Midillili Nobel ödüllü yazar Odisseus Elitis boşuna söylememiş Midilli’yi tarif ederken: “Dünya’nın hiçbir yerinde güneş ve ay o kadar ahenk içinde batmaz, başka hiçbir yerde güçlerini o kadar eşit paylaşmazlar.” Gerçekten de özellikle benim de denk geldiğim güneşin batışı o kadar ihtişamlı ki Midillide. Denizinin yanı sıra iki büyük körfez olan “Gera” ve “Kalloni” ile birlikte deniz sefasını da bonkörce sunan ada mutlaka seyahat listemizde bulunması gereken yerlerden olmalı. Ada yeşilliği nedeni ile “zümrüt adası” olarak da nam salmış. Asıl adı aslında “Lesvos” olan Midillinin aslında bizler merkezinin Mytiline olmasından dolayı oraya Midilli diyoruz. Lesvos isminin Teselyalı komutan Lapithos’un oğlu Lesvos’tan geldiği rivayetler arasında. Ayrıca genelde kaynaklarda eşcinsel olarak geçen Midillili lirik kadın şair Sappho’ya ithafen Lesvoslu’dan gelen anlamında kelime gittikçe dönüşerek lezbiyen ismi olarak literatüre geçmiş.

Midilli, Yunanistan’ın Doğu Ege adaları içinde ve en kuzeyde yer alan, büyüklük itibariyle Yunanistan’ın Girit ve Eğriboz’dan sonraki en büyük adası. Dolayısıyla gezi planı yapanlar için çok sayıda köyü bulunan bu ada günü birlik seyahat çok uygun düşmemekte. Tatil için çok zamanı olmayanlar için tek seferlik gidiş düşünülüyorsa mutlaka bu adada en az üç tam günün ayrılması gerekiyor. Pekiyi Midilli’ye nasıl gidebiliriz? Öncelikle Midilli’ye en kolay ve sıklıkla gidilen yer tabi ki hemen karşısında yer alan ve birçok benzer yönü bulunan Ayvalık. İki kent arasında özellikle mimari bakımdan benzerlik olması sanırım bu yakınlıktan olsa gerek. Ayvalık’tan hızlı feribotlarla yaklaşık 75 dakikada Midilli’ye ulaşmak mümkün. Bunun dışında yaz döneminde Akçay ve Dikili’den de dönemsel seferler yapılabiliyor. İzmir’den ise belediye ortaklığı olan İZDENİZ yolu ile artık Alsancak Limanından Midilli’ye direkt seferler başladı. 2.5 saatlik keyifli bir yolculukla hemen Midilli Limanına giriş yapan vapurdan indikten sonra hızlı bir şekilde pasaport kontrolü ile artık şehri gezmeye başlayabilirsiniz. Ancak küçük bir not olarak belirteyim ki, uzun bir süredir Yunan adalarına kapıdan vize ile giremiyoruz. Dolayısıyla ya schengen vizeniz olacak ya da yeşil pasaport ile vize derdiyle uğraşmadan giriş yapabilirsiniz…

​Midilli Adasını gezmek isteyenlerin ilk halletmesi gereken konu öncelikle araba kiralamak olmalı. Benim tavsiyem özellikle yazın yoğun talep nedeniyle ciddi bir araba kiralama sorunu bulunduğundan gelmeden önce internet üzerinden arabanızı kiralamak olmalı. Araba kiralamak şart, zira Midilli tıpkı Çeşme’den kolaylıkla gidilen Sakız Adası gibi birbirinden oldukça uzak, otantik farklı köylere sahip. Dolayısıyla adanın toplu taşıma durumu da gözetilerek mutlaka araç kiralanmalı. Kiralık araç fiyatları günlük ortalama 40 euro tutarında. Ya kalınacak yer: Adanın merkezinde çok sayıda otel ve apart var. Bunun yanı sıra Molivos ve beachlara yakın çok sayıda seçenek de mevcut. Biz Mithimna’da yer alan Hotel Bella Vista’yı tercih ettik. Ayrıca seçenekler arasında özellikle kalabalık aileler için ev kiralamak da mümkün.

​ROMA, BİZANS, CENEVİZ, OSMANLI ESERLERİ…

​Midillide gezi duraklarına geçmeden önce adanın gerek Grek toplumları gerekse bizler için öneminden kısaca bahsetmek gerek. Zengin bir tarihi kültürel mirası içinde barındıran Midilli çok çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış. Midilli merkezde yer alan Arkeoloji Müzesinden de anlaşılacağı üzere ada özellikle Roma döneminde konumu nedeni ile Anadolu’ya giriş kapısı olarak görülmüş. Bir dönem Pers İmparatorluğunun da parçası olan Midilli, özellikle Bizans döneminde önemli ekonomik ve dini gelişmelere sahne olmuş. Türklerle ilk münasebeti Çaka Bey döneminde başlayan ada, kısa bir süre Türk toprağı olarak kalırken, 1354 yılında Bizans İmparatoru V. İoannes Palaiologos adayı Cenovalı kayınbiraderi Françesco Gattilusio’ya vermiş. Bu dönemde özellikle Molivos’ta görüleceği üzere görkemli kaleler inşa edilmiş. Ancak adanın gittikçe korsanlık merkezi haline gelmesi Osmanlı için artık ciddi bir tehdit oluşturduğundan Fatih Sultan Mehmet döneminde ada ele geçirildi. Ancak zaman zaman Osmanlı Venedik savaşlarının kavşak noktası olan ada çoğu kez yağmalamalara da maruz kalmış. Balkan savaşları sırasında işgal edilen ada, 1913 tarihli Londra Antlaşması ile Yunanistan’a bırakıldı. Şehir 1941 ve 1944 yılları arasında Alman işgali altında da kalmış. Tüm bu anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere kentte Roma, Bizans, Ceneviz, Osmanlı hatta Alman etkisini size hissettiren çok sayıda eseri görmeniz mümkün.
​Tarih, Yemek ve Denizin En Mavisi…

Gelelim adanın gezilecek yerlerine. Öncelikle konumumuzu önce merkeze sabitlersek karşımıza limanın da bulunduğu kentin merkezi olan Mitilini çıkacak. Burada Özgürlük Heykeli tüm görkemi ile sizi karşılayarak selamlayacak. Ardından kentin önemli isimlerinden şair Sappho’nun isminden gelen Sappho Meydanı, maalesef kapalı olduğu için gezme imkânı bulamadığım Agıos Athanasisos Metropolitik Kilisesi, Gatuluzi ailesi dönemindeki Ceneviz Kalesi ile Yeni Camii ve Hamamı ziyaret edebileceğiniz yerler arasında. Bunun yanı sıra mutlaka Yeni Arkeoloji Müzesini de gezmeden dönmeyin. Merkezde bu gezilerden sonra yemek için iki yer fiyatı ve kalitesi ile önerilebilir: Bunlar “Şişman Jimmy’in Yeri” ile çarşı içinde yer alan “Kaldırımi.” Özellikle Feta peynirli Karides Güveç ile kalamarlar kesinlikle denenmesi gereken lezzetler. Ayrıca alışveriş imkânı da bulabileceğiniz çok sayıda dükkânda da keyifli zamanlar geçirebilirsiniz.

​Merkezin kalabalık halinden uzaklaşıp arabanızla keyifli dağ yollarından giderek eşsiz manzaralarla daha sakin köylere açılmak zamanı diyorsak ilk tercihimiz Thermi olmalı. Burası özellikle şifalı suları ile meşhur bir yer. Bunun yanı sıra 20. Yüzyılın başında yaptırılan “Sarlıca Palas Oteli” metruk, tüm harap haline karşın yine de görenleri etkilemeyi sürdürüyor. Thermi’den uzaklaşıp asıl önemli gezi arterlerinden olan Montamados Kasabasına ulaşmak için yola çıktığımızda birçok göz alıcı özellikli sahil kasabalarına rastlayacaksınız. Bunlar arasında Ksampelia, Kynodies İskelesi, Balçiki ve Pedi en önemlilerinden. Nihayetinde ulaştığımız Montamados kasabası ise ismini “manda” kelimesinden almakta. Özellikle merkez kahvelerden birinde üzerinde bal ile servis edilen manda yoğurdunu yemeden dönmeyin.  Montamados Kasabasının en önemli gezi yeri kuşkusuz baş meleğe adanmış olan ve Lesvos Adasının koruyucu azizinin adıyla anılan Taksiarhis Kilisesi. Hemen karşıda, Ayvalık’ta da iki adet aynı isimli kilise olduğunu not edelim. Rivayete göre korsanlar tarafından basılan kilisede 39 rahip öldürülür. Son kalan rahip kiliseye önem vererek burayı baş meleğe adar. Kilisede yer alan ikonaların rahiplerin kanından olduğu da rivayetler arasında. Kilisenin bahçesinde yer alan kafeteryada ballı lokma ve sütlaç da denenebilecek lezzetler arasında.

​Bir süre Osmanlı egemenliğinde kalması nedeni ile Midilli’de tanıdık şahsiyetlere ilişkin araştırma yapma ihtiyacı da duyduk. Bu kapsamda Barbaros Hayrettin Paşa’nın doğduğu köy olan Paleokipos Köyüne yolunuzu düşürebilirsiniz. Ancak bu önemli deniz komutanına ilişkin bilgi edinecek bir yapı bulunmuyor maalesef.
​Önemli gezi mekânlarından birisi ise Uzo’nun anavatanı olan adanın bir sahil kasabası olan Plomari’de bulunan “Uzo Dünyası Müzesi.” Burada özellikle üretilen Barbayanni uzolarının üretim tesisi gezilebilir. Ancak müzenin giriş saatleri ve açık olup olmadığı hususunda önceden bilgi edinilmesinde fayda var. Plomari’de ayrıca çarşı içerisinde yer alan dev çınar ile adaya ilişkin kültürel bilgi edinmek için folklor müzesinin gezilmesi de tavsiyelerim arasında yer almakta.
​Midilli merkeze oldukça yakın bir mesafede bulunan Panagiouda ise özellikle sakin ve bakir hali ile güzel vakit geçirilebilecek restoranları ile göz dolduran bir yer. Şirin pansiyonları ile de dikkat çeken kasabanın bilinen bir özelliği de 2012 yapımı, başrollerinde Erdal Özyağcılar’ın olduğu “İki Yaka Bir İsmail” dizisinin de çekildiği yer olması.

Kültürel anlamda ise özellikle Skala Skamniya’da bulunan Nobel ödüllü Midilli doğumlu yazar Stratis Myrivilis’in büstünün de bulunduğu bu şirin kasaba ziyaretçilerini bekliyor. Adanın batısında yer alan Sigri kasabasında ise mutlaka gezilmesi gereken daha önce benzerini muhtemelen gezmediğiniz Fosilleşmiş Orman Müzesini ziyareti ihmal etmeyin.  Bu çok farklı deneyime sahip müze dışında müzede alınan biletle birlikte 2004 yılından itibaren UNESCO’nun Dünya Jeoparklar alanına sahip gezinti alanını da doğa ve ağaçlara meraklı olanlar gezebilirler. Skala Eressos Kasabası ise ünlü şair Sappho’nun kenti olarak bilinmekte. Daha içlere geçtiğimizde eski Maliye Bakanlarından Fuat Agralı’nın da kenti olan Agra sizleri bekliyor. Kasabanın merkezinde bulunan Çınar ağacı altında kahve içerek tarihi şehirde biraz soluklanabilirsiniz. Kallonis Körfezince boylu boyunca uzanan Kallonis ise özelikle sahilleri ve kuş türlerine ev sahipliği yapan “Tuzla Gözetleme Merkezi” ile kuş türlerine meraklı olanları misafir etmeyi bekliyor. Belli dönemlerde festivali de yapılan Kalloni sardalyasını ise tatmadan adadan dönmeyin. Ayrıca kentin merkezinde ünlü başbakanlarından Venizelos’un ihtişamlı bir heykeli de dikkati çekiyor. Skala Kallonis’e yakın Agio Paraskev ise çok güzel bir Zeytinyağı Fabrikası Müzesi’ni barındırıyor. Adanın güney doğusunda ise Pyrgi ve daha alt kısımlarından oluşan Perama bölgesi tam bir doğa harikası yerler. Burada bizim tesadüfen girdiğimiz öncesinde Fener Rum Patriği Bartholomeos’un da yemek yediği “Balukhanaz” isimli restoran hem balık ürünlerindeki taze lezzetleri hem de çalışanlarının ilgisi ve müthiş manzarasıyla mutlaka gidilmesi gereken restoranlardan.

Midilli bahsinde en önemli gezi durağı hiç şüphesiz adanın kuzey ucunda bulunan Arnavut kaldırımlı sokakları ile tam bir gezi cenneti olan Molivos. Burası her türden gezi amacı ile gelenleri tatmin eden bir yer. Tarih, plaj, yeme, içme, her şey… Çok sayıda aparta sahip olması nedeni ile en azından bir gün mutlaka kalınması gereken Molivos, özellikle akşam karanlığında rengi ve tepelik alana konumlanması nedeni ile kalesinin heybetiyle dikkati çekiyor. 3 Euro ile girdiğimiz kale, kasabada ilk ziyaret edilmesi gereken yer. Doğu Akdeniz’in en iyi korunmuş kalesi size harika bir Ege manzarası sunuyor. Kalenin hemen yanında bulunan cafe’de soluklanıp özellikle Yunanlıların nerede ise milli içkisi olan frappe’yi içip manzaranın keyfini çıkartabilirsiniz. Kaleden köy içine uzandığınızda halen aktif olan ve içini de gezebileceğiniz Molivos Hamamı bir Osmanlı eseri. Kasabanın merkezinde bulunan, üzerinde 1903 tarihli Osmanlıca bir kitabe de bulunan Molivos Camii maalesef yıkık minaresi ile görenleri hüzünlendiriyor. Bunun yanı sıra hemen gezi sırasında karşınıza çıkacak Âlime Kadın ve Hacı Mustafa Çeşmeleri de yine adada Osmanlı mirası izlerini merak edenler için görülmesi gerekli yerlerden. Molivos’a oldukça yakın mesafede bulunan Petra ise Balkan türü evlerin en iyi örneklerinden birisi olan The Vareltzidaina Evi, mimari tasarımlara meraklı olanların kaçırmaması gereken orijinal bir yer. Ayrıca yine Petra’da 40 metre yüksekliğindeki bir kayanın üzerine 1609 yılında inşa edilmiş oldukça etkileyici Panagia Glykophilousa Kilisesi de kaçırılmaması gereken yerlerden.
Kalimera Kelimesini Ağzınızdan Düşürmeyin…

​Midilli, genelde Arnavut taşlı sokaklarında yürürken sevecen insanlar ile karşılaşacağınız ve gündüz saatlerinde gözlerini kaçırmadan size “kalimera/günaydın” diyen iyi insanların bulunduğu ve bize her bakımdan çok yakın bir ada. Mutlaka bir hafta sonunuzu bu adaya ayırın ve egenin güzelliklerine sahip bu zümrüt adanın huzurunu bu kez kendi içinize atın…