İstanbul'da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 47 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşması saat 11.30 sıralarında başladı.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmada, sanıkların savunmasının alınmasına devam ediliyor.

REDDİ HAKİM TALEBİ

İlker Gönen'in avukatı, duruşma savcının el çektirilmesi ve reddi hakim talebinde bulunarak "14 Aralık'ta soruşturma savcısı ve duruşma savcısının aleni fotoğraf vermesinin adil yargılamayı etkileyeceğini düşünüyoruz." dedi.

"HSK'YA GİDEBİLİRSİNİZ"

Duruşma savcısı ise, soruşturma savcısı Yavuz Engin'in kendisinin dönem arkadaşı olduğunu söyleyerek "Tabii ki görüşebiliriz. Öncesinde de sonrasında da görüşebiliriz. Cumhuriyet Savcısı'nın el çektirilmesi gibi bir hüküm de yok. Görevimi yerine getirmediğimi düşünüyorsanız HSK'ya gidebilirsiniz." ifadesini kullandı.

"DURUŞMANIN ERTELENMESİNİ İSTİYORUZ"

Ali Dirik'in avukatı da "Bu aceleyi anlamıyoruz. Adil yargılama hakkımızı kullanamıyoruz. Tanık dinletme olmasını istemiyoruz. Duruşmanın ertelenmesini istiyoruz." diye konuştu.

Duruşmaya 30 dakika ara verildi.

'BUNLAR KURGU BUNLAR HAYAL'

Duruşma 30 dakika ara verilmesinin ardından saat 14.10 sıralarında yeniden başladı. Cumhuriyet Savcısı tarafından tutukluluğunun devamı talep edilen tutuklu sanıklardan Fırat Sarı duruşmada söz aldı. Sarı "Bu mahkeme salonunda ben bir bebek katili ya da bir dolandırıcı görmüyorum. Ben, bir örgüt yöneticisi olarak suçlanıyorum. Hakkımızda yapılan operasyonlarla ilgili kendimiz hakkında haberler yapılmakta. Haber özgürlüğü denilen şey bu değil; bunlar kurgu, bunlar hayal. Hiçbir mahkeme bu haberlere basın yasağı getirilmesine izin vermedi. Kamuoyu adımıza bir hüküm verdi. Haberlerde bir uzaylılara hizmet etmediğim kaldı. Kamuoyunda inanılmaz bir tatmin duygusu oluştu. Politikacılar kamuoyunu tatmin etmeye çalışıyor, birçok kişi kamuoyunu tatmin etmeye çalışıyor. Toplumsal olarak bizi sildiniz; biz öldük. Biz iğrenç varlıklar olduk, bebek katilleri olduk, kimseyi arayamaz olduk. Sesimizi kimse duymadı. Bizi tutuklayan sizler, medyanın çığırını aşmış haberlerini durdurmanız gerekiyordu. Biz, kamuoyunun yarattığı algı üzerinden yargılanıyoruz. Burada, bu algı varken, burada hukuk işlemiyor. Ben hapishanede insanlık dışı muamelelere maruz kalıyorum. Şu anda avukatlarım var, ancak adil yargılanmanın bütün hakları elimden alınmış durumda. Bu salonda, kimsenin bebek katili ya da örgüt lideri gördüğüne emin değilim; ama dışarıya çıktığımızda öyle görülüyoruz. Ben Sağlık Bakanlığı’ndan, eğer bebek sağlığını kötüye götürdüysek, bizden önceki bebek ölümlerine ve bizden sonraki bebek ölümlerine bakmalarını istiyorum. Biz, toplumsal olarak yok edildik. Medyada usulsüz haberlerin engellenmesi gerekiyor. Bir annenin bebeğini yoğun bakım ünitesine yatırması zaten travmadır. Medyada çok korkunç görüntüler var, bebek görüntüleri, bebek yoğun bakımı görüntüleri. Ben buradaki arkadaşlarımla çalıştığım için gurur duyuyorum ve yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyorum" dedi.

YENİDOĞAN ÇETESİ NEYLE SUÇLANIYOR?

112 sevk zincirinin dışına çıkarak bebekleri yoğun bakım ünitelerine sevk etmek, SGK'dan fazla para alabilmek için yatış sürelerini uzatmak, ihmal sonucu ölümlerine neden olmak, hastanede kullanılması gereken ilaçları satmak...

47 sanığın yargılandığı Yenidoğan çetesi davası kapsamında kan donduran suçlamalar var. Dava 18 Kasım'da görülmeye başladı. İlerleyen haftalarda da tüm sanıklar ve avukatlar savunmalarını tamamladı. Sanıkların büyük bölümü bebek ölümleri ile ilgili suçlamaları reddetti. Zaman zaman suçu birbirlerinin üzerine attılar. Duruşmalarda tape kayıtları ve şüpheli ifadeleri de önemli bir yer tuttu.

Yoğun bakımda nöbetçi doktor bulundurulmadığı, işlerin hemşirelere kaldığı, sahte epikiriz raporları yazıldığı tespit edildi.

Çetenin elebaşı olmakla suçlanan doktor Fırat Sarı, ilk duruşmada "Bu sistemi ben kurmadım, gel yap dediler." dedi.

Hastanelere bebekleri 112 sevk zinciri dışına çıkarak sevk eden, doktorlardan yoğun bakım sayıları ile ilgili bilgi alan ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir ise sevk süresini düşürdüğünü iddia etti. Bu süreçte İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edildi. Sağlık kurumlarına kayyum atandı.