Malum Kasım ayındayız. Kasımda aşk başkadır, diye hepimizin diline pelesenk olmuş bir cümle var. Kasım hem aşkların hem ayrılıkların ayıdır. O halde gelin güncel sorunlardan ve düğümsüz, dipsiz ve sonuç vermeyen kısır tartışmalardan uzak biraz şiir okuyalım. Şiir çaresiz ruhların ilacıdır. İyilik iyidir diyen herkese selam olsun ve gelsin şiir:

Bu şehirde kaçıncı güz bilmem, 
Bağlar bozulmuş, kurutulmuş üzümler 
Salçalar kurulmuş dama.
Gurbet yolcuları bavullarını hazırlıyor 
Mevsimsel ayrılıklar başlıyor ve özlemler kapıda,boynu bükük dönmesini bekliyor seven sevdiğinin...

Sevmek sevilmek ikisi de güzelde
Zor olan ilkine talip olmak
Ayrılık sevdaya dahil diyenler
Hiç ayrı kalmış mıdır sevdiklerinden
Bir umut beklemişler midir çaresizce
Belki bir gün döner ümidiyle
Yoksa kahrolup boğulmuşlar mıdır
Yakıcı girdabında sevgilinin yokluluğunun

“Neden sevdiğim tüm kadınlar celladım oldu
Neden acımasızca çektikler giyotini
Kanlarımız ruhlarını doyuran yakıt mıydı
Neden, neden neden?” diyenlerle dolmuş kurtuluşun başkenti
Halbuki onlar bilmez bir kurtuluştan diğerinedir yolculuk..

Son söz: İzmir çok sağlam sallandı gece. 

O sarsıntının 1-2 dakika sürenini düşünün, İstanbul'u bekleyen budur.

Ama kimsenin umrunda değil.

Anladığım kadarıyla, Güney'den Kuzey'e pek çok fayın da vakti geldi.

Not 1: Valerien Ismael diye bir adam...

Ağzımıza kolay geldiği için hep "İsmail" dedik...
İsmail Beşiktaş takımının başındaydı, takımı ısrarla yanlıştan yanlışa, başarısızlıktan başarısızlığa sürükledi.
Sonunda da kendisine yol verildi.
Bu adamı ve benzerlerini kimler getiriyor buraya, Avrupa'nın beşinci sınıf elemanlarını?
Ben bilmem, "yiyicilere" sorunuz.
Neyse, şimdi bizim İsmail'e para ödenecekmiş tabii.
Tazminat.

Tam 450 bin avro!
Ne güzel, bir çuval inciri berbat et, üstüne bir da para al git. Hem de çok para al git.
Bazı "hocalar" bunu çok iyi bilirler...

Biz bilemedik.

Başarısız olup çok para kazanmayı...

Hangi işi ucundan tutsak başarı sağladık çok şükür.
Ne olurdu, bir işi de batırsaydık, madara olsaydık da para kazansaydık! İnsan başarısız olup kovulacaksa böyle kovulmalı.

Not 2: Asgari ücret tuzağına düşmüş ve ücret yapısının çoğunluğunu oluşturan böyle bir seviyeyi tartışmak zorunda kalan bir ülkenin karar vericilerinin bundan dolayı utanç duymaları belki de uzun dönemde bu tuzaktan çıkmamıza bir vesile olur.

Ortalama ücret seviyesinin asgariye neredeyse eşitlendiği ülkemizde yeni asgari (yani ortalama ücretin) en azından 800 ABD karşılığı olan 14-15 bin lira olarak belirlenmesi zorunludur. Bunun olmaması durumunda asgari ücret tuzağında debelenmekten kurtulma olasılığı yoktur.
Öte yandan, Türkiye asgari ücret tuzağından insan sermayesi yüksek kişilerin, karar vericilerin çabası ile çıkacaktır.

Not 3: DEMOKRASİ doğal yoldan gelmediği zaman, aslında hiç gelmemiştir.

Demokrasinin, güç sahiplerinin kendi isteğiyle, gücü devrederek yeşermesi gerekir.

Diğer bir yol ise, sıfırdan devlet kurmaktır ki, bu da ancak yeni bir kıta falan bulursan mümkündür. Mevcutu yıkamazsın.

Not 4: Bir ülkede UYUŞTURUCU artarsa, o ülkenin NARKOTİK polisi de elbette rekor kırar.

Bilakis,uyuşturucu azaldıkça, narkotik daha az yakalayabilir.

