Hulefâ-yı Râşidin deniliyor, ilk dört halife dönemine. Yükselme dönemidir. Hak dinini yayma dönemi… Büyük bir çelişkiyle kılıç eşliğinde büyüyorlar. Çelişki şu; İslam’ın taşıyıcıları kılıç elde dinlerini tebliğ ederken, dinlerinde inat edip İslam’a yüz vermeyerek direnenlerin canları ve malları helal sayılıyor. Buraya kadar sorun yok, gayet iyi ve güzel. Mallara el konuluyor, canlar köleleştiriliyor. Bir de İslam’ı kabul etmemekle birlikte direnmeden teslim olanlar var ki bunlar vergiye bağlanıyor eh, ehveni şerden sayılıyor. En kötüsü ve çelişik olan ise Müslim olmayanların hiçbir direnç göstermeden Müslümanlığa geçerek kelime-i şehadet getirmeleri oluyor. Bunlar derhal Müslüman statüsü kazanacağı için mallarını ve canlarını kurtarmış oluyorlar. Müslüman sayısı artarken, servet azalıyor. Yağma ve ganimet paylaşımı üstüne kurulan düzen sarsılmaya başlıyor.

“Daha fetihlerin bütün hızıyla sürdüğü kuruluş döneminde bu çelişkileri yaşayan İslam toplumundaki iç parçalanma, fetihlerin durmasıyla daha da derinleşti. (…) Böylece İslam’ın çok kısa süren altın çağı da sona ermişti. Artık Arap ya da başka halklardan Müslümanların ezici çoğunluğu için Müslümanlık, dünya zenginliğinin yeniden paylaşımında kişiyi pay sahibi yapan bir bilet değil, giderek yabancılaşan bir devletin ve giderek zenginleşen şımaran bir Müslüman yönetici sınıfın, giderek artan masraflarını karşılama yükümlülüğüydü…”. Bunları İranlı tarihçi Ferhad Daftary’dan aktarmış oluyorum. 

İşin özü yönetici sınıfın halk üzerine orantısız şekilde yük olmaya başlaması asrı saadet dönemi olarak tanımlanan zaman diliminden sonra başlamış ve günümüze dek sürmüş ve halen sürmektedir. Özümüze sinmiş olan ganimet kültüründen üretim kültürüne geçip insanın emeğinden gayrısının haram ve yalan olduğunu benimseyip bu yolda davranış sergilemediğimiz sürece müslümanlar olarak iflah olma şansımız yok. Milletlere medeniyet inşa ettiren ve tanrının yeryüzündeki eli olan paranın gücünü belirleyen üretimdir. İstemez miydiniz Londra’da Piccadily Circusda 4 kişi lüks bir lokantaya oturup sadece 200 TL ödeyip kalkmak? Üretmeden; hele de katma değeri yüksek üretim gerçekleştirmeden yeryüzünde söz sahibi olunmaz.

Sivri Dil