Malum son dönemde yaşadığımız her şeyi sosyal medyada paylaşmak moda oldu. Moda olmasını da geçtim, eğer paylaşılmazsa yaşanmasının da bir anlamı kalmadı. Hatta gösteremiyorsan sosyal medyada deneyimlediklerin yok hükmünde. Bu rüzgar herkesi esir almış durumda. 

Zannedilmesinki en fazla gösterme merakında olanlar avam yani halk tabakası ya da z kuşağı gençler. Tamam gençler bu işte öncülüğü çekiyorlar ama esas teşhirciler makam sahibi devlet erkanı siyasetçiler, yaşı 55 i geçmiş azgın yaşlı kadınlar, yerel derebeyleri olan belediye başkanları. Bunlara son dönemde bir güruh eklendi: Kayyım belediye başkanı olarak atanan vali, kaymakamlar ve z kuşağı çağdaşları yeni atanmış muhafazakar kaymakamlar yani mülki idare amirleri.

Anlayacağınız devletin temelindeki en bozulmamış tuğlalarda paranın ve şöhretin cazibesine öyle bir kapıldılar ki; tutana aşk olsun. Kayyım atanan belediye başkanı kaymakamların ve valilerin tuvalete gittikleri hal dışındaki her şeyi görmeye başladık; aynı politikacılar ve derebeyi belediye başkanları gibi.

Unutulmamalı: Milletin parasıyla millete hava atmak saygısızlıktır ve kamu kaynaklarını israftır, hesabı hem bu dünyada hem diğer diyarda sorulması gereken.

Son olarak teşhir denizinde ıpıslak olan genç bir kaymakam hanımefendi oldu. Kaymakam Hanım çalıştığı ilin ahval ve şeraitini semalardan daha kolay ve az masraflı gözlemleyeceğim düşünüp helikopterle bir safari yapmış ve ardından sosyal medya hesabında yayınlamıştı. Daha sonra yanlış olduğunu düşünmüş ki paylaşımları sildi. Açıkçası kaymakam hanımın yaptığında bir yanlış yok.

Sadece o genç yaşta gökyüzüne fazla alışırsa yerin mütevaziliğinden uzaklaşabilir düşüncesi rahatsız etti beni. Bir de hala kaymakamlara bakış onların devletin sütunları olduğu yönünde halktaki geniş algı. O nedenle bu tür teşhir ve gösterilerden uzak durmalı genç kaymakamlar ve mülki idare amirleri. Şu an sosyal medya çöplük olmuş zaten. Genç kaymakam hanımefendi dahil tüm mülki idare amirlerimiz ülkemizin kardelenleridir ve Türk milletinin kıymetleridir. Böyle değerlerin değersiz mecralarda aşık atmasına gerek yoktur. İşinizi yapın ve kendinizi bağrından çıktığınız millete emanet edin.

Kaymakamlar olarak sizler kimsesizlerin kimsesiniz, ve yetkinizi ve gücünüzü anayasadan, kanunlardan ve bu milletin dualarından alıyorsunuz. Unutmayın anayasa herkesten üstündür. Mesleğinizin ve bu genç yaşlarda Allah’ın size nasip ettiği izzet şerefin kıymetini bilip ona göre davranın. Göreceksiniz Rab her zaman yanınızda olacaktır çünkü halkın sesi hakkın sesidir. Halkın sesi olmak için sandıklarda seçilmek gerekmez; millete hizmet etme şevkinizle, niteliklerinizle, elde edeceğiniz melekelerle, adaletinizle ve ahlakınızla seçilmiş vaziyettesiniz. İngilizce söylersek: You are selected, not elected. O nedenle sandıktan çıkıp seçildim diye hava atanlar karşısında ezilmeyin, ezdirmeyin kendinizi. Gücünüzü anayasadan alıyorsunuz. Sandıkla, popüler oyla, her türlü para ve dalavereyle seçilen siyasetçiler eğer çok üstünlerse ve siz mülki idare amirlerinden üstünseler değiştirsinler anayasayı ya da milletin onayına sunsunlar içinde mevcut haliyle Kaymakamın olmadığı bir anayasayı görelim boylarını ölçüsünü. 

Siz kaymakamlar gücünüzü tarihten, geçmişin bilgeliğinden ve anayasadan alıyorsunuz. Milletinize şerefle hizmet etme dışında bir endişeniz olmasın. Çalıştığınız yerlerde arkanızda şu lafı ettirirseniz Oğuz Kağandan Fatih’e, Abdülhamit’ten Alparslan’a, Osman Beyden Atatürk’e tüm değerli yüce atalarımızın ruhu şad olacaktır: Bu beldeden şerefli bir adam/ insan geçti. Atalarına rahmet. Gerisi yalan.. Ölümün olduğu bir dünyada fırıldak olmanın bir anlamı yok.. Hoşçabakın zatınıza..