabiliriz. Bu durumdan dünya bir fayda görmediği gibi iç siyasette de kimsenin fayda görmeyeceğini geçen heba olan günler göstermektedir. 

Sadece sürekli ekonominin, halkın yoksullaşmasının perdelendiği bir gündem çarpıtma mühendisliğinden başka bir şey olmadığı gelen ek vergiler, zamlar ve giderek zorlaşan yasam mücadelesinin verileri ortaya koyuyor. Onun için gerçekten bir muhalefet görevi yürütülecekse halkın gündemini içselleştirmek gerekiyor. Yapay gündemlere prim vermemek gerekiyor. Hakkı ve hakikati ortaya koymaktan ödün vermeden bütün yapısal bozukluklara karşı durmak muhalefetin zihnini ve eylemlerini sağlıklı kılacaktır. Anormal, yumuşayarak normalleşmez. Unutmamalı!

Ülkede ne normal ki normalleşeceksin. Hangi anormali normalize edeceksin. Yumuşama nedir yahu! Kendinize gelin lütfen. Gençlerin ülkelerinden ve sizden, muhalefetten, siyasetçilerden umudunu kesmesine vesile olmayın.

Son söz: Bayramınız bayram olsun. Duayı duaya ekleyerek, bir selama bin selam vererek, bayramımız bayram olsun. Bayramın bayramlığı küçüğün atasına gösterdiği hürmette, güçlünün güçsüze kol kanat gerişinde, sağlıklı olanın hastaya muhabbet ve şefkat ikramında aşikâr olur. Zengin fakiri unutur ve gözetmez ise, haram lokma ile lüksün peşinde koşanlar her yeri işgal ettiyse, liyakat ehlinin eli kolu bağlanır zihnine sansür uygulanırsa, bayramın bayramlığı ziyan olur.

Kurban, yaklaşmak anlamına gelir. Belki iletişim kolaylaşmış olabilir ama ruh ve gönül olarak uzak düşmüş insanlığın yakınlaşması için bir vesiledir. Irakları yakın etmektir. Bir yönüyle de kefarettir. Çağın üzerimize boca ettiği onca fenalıktan temizlenebilmek için bir vesiledir.

Bütün bu karmaşanın içerisinde insanın kendini bulması adına, gelmiş olan Kurban Bayramı’nın bolluk bereket, huzur ve her türlü hayra vesile olmasını diliyorum. Hoşça bakın zatınıza…

Aforizma: Aşırı incelik yetersiz canlılığın göstergesidir; sanatta, aşkta ve her şeyde.

Tadımlık: Bin dönem geçti sofra aşk ve ölüm özeti
Evrim gelişim devrim gerçekte ne değişti
Savaş ve barış hep aşan takati
Bir zaman iğnecisi kurcalayan saati
Bir toz zerresi
Durdurur zembereği
Ufacık bir taş kırar dişi en nefis bir yemekte
Ve toplar asırlık sofrayı kara bir haber birdenbire
En güneşli günde ayrılır yollar
Aşk çiçeğini olgunlaşmadan yiyen bin kurt var
Her kapıyı ölüm kapar ölüm açar”

(Sezai Karakoç)

Not 1: Seksen yaşındaki küçük kardeş, ablasının bakışlarında sanki maziyi seyrediyor. “Aç kaldık. Açık kaldık. Başımızın üstünde bir dam olmadı. Velakin bir gün kırmadık birbirimizi. Malın ardına düşmedik. Yokluğumuzu bölüştük. Olaydı paramız pulumuz, onu da bölüşürdük.”
Biri hariç ötekiler kahkahalarla gülüyorken geveze olanı şamata şenlik bağıra bağıra itiraz ediyor: “En kolay bölüşülen yokluktur. Olaydı fındık bahçeleriniz, çaylıklarınız... Bakalım neyi ne kadar paylaşırdınız?”

Not 2: Ben denizleri avlıyorum sonsuz ağlarla/ Aşk yordamıyla yürürüm tenhalarda/ Ayrılık bir put/ devrilir/ Karabasan mümbit toprağı nasıl şehvetle devirirse/ İşte öyle. (Mürsel Sönmez)

Not 3: İKTİSAT bilimi için, üniversite okumak bence illa şart değil.

Üniversite okumadan da, iyi bir İKTİSATÇI olunabilir.

Türkiye'de, profesör olup da, hala İKTİSAT bilmeyenler var.

Mezun olması ezberle mümkündür. Ama, anlamak çok zordur.

Not 4: YURTDIŞI ÇIKIŞ HARCI, zenginin vergilendirilmesidir.

Bu açıdan destekliyorum.

Ayrıca, bu vergiler daha hiçbir şey.

BÜTÇE AÇIĞI devasa seviyelerde.

Her şeye ama her şeye vergi gelmek zorunda.

Not 5: Buğday, çay gibi ürünlerin taban fiyatı yüksek açıklanırsa enflasyon daha da çıldırmaz mı? Amcam asgari ücretten borçlanarak 3.600 gün ile emekli oldu şimdi devlet bize para vermiyor diye yakınıyor. Bu prime bu maaş bile fazla matematik tutmuyor diyorum anlamıyor.

Not 6: Nasrettin Hoca eşeğine hiç yem vermemiş. Komşuları sorduğunda açlığa alıştırıyorum demiş. Eşek açlıktan ölmüş soranlara azıcık dayansa açlığa alışacaktı demiş.

Not 7: Çalışanların neredeyse yarısının asgari ücretle çalışması en büyük ayıp. Asgari ücret yeni işe girenlere belki 6 ay, bilemediniz 1 yıl verilmesi gereken, ya da geçici, part-time çalışanlara teklif edilmesi uygun olan bir ücret kanımca. Bu durumda asıl olan asgari ücretin artırılması değil çalışanların asgari ücretin üzerinde bir ücret talep etmeleridir.

Not 8: Yapısal reformlar. Onlar yapılmadan bu kaostan çıkamayız. Dolayısıyla çıkamayacağız bu cendereden. Gelenler ya da gelmesi beklenenler umarım yapar. Ve fakat umudum yok.

Not 9: Ölmeden önce Mehmet Ali Birand demişti ki; "Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir." Ve Türkiye'yi Türklere bırakmadılar.

İsmet Özel

Not 10: Sevildiğin yere sık gitme itibarın zedelenir.

Not 11: Aslına bakarsanız geçen şey “günler” değildir. Söylemler tahmin edemediğimiz bir hızla geçiyor ve buna karşı hiçbir şey yapamıyoruz. Çünkü modernleşmeden etkilenen her şey, zihnimiz bile paramparçadır.

İsmet Özel, 6 Zilhicce 1445 (12 Haziran 2024)