Eskiden her sabah evlere gazete alınır ve merakla okunurdu. Annem kahvaltıyı hazırlarken bana da takip ettiği köşe yazarlarının (özellikle Hasan Pulur ve Yavuz Donat) yazılarını okuturdu. Ülkedeki şiddet haberlerinin yer aldığı 3.sayfayı okumayı sevmez, güne kötü haberlerle başlamak istemezdik.
Yazılı basının neredeyse yok olduğu günümüzde televizyon ve sosyal medya her an şiddet haberlerini gözümüzün önünde tutuyor. Bir süredir toplumsal bir değişim geçirmekte olan Türkiye, artık her türlü suçun rahatça işlenebildiği, faillerinin tespit edilemediği, edilse bile vicdan rahatlatıcı cezaların verilmediği bir ülke haline geldi. Uyuşturucu, cinayet, dolandırıcılık, intiharlar ve yürek burkan cinsel suçlar artık hiçbirimiz tarafından yadırganmıyor. Arabesk şarkılarda aradığımız teselliler, artık her evde bulunan antidepresanlar, hastalıklarımızı tedavi etmek yerine bastıran ilaçlar, sosyolojik, psikolojik her anlamda hasta bir toplum yaratırken, bir iki tweet atarak tepki gösterdiğimizi sandığımız, sokaktaki dilenciden kağıt mendil alarak rahatlattığımız vicdanımız da gittikçe taşlaşıyor. Yasalarımızda yer alan sosyal hakların kağıt üzerinde kaldığı, seçimden seçime demokratik olan ülkemizin, yaşanan düzensiz göçlerle demografik yapısı değişiyor. Temsil kabiliyeti olmayan, hasbelkader vekil ya da belediye başkanı olarak seçilen kişiler tarafından yönetiliyoruz.
Şiddetin her türlüsünün yaşandığı bu çirkin çağda özellikle bireysel silahlanma büyük bir tehdit olarak karşımızda duruyor. Gündelik hayatımızda artık sıkça duyduğumuz cinayet ve yaralama haberlerinin çoğunluğu silah ile işleniyor. BM’nin düzenlediği Küçük Silahlar Anketi’ne göre sivillere ait ateşli silahların sayısında geçmiş yıllara oranla %32’lik bir artış bulunmakta. Yine rapora göre orduların bulundurduğu silahlar ile kolluk kuvvetlerinin bulundurduğu silahlarda aynı oran düşüş gösteriyor Yani sivil vatandaşların silah sahibi olma heveslerinin artma sebeplerinin araştırılması ve önlem alınması gerekiyor. Bakırköy Psikiyatri ve Tedavi Araştırma Merkezi’nin silah ruhsatı başvuruları üzerine yaptığı bir araştırmada insanların neden silah sahibi olmak istedikleri şöyle sıralanmış:
- İş riski nedeniyle
- Evde bulunsun diye
- Merak ve hobi olarak
- Avcılık veya atıcılık gerekçesiyle
- Meslek gereği
- Hatıra veya intikal nedeniyle
Araştırmalar, özellikle taşrada ve güvenlik zafiyeti olan bölgelerde, ekonomik sıkıntıların da artmasıyla suç oranı oldukça yüksek olduğunu, kolluk kuvvetine hızlı şekilde ulaşılamayacak durumlarda bireysel çözümlerin başında silah sahibi olma tercihinin geldiğini gösteriyor.
Çeşitli şartlara bağlanmış olan silah ruhsatını almak için, geçmeniz gereken bir sağlık kontrolü var ama özellikle psikolojinizi test eden sorulara gerçek cevapları verseniz asla sağlık raporu alamazsınız. Dolayısıyla hangi seçenekleri işaretlemeniz gerektiğini önceden bildiğiniz bir testi usulen cevaplayıp, yine usulen sadece imzalarını almak için dolaştığınız bir grup doktorun önünden geçerek sağlık raporunuzu temin edebiliyorsunuz. Silah ruhsatı almak kolay, harç bedelleri düşük ve insan hayatı ucuz.
Aslında savunma araçları gibi görünseler de daha çok suç işlemek için kullanılan silahlar, kadın cinayetleri, intiharlar ve maganda kurşunlarıyla haber değeri kazanıyor. Silah kullanılan ancak resmi kayıtlara girmeyen ve kriminolojide “karanlık sayı” denilen bu olayların sayısı da epey yüksek. Diğer yandan, geçmiş yıllarda ruhsatsız ve kurusıkı silah sayısının hızla arttığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın istatistiklerinden açıkça görülebiliyor iken son 10 yıldır bu kayıtlar detaylı ve sistematik olarak toplanmadığı için artış oranları sağlıklı şekilde belirlenemiyor. Ancak cezaevlerindeki tutuklu suçlu sayısına bakarak ruhsatsız silah kullanımının ruhsatlı silah kullanımından beş kat daha fazla olduğu sonucuna varabiliyoruz.
Silah seven bir insan olarak, silahın şiddet aracı olarak değil ama savunma amaçlı bulundurulması ve objektif bir tehlike anında caydırıcı olabileceğini düşünüyorum. Silahlardan korkmak yerine güvenli şekilde nasıl kullanacağınızı öğrenmelisiniz, tıpkı arabanız olmasa da nasıl kullanıldığını bilmeniz gerektiği gibi. Kompleksleri olan sağlam psikolojiye sahip olmayan bireyler için silah, kesici bir alet veya başka araçlar da olabilir. Hatta karşınızdaki kişiye zarar vermek için kullandığınız sözler bile bazen silahtan daha öldürücüdür.
Küresel anlamda silahsızlanmanın, onlarca yıl daha mümkün olamayacağını düşünürsek insanları şiddet uygulamaya yönelten durumları ortadan kaldırmanın daha kolay olduğunu görebiliriz.