Kemal Kılıçdaroğlu: “İktidar olduğumuzda; Çalışır veya çalışmaz her ailenin geliri asgari ücret olacak. Hiç maaşı olmayanlara da asgari ücret kadar devlet tamamlayacak. Ev kadınlarına sigorta yapılıp, devlet maaş bağlayacak.”

Herkes tabanda birleşecek; kaçış yok demekki. Popülizm tamam da bu kadar suyu çıkartılmaz. Köylerde, kasabalarda sosyal yardım ve transfer gelirleri (yaşlılık, özürlü maaşı, ev hanımı maaşı, bakım parası, vs vs vs) ülkenin çalışan ve üretenlerine monte edilen bir boru hattı vasıtasıyla enjekte edilmeye devam edecek anlaşılan; 1  tık yetmez 2 tık fazlasıyla ben veririm kolaycılığına bakar mısın? Ülkenin gençleri ülkeyi terketmesin ne yapsın? Muhalafetin vizyonuna bak. Vizyonunuz batsın..

Muhalefetin ufku bu kadar yüce olunca insan eldekileri hint kumaşına sarıp özenle saklayası geliyor. Eldeki 1 daldaki 2 den iyidir modu loading..

Abi orta sınıftan alıp fakire verilmesini geçtim; uygulama çalışandan çalışmayana aktarmaya meyal. Birileri çalışıyor, birileri onların çalıştıklarından nemalanıyor. 20 yıldır böyle Herkesin görmekte olduğu gibi.  Muhalefet bunu ultra seviyeye taşıyacacağız memleketi tam geliştireceğiz diyor. Para basıp sistemi sürdürmeye devam edecekler demekki. Bu da enflasyon demek. Enflasyon zengini daha zengin fakiri daha fakir yapmaya devam edecek. Beyin göçü devam edecek gelecek yıllarda. Abuk subuk bir konuşma. İyi, tamam, popülist siyaset yapmaya çalışıyor da, biraz daha makul vaatler versin, bu söyledikleri matematiksel olarak imkansız..

İktidar olmak istemiyorlar, adım gibi eminim. Muhalefet olmanın konforuna öyle alıştılar ki..Hayır öyle bir vizyon ve uygulama politikası çiziyor ki; hani beni Başkan yapın ben de sizin hasar görmemiş kalan yerlerinize buz tedavisi uygulayayım der gibi. Tamam tembellik hakkına karşı değilim. Ve fakat çalışan kesimlerin boru hattının basıncısını artırıp çalışmayan üretmeyen oksijen israfı kesimlere (gerçekten ihtiyaç sahibi fakir ve yetimleri hariç tutuyorum; sonra fakir düşmanı demesin kimse) gelir transferi yapmaya çalışmak vasatlığı özendirmek ve teşvik etmektir. Üretimi teşvik edeceğine, çalışır durumda olan herkese iş vereceğiz, çalışmayana hak etmediği 1 kuruş vermeyeceğiz demek yerine böylesine saçmalamak ancak uzun süreli eğitim ve siyasetin popülizmini özümsemekle olur. Yalnız bu yol çıkmaz yol. 

Bu işin sonu matbaanın yeniden keşfi anlamına geliyor. Matbaanın keşfi: Seçime kadar matbaanın para basma olasılığı %100. Seçimden sonra matbaanın para basma olasılığı yine %100. Bu olasılıklarla uzun sürecek bir 1990'lar enflasyonu kaçınılmaz.

Böylesi popülizm geliştirerek zaten popülizm içinde olan ülkeyi yöneten iktidarı da iyice popülizm içine çekiyor. İktidar ister istemez senin verdiğini vereceğini ben niye vermeyeyim? Al benden de  o kadar 1 fazlası diyor. Olay 90 ların popülist erken emeklilik ve Demirel siyasetine götürüyor memleketi. Yani Kemal bey seçim kazansa da kazanmasa da fikirlerini ya da popülist saçmalıklarını iktidara, yönetime taşıyarak ha Başkan olsun ha olmasın ülkenin geleceğini ipotek altına alıyor. Beyin göçü tersine çevrileceğine, muhalefetin bu tavrını gören genç yetişmiş kuşak bu ülkede kısa orta vadede gelecek yok, uzun vadede herkes ölüdür deyip yurt dışının yolunu tutuyor. Muhalefet liyakatsizlik girdabında boğulan ülkede iyiden iyiye gemiyi azıya alacağını söylüyor. Berat beyin tabiriyle bize de “ Allah sonumuzu hayr etsin” demek dışında bir şey kalmıyor. İçimizdeki akılsızlar yüzünden bizi de helak etme Allahım..

Sivri Dil