Bu konuda, yakalama rekoruyla övünülmesi, enteresan.

Yer gök uyuşturucu oldu. Kafası ayık adam bulmak zorlaştı.

Not 5: KRAL çok güçlüyse, bir dönem sonra yönetim, KRALIN ADAMLARINA geçer.

Ve KRAL bir kuklaya dönüşür.

Not 6: Elon Musk, mavi tik için 240$ fiyat biçmiş yıllık.

Millet tepki gösteriyor.

Yahu arkadaş, burada MAVİ TİKLİ olmak için 240$ yılda veremiyorsan, bir zahmet Defol GİT, tikin de olmasın!

Twitter elbette para kazanacak ki, fonlanmadan özgür bir sosyal medyaya dönüşsün.

Not 7: Sorun Z kuşağının kendisi. 

Amaçsız bohem çabuk sıkılan kolay vazgecen, bilgiye cok cabuk erisebilen, hazirci, sınırları olmayan ömrü sosyal medyada cepte geçen bir nesil. 

Bunlarla dünyayı çok büyük bir felaket bekliyor. Putin yerinde z kuşağı olsa nükleer çoktan patlamıştı.

Şuan büyük şirketlerde bi 10 yil icerisinde istihdam en büyük sorun süreklilik olacak. 

Don değişir gibi iş değiştiriyorlar.

Bunlar seçimde oy verse ertesi gün partiyi değiştirir.

Not 8: İktidar 2023 seçimlerinden önce olmaz dediği, şiddetle karşı çıktığı pek çok şeyi hayata geçirecek; seçimi kazanmak için ne gerekiyorsa yapacaktır.

Kazanabilirler mi?

Vatandaş bilir.

Kendilerinin hala emin olmadıklarını düşünüyorum.

Not 9: Beklenen oluyor.

Artan faizler nedeniyle bankalar sendikasyonları düşük oranda çeviriyor ve net dış borç ödüyor.

Üstelik bu kadar yüksek cari açık verilen bir dönemde.
Yapıkredi'de %61 olan çevrim Akbank'ta %60, TEB'de %67 olmuş.
Tiz TCMB regülasyonu gele ve oranlar yükseltile.

Not 10: Ülkede ve Türkiye'de enflasyon zirveden zirveye koşarken politika faizini indirip TL'yi pul eden ekonomi yönetimine dış ticaret açığında patlama şoku.

Enerji dışı ihracatın ithalatı karşılama oranı Ekim'de 27,4 puan azalmış. 

Dış açık 8 milyar dolar olmuş.

Not 11: Yeni ekonomi modelimizin meyvelerini alıyoruz!

Tüm dünyanın aksine politika faizlerini indirerek enflasyonla mücadelemiz sürecek!

Ekim ayında yıllık TÜFE %85,51; yıllık ÜFE %157,69 olmuş.

Yeniden değerleme oranı %122,93 oldu.

Yani araç muayenesi 2023'te 1.131 lita olacak.

Cumhurbaşkanı artırma veya azaltma yetkisini kullanmazsa 2023'te maktu vergi, harç ve cezalar %122,93 oranında artacak.

Neyse CB %80'e indirir, alkışlarız.

Enflasyonun bu kadar yüksek seviyeye çıkmasının en önemli nedenlerinden biri yaptırdığı faiz indirimleri.

Not 12: Fed FOMC ardından yapılan açıklamalar yatırımcıların “yakında işler düzelir, biz şimdiden mala girelim” aceleciliğine ket vurmuş olmalıdır umarım. Çünkü, zaman içinde sindire sindire fiyatlanmayan riskler bir gecede fiyatlandığında????  Bakınız:  İngiltere gilt pazarı olur. O spazmın ortasında bir günde 10 yıl vadeli devlet tahvilinin getirisi 160 baz puan yükseldi. BoE’ın bir yıl önce yaptığı stress testinde “çok aşırı senaryo” olarak günlük 100 baz puan getiri sıçraması kullanılmıştı.  Ertesi gün de Truss istifa etti.
Anladınız mı yanlış fiyatlamanın dünyayı nereye götüreceğini?

Not 13: SOROS'un müthiş bir sözünü daha öğrendim;

"Tüm devrimler coşkuyla başlar, gözyaşı ile biter!"

AK Parti'nin başlattığı devrim de aynen böyle ilerliyor. Bitişi gözyaşlarıyla...