Sivri Dil

Sivri Dil

Algıya oynayıp size yalan söylüyorlar!

Koordinatör Vali Osman Bilgin;

“Memurlar, işçiler bir aylık maaşlarını almasınlar, N’olcek ki !?” diye buyurmuş.

Çok enteresan adamların vali vb. üst düzey yönetici olduğu çağdayız. Millet karnını zor doyuruyor. Buna rağmen birlik olup deprem bölgesine maddi manevi yardımları adeta alınıyor. Adam çıkmış Amerika’yı yeniden keşfedercesine öğüt veriyor.

Yazının Devamı

Deprem notlarına devam…

Not 1: Belediyeler ne iş yapıyormuş, anladık mı?

Afete yardım ve yataklık...

Bana kalırsa, "yerel yönetim" sistemini en baştan elden geçirmenin tam zamanıdır. "Demokratik temsil" ve adil çözümler üretme mekanizmasının doğrudan belediye başkanları, belediye meclisi ve belediye bürokrasisi tarafından sıfırlandığını bilmeyen yoktu, şimdi sonuçlarını acı biçimde görüyoruz. Hiç kızmayın! Gerçek bu...

Yazının Devamı

Deprem sonrası notlar ve çıkarılacak dersler…

Benim anladığım bu yaşadığımız deprem felâketi 1999 depreminden bile daha büyük. Düşünün, yaklaşık İngiltere büyüklüğünde bir kaya kütlesi zemine 5 km gibi çok yakın bir derinlikte 3 metre kadar ilerlemiş. Bu muazzam bir güç boşalması anlamına geliyor. Bu hareketin sonucunda Kahramanmaraş merkezli birbiriyle bağlantılı ama birinden ayrı iki deprem oldu: 7,7 ve 7,6 şiddetinde. 10 il ve ilçeleri, yaklaşık 13 milyon insanımız bu depremlerden etkilendi.

Şehirler oturulacak halde değil. Yıkılan binalar moloz yığınına dönmüş, yıkılmayanlar da her an yıkılabilecek gibi. Elektrik yok, su yok, yiyecek yok, barınacak yer yok. Üstüne de dondurucu soğuk… Kurtulan insanların acil yaşam ihtiyaçları ilk aşamada çok önemli. İkinci aşama, yaklaşık 5 milyon insanın yeniden yerleştirilmesi. Üçüncü aşamada yıkılan şehirlerin yeniden imar edilmesi… Tabii ki bütün bunlar için ciddi bir kaynağa ihtiyacımız olacak.

Bütün bu konuları ilerleyen zamanlarda konuşacağız. Konuşmamız önemli çünkü bu deprem son değil, bunların benzerlerini gelecekte de göreceğiz. Bu yüzden depreme hazırlıklı olmalıyız ve bütün şehirlileşme stratejimiz sil baştan yenilemeliyiz.

Yazının Devamı

Tekerlek kırıldıktan sonra

Tekerlek kırıldıktan sonra muhalefet yol gösteriyor. Türkiye'deki konut stokunun neredeyse 3'te 1'inin iskânı yok. Sonra Japonya ile karşılaştırma yapılıyor. Amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Kendileri iktidara gelseler o kadar iskansız evi yıkabilecekler mi? Her şeyleri manipülasyon.

Depremzedeler KYK yurtları yerine otellerde kalsın diyenlere 2 soru:

1. Ortalama bir otelin geceliği kişi başı 400‐500 TL. Kim ödeyecek o parayı?

Yazının Devamı

Deprem notları ve kanayan yamalı ruhlar..

“Depremde her şeyimiz gitti ya baba,” diye seslendi. Ela gözlü sarı saçlı yanakları soğuktan elma gibi kızarmış kız çocuğu babasının elinden tutup, çadır kentin dar patikaları arasında yürürken. Baba yüzünü göğe dönerek; “Canımız kurtardık ya kızım,” diye mırıldanarak hüzünlü bakışlarla cevapladı kızını.

Sadece yaşanan bu konuşma ya da diyalog depreme ve depreme dair yaşanan her şeyin özetiydi. Gülten Akın’ın “ Evleri yüksek kurdular/ Cama, betona boğdular…” dizeleriyle bezenmiş Yüksek Evde Oturanları Türküsü adlı şiiri geldi aklıma. Deprem vicdanlı tüm ruhları yaraladı ve umarım yama tutar kanayan içimiz..

Not 1: Çaresizlik, korku, yalnızlık, umutsuzluk, öfke, kaygı... Karın yağışını izlerken Gülten Akın’ın şu dizeleri geçiyor aklımdan: "Dam çökecek, bir kırık nal, iki gözboncuğu getirin / Muska nerde? En’am nerde? Siz neredesiniz? / (Gece) kara gece, gaz, kibrit, pencere / Yoksa dam çöktü mü? Ölmeden önce mi öldük biz? / (Sessizlik) / Yalnız ölülerin sesleri dağlarda / Kar kar".

Yazının Devamı

ChatGPT, robotlar, yapay zeka ve genel gidişat..

Otomatik yemek yapan robotlar bile çıktı.

Haliyle, en basitinden, Starbucks'ta insan yerine, ChatGPT ile anlaşan robotlarla işimizi görebiliriz.

ChatGPT, sadece bir soru cevap makinesi değil, insan makine iletişim arayüzüdür.

Yazının Devamı

Masanın tabanı ve hiçbir baltaya sap olamayacak vizyon…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Her muhtara bir tane de muhtar yardımcısı atayacağız. Bunu deyince kıyameti koparıyorlar. Muhtarlara bu verilir mi diye? İktidar olursak bunu yapacağız." buyurmuş seçim vaadi olarak gene.

Daha öncede defalarca eleştirdim bu vaadi. Çevresinde bir tane aklı başında bir insan yok mu? “Efendim dijital çağda muhtarlığı bırakın milletvekilinin anlamı kalmadı; muhtar yardımcısı atamak neyin kafasıdır?” diye uyaran.

Vizyon bu.

Yazının Devamı

Dünyanın enflasyon ile resesyon arasında her geçen gün daralan bir mengenede sıkışmışlığı...

Her ne kadar Dünya Bankası’nca, petrolün varil fiyatı 2023’te ortalama 92 dolar olacak gibi raporlansa da Uluslararası Enerji Ajansı, geçen hafta yayınladığı raporda; küresel petrol talebi tahminini daha önceki tahminini değiştirip günlük 80 bin varil civarında artırdı ve petrole olan talebin 2023’te günlük bazda 1 milyