Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, ''Gençlerimizi anlamak ve kendileri açısından hiç de kolay olmayan bu yolu neden tercih ettikleri üzerinde etraflıca düşünmek gerekiyor'' demiş.
Bahsettiği son dönemde iyiden iyiye yaygınlaşan beyin göçü. Bugün Hürriyet gazetesinin sürmanşetinde “Diyabet hastalığına karşı insülin dışında şeker düzenleyici yeni hormon keşfeden Gencer Sancar adlı ODTÜ Moleküler Genetik Mezunu” bir bilim insanının haberi vardı. Bu hormon insülin hormonu gibi sürekli günlük alınmıyacak, tek seferde en az 1 hafta 10 gün arası kan şekerini düşük tutacak bir hormonmuş klinik çalışmalara göre. Mucizevi bu buluşun sahibi bir Türk. Bir Türk mucizesi var ortada. Peki bu güzide gencimiz nerede geliştirmiş bu hormonu ya da ilacı! Amerika Birleşik Devletleri. Şaşırdık mı! Hayır.. Allahtan gitmiş ABD ye Türkiye de kalsa yaşatmazlardı bu insanı ne buluşu. Araştırma görevlisi bile olamazdı bir üniversitede torpilli rektör dekan ve siyasetçi yakınlarını geçip. Rezilliğe bakar mısın? Böylesi yüce değerlerini dışarıya kaptıran ülkeden bir cacık olur mu? Kesinlikle olmaz.
Sayın Koç üzerinde düşünmeye devam etsin de bizim özel sektör patronlarına diyeceğimiz bir kaç kelam var. Biz de düşünüyoruz beyin göçünün nedenleri üzerine neticede.
Bir sürü nedeni var da, nedenlerden biri de şu: Siz onları 300-500 dolara çalıştırmak istiyorsunuz. Gittikleri yerde sizin verdiğimiz paranın on katını alıyorlar. Düşünün tabi, etraflıca düşünün. Türkiye’de bir çalışanın nereden nereye geldiğini göstermesi bakımından bir büyüğümüzün attığı mesajı paylaşayım hatta 2 büyüğümüzün:
“Eşim de ben de 1992 yılında çalışmaya başladık. İkimizin de düzenli ilk işiydi. Ben %51 ABD sermayeli bir savunma sanayi firmasında mühendis olarak, eşim bir Türk inşaat firmasında iktisatçı olarak başladı. Ben yılda 16 maaş alıyordum, eşim 12 maaş. O yıllarda harcamalarımız karşılığında topladığımız fişleri muhasebe bölümüne verir, KDV iadesi alırdık. 1994 başındaki bordrolarımızı saklamışız. KDV iadesi hariç aylık ortalama kazanç toplamımız 1994 başında 1880$ imiş. 1994 yılındaki 100$, ABD enflasyonundan arındırıldığında, bugünkü 179$'a karşılık geliyor. 1.79'le çarparsak bizim aylık ortalama maaşımız bugünkü 3,365$'a karşılık geliyormuş. Düşünün ki, İstanbul'da değil Ankara'da çalışıyorduk ve ikimiz de hemen hemen sıfır kilometredeydik. 1994 Nisan ayındaki devalüasyondan sonra aylık gelirlerimiz reel olarak düşmeye başlamış. Eğer bizim aldığımız ücretler bir ölçüyse, 2001'de, 2018'de ve 2021'deki devalüasyonlarda daha da düşmüş. Bugün yeni evli, sıfır kilometre bir çift toplam kaç $ aylık maaşla başlıyor?”
Türkiye orta sınıfının dünya orta sınıfından kopuşunun hikayesi bu işte. "Yahu hep böyleydi" filan diye anlatılan hikayelere kulak asmayın. Türkiye büyüdü, zenginleşti, eskiden buzdolabı yoktu, mağaralarda yaşardık, kuş avlardık gibi palavralarla yeni bir tarih yazılıyor. Bizler Türkiye'nin Afrika düzeyine indirilişinin canlı tanığıyız. Türk Lirası değer yitirdikçe ve ekonomisi borç bataklıklarında çıkmaza girdikçe yük çalışanların sırtına bindirildi. Kaymağını da işveren yedi. Şirketlerin borsaya beyan ettikleri yıllık net kazançlarına bakın.
Bir diğer büyüğümden gelen mesaj da şu:
“Araştırma bölümünde teknik analiz birim yönetmeni olarak çalışıyorum. Mayıs 2001 maaşım 1,830,282,166 TL imiş. 2001 Şubat'ta TL Dolar karşısında çökmüş, değeri %50 azalmış. Bu oranda değer kaybına rağmen maaşım 1563$ imiş. 2001 yılının 100 $'ı bugünün 150$'ına karşılık geliyor. Yani TL'deki yarı yarıya değer kaybına karşın 2001 Mayıs'ta maaşım bugünkü 2345$ karşılığıymış. Bugünkü 31,664TL karşılığı. “
Hakikaten yahu Ömer Koç bey, bu gençler niye gidiyor yurt dışına da bir daha dönmüyor? Anlamaya çalışıyorlar ya, bu gençler niye yurtdışına gidiyor, bir daha da dönmüyor? Size büyüklerimizin tanıklıklıklarıyla ücretlerin reel olarak nereden nereye indiğinin iki örneğini verdim. Oturun üstüne düşünün.
Çok açık ve net:
Üniversite diploması olan sıfır kilometre bir genç EN AZ 15-20 bin TL aylık net ücretle başlamalı. 10 yıl tecrübeli iken de EN AZ 30-35 bin aylık ücret almalı. Bunun altındaki ücretlerle ancak Afrikalı köle çalıştırırsınız. Türkiye’de bir vasatlar rejimi kurdular. Vasatlar senelerdir nitelikli olanların üstünde tepiniyor. Ülkede artık kalite o kadar düştü ki, nitelikli olanlar boğuluyor. Nitelikliler en sonunda kaçmaya başladı. Şimdi çok büyük hızla vasatlıktan vasat altına, taş devrine doğru gidiyoruz. Çok yakın zamanda astronomik ücret de verseler nitelikli, kaliteli, birikimli insan bulamayacaklar. Çünkü hayatın her alanındaki bunca kalitesizliği mide kaldırmaz.
Not 1: Mülkün (servetin/devletin) idaresi, hem teorik (nazari) hem de pratik bir beceri ve kapasite gerektirir. İktisat ve siyasetin ana ilkeleri evrenseldir. Roma, İslam dünyası veya çağdaş Amerika’da farklı olan sadece dekordur; güneş altında yeni bir şey yok!
Not 2: Her din, dünyayı aşan bir hakikatı tebliğe çalışır, ancak aşmak istediği o dünyanın ağına düşer. Din, nihai değer kaynağına sadık kaldıkça, her beşeri yenilgiyi zafere dönüştürür.
(Robert N. Bellah)
Not 3: Çıkardığım sonuç şu oldu 40 küsur yıllık yaşamımdan; suçluluk hisseden suçlar, yetersizlik hisseden aşağılar, korkan korkutur, kaygılanan kaygılandırır, üzüntülü olan üzüntü bulaştırır ve öfkeli olan öfkelendirir muhatabını… ve sadece utanan utandırmaz. Ve maalesef bu memleket utanmazlarsa dolu. Hayasız imansız utanma bilmez ahlaksız gürûhun arsızlıkları korkarım sessizliğimizle rıza gösterdiğimiz için hepimizin helakına sebep olacak.
Not 4: İktidara talipseniz en az iktidardakiler kadar acımasız ve aynı zamanda davanıza en az onlar kadar adanmış olacaksınız. Yoksa üzerinizde tepinirler..
Not 5: 2022 Mart sonu Nisan başı gibi hem küresel hem yerel Ponzi şeması (Saadet zinciri) kopacak, Saadet zinciri patlayacak, maalesef bir çok insan altında kalacak gibi hava seziliyor. Emniyet kemerlerinizi bağlayın, elinizdekilere sahip çıkın, israf etmeyin, tasarruf edin. Daha kötü günler insanlığı bekliyor olacak sanki, gıda krizi adım adım kapılara yaklaşıyor.
Not 6: CHP ülke genelinde 81 ilde eyt illerle ilgili eylem yaptı bugün. Yani insanlar erken yaşta emekli olsun çalışmasın diye. Zaten tembelliği içselleştirmiş avantayı seven bir toplumuz. Ana muhalefet de adeta çalışmayı aşağılayan, tembelliği teşvik eder konumda. İktidara gelemese bile seçime giden yurtta iktidara zorla insanları emekli ettirecekler ve ülkenin anasını ağlatacaklar sonunda. Gençler zaten ülkeyi terkediyor ve adeta gençleri bir an önce daha hızlı vatanı terkedin diyorlar bu tür saçmalıklarla. Bir memlekette çalışanlar, çalışmayan oksijen israfı kitlelere nasıl bu kadar yem edilir, anlamak mümkün değil. Allah kimseye hiçbir ülkeye böyle muhalefet partisi nasip etmesin. Yazık bu milletin gençlerine..
Not 7: Sistem insanlardan büyüktür..
Not 8: “Yazın bir tarafa: Dolar mart sonunda 9,5 liradır. Dövizleri bugünden satın kurtulun yoksa altında kalacaksınız... Koş Türkiye’m koş, kim tutar seni...” (Necmettin Batırel’in kaleminden tadımlık..)
Uyarı: Yazıda geçenler, paylaşılan fikirler yatırım tavsiyesi değildir, sitemiz maddi, manevi kaybınızdan sorumlu değildir; paranızı değelendirirken bir yatırım danışmanından tavsiye almanız gereklilik arz etmektedir.
Sivri Dil