CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, Burdur Devlet Hastanesi'nde diyalize girdikten sonra tedavi altına alınan 33 hastadan 2'sinin yaşamını yitirdiği olayla ilgili, "Bizim edindiğimiz izlenim; resmi açıklama olmadığı için bunları iddia düzeyinde sizlerle paylaşıyoruz; hastanenin klima sisteminde kullanılan bir kimyasalın, önce hastanenin arıtma sistemine oradan da maalesef diyaliz için kullanılan saf su tankına karıştığı biçimindedir." dedi.

ORTAK BASIN TOPLANTISI DÜZENLEDİLER

CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala ve Samsun Milletvekili Murat Çan, TBMM'de ortak basın toplantısı düzenledi.

Pala, 25 Mayıs Cumartesi günü Burdur Devlet Hastanesinde diyaliz seansına giren 33 hastanın rahatsızlanması olayına ilişkin, Antalya'da hasta yakınlarıyla bir araya geldiklerini ve kentteki her 3 hastanede yetkililerinden bilgi alabildiklerini söyledi.

Burdur Hastane1

"KİMSE HASTALARI ARAMAMIŞ, BU KABUL EDİLEMEZ"

Bir hasta ziyaret edebildiklerini ve hasta yakınlarıyla da görüştüklerini aktaran Pala, "Hasta yakınlarının ortak yakınmasını söyleyeyim; hastalar, Burdur'dan hiçbir yetkilinin olayın üstünden 3-4 gün geçmiş olmasına rağmen kendilerini arayıp ne durumda olduklarını sorma ihtiyacı bile duymadıklarını söyledi. Bu kabul edilemez." diye konuştu. 

"İDDİA DÜZEYİNDE PAYLAŞIYORUZ; KİMYASAL, SAF SU TANKINA KARIŞTI"

Resmi açıklama olmadığı için edindikleri izlenimleri iddia düzeyinde paylaştıklarını vurgulayan Pala, şöyle devam etti:

"Hastanenin klima sisteminde kullanılan bir kimyasalın, önce hastanenin arıtma sistemine oradan da maalesef diyaliz için kullanılan saf su tankına karıştığı biçimindedir. Dolayısıyla saf suyla diyalize girmek zorunda olan hastalara, bir kimyasal karıştığı, kirlendiği için hastalar maalesef diyaliz sonrası fenalaşmış durumdadır. Üzülerek söyleyelim ki dün önce hastalardan bir tanesini kaybetmiştik. Bu sabah bir tanesini daha kaybettik. Dolayısıyla ilk başvuran 33 hastadan ikisi şu anda vefat etmiş durumdadır." 

"TIP ALANINDA BÖYLE BİR SKANDALA KONU OLACAK VERİ YOK"

Samsun Milletvekili Murat Çan ise hastaların kimyasal bir maddeye maruz kaldıklarını öne sürerek, "Cumartesi günü hem öğleden önce hem de öğleden sonra diyalize giren hastalarımız görece olarak öğleden sonra giren hastalarımız daha hafif tablolarla kliniğe başvurmuşlar. Özellikle ikinci seansta hekimimiz ve hemşirenin ve hasta yakınlarının dikkatiyle, hastalar bir an önce tekrardan sağlık kurum ve kuruluşlarına müracaat etmişler. Bizim algıladığımız kadarıyla bu durum olayın boyutunu bir miktar azaltmışa benziyor. Ancak burada bir devlet yönetim şeklinin nasıl bir kaosa, skandala dönüştüğünü çok net bir şekilde bize gösteren bir durumla karşı karşıyayız. 4 ay ay önce kurulmuş bir hastanede, bizim tahminlerimize, gördüklerimize ve müşahede ettiklerimiz görüntülere baktığımızda, bir antifriz solüsyonunun, diyaliz ünitesinin fitrasyon sıvısına karıştığını bize göstermektedir. Hakikaten bir tıp alanında böyle bir skandala, bir yayına konu olacak bir veri yok. Etilen glikol ne alaka? Hemodiyaliz ünitesi ne alaka? Ama bu şununla alakalı, 21 yılda kurdukları sistemde özellikle niteliği değil, niceliği ön planda tutan, hastayı değil dosyayı tedavi eden bir sistem kurulmasının sonucu bu skandalı büyütmüştür." diye konuştu.