Hatay bölgesinde ilk yerleşimin, milattan önce yüzbinli çağlarda başladığı, yapılan kazı çalışmalarında bu dönemin izlerine rastlandığı bilinmektedir. Göç yolları üzerinde bulunan bölgede tarih boyunca birçok uygarlık hüküm sürmüştür. Hatay şehri Urartular, Persler ve Roma İmparatorluğu’nun egemenliğinde kalmış, genellikle de eyalet başkenti unvanını almıştır. Kleopatra, Hıristiyanlık, Büyük İskender, Amik ovası, ticaret yolları, Türkmenler ve Atatürk başlıkları bu şehrin tarihi anlamda ne kadar önemli olduğu hakkında bir fikir vermektedir.
Geçmişte şehir, deprem nedeniyle defalarca yıkılıp yeniden kurulmuştur. Bereketli topraklar ve coğrafi olarak da önemli bir bölgede olmasının bedelini sürekli işgale uğrayarak ve depremler nedeniyle büyük hasarlara uğrayıp zayiatlar vererek ödeyen Hatay için maalesef tarih bir kez daha tekerrür etti. On binlerce insanın yürek dayanmayan şekilde ölümü hafızamıza kazındı. Elbette bu felakete uğrayan diğer şehirler için de aynı çaresizlik ve acıyı yaşıyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Geçmişini bilmeyen toplumlar geleceğine yön veremez” sözü bugün yaşadığımız durumu açık bir şekilde anlatıyor. Şehirlerin kurulması, planlanması ve yönetilmesi için bölge hakkında derin bilgi sahibi olmak ve konusunda uzman liyakatli yöneticiler ile çalışmak medeniyet sahibi olmanın bir gereğidir. Hatay’da bulunan Mustafa Kemal Üniversitesi ve İskenderun Teknik Üniversitesi’nde birçok lisans ve önlisans bölümü bulunmaktadır. Özellikle Acil Yardım ve Afet Yönetimi, Arkeoloji, İnşaat Mühendisliği, Şehir ve Bölge Planlama, Mimarlık ve Tarih alanlarından mezun öğrencilerin, bölüm derslerini veren öğretim görevlilerinin ayrıca petrol, doğalgaz ve diğer yeraltı kaynakları konusunda uzmanların şehrin yeniden inşa ediliş sürecinde yer alması, şehir ile yaşayanlar arasında duygusal bağların da sağlıklı biçimde kurulmasına katkı sağlayacaktır.
Caesar III isimli bir bilgisayar oyunu hatırlıyorum. Kral Sezar size şehir kurma yetkisi verir ve haritadan istediğiniz bölgeyi seçerdiniz. Seçimi tamamlamadan önce o bölgede hangi ürünlerin yetiştiği, deniz veya kara ticaret yolları, bölgede fay hattı olup olmadığı, komşu ülkeler ile olan askeri durumu özet olarak anlatılırdı. Günümüzde mevcut yönetim anlayışı bir bilgisayar oyunu seviyesine bile gelememişse bu durumu sadece cehalet ile açıklamak yeterli değildir. Kişisel hırs ve çıkarlar en küçük sosyal birim olan aileden başlamak üzere arkadaşlık, toplumsal birlikler ve nihayetinde devletlerin yıkımına sebep olabilecek son derece haris duygulardır.
Ülkemizin gündemi sürekli değişse de bugünlerde en önemli başlık 14 Mayıs seçimleri olarak görünüyor. Mevcut parti liderlerinin sağduyusu ve yetkinliklerine inanarak, insana değer veren bir yönetim anlayışının benimseneceği zamanların gelmesini hep birlikte umut ediyoruz. Ancak kişisel kariyer ve kazançlarımızdan vazgeçerek toplumsal iyilik ve çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmayı amaçlamadıkça değişimin sadece yeni yüzlerle tanışmakla sınırlı kalacağını unutmamalıyız. Atalarımızın sözlerinden ve tarihten ders alarak ve içi boşalan tüm değerlerimize sahip çıkarak, daha iyi bir yaşam mümkün.