Ekolhaber.com.tr'den Ceyda Bıyıklıoğlu'nun haberine göre; Oyun dünyası ile ilgili olarak en çok yapılan tartışmalardan birisi de, kişileri şiddete sürüklediği konusudur. Sektör geliştikçe yetişkinlere yönelik oyunların sayısı da git gide artıyor, bu durum da sektörün gidişatını bilmeyenler için elbette büyük bir sorun oluşturuyor. Son olarak, dün akşam saatlerinde Eskişehir Tepebaşı ilçesine bağlı Uluönder Mahallesi’nde 18 yaşındaki A.K. isimli kişi iddiaya göre evinde içeriğinde kesici aletlerin de olduğu bilgisayar oyununu oynadı. Bir süre sonra oyundan etkilendiği öne sürülen A.K., daha önceden temin ettiği maskesini ve çelik yeleğini giyip, eline aldığı balta ve bıçakla sokağa çıktı. Kıyafeti ve elindeki kesici aletlerle görenleri endişelendiren A.K., Uluönder tramvay durağında bekleyen vatandaşlara dehşet yaşattı. Tanımadığı halde burada bekleyen kişilere saldıran A.K., elindeki kesici aletlerle vurmaya başladı.

DİJİTAL OYUNLAR KİŞİLERİ ŞİDDETE Mİ SÜRÜKLÜYOR?

PUBG, Call of Duty, GTA V ve benzeri oyunlarda yer alan şiddet içeren sahneler, aslında vücudunuzda fizyolojik değişikliklere yol açabilir. Bu oyunları oynarken vücudunuz aşırı adrenalin salgılar, bu da sizi heyecanlı bir ruh haline sokar. Bu nedenle yapılan bazı araştırmalar gösterdi ki, saldırgan bireylerin tercih ettikleri oyunların çeşiti de savaş ve saldırı oyunları oluyor.

Oyun

ŞİDDET İÇERİKLİ OYUNLAR KALDIRILMALI MI?

Şiddet içerikli oyunların kaldırılıp kaldırılmaması tartışmalı bir konu. Bu tür oyunların gençler ve çocuklar üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği endişesi yaygın. Bu endişeler, oyunların agresif davranışları artırabileceği, empatiyi azaltabileceği ve şiddeti normalleştirebileceği düşüncesine dayanıyor. Ayrıca, oyunların aşırı şekilde oynanması durumunda sosyal izolasyon, uyku problemleri ve akademik performansın düşmesi gibi sorunlar da ortaya çıkabiliyor. Öte yandan, şiddet içerikli oyunların tamamen kaldırılması, ifade özgürlüğü ve yaratıcı özgürlük gibi değerlerle çelişiyor.

"GERÇEKLİK ALGILARI YİTİYOR"

Eraslan konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeyi kullandı: Dijital oyunları çok uzun süre oynayan ve bu duruma bir bağımlılık geliştiren bireylerin oyunlarda oluşturdukları karakterlerle kendilerini çok fazla özdeşleştirdikleri görülmektedir. Öyle ki bu bireyler fiziksel olarak oyun karakterlerine benzemeye çalışmaktadırlar. Aynı şekilde özellikle çocuklar oyundaki avatarlarının gücüne ve haklarına sahip olduklarına inanarak kendi fiziksel sınırlarını zorlamaktadırlar. Bu durum oyuncuların gerçeklik algılarını yitirerek kendilerine ve çevrelerine psikolojik ve fiziksel olarak zarar vermelerine neden olmaktadır. Oyunda yaptıkları şiddet içerikli davranışlardan sonra ödüllendirilen ve bundan haz alan bireyler gerçek dünyada aynı davranışları sergileyerek benzer hazları yaşayacaklarına inanmaya başlamışlardır. Bu durumun bir diğer nedeni ise dijital savaş oyunu oynayan bireylerin uzun süre şiddet içeren olaylara maruz kaldıkları ve oyunu tamamen karşı tarafa zarar verme-öldürme odaklı oynadıkları için gerçek hayatta karşılaştıkları şiddet olaylarına karşı duyarsızlaşmalarıdır. Savaş oyunlarında gördükleri ekstrem ve kanlı ortamlar, bireyler için şiddeti sıradanlaştırmakta ve bireyleri bilinçaltında şiddeti görmezden gelmeye itmektedir. Bunun yanı sıra dijital savaş oyunları çocuklar ve gençleri şiddete özendirerek, onları bu konuda cesaretlendirmektedir. Düşmanca duyguları artıran, şiddeti kabul edilebilir hatta ödüllendirilebilir kılan ve son olarak bireylerin gerçeklik algılarını neredeyse tamamen değiştiren dijital oyunların sonucu olarak ise bu şekilde işlenen çok sayıda suç bulunmaktadır.

