Uzun yıllar “beste ve güfte fabrikası” olarak anılan, son döneminde ise çalkantılı hayatı ve yaşadığı sağlık problemleriyle gündemde olan Serdar Ortaç, sağlığına dair açıklama yapmış, MS hastalığı nedeniyle ayağını kaybetme riski ile karşı karşıya olduğunu açıklamıştı. Serdar Ortaç, "Tek başıma ayakkabımı çıkarırken bile zorlanıyorum, bu hastalığın tedavisi yok, üç atak geçirdim. Dördüncü atak gelirse tehlikeli. Ayağımı kaybetme riskim bile var. Bakalım, inşallah bir şey olmaz." demişti. Serdar Ortaç’ın, açılımı “Multiple Skleroz” olan MS hastalığı, ilerde kendilerinden ya da aile fertlerinin birinde MS hastalığı ile karşılaşılması ihtimaline karşı insanların merak etmesine neden oldu. MS hastalığını tanımak isteyen vatandaşlar, MS hastalığı nedir, MS belirtileri nelerdir, MS neden olur, MS tedavisi var mıdır? sorularına yanıt aramaya başladı.
MS HASTALIĞI NEDİR? MULTIPLE SKLEROZ HASTALIĞI NEDİR?
Yaygın olarak MS olarak bilinen Multipl Skleroz, miyelin kılıf olarak bilinen sinir liflerinin koruyucu örtüsüne zarar vererek merkezi sinir sistemini tahrip eden kronik bir hastalık. Bu zayıflatıcı durum öncelikle beyni, optik sinirleri ve omuriliği etkileyerek görme bozukluğu, hareketlilik, duyusal sorunlar ve denge güçlükleri gibi çok sayıda soruna yol açıyor. MS genellikle epizodik ataklar halinde ortaya çıkıyor ancak uygun tedavi ve düzenli izleme ile etkisi etkili bir şekilde yönetilebiliyor. Çoğunlukla 20 ila 40 yaş arasındaki bireyleri etkiliyor.
Multipl Skleroz özünde, bağışıklık sisteminin yanlışlıkla beyin ve sinirlere saldırdığı ve uzuv hareketi, görme, duyu ve denge gibi temel işlevlerin kademeli olarak aşınmasına neden olan otoimmün bir hastalık. Bu amansız saldırı merkezi sinir sisteminde uzun vadeli hasara neden oluyor. Hastalığın ayırt edici özelliği ise miyelin kılıfının tahrip olması. Ayrıca MS, kadınları erkeklerden iki kat daha fazla etkileme eğiliminde.
MS hastalarında hastalığın birincil hedefi merkezi sinir sisteminin beyaz maddesi. Sinir liflerinden oluşan bu beyaz madde, merkezi sinir sistemi içinde ve merkezi sinir sistemi ile vücudun diğer bölümleri arasındaki iletişimi kolaylaştırmada hayati bir rol oynuyor.
MS'in tanımlayıcı özelliklerinden biri merkezi sinir sisteminde lezyonların veya plakların bulunması. Bu hasarlı bölgeler, sinir liflerini çevreleyen koruyucu madde olan miyelinde önemli bir kayıp sergiliyor. Bu lezyonların yeri ve kapsamı bireyden bireye değişebiliyor ve bu da hastalığın farklı sunumuna katkıda bulunuyor.
MS'in semptomlarının ve tedavisinin son derece kişiselleştirilmiş olduğunu unutmamak önemli. Hiçbir MS hastası tam olarak aynı gidişatı yaşamaz veya aynı semptomları göstermiyor. Hastalığın zamanlama, etkilenen beyin bölgeleri ve semptom şiddeti açısından değişkenlik göstermesi onu diğerlerinden ayırıyor. Çoğu durumda, MS'li bireyler beyin veya omurilik tarafından kontrol edilen herhangi bir işlevin tamamen veya kısmen kaybıyla karşı karşıya kalıyorlar.
MS HASTALIĞININ (MULTİPLE SKLEROZ) BELİRTİLERİ NELERDİR?
Multipl Skleroz'un (MS) ilk semptomları genellikle kişinin hayatına incelikle girer ve zaman içinde giderek belirginleşiyor. Bu semptomlar, etkiledikleri bireyler kadar çeşitli ve çok çeşitli fiziksel ve nörolojik sorunları kapsıyor.
MS tipik olarak, aşağıdakileri içerebilen bir dizi erken uyarı işaretiyle varlığını belli eder:
KAS GÜÇSÜZLÜĞÜ VE YORGUNLUK: MS'li birçok birey kas gücünde kademeli bir azalma yaşar ve bu da kol ve bacaklar başta olmak üzere uzuvlarda güçsüzlüğe yol açar. Bu zayıflık rutin aktiviteleri bile zorlaştırabiliyor.
GÖRME BOZUKLUKLARI: Görme sorunları MS'in yaygın bir özelliği. Bireyler bulanık veya çift görme, görme keskinliğinde azalma ve hatta geçici körlükle karşılaşabiliyorlar. Bu görme bozuklukları rahatsız edici olabiliyor ve genellikle aniden ortaya çıkıyor.
DUYGUSAL ANORMALLİKLER: Vücudun çeşitli bölgelerinde karıncalanma, uyuşma veya "iğnelenme" hissi gibi olağandışı duyumlar ortaya çıkabiliyor. Bu hisler gelip gidebiliyor ve öngörülemezlik hissi yaratabiliyor.
DENGE VE KOORDİNASYON ZORLUKLARI: MS'li birçok birey denge ve koordinasyon zorluklarıyla boğuşur; bu da yürüme, ayakta durma ve hatta basit hareketler gibi aktiviteleri zorlu bir görev haline getirir.
YORGUNLUK: Aşırı yorgunluk MS'in yaygın bir semptomudur ve genellikle dinlenmekle hafiflemeyen aşırı ve kalıcı bir yorgunluk olarak tanımlanıyor. Bu yorgunluk kişinin günlük yaşamını önemli ölçüde etkileyebiliyor.
KAS SPAZMLARI VE SERTLİK: MS, hem rahatsız edici hem de güçten düşürücü olabilen kas spazmlarına, sertliğe ve ağrıya yol açabiliyor.
BİLİŞSEL BOZUKLUK: MS'li bazı bireyler düşünme, hafıza, konsantrasyon ve problem çözme ile ilgili zorluklar yaşayabiliyor. Bu bilişsel bozuklukları yönetmek zor olabiliyor.
PSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR: MS, depresyon ve anksiyete gibi duygudurum bozukluklarına katkıda bulunarak duygusal bir bedel ödeyebiliyor. Hastalığın fiziksel ve duygusal yönleriyle başa çıkmak çok zor olabiliyor.
KONUŞMA VE YUTMA GÜÇLÜKLERİ: MS, merkezi sinir sistemini etkilediğinden, konuşma ve yutmayı etkileyebilir, bu da artikülasyonda ve rahatça yeme ve içme yeteneğinde sorunlara yol açabiliyor.
MESANE VE BAĞIRSAK SORUNLARI: MS, mesane ve bağırsakların normal işleyişini bozarak idrar kaçırma ve kabızlık gibi semptomlara yol açabiliyor.
CİNSEL İŞLEV BOZUKLUĞU: MS'li birçok birey cinsel işlevlerde değişiklikler yaşayabiliyor, bu da yakınlığı ve ilişkileri etkileyebiliyor.
HAFIZA SORUNLARI: Kısa süreli hafıza sorunları ortaya çıkabiliyor, bu da son olayları veya görevleri hatırlamayı zorlaştırıyor.
MS HASTALIĞI (MULTİPLE SKLEROZ) SEBEPLERİ NELERDİR?
Multipl Skleroz (MS), karmaşık bir nedenler ağına sahip çok yönlü bir hastalık. MS'in kesin kökenleri devam eden bir araştırma konusu olmaya devam ederken, genetik, çevresel ve immünolojik faktörlerin bir kombinasyonu gelişimine katkıda bulunuyor gibi görünüyor.
GENETİK BAĞLANTI
Genetik faktörler MS'in başlangıcında önemli bir rol oynuyor. Bunlar şu şekilde devreye giriyor:
KALITSAL YATKINLIK: Ailesinde MS geçmişi olan bireylerin bu hastalığa yakalanma riski daha yüksek. Bir ebeveyn MS hastasıysa, çocuklarının etkilenme olasılığı yedi ila on kat daha yüksek. Bununla birlikte, genlerin tek başına hastalığın sonucunu belirlemediğini unutmamak önemli.
GENETİK VARYASYONLAR: Genetik bir rol oynasa da, tek belirleyici değil. Genlerin aynı olduğu tek yumurta ikizlerinde bile, ikizlerden biri MS'e yakalanırsa, diğeri için risk sadece %25 civarında. Bu da çevresel faktörlerin de önemli bir rol oynadığını gösteriyor.
ÇEVRESEL ETKİLER
Genetiğin ötesinde, çevresel faktörler MS'i tetikleyebiliyor veya şiddetlendirebiliyor. Bu faktörlerden bazıları şunlar:
ORGANİK SOLVENTLERE VE CİVAYA MARUZ KALMA: Temizlik ürünlerinde veya endüstriyel ortamlarda bulunanlar gibi organik çözücülere mesleki maruziyet ve civa maruziyeti, MS riskinin artmasıyla ilişkilendiriliyor.
PESTİSİTLER VE RADYASYON: Pestisitlerle temas ve X ışınları gibi iyonlaştırıcı radyasyon da dahil olmak üzere radyasyona maruz kalmak MS gelişimine neden olabiliyor.
VİRAL ENFEKSİYONLAR: Herpes veya varisella zoster virüslerinin neden olduğu gibi bazı viral enfeksiyonlar, MS'i tetiklemedeki potansiyel rolleri açısından incelendiği biliniyor.
ETNİK KÖKEN VE COĞRAFYA
İlginç bir şekilde, MS coğrafi ve etnik farklılıklar gösteriyor:
ETNİK KÖKEN: MS insidansı etnik kökene göre değişiyor. Kafkas ve Kuzey Afrika kökenli bireyler arasında daha yaygın olarak görülürken, Asya ve kısmen Afrika kökenli bireyler daha düşük riske sahip olma eğiliminde.
COĞRAFİ DAĞILIM: MS vakalarının dünya genelindeki dağılımı tek tip değil. Kuzey Avrupa, Kuzey Amerika ve Kanada'da daha yüksek prevalans oranları bulunurken, hastalık ekvatoral bölgelerde daha az yaygın.
DİĞER HUSUSLAR
Genetik ve çevresel faktörlere ek olarak, diğer bazı değişkenler de MS'in gelişimine katkıda bulunabiliyor:
KAN-BEYİN BARİYERİ HASARI: Maddelerin kan dolaşımı ve beyin arasındaki geçişini düzenleyen kan-beyin bariyerinin hasar görmesi MS ile ilişkilendiriliyor.
ERKEN YAŞAM BİYOKİMYASAL OLAYLARI: Rahimde veya yaşamın erken dönemlerinde meydana gelen olaylar, yaşamın ilerleyen dönemlerinde MS'in gelişmesi üzerinde etkili olabiliyor.
DİYET VE VİTAMİN EKSİKLİKLERİ: Diyet ve besin eksiklikleri de MS'e katkıda bulunan potansiyel faktörler olarak araştırılıyor.
ALERJİK REAKSİYONLAR: Alerjik reaksiyonlar ve aşırı duyarlılık tepkileri MS'in tetiklenmesinde potansiyel bir rol oynayabiliyor.
MS HASTALIĞI NASIL TEŞHİS EDİLİR? MS HASTALIĞI BELİRTİLERİ NELERDİR?
Multipl Skleroz (MS) teşhisi, tek bir kesin test yerine çeşitli ipuçlarını bir araya getirmeyi gerektiren zorlu bir süreç. Doğru bir tanıya ulaşmak için, sağlık uzmanları gözlemlenen semptomların diğer potansiyel nedenlerini ortadan kaldırmalı. MS'i teşhis etmek için spesifik bir test bulunmamakla birlikte, varlığını doğrulamak ve diğer durumları elemek için birkaç temel teşhis aracı ve prosedürü kullanılıyor.
TEMEL TANISAL ARAÇLAR
MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEME (MRI): MRI taramaları MS tanısında bir köşe taşıdır. Bu görüntüler beyin ve omurilik hakkında ayrıntılı bilgi sağlayarak MS ile ilişkili lezyonların belirlenmesinde vazgeçilmez. Bu taramalarda MS lezyonları, sinirleri çevreleyen koruyucu miyelin kılıfın hasar gördüğünü gösteren soluk alanlar olarak görünüyor.
BEYİN OMURİLİK SIVISI ANALİZİ: Beyni ve omuriliği çevreleyen beyin omurilik sıvısının incelenmesi MS teşhisinde etkili olabiliyor. Oligoklonal bantlar adı verilen spesifik immünoglobulin bantlarının ve yüksek miyelin proteini seviyelerinin varlığı, MS'e işaret eden bir otoimmün yanıta işaret edebiliyor.
UYARILMIŞ POTANSİYELLER TESTİ: Uyarılmış potansiyeller testleri, belirli sinir yolları boyunca sinir iletiminin hızını ve verimliliğini değerlendirmek için kullanılan bir dizi teknik. Üç ana türü bulunuyor:
GÖRSEL UYARILMIŞ POTANSİYELLER: Bunlar, MS'te sıklıkla etkilenen optik sinirlerin işlevini değerlendiriyor.
İŞİTSEL UYARILMIŞ POTANSİYELLER: Bunlar, ses sinyallerinin beyin tarafından nasıl işlendiğini inceleyerek işitsel yollara odaklanıyor.
SOMATOSENSORİYEL UYARILMIŞ POTANSİYELLER: Bu testler, kol ve bacaklardaki duyusal sinir yollarını değerlendirerek MS ile ilişkili hasarın neden olduğu herhangi bir aksaklığı tespit etmeye yardımcı oluyor.
TEŞHİS SÜRECİ
MS tanısına ulaşmak tipik olarak aşağıdaki adımları içeriyor:
KLİNİK DEĞERLENDİRME: İlk adım, bir nörolog tarafından yapılan kapsamlı bir klinik değerlendirmedir. Hastanın tıbbi geçmişini, semptomlarını değerlendiriyor ve fizik muayene yapıyor.
GÖRÜNTÜLEME: MS ile uyumlu lezyonların veya anormalliklerin varlığını belirlemek için beyin ve omuriliğin MRI taramaları elde ediliyor.
BEYİN OMURİLİK SIVISI ANALİZİ: Genellikle spinal musluk olarak bilinen lomber ponksiyon, MS'e özgü belirteçlerin belirtileri açısından beyin omurilik sıvısını incelemek için yapılabiliyor.
UYARILMIŞ POTANSİYELLER TESTİ: Hastanın semptomlarına bağlı olarak, sinir iletimini değerlendirmek için uyarılmış potansiyel testleri yapılabiliyor.
DİIĞER DURUMLARIN DIŞLANMASI: MS semptomları diğer hastalıkların semptomlarını taklit edebileceğinden, alternatif tanıların ekarte edilmesi esas.
KLİNİK SEYİR: Nörolog, hastanın zaman içindeki klinik seyrini değerlendirerek MS ile uyumlu tekrarlayan veya kötüleşen semptomlara dair kanıt arar.
TEŞHİS: Gerekli tüm bilgiler toplandıktan ve diğer potansiyel nedenler elendikten sonra MS tanısı konulabiliyor.
MS HASTALIĞININ TEDAVİSİ VAR MI? MS HASTALIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Multipl Skleroz (MS), her hastanın kendine özgü ihtiyaçlarına göre uyarlanmış kişiselleştirilmiş tedavi planları gerektiren karmaşık bir durum. Hastalık yaşamın erken dönemlerinde başladığında genellikle daha agresif bir seyir izlediğinden, tedaviye erken evrelerde başlamanın önemi yeterince vurgulanamıyor. MS çeşitli şekillerde ortaya çıkabiliyor; bazı hastalar izole ataklar yaşarken, diğerleri sürekli ilerleme ile karşı karşıya kalıyor. Kişiye özel tedavi ve zamanında müdahale, bu durumun yönetilmesinde ve potansiyel olarak uzun vadeli hasarın önlenmesinde çok önemli.
OLUMLU MS SEYRİNİN GÖSTERGELERİ
Aşağıdakiler de dahil olmak üzere bazı faktörler MS'in daha olumlu seyrettiğini gösteriyor:
İLK BELİRTİLER: Hastalığın başlangıcında duyusal veya görme ile ilgili semptomlar gösteren hastalar MS'in daha hafif bir formunu yaşayabiliyor.
ATAKLAR ARASINDA DAHA UZUN SÜRE: Nüksler arasında daha uzun bir süre olması daha az şiddetli bir hastalık seyrinin göstergesi.
BAŞLANGIÇ YAŞI: MS'in 25 yaşından önce teşhis edilmesi daha iyi huylu bir seyir gösterme eğiliminde.
MRG'DE SINIRLI İLK LEZYONLAR: Erken evrelerde yalnızca birkaç lezyonu ortaya çıkaran bir MRI taraması, MS'in daha az agresif bir formunu öngörebiliyor.
BEŞ YIL SONRA ETKİLENEN NÖROLOJİK ALANLARIN AZ OLMASI: Hastalığın beşinci yılında yalnızca sınırlı sayıda nörolojik alan etkilenmişse prognoz daha olumlu olabiliyor.
MİNİMAL REZİDÜEL NÖROLOJIK DEFİSİT: Nükslerden sonra, hastalar kalıcı nörolojik defisitler olmadan neredeyse tamamen iyileşiyorsa, bu olumlu bir işaret olarak görülüyor.
BEYİN OMURİLİK SIVISINDA OLİGOKLONAL BANTLARIN BULUNMAMASI: Bazı durumlarda, beyin omurilik sıvısında spesifik bantların bulunmaması MS'in daha hafif bir formuna işaret edebiliyor.
MONOFOKAL BAŞLANGIÇ: MS başlangıçta merkezi sinir sisteminin yalnızca bir bölgesini etkilediğinde, daha az şiddetli seyredebiliyor.
CİNSİYET AVANTAJI: Kadınlar erkeklere kıyasla daha iyi bir prognoza sahip olabiliyor.
DAHA AGRESİF BİR MS SEYRİNİN GÖSTERGELERİ
Tersine, bazı faktörler daha agresif bir hastalık seyrine işaret edebiliyor:
MRG'DE YAYGIN BAŞLANGIÇ LEZYONLARI: İlk MRG'de görülen yaygın lezyonlar MS'in daha şiddetli bir formuna işaret edebiliyor.
KİLİT BEYİN BÖLGELERİNİN ERKEN TUTULUMU: Güç, denge ve sfinkter fonksiyonlarından sorumlu alanlar erken dönemde etkilenirse, hastalık daha agresif olabiliyor.
BAŞLANGIÇTAN İTİBAREN İLERLEYİCİ BAŞLANGIÇ: Bazı bireyler başlangıçtan itibaren ilerleyici MS yaşıyor ve bu da tipik olarak daha kötü bir prognoz taşıyor.
BEYİN OMURİLİK SIVISINDA OLİGOKLONAL BANTLARIN VARLIĞI: Beyin omurilik sıvısında spesifik bantların varlığı MS'in daha şiddetli bir formuna işaret edebiliyor.
40 YAŞINDAN SONRA BAŞLAMASI: MS'in 40 yaşından sonra teşhis edilmesi daha az olumlu bir seyir izleyebiliyor.
ATAKLAR ARASINDA KISA ARALIK: Bir öncekinden sonraki bir yıl içinde meydana gelen bir nüks, daha agresif bir forma işaret edebiliyor.
BAŞLANGIÇTA MOTOR VEYA BEYİN SAPI SEMPTOMLARI: Motor fonksiyonları veya beyin sapı fonksiyonlarını içeren ilk semptomlar şiddetli bir seyre işaret edebiliyor.
ERKEK CİNSİYET: Erkekler daha zorlu bir MS seyri ile karşı karşıya kalabiliyor.
TEDAVİ STRATEJİLERİ
MS için bir tedavi bulunmamakla birlikte, çeşitli tedavi stratejileri durumu etkili bir şekilde yönetmeyi amaçlanıyor:
HASTALIK MODİFİYE EDİCİ TEDAVİLER (DMT'LER): DMT'ler MS tedavisinin temel taşı. Nükslerin sıklığını ve şiddetini azaltarak hastalığın ilerlemesini yavaşlatabiliyorlar.
SEMPTOM YÖNETİMİ: Kas spazmları, yorgunluk ve mesane sorunları gibi belirli MS semptomlarını yönetmek için ilaçlar ve terapiler bulunuyor.
REHABILITASYON: Fiziksel ve mesleki terapi, hastaların işlev ve yaşam kalitesini korumalarına yardımcı olabiliyor.
YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ: Dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve stres yönetimi de dahil olmak üzere sağlıklı yaşam tarzı seçimleri MS'in yönetiminde hayati bir rol oynuyor.
YILLIK KONTROLLER: Bir sağlık ekibi tarafından düzenli izleme, tedavi planlarını ayarlamak ve mümkün olan en iyi sonucu sağlamak için gerekli.