Volkan Yüksel

Volkan Yüksel

Çiğdem Tunç Tiyatrosu’nun yeni oyunu: Kanlı Nigar’ın galası yapıldı

İstanbul’da tiyatro, son yıllarda yeniden hak ettiği ilgiyi görmeye başladı. Şehrin birçok noktasında hemen her gün onlarca tiyatro perdesi açılıyor ve seyirciyle buluşuyor. Bu durumdan çok mutlu olduğumun altını çizmek isterim. Geçenlerde Sadık Şendil’in kaleme aldığı, Çiğdem Tunç Tiyatrosu’nun sahnelediği Türk klasiklerinden “Kanlı Nigar” oyununun İstanbul galası için Beşiktaş Akatlar Kültür Merkezi’ne gittim.

Sanatseverlerin ilgi gösterdiği etkinliğe birçok ünlü isim de katıldı. Oyuncu Halil Ergün, gazeteci Balçiçek İlter, modacı Uğurkan Erez, Banu Noyan ve çok sayıda tiyatrosever etkinlikte yer aldı. Çiğdem Tunç’un yönettiği ve Nigar rolünü oynadığı oyunda ayrıca; Deniz Salman, Yaşar Ayvacı, Gamze Yarka, Buket Çelik, Savaş Özkartal, Serkan Demir, Umutcan Atmış ve Süleyman Yağcı da rol aldı. İstanbul dışında Türkiye’nin birçok kentinde bu oyun sahneleniyor. Çiğdem’in sayfasını takip edip oyunun denk gelen tarihinde görmenizi tavsiye ederim.

Kırmızı Kalem Edebiyatçıları Buluşturdu

Yazının Devamı

Ünlü ressamların eserleri Tütsü’de sergileniyor

Oyuncu Mehmet Aslantuğ, Beşiktaş eski yöneticisi Erol Obdan ve oğlu Erol Can Obdan’ın ortak olduğu Fulya’da hizmet veren “Tütsü by Düvee” adlı et restoranında geçtiğimiz günlerde keyifli bir davet vardı. Davetin ev sahibi restoranın başarılı şefi Nazlı Eymen Türker’di. Davetin baş konukları yılların sanatçısı Lale Belkıs ve ünlü ressam Onur Sonku’ydu. Lale Belkıs’ı anlatmama gerek dahi yok. Şarkıcı, manken, oyuncu, yazar, tiyatrocu, söz yazarı, besteci, dublaj sanatçısı, şair ve tüm bunların üzerine ressam. Davetin asıl sebebi ise Lale Belkıs’ın yaptığı dört resmi, Onur Sonku’nun ise bir resmini sergilemesiydi. Yıllarca ya oyuncu ya da şarkıcı olarak kamuoyunun önünde olan Lale Hanım’ın bu kez ressam olarak çıkması hepimizi şaşırttı. Tütsü by Düvee’de bundan böyle iki ressamın eserleri sergilenecek. Davetin yemek bölümüne geçildiğinde Lale Hanım ile sohbet ettim. 85 yaşında olması, hayatın renklerinden ve sosyal yaşamdan ayrı kalmasına engel olmuyor. Hala şık ve zarif. Kadıköy Moda’da oturuyor ve zamanın büyük bölümünü yeni kitabı yazmak üzere geçiriyor. Ressam Onur Sonku da önce aile dostu Ayla Algan’ı, daha sonra da yakın dostu Erkan Özerman’ı kaybetti. Yaşadığı üst üste gelen kayıpların da etkisiyle resme ara vermişti. Yeniden tuvalin karşısına geçip önemli eserini mekanda sergiye sundu. Ayrıca yazmadan geçemeyeceğim, yoğun bir diyet programımda olmama rağmen Nazlı’nın muhteşem yemeklerinin tadına baktım. Etler Karamürsel Yalakdere’deki özel çiftlikten geliyor ve tütsü fırınında saatlerce pişirilerek servis ediliyor. Eğer yolunuz Fulya’ya düşerse mutlaka Nazlı’nın yemeklerinin tadına bakın derim. Mezeler, et yemekleri, baklava yufkasına börek, tek kelimeyle muhteşem.

Deniz Türkali

Yazının Devamı

Alternatif pop müzisyeni ÖzgürCan: Zamansız müzik yapmak için varım

Alternatif pop müzisyeni ÖzgürCan, 2025 yılında yayınlayacağı Bir Hikayem Var albümünün ilk teklisi Kalbim Talan’ı yayınladı.

Söz ve müziği ÖzgürCan’a, aranjesi ise ÖzgürCan ve Umut Doğan’a ait olan bu parça, derin sözleri ve etkileyici vokal oyunlarıyla dinleyiciyi melankolik bir dünyaya götürüyor.

YouTube dahil tüm dijital platformlardan dinleye bileceğiniz şarkıyı keyifle dinledim.

Yazının Devamı

Ünlüleri buluşturan doğum günü partisinde neler oldu?

Türk sinemasına önemli katkılar sağlamış Nur Kardeşler’in 50. yaş günü partisi tek kelimeyle muhteşemdi. Davetli olarak katıldığım bu geceyi sizlere yazmak istedim.

Beyoğlu Pera’da yeni açılan, hatta ilk kalabalık grup misafirlerini bu davet ile ağırlayan Eralp Üngeldi’nin ortağı olduğu “Beyoğlu Galata Meyhanesi”, Türk sinemasının duayenlerinin yanı sıra ünlü birçok isme ev sahipliği yaptı.

Benim masamda karşımda ses sanatçısı Yeliz vardı. Hemen yanında ise “Güzel Aşklar Diyarı” dizisinden yeni ayrılan Halil Ergün oturdu. Sol yanımda Ali Poyrazoğlu, hemen karşısında Mustafa Alabora vardı. Mustafa Abi’nin yanında Volkan Severcan, karşısında ise Erhan Yazıcıoğlu oturuyordu. Ressam Muzaffer Akyol ve Aztek Kulübü'nün sahibi Hüseyin Kabaoğlu da aynı masadaydı. Diğer bloktaki masada televizyoncu Gülgün Feyman, oyuncu çiftler Ayşe Sezerel ve eşi Ahmet Sezerel vardı. Ahmet Abi’nin kızı, işletmeci Ayşe Zeynep Sezerel de oradaydı. İşletmeci Gülsüm Sami, namıdiğer “Gügü”, gazeteci olarak diğer davetli isim Now Haber Müdürü Enis Ersoy’du. Yönetmen Naci Çelik Berksoy, Çelik Öztunç, Özlem Muşdal, Vildan Karamahmutoğlu ve Baran Seyhan göze çarpan isimler arasındaydı. Ses sanatçısı Özlem Yüksek gecede sahne aldı.

Yazının Devamı

Londra’da başlayan beste, İstanbul’da Kalben ile buluştu!

2016 yazı…

Yine bol eğlenceli Bodrum günlerinden bir gün, âşık olup karşılığını tam manada bulamayan bir arkadaşım dertli bir şekilde sürekli “Saçları” dinliyor.

Yine öyle bir günde “Hadi akşama Kalben’i dinlemeye Gümüşlük’e gidelim” dedi.

Yazının Devamı

“Söyle” şarkısıyla son günlerin iyi çıkışını yapan ismi Cem Pilevneli: “Ayrılık bana şarkı yaptırıyor”

Kaliteli müzik dinlemeyi her daim sevmişimdir. Şarkının altyapısı, düzenlemesi ve enstrümanların tınısı; sözleri, müziği ve söylenmesi kadar önemlidir. Hepsi bir bütünün parçasıdır. Son yıllarda bunu başaran müzisyenlerin başında Cem Pilevneli geliyor. “Kendimi gecelere veremem” yayınlandığı yılın en iyi şarkılarından biri olarak bilinir. Cem Karaca’nın “Resimdeki gözyaşı” ya da Ferdi Özbeğen’in “Gündüzüm seninle” düzenlemeleri de oldukça iyidir. 2022’de yayınladığı Petek Pansiyon albümünde “Kayıp Aranıyor”, “Ay ay ay” ve “Bulutların Üstünde” favori şarkılarımdır.

Bugünlerde ise “Söyle” isimli şarkısı dijital alanda çalıyor. Cem, yine iyi bir müzik altyapısıyla müzikseverlerin karşısına çıkıyor. Sözü ve müziği kendine ait. Cem ile Bodrum’da zaman zaman gittiğim mekanlarda karşılaşır, sohbet ederdik. Bu sefer röportaj yaptım. Sanatçı Pilevneli ailesinin müzisyen üyesi Cem, sadece yeni şarkısını değil, dede yadigarı “Petek Pansiyonu” da konuştuk.

Yazının Devamı

Hayvanlara zarar vermeyen Vegan moda akımı Türkiye’de

Geçenlerde İtalya İstanbul Konsolosluğu'nun Venedik Sarayı’nda bir davete katıldım. Davetin ilgi çekici kısmı, lansmanı yapılan ürünlerin vegan olmasıydı. Bu ürünler yiyecek değil, giyecekti.

Vegan olmak, son yılların tercih edilen yaşam tarzlarından biri haline geldi. Veganlık, yiyecek ile sınırlı değil; giyim, kozmetik, aksesuar gibi alanlarda yayıldı. New York’ta ve Paris’te yaşarken vegan kafe, restoran ve marketlerde ürünlere çok sık rastlıyordum. Hatta Brooklyn’de yapması kolay olduğu için hazır dolma biber içi alıyordum. Tamamen vegan bir karışımdı ve tadına bakan herkesin kuzu kıymasından yaptığımı sanıyordu. Eylül ayında Bodrum’da arkadaşlarımla Tan Tasçı’ya gitmiştim. O gün bana influencerlar Batuhan Tigis ve Emre Aydın da eşlik etmişti. Tan haricinde kimse vegan değildi. Tan ile laf lafı açmış, sohbet koyulaşmıştı; karnımız acıktı ve “Size vegan hamburger yapayım…” dedi. Batuhan, Emre ve ben hayatımızda ilk defa vegan hamburger yedik ve inanılmaz lezzetliydi. Bu deneyim muhteşemdi! İstanbul’a döndüğümüzde Batu mesaj attı ve “Tan da yediğimiz vegan hamburgeri nerede bulabilirim…” demişti. Veganlık uzaktan zor görünüyor; benzetmek gerekirse, sevdiğini öperken arada cam olması gibi bir şey gibi duruyor. Ancak yakınlaşınca durum daha farklı oluyor, bağlılık artıyor. Bir bakıyorsun, arada cam filan yok…

Yazının Devamı

Türkiye'de influencer yaratıcı etki sıralamasında kim kaçıncı sırada?

Fransız Favikon.com internet sitesi, dünyada ve Türkiye’de sosyal medya içerik üreticilerinin sosyal medya yaratıcı etki listesini yayınladı. Dünya genelini merak edenler internet sayfasını inceleyip meraklarını giderebilirler. Ben size kapsamlı bir Türkiye durumu hazırladım.

Öncelikle influencer ne demek? Influencer, kendi alanında uzman kabul edilen ve sosyal medya üzerinde istikrarlı takipçileri olan, fikrine güvenilen ve onayları alınan kişi olarak tanımlanıyor. Bu kişiler sosyal medya üzerinden takipçilerini yönlendiriyor ve onlara önerilerde bulunuyor.

Yazının Devamı

Selda Bağcan Vakfı sadece yardım kuruluşu değil Türk kadının mücadele meşalesidir

Sanatçı olmak… İnsan olmak… Kadın olmak… Ağaç ya da çiçek olmak… Kedi, kuş, köpek olmak… Hepsi doğanın bir parçası olmaktır. Hepimize bereket veren toprak, can veren sudur… Hepimiz aynı yıldız tozlarını hisseder, aynı gökyüzünün altında nefes alırız. Ve bu döngü bir nöbet gibi devam eder. İnsan da bu nöbetin bir parçasıdır. Doğar, büyür, başarı için çalışır, çabalar; Önce kendine saygı duyar, ailesinin soyadını onurla taşır, işinde başarılı olur ve gün gelir, gelecek nesillere örnek olacak adımlar atar. Kimisi bir ulusu var eder, karanlığa güneş gibi açar, cumhuriyeti kurup, kadına seçme ve seçilme hakkını verir… Ve o kadın gazeteci olur, yazar olur, siyasetçi olur, öğretmen, asker, pilot, sanatçı ve Selda Bağcan olur…

Kadına aydınlık yolu açan Mustafa Kemal Atatürk’e örnek olur. Evet, Selda Bağcan olur! Güzel ülkemde mücadelenin simgesi olur. Cezaevine girer çıkar, yasaklanır, yılmaz, korkmaz, çekinmez şarkılarıyla önce kendi ülkesine, sonra tüm dünyaya ses olur. Aşık Veysel’e, Pir Sultan Abdal’a, Aşık Mahsuni Şerif’e, Yunus Emre’ye hayat, ses olur. Kediye, köpeğe, gence, insana saygılı, duyarlı ve her zaman elindeki bilgiyi, sevgiyi paylaşan İNSAN olur. Neden yazdım bu satırları? Türkiye, tarihi boyunca belki hiç bu kadar toplumsal sorunlarla mücadele ettiği bir dönemden geçmedi. Yaşadığımız olaylar; bebeğe, çocuğa, kadına, hayvana, ağaca, doğaya, insana yönelik şiddet hepimizi yaralarken, nefesimizi keserken, kalbimizde çarpıntı yaparken, cumhuriyetin örnek sanatçısı “Selda Bağcan Vakfı”nı kurar. Gençlerin eğitimi, sokak hayvanlarının sağlıklı ortamlarla var olmasını, SMA’lı bebeklerin sağlıkla gülmesine katkı sağlamayı amaçlar… Selda Hanım ile birebir çalıştığım dönemlerde çok şey öğrendim. Vefayı, hayata güzel bakmayı, yemeği keyifle yemeyi öğrendim. Bu vakfın kuruluş aşamasında geçen sürece hayranlıkla tanık oldum. Popüler olmaktan uzak, her zaman mütevazı olmanın ne kadar büyük erdem olduğuna tanıklık ettim. Halktan kazandığını halk için harmasını gördüm. O deprem günlerinde evsizlere geçici ev almasından tutun, insanların boğazından sıcak yemek yemesi için aş evi kurmasına, kedi köpekler için verdiği mücadeleden tutun, yardıma ihtiyaç duyanlara ilk koşan olmasına şahit oldum. Hiç unutmam, Hatay’a ilk konteynır ev depremzede sahibine ulaştığı haberi gelince “Oh, bu gece rahat uyku çekerim…” lafı aklıma gelince gözlerim hâlâ dolu dolu olur.

Yazının Devamı

Bana göre New York’ta nerede ne yenir?

Türk, Peru, Çin, İtalyan, Fransız, Japon, Meksika gibi birçok farklı mutfaktan restoran bulabilirsiniz. Romantik bir akşam yemeği, arkadaşlarla eğlenceli bir akşam veya iş yemeği gibi farklı amaçlar için farklı atmosferlere sahip restoranlar tercih edebilirsiniz. Özellikle popüler restoranlarda rezervasyon yaptırmanız önerilir. Hatta bu rezervasyonu internet üzerinden yapmalısınız. New York’ta hemen hepsine gittim. Böyle bir listenin elinizde olması inanın altın değerinde. New York’a gidip bu önerileri değerlendirdiğinizde bana teşekkür edeceksiniz. Türk restoranları ve Türklerin çok sevdiği restoranlari bilerek ekledim. New York’ta unutulmaz bir yemek deneyimi için birçok harika restoran seçeneği var. İşte size birkaç öneri:

* Per Se: Chef Thomas Keller imzası taşıyan bu restoran, Michelin yıldızlı ve dünyanın en iyi restoranlarından biri olarak kabul ediliyor. Central Park manzarası eşliğinde sabit menüyle sunulan lezzet şöleni deneyimi yaşayabilirsiniz.

* The Modern: Modern Sanat Müzesi'nin içinde yer alan bu şık restoran, Fransız ve New American mutfağının en güzel örneklerini sunuyor. Sanat dolu bir atmosferde sofistike bir yemek deneyimi sizi bekliyor.

Yazının Devamı

Güngör Bayrak, metroda çalmak için keman dersi alıyor

Yeşilçam'ın “Lady” unvanlı oyuncusu Güngör Bayrak, geçtiğimiz günlerde Okan Bayülgen’in sahibi olduğu Dada Salon Kabaret mekanında Sema Moritz’in konserini dinlemeye gidenler arasındaydı. Arkadaşlarıyla hoş vakit geçiren Güngör Hanım, oldukça keyifliydi.

Öznur Ertan, Sema Moritz ve Güngör Bayrak, Okan Bayülgen'in Dada Salon Kabaret'inde buluştu...

Çok eskiye dayanan tanışıklığımız olduğundan hemen yanına gidip sohbet ettim. Kanser tedavisi görüp amansız hastalığı yenmesinin ardından oldukça güzel ve şık görünüyordu. “Güngör Hanım, sağlığınız nasıl?” diyerek sohbete başladık. “Oldukça iyi, buraya gelirken şekerim yükseldi. Evde düşürmeye çalıştım. Düşünce hemen koşup geldim. Sema’nın bu muhteşem konserini kaçıramazdım” dedi.

Yazının Devamı

Rapçi Ezhel’in kuzeniyle tanışma hikayesi!

Rap dünyasının starı Ezhel’in kuzeni ile tanışma hikayesi çok ilginç!..

"Sen benim ablamsın" diyen Ezhel’e İpek İpekçioğlu'ndan cevap: “Benim yeterince kardeşim var sen de kimsin?”...

'DJ İpek' olarak tanıdığımız İpek İpekçioğlu, uluslararası üne sahip, önemli birçok ödül kazanmış DJ, müzik yapımcısı ve serbest yazardır. Sadece müzik alanında değil, toplumsal hemen her olayın ortasında yer alır. Özellikle Avrupa’da göçmenler konusunda etkin çalışmaların içinde olan bir sanatçıdır. Tüm bu özelliklerin dışında ailesi de müzikten gelmektedir. Rapçi ve söz yazarı Ezhel'in, yani Ömer Sercan İpekçioğlu’nun kuzenidir.

Yazının Devamı

Güzel havayı fırsat bilenler Bebek’te buluştu

Hafta sonu İstanbul’u turladım. Bebek’e doğru indim ve soluğu Lucca’da aldım. İstanbul’un klasik mekanı her zamanki gibi yine eğlenceliydi. Hafta sonu İstanbul’da birçok etkinlik olmasına rağmen, Lucca oldukça kalabalıktı. Gözüme çarpan isimler arasında iş insanı Sumru Canberk vardı. Stockholm'den gelen yakın arkadaşı Öznur Ertan ile sohbet ediyordu.

Öznur Ertan ve Sumru Canberk, Bebek'te buluştu...

Bodrum sezonunu kapatan iki arkadaş, ricamı kırmadı ve benim objektifime poz verdiler. Öznur Ertan, “Stockholm'de hava soğudu, ben de hafta sonu için İstanbul’a geldim. Bebek’te İstanbul Boğazı havası almak beni mutlu etti” dedi. İstanbul ve Bodrum davetlerinin gözde ismi kızı Linda Yöndem’in de önümüzdeki hafta İstanbul’a geleceğini hatırlatarak, “Linda sezonu kapatamadı” dedi.

Yazının Devamı

Ahu Tuğba'yı uğurlarken gördüklerim

Ahu Tuğba, sinemaya önemli katkı sağlamış bir oyuncu olmasına rağmen, ne yazık ki cenazeye katılım vefasızlık denilecek kadar azdı. Sinema oyuncuları Nuri Alço, Serpil Çakmaklı ve Serpil Örümcer’in dışında gazeteciler ve sinema günlerinde sette çalışan emektarlar katıldı. Ha bir de kameraları görünce şov yapmayı tercih eden Meriç Erkan ve Yaşar Alptekin de vardı.

Ahu Tuğba’nın kızı Anjelik Calvin ayakta zor duruyordu.

Acıya rağmen gazetecilere açıklamada bulundu: “Bir evlat olarak ne diyebilirim ki? Yani şov yapmaya gerek yok. Allah katında görevimizi yerine getirmek için buradayız. Sinemaya 40 yılın üzerinde emek veren bir kız çocuğu düşünün. Koşulsuzca sinemayı seven, ülkesini seven bir kız çocuğu. Onun için buradayız.”

Yazının Devamı

Halil Ergün ve Meltem Cumbul 29 yıl sonra aynı projede

Halil Ergün ve Meltem Cumbul, Mahsun Kırmızıgül'ün yönettiği dizide buluştu...

Yönetmen koltuğuna Mahsun Kırmızıgül’ün oturduğu, başrollerini Halil Ergün ile Meltem Cumbul’un paylaştığı “Güzel Aşklar Diyarı” dizisinin ilk bölümü Kanal D’de seyirciyle buluştu. Yıllar sonra usta oyuncu Halil Ergün’ü ekranda izleyecek olmanın heyecanıyla tam saatinde komşum Öznur Ertan’la televizyonun karşısına geçip dizinin başlamasını bekledim. İlk bölümünü izledikten sonra lafı hiç evirip çevirmeden altını kalınca çizerek yazmalıyım ki Halil Ergün, uzun bir aradan sonra ekranlara dönerek doğru bir karar verdi.

Etkileyici bir oyunculukla seyircinin karşısına çıktı. Örneğin, dizinin cenaze sahnesinde tabut taşınırken Halil Ergün, mimikleri ve bakışlarıyla acılı dedeyi inanılmaz etkileyici bir şekilde canlandırmış.

Yazının Devamı

Canım arkadaşım Metin Arolat...

Canım arkadaşım sevgili Metin Arolat ile daha birkaç gün önce konuştuk. “Hadi topla ahaliyi Nispet’e gel...” demişti. “Bodrum’da Eylül’ün tadını çıkarıyorum. İstanbul’a döner dönmez önce Yeliz’e, sonra sana geleceğiz...” yanıtını vermiştim. Son konuşmamız olduğunu nereden bilebilirdim? Sabah uyanınca ortak arkadaşlarımız mesaj atmış; “Metin’i kaybettik...” diye. Şok oldum! Eski mesajlarımızı okumaya başladım. 2016’da Bodrum’a bana gelmişti, evden dışarı çıkmadan çok eğlenmiştik. Brooklyn’de yaşadığım yıllarda da buluşmuştuk. Bu tarihleri eski mesajları okurken hatırladım. Şubat 2017’de yeğeninin kızı dünyaya gelecekti; ablası Fatoş ile birlikte New York’a gelmişlerdi. Buluşacağımız gün kar fırtınası çıktı, bir araya gelemedik. O hafta Metin, New Jersey’de Demet Sağıroğlu ile buluşmuştu. Bu buluşmaya beni de davet etti ancak Brooklyn’den kar, kış kıyamette NJ’ye gitmem oldukça zordu, gidemedim. En sonunda Manhattan’da Hell's Kitchen’da Peru restoranında buluşmuş, saatlerce gülmüştük.

Pırlanta gibi insandı; duygusal, neşeli, işinde başarılı, hayvanları çok seven, ailesine de oldukça bağlıydı. Sesi ve şarkıları zaten hayatımızın bir parçasıydı. Abisi Demir’i trafik kazasında kaybetmek, Metin’in en yumuşak noktasıydı. Birkaç yıl önce annesi Şükran Teyze’yi kaybetti. Metin, annesinin ölümünün ağırlığını hep üzerinde taşıyordu. İstanbul’un ünlü Arolat ailesinin ferdiydi. Annesi Şükran Arolat Çerkes’ti. Babası ise İstanbul’un beyefendilerinden Hasan İzzet Arolat’tı. Bir amcası, Dünya gazetesinde yıllarca genel yayın yönetmenliği yapan gazeteci Osman Saffet Arolat’tı. Diğer amcası ise mimar Neşet Arolat’tı. Ünlü mimar Emre Arolat da Neşet amcasının oğluydu. Hatta New York’a geldiğinde Emre de, o zaman NY’daydı; çok buluşmak istediler ancak bir türlü organize olamamıştık. Ailesinden geriye kalan fertler İzmir’de, kendisi de işlerden dolayı İstanbul’da yaşıyordu.

Şarkıları kadar, yönetmenlik alanında da oldukça başarılı bir isimdi. Reklam filmleri çekerdi. Demet’in televizyonlara verdiği röportajı dinledim. Şok diyet yapıyormuş. Metin’in de benim gibi orantısız kilo problemi vardı; yeme saatleri konusunda hep dert yanardı. Hepimizde olduğu gibi yaz döneminde ipin ucu kaçıyordu. 90’lı yılların en dokunaklı şarkılarını seslendirdi. Güzel yüzlü, iyi kalplı, çocuk ruhlu bir insandı. “Her ölüm erken ölümdür...” diyor Cemal Süreya. Metin Arolat için çok erken oldu bu ölüm... Hala inanamıyorum; sanki Kozyatağı’na Nispet’e dinlemeye gidecekmiş gibi hissediyorum. Işıklar içinde uyu Metin, abin Demir’e, Şükran Teyze’ye sarıl... Seni hiç unutmayacağım sevgili arkadaşım...

Yazının Devamı

Ahmet Ümit’in Başkomser Nevzat’ı 2 Ekim’de

Ahmet Ümit okurlarına müjde! Usta yazarın “Başkomser Nevzat” serisinin “Yırtıcı Kuşlar Zamanı!” adını verdiği yeni romanı 2 Ekim’de çıkıyor. Ahmet Ümit ile en son İstanbul Şişli’de Halil Ergün ile sohbet ederken karşılaşmıştım. Masamıza gelip torununu bizimle tanıştıran usta yazar, “Yeni roman için kapanıyorum... Başkomser Nevzat geliyor” demişti. Ve nihayet o roman bitti, 2 Ekim’de okurlarıyla buluşuyor. Romanın konusu; 7 yıl önce Balat’ta Nevzat’ın arabasına bomba kondu ve Nevzat, karısı ve kızını bu bombada kaybetti. İşte bu yeni romanın kurgusu bu patlama üzerine. Başkomser Nevzat’ın karısı ve kızını katledenler hâlâ aramızda mı? Sanırım bunun cevabını “Yırtıcı Kuşlar Zamanı!” adlı romanda arayacağız ya da bulacağız. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkacak olan roman, İstanbul’u bir kez daha Ahmet Ümit gözüyle gezeceğimiz bir eser olacak...

Ahmet Ümit'in Başkomser Nevzat Yırtıcı Kuşlar Zamanı kitabı, 2 Ekim’de okurlarıyla buluşuyor...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, “Sürdürülebilir Bir Dünya İçin… Barış” temasının hâkim olduğu 2024-2026 repertuvarını Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde düzenlediği bir toplantıyla basın mensupları ve kültür-sanat camiasıyla paylaştı. 2 Ekim’de açılacak yeni tiyatro sezonunda tiyatroseverleri Yaşar Kemal’den Shakespeare’e, Tarık Akan’dan Haldun Taner’e klasik ve çağdaş yazarların eserlerinin ön planda olduğu zengin bir repertuvar bekliyor. İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşegül İşsever’in 2024-2026 repertuvarını paylaştığı toplantıya; İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Kültür Daire Başkanı Tolga Volkan Aslan, Şehir Tiyatroları Müdürü Oytun Askeroğlu, Genel Sanat Yönetmeni Yardımcıları Emrah Özertem ve Can Başak, Müdür Yardımcıları Nilüfer Batmaz ve Berna Beyazkılınç Tezcan, Başdramaturg Dilek Tekintaş katıldı.

Yazının Devamı

Scorpios Bodrum açıldığı gün gibi sezon finali yaptı

Bodrum 2024 yazının en önemli mekanı Maxx Royal Oteli’nin içinde açılan Scorpios Bodrum oldu.

Açıldığı ilk gün heyecanı yaza veda partisinde de hakimdi. Personel konukları harika karşıladı, gece de sahne alan Avangart Tabldot grubu muhteşem çaldı. Sezon boyunca gece saat 1’de biten müzik, son gün olduğu için 2’ye kadar sürdü ve konuklar delicesine eğlendiler. Herkes çok şık giyimleriyle mekâna yakışır katılım sağladı. Scorpios Bodrum, bu yıl Bodrum’un yerlerde olan itibarına değer katıp, alt ligden Mikonos ile yarışır hale getirdi. Bu yaz St. Tropez'e gidenler çok memnunlar; altını kalınca çizmeliyim ki, onlar dahi Bodrum’da Scorpios’un hem lezzet, hem plaj, hem de gece eğlencesi konusunda çok iyi olduğunu kabul ediyor. Çok ilginçtir, bu yıl Çeşme’ye gittiğimde Paşa Limanı’nda sabah denize girerken karşılaştığım insanlar “Bodrum’a Scorpios’u görmeye gittik, 1 gece eğlendik, kaldık geldik” dediler. Yaza veda partisine katılan ünlüler kimler, EKRAN HABER’e açıklamalarda bulundu.

Batuhan Tigis: "Sezonu kapatıp hemen İstanbul’a işimin ve projelerimin başına geçiyorum"

Yazının Devamı

Tan Taşçı; “Hayatı okumayı bilenler tesadüflere inanmaz"

Sevdiğim yazarlara kitaplarını öyle ya da böyle mutlaka imzalatmak gibi bir huyum vardır. Tan Taşçı ve Ezgi Durmuş’un yazdığı “Eve Dönüş” kitabı da ilk çıktığı günden bu yana imzalatmak istediğim kitaplar arasındaydı. Yazar Tan Taşçı ile buluşmalarımız hep ani geliştiği için kitap yanımda olmayınca imzalatamadım.

Tan Taşçı ile son Yalıkavak buluşmamızda, nihayet kitabını imzalattım ve aylar sonra da olsa imzalı kitaplar kütüphaneme eseri de katmış oldum. Tan Taşçı’nın ülkemizde müzik hayatındaki başarılarının yanısıra “Vegan” olarak da ciddi bir rol model olduğunu tüm ülke olarak yakından izliyoruz. Yazdığı şarkıların etkileyici özelliğinin dışında, bu kez Ezgi ile kaleme aldığı kitap oldukça sürükleyici...

Sanatçı şarkılarını dinleyen kitleye, bu kez yazar olarak “Oku” diyor. Bugün sizlere Yalıkavak’taki evimin balkonunda yaptığım mini kitap sohbetini yazmak istedim. Tan Taşçı ile müzik kariyerinin dışında bu kez yazarlık kariyerini ele aldık. Öylesine dokunaklı şarkı sözlerine yazan, o şakırların her satırında insanlığın kalbine dokunan kişinin kitabıda o tatta olduğunun altnı çizmek isterim. Buyurun hadi bugün de buradan yakalım;

Yazının Devamı

Ünlü isimler Bodrum’da Çamurdan Çingene partisinde buluştu

Seramik ve heykel sanatçısı Zeynep Homan’ın geleneksel hale getirdiği “Çamurdan Çingene Şenliği”nin üçüncüsü yapıldı. Aynı zamanda Kadıkalesi’nde seramik eğitim merkezi olan “Zeynep Homan Art Studio”nun bahçesinde gerçekleştirilen, yaza veda niteliği de taşıyan partide ünlü isimlerin yanısıra, Gümüşlük’te yaşayan birçok insanı da görmek mümkün oldu.

Jehan Barbur, partiye sevgilisi Güneş Kazdal ile katıldı...

Atölye öğrencilerinin heykel sergisiyle başlayan partiye; gazeteci Mine Söğüt, eşi sanatçı Bahadır Baruter, ses sanatçısı Jehan Barbur ve sevgilisi Güneş Kazdal, şarkıcı Evren Can Gündüz, gazeteci Özgür Mumcu, iş insanı Dilşah Mersin, işletmeci Gülsüm Sami, plastik cerrah Dr. İsmail İnce ile yurtdışında başarılarıyla tanıdığımız veteriner hekim Mesut Gök gibi isimler katıldı.

Yazının Devamı

‘Mina’nın Çocukları’, Mina Başaran’ın doğum gününü kutladı

Mina'nın Çocukları projesi, 11 Mart 2018 tarihinde uçak kazasında aramızdan ayrılan Mina Başaran ve 10 arkadaşının anısını yaşatmak amacıyla, kısa adı TÜKD olan Türkiye Üniversiteli Kadınlar Derneği İstanbul Şubesi'nin gönüllü öğrencileri tarafından yürütülen bir sosyal sorumluluk projesi. Bu projeyi Mina’nın annesi, iş insanı Beril Başaran da destekliyor. Amacı, çocuklara rol model olmak, onları meslek sahibi olmaya teşvik etmek, hayal dünyalarını genişletmek ve sevgi dolu bir ortamda büyümelerine katkıda bulunmak.

Projeyi yürüten gönüllüler, sevgi ve paylaşımın her yönünü çocuklara sunmayı hedeflemekte. Bu çalışmanın başladığı ilk günden bu yana yakından takip ediyorum. Sanat alanında da kapsamlı çalışmalar, sergi ve hayata dokunan mesajlarla çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Mina'nın Çocukları projesi, birçok insanın katkıları ve ortak çabalarının ürünü... Bu projenin temel amacı, umutla beslenmiş ve sevgi dolu bir yaklaşımla geçmişi, şu anı ve geleceği kucaklamak. Bu kolektif üretim, daha umutlu ve mutlu bir dünyanın mümkün olduğuna dair bir inancı yansıtmakta. Toplumun bir araya gelerek çocukların hayatlarını daha iyi bir yöne çevirebileceğini gösteren güzel bir örnek olarak görülüyor.

Yazının Devamı

Halil Ergün, doğum gününü Kapadokya’da sette kutladı

Usta oyuncu Halil Ergün, hikayesini Mahsun Kırmızıgül’ün kaleme aldığı "Güzel Aşklar Diyarı" dizisinde başrol ile ekranlara geri dönüyor.

Halil Ergün, pastasını dizi ekibiyle üfledi...

Halen Kapadokya’da bulunan Halil Ergün’ün 8 Eylül, 77. doğum günü. Oyuncu arkadaşları ve set çalışanları, Halil Ergün’e doğum günü sürprizi yaptılar ve usta oyuncunun doğum gününü hep birlikte kutladılar. Kapadokya’da çekimleri devam eden, geçtiğimiz günlerde de ilk fragmanı yayınlanan diziyi tüm Türkiye heyecanla bekliyor.

Yazının Devamı

Yalıkavak’ta tekne kazası geçiren Murat Güneş’in yeni şarkısı çıktı

Geçtiğimiz günlerde "ICE" isimli mega yat, Yalıkavak’ta "AMEY" isimli motoryata arkadan çarptı ve ülke gündeminin yanı sıra dünya medyası da kaza görüntülerine büyük ilgi gösterdi. Neyse ki bir can kaybı olmadı; sadece maddi hasar ile kaza ucuz atlatıldı. Konuyu hemen hatırladığınızı umuyorum. ICE isimli büyük geminin çarptığı AMEY isimli teknede bulunanlar ve ölümden dönenler arasında Türk pop müziğinin önemli seslerinden Murat Güneş de vardı. Murat’ın teknenin içinde olduğu esnada çektiği çarpma anı videosu sosyal medyada viral oldu. Kazanın ciddiyeti, Murat’ın çektiği video ile çok daha iyi anlaşılıyordu. Neyse ki o kaza geride kaldı. Şimdi gelelim asıl konumuza. Kazazede olan Murat Güneş, bu talihsiz olayın hemen ardından yeni bir şarkı yaptı. Yazdığı şarkılarla adından söz ettiren Murat Güneş, titizlikle hazırladığı ilk stüdyo albümünden şarkılarını müzikseverlerle paylaşmaya devam ediyor. Güneş, bu kez albümün sürpriz işbirliklerinden "HEM"i tüm dijital platformlarda dinleyicisi ile buluşturdu. Murat Güneş ve Türkiye’nin güçlü kadın pop-rock solistlerinden, kariyerinde birçok farklı proje barındıran Pamela’yı ilk kez bir araya getiren "HEM"de ikili, performansları ile de kendilerinden söz ettirecek bir şarkıya imza attı. Şarkı çok keyifli. Söz ve bestesi Murat Güneş'e, düzenlemesi Semih Gönder'e ait olan "HEM" in video klibi için Taksim Lamartin’de bir otelde Mustafa Özen yönetmenliğinde çekildi.

Murat Güneş ve Pamela, Ümit Ünal tasarımı kostümleri ile de dikkat çekiyor.

Yazının Devamı

Pantolonun içine iç çamaşırı giydi mi?

Biletli konser izleyicisinin yerini almasıyla konser alanın ışıkları söndü. İşte günlerdir sosyal medyada süren tartışma, konserin ilk saniyelerinden itibaren başlamış oldu. Karanlık ortam, orkestra ve şarkıcının sahneye çıkmasıyla aydınlanınca, ters ışığın yarattığı etkiyle Semicenk’in pantalonun içine iç çamaşırı giymediği iddiaları konuşulmaya başlandı. Arkamda, önümde, yan sırada oturan hemen herkesin konusu Semicenk’in iç çamaşırı giymediğine yönelik yaptığı yorumlardı. Şarkıcı daha ilk şarkısını bitirmeden etrafımdaki izleyiciler konuyu sesli şekilde dile getirmeye başlamıştı bile. Herkes telefonlarına sarıldı ve Semicenk’in videolarını çekti. Sonrası zaten malum, sosyal medya da eleştiriler, espriler havada uçuşmaya başladı. Tartışma halen devam ediyor. Senicenk’i aradım, İzmir’de konserde olduğu için basın danışmanı Berker ile konuştum. Konuyu hiç dolandırmadan, “Bodrum’daki konserde iç çamaşırı giydi mi?” diye sordum. Berker’in cevabı; “Yani böyle bir konuyla alakalı bir açıklama yapamayız. Bende böyle bir şeyi Semicenk’e sormam. Bu konuda açıklama yapmamız yanlış olur. Ben şahsi olarak ışık dolayısıyla öyle bir görüntü olduğuna inanıyorum... Ama dediğim gibi böyle bir açıklama yapmamız doğru değil” dedi. Yazıyı yazarken usta gazeteci Ertuğrul Özkök ile telefonda konuşurken konu Semicenk yazıma gelince; “Sanatta bunlar büyütülecek konular değil...” dedi. Özkök, “Ne fotoğrafı, ne de videoyu görmedim nasıl bir görüntü bilmiyorum. Konuyu neden büyüttüklerini de anlamış değilim...” yorumunu yaptı.

Semicenk iç çamaşırı giydi mi, giymedi mi?..

İngiltere Vogue Dergisi Ekim 2009 sayısında verdiği bir röportajda Mick Jagger; “Günaha girmediğiniz sürece hayat hiç eğlenceli değildir.” diyor. İç çamaşırı olmadan sahneye çıktığına yönelik tartışmaların yıllarca odağı oldu. Kıyafeti hep tartışıldı. 81 yaşına geldi, hâlâ tartışılmaya devam ediyor. Ayrıca giyim tarzı, 4 binin üzerinde kadınla birlikteliği, en önemlisi ise David Bowie ile aynı yatakta çıplak uyumasıydı. Ancak Semicenk ile aralarında belirgin bir fark var: Mick Jagger ve David Bowie iki androjen rock starıydı. Semicenk ise biraz Müslüm Gürses, biraz Erkin Koray, çoğuyla kendi gibi. Sahnede az konuşuyor. Bugün Mick Jagger ve David Bowie’nin iç çamaşırı olmadan pantalon giyip sahneye çıkması konuşulan bir konu değil. Sanat camiasında bu tarz konuları çok büyütmemek gerekiyor. Kim Kardashian, iç çamaşırı hayranı olmadığını açıkça dile getirmişti. Christina Aguilera, "Can't Hold Us Down" şarkıcısı döneminde iç çamaşırı giymeden sahneye çıktığını açıklamıştı. "The Bachelor"ın başrol oyuncusu Colton Underwood, çorap ve iç çamaşırı hiç giymediğini söyleyen sanatçılar arasında. Lady Gaga, Daily Star'a verdiği röportajda "Gerçekten iç çamaşırı giymem. Nadiren giyerim. Hiçbir anlamı yok. Ve bundan utanmıyorum" demişti. Semicenk’in de iç çamaşırı tartışmaları kariyerini etkileyecek bir konu değil. Yanı çıkıp açıklama yapmasına engel bir durum görmüyorum. Giydin mi, giymedin mi? Açıkla, konu da kapansın.

Yazının Devamı