Oyun2

"OYUN BAĞIMLILIĞI MADDE BAĞIMLILIĞI GİBİ CİDDİ BİR SORUN"

Op. Dr. Turhan Çözmez, "Bu vahim bir tablo, oyun bağımlığı madde bağımlılığı gibi ciddi bir sorun. Bunun önüne geçmek için ailelere iş düşüyor. Yurt dışında oyunlarla ilgili ciddi kısıtlamalar var. Çocukları, farklı alanlara yönlendirmek ve enerjilerini dijital oyun dışına aktarmak lazım" dedi.

Hukukçu Ahmet Çobanoğlu, oyun bağımlığı hakkında "Biz bu tür haberleri Amerika ve Avrupa'da sık sık duyuyorduk zaten. Temeldeki problem eğitim problemidir. Artık teknolojinin bu kadar ilerlediği dönemde bizim de çocuklara ilkokuldan itibaren teknoloji okuryazarlığı eğitimi vermemiz lazım" dedi.

mavi-balina-oyunu-14Aralik2023-1

"EMPATİ YOKSUNLUĞUNA NEDEN OLUYOR"

Klinik Psikolog Burcu Gerz, dijital oyunların etkisi hakkında şu ifadeleri kullandı: Oyunlar, çocukları sadece psikolojik olarak değil aynı zamanda fiziksel olarak da birçok zararı var. Obozite, yavaş gelişim gösterme, gelişim gerilikleri gibi. Aynı pozisyonda durmaktan kaynaklı eklem sıkıntıları gibi. Psikolojik olarak da agresif ve saldırgan tutumları görüyoruz. Empati yoksunluğu görüyoruz. Uzun süreli saldırgan oyun oynayan çocuklarda ilişkilerde bozulma, akademik başarıda düşüş görüyoruz tabii ki. İlişkilerde bozulma, özellikle sosyalleşmeden uzaklaşma, arkadaş edinmekte zorlanma ya da uygunsuz içeriğe erişim de kolaylaşıyor oyunlar sayesinde. Bunlar da maalesef artırıyor.

AİLELER NE GİBİ ÖNLEM ALMALI?

Bir kere kesinlikle içerik kontrolü ve süre noktasında bir sınırlama uygulamalı. Ekran kullanım süresi noktasında bir sınırlama koymak çok önemli. İçerik kontrolü de aynı şekilde dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi. Aileler mümkünse çocukların oynadığı oyunları önce birlikte oynamalı. Uygunsuz oyunları ya da işte çok agresif ve saldırgan içerikli oyunları neden oynamaması gerektiğine dair çocuğa eğitim vermek, bu konuda çocuğu bilgilendirmek faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Ayrıca ebeveynler oyunlar dışında alternatifler üretmeli. Sonuçta dijital bir çağda yaşıyoruz ve çocukların ekrandan tamamen uzaklaşması da çok mümkün değil. Bu nedenle daha temiz içerikli, daha şiddetten uzak, keyif verici, yapıcı oyunlara yönlendirmek önemli. Aileler bu tarz önemler alabilir. Tabii ki birlikte vakit geçirmek, enerjiye atacak. Son olarak, çocuklar belli bir yaşa kadar tabii ki ailenin sıkı takibinde olmalı. Oyunların tamamen kaldırılmasından ziyade çocukların belli bir yaşa kadar gerekli eğtimleri aldıktan sonra dijital çağa geçmesi taraftarındayım.

Editör: Ceyda Bıyıklıoğlu