Bir toplum, bir olaya tarafsız bakış açısını yitirirse ortaya beklenenin de ötesinde bambaşka sonuçlar çıkar.
Magazin dünyasını takip eden toplumun kafası karıştığı aşikâr.
Günlerdir Serenay Sarıkaya ve Mert Demir’in aşkı ayaklar altına alınmış, üzerinde konuşulup duruluyor.
“Gerçekten sevgililer mi?” sorusuyla başlayıp, sonrası malum tartışmalara dönüşüyor.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul surlarına dayandığında Bizans’ın papazları neyi tartışıyormuş?
Meleklerin kanatları var mı, yok mu?
Türkiye’de şu an insanlar neyi tartışıyor?
Serenay ve Mert gerçekten sevgililer mi, değil mi?
Ne gereksiz bir tartışma.
İki kişiyi ilgilendiren bir konu, günlerdir tüm ülkenin sosyal medya ve magazin gündeminin ilk maddesi olmuş durumda.
Ayşe Barım ve oyunculuk sektörüyle ilgili fikirlerimi bir önceki yazımda kaleme almıştım.
Sap başka şeydir, saman başka; ot başka şeydir, baldıran başka.
İki konuyu birbirinden ayırmak, etik kuralları gözeterek ve insanların “özel yaşam haklarını” çiğnemeden değerlendirmek doğru bir tavır olur.
Dünyanın birçok ülkesinde “beyan” hem hukuksal hem de bireysel olarak geçerlidir.
Türkiye’de ise eskiden “Söz ağızdan bir kere çıkar” kuralı hemen her evde geçerliydi.
Şimdilerde bırakın beyanı, kanıt bile ortaya koysan geniş kitleleri inandırmak zor bir hâl aldı.
Serenay ve Mert, sevgili olduklarına inandırmak için neredeyse takla atmadıkları kaldı.
Önce farklı saatlerde mekândan çıkmalar, sonra farklı arabalara binmeler, ardından kapıdan birlikte çıkıp farklı arabalara binmeler…
Daha sonra aynı arabaya binmeler, el ele yürümeler, sarmaş dolaş görüntüler, hatta dudak dudağa pozlar… Sonrası geliyor da geliyor…
Peki, toplumun geniş bir bölümü neden inanmıyor?
Ya da neden aynanın karşısına geçip “Bana ne ya” demiyor?
İnanın, bu soruları buraya yazmak bile bana saçma geliyor.
Bırakın insanlar hayatlarını kendi özel alanlarında istedikleri gibi yaşasınlar.
İster sevgili olurlar, ister sevgili olmuş gibi davranırlar, isterlerse olmazlar.
Bana ne?
Aslında her şey Hülya Avşar’ın “Mert Demir çok tatlı bir çocuk, dünya ahiret bacım olsun” sözüyle başladı. Sonrası çorap söküğü gibi geldi.
Sosyal medya kullanıcıları ve magazin meraklıları, Mert ve Serenay ilişkisini yakın takibe aldı.
Hülya Avşar, geniş kitlelerin kulağına kar suyunu kaçırdı. Geniş kitleler “Hülya Avşar boşuna espri yapmaz, bir bilgi vardır…” dedi.
İlişkinin başladığı günlerde Serenay ve Cem Yılmaz’ın sosyal medyadan yaptığı kinayeli mesajlar derken konu buralara kadar geldi.
Mert, bana göre başarılı bir şarkıcı. Serenay’ın oyunculuğu ise dünya standartlarında.
Sanırım ikisinin de ortak eksiği, kariyer yönetimini ciddiye almamaları.
Bir insan, adının geçmediği bir yazıya neden cevap verir ya da neden konuyu mahkemeye taşır?
Bunu da biri bana anlatsın; anlamak istiyorum.
Mert için her şey Hülya Avşar’ın TV 8’den Umut Ünver’e verdiği bu röportaj ile başladı. İlk işaret fişeğini Hülya Hanım yaktı.
Yine kimin çektiğini bilmeden internetten aldığım bir foto. Gerçi bu fotoğrafta kanka gibi çıkmışlar…
Ayşe Barım soruşturmasını siyasete bağlamak
Eski köye yeni adetler gelmezse şaşardım.
Yine karpuz gibi ikiye yarılmış bir durumla karşı karşıyayız.
Bir grup, Ayşe Barım soruşturmasını iktidar yandaşlarının operasyonu olarak yorumluyor.
Diğer grup ise Ayşe Barım’ı yerden yere vurup rol kapma derdinde.
Benim anlamakta zorlandığım konu şu; Ayşe Barım’ın usulsüz bir durumu yoksa, resmi ve gayri resmi hukuk dışı bir suça bulaşmamışsa paniğe gerek yok.
Ayşe Barım ile birlikte 21 şirkete de Rekabet Kurumu soruşturma açmış durumda.
Sektörün tamamı bir inceleme altında. Bu durumu siyasete, kadın haklarına, iktidar yandaşlığı ya da karşıtlığına bağlayıp gerçek konudan sapma çabasına girmemek gerekir.
Ayşe Barım’ın savcılık soruşturması ise olayın bir başka boyutu.
Sanırım 5 milyon dolarla ilgili olarak ortaya atılan iddiaların araştırılması konusu.
Gelen mesajlar üzerine
Ekran Haber’de yazdığım “Ayşe Barım ve Oyuncuları” yazımla alakalı olumlu ve olumsuz çok tepki aldım. Instagram ve telefonuma sayısız mesaj geldi.
Oyunculuk sektöründe olup da başından geçen haksızlıkları anlatanlar, kariyerinin engellendiğini iddia edenler, birçok kişi burada yazmam için bana bilgi notu geçmiş.
Öncelikle inanın ben o kişi, yani sizin yazdıklarınızı buradan aktaracak olan gazeteci değilim.
Mesaj atan tüm okurların dertlerini anlıyorum.
Gelen mesajlara saygı da duyuyorum.