Prof. Dr. Yasin Aktay, Ülke TV’de katıldığı bir televizyon programında, İsrail-Hamas savaşını değerlendirdi. Prof. Dr. Aktay, savaşın sadece bu iki taraf arasında olmadığını vurgulayarak, “Çok açık ve bariz bir ayrımcılık ve bu savaş aslında sadece İsrail ile Hamas arasında değil. Yani Müslümanlarla, Müslüman olmayanlar arasında… Özellikle Batılılar tarafından ifade edilen bir şey ve aslında olayı başladığı günden itibaren sayın Cumhurbaşkanımız çok hassas davrandı. Yani bu olayın, bir haçlı veya Siyonist ve Müslüman, bir haçlı-hilal çatışması şekline bürünmemesi için çok hassas davrandı. ‘Gazze'de olanları görebilmeniz için Müslüman olmanız gerekmiyor, insan olmanız yeter’ dedi. Biz de zaten insan olma vasfımızla hassasiyet gösteriyoruz. Elbette ki Müslüman olma vasfımızla da ayrı bir hassasiyetimiz var” dedi.
“AVRUPA’DA MÜSLÜMAN KARŞITLIĞI SÜRÜYOR”
Aktay, Avrupa’da din faktörüne göre hareket edilmediği söylemlerinin samimi olmadığını ve din faktörünün Ukrayna-Rusya savaşında kendileri tarafından ortaya atıldığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Biz Ukrayna'da olanlara da kayıtsız kalmadık. Biz Ukrayna'da olan biten zulümlerin hiçbirisine kayıtsız kalmadık ve üzerimize düşeni orada da yaptık. Mesela Ukrayna'dan kaynaklanan göçün bir kısmı Türkiye'ye de geldi. Mesela Türkiye hiç hissetmedi bile yani Türkiye bunu dert etmedi, sorun etmedi. Ama dikkat edin Avrupa'da göçü karşılarken, ‘İşte bunu kabul ediyoruz yani Suriyeliden bıktık böyle göçmen gelsin’ türünden bir şey yaptılar. Çok açık ve bariz biçimde; sarı saçlı, mavi gözlü göçmenler falan diye kabul ettiklerini söylediler. Burada din faktörünü bizzat onlar ileri sürdüler. O kadar laik oldukları halde, laiklik iddia ediyor oldukları halde, dinin onlar için bir önemi olmadığını söyledikleri halde, Avrupa değerlerinin artık biraz daha din ötesi olduklarını iddia ettikleri halde işin rengi öyle değil. Aslında şimdiye kadar Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne almamalarının arkasındaki asıl motivasyonu ve niyeti de ifşa etmiş oluyorlar. Yani şimdiye kadar aslında Türkiye'ye ayak sürmelerinin arka planındaki asıl motivasyon, Türkiye'nin Müslüman olması, onların Hristiyan olması bu kadar basittir. Kriterler uyudu mu, uymadı mı?”
AKTAY: EBU UBEYDE BİR KAHRAMAN
Öte yandan Ebu Ubeyde’nin Avrupa’nın kendi değerlerine inanmadığını kanıtladığına ve bir kahraman olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Aktay, “Bu sadece İsrail'in yaptığı haksızlık değil, İsrail'in yaptığı haksızlığın bütün dünya tarafından nasıl meşrulaşabildiği, haklaşabildiği, hoş gösterilebildiğini gösterdi. Arka planında nasıl bir şey var? Arka planını biraz kazıdığınız zaman aslında Avrupa'nın iddia ettiği hiçbir değere inanmadığını veya inandığı bütün değerlerin sadece kendine değerler olduğunu gösterdi. Yani insan hakları; sadece Avrupalılar için insan haklarıdır insan olan onlar çünkü onların dışındaki insanlar, insan değiller. Cevabı güzel oldu, Ebu Ubeyde’den Allah razı olsun bütün bunların kahramanı. İnsanların böyle bir kahraman ihtiyacı var. Alman filozof Hölderlin’den çok güzel bir örnek vereceğim diyor ki: ‘Nerede bir tehlike büyürse, orada kurtarıcı bir güç de gelişir. Şimdi burada bir tehlike var ortada” diye konuştu.
“AVRUPA’DA SÖMÜRÜ KÜLTÜRÜ DEVAM EDİYOR”
Aktay, Avrupa’da sömürü kültürünün devam ettiğini işaret ederek, “Aliya İzzetbegoviç oğluna, ‘şunu hiçbir zaman aklından çıkarma. Batı hiçbir zaman medeni olmamıştır. Bugün bu medeniyet görüntüsünün arkasında; kan vardır, sömürü vardır, zulüm vardır, hırsızlık vardır’ demiştir. Hakikaten baktığınız zaman İngiltere'nin Hindistan'da sadece kendi kumaşlarını satabilmek için oradaki kumaş üretici kadınların parmaklarını kesmiştir. İngiltere o kumaş sektörünü baltalayıp, kendi kumaşını satabilmek için kadınların ellerini parmaklarını kestirmiş ve sektörü baltalamış. Mesela Türkiye'de şu anda Afrika'ya gidiyor, dünyanın her tarafıyla ilişki kurmaya çalışıyor ama gittiği zaman orayı ihya ederek gidiyor. Orayla alışveriş; o insanların da kazanabilecekleri, o insanlara da bir şey sunar şekilde oluyor. Sen gidiyorsun oradaki servetleri çalıyorsun, ‘Benim silahım var, gücüm var ve istediğim insanı imha edebilirim’ diyorsun” şeklinde konuştu.
“HAMAS’A NE KADAR TEŞEKKÜR ETSEK AZDIR”
Hamas’ın Avrupa’nın gerçek yüzünü ortaya çıkarmakta büyük başarı sağladığını belirten Aktay, Hamas’a bu konuda teşekkür edilmesi gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Fransa'nın Mali’ye, Senegal'e, Ruanda'ya, Cezayir'e ve Fas'a yaptıklarına bir bakınız. Mesela Fransa yüz yıla yakın kaldığı Cezayir'de, 1,5-2 milyona yakın insan katletmiştir. Cezayir de insanlar katledilirken, o zamanlar da medya çok fazla yaygın olmadığı için kimsenin gözünün önünde yapılmıyordu. Avrupa medeniyeti aslında kendi gerçek yüzünün hep gizlemiştir. Bize aydınlanma göstermiştir, Cumhuriyet göstermiştir, işte demokratik değerler, insan hakları diyerek bizimde böyle gözlerimizi boyamıştır. Bizim Osmanlı aydınlarından başlayarak, daha sonra Cumhuriyet dönemindeki elit zümre dediğimiz kesimde de Avrupa'ya bir hayranlık vardır. Paris'e bir gidip geliyorlar; ‘Paris sokakları bal dök yala o kadar tertemiz, o kadar pırıl pırıl. Bize gelince işte her yer virane’ diyerek, bu gibi karşılaştırmaları bizim aleyhimize sürekli yaparak, sömürgeciliği içselleştirmiş bir elit kitlemiz vardır maalesef. Ama bütün bunların makyajını bozacak 1-2 olay lazımdı. O nedenle Hamas'a ne kadar teşekkür etsek azdır. Bu açıdan Hamas bizim gözümüzü açtı. Aslında dünyanın gözünü açtı sadece bizim gözümüzü değil. Bakın dünyada kitleler şu anda ayaklanmış durumda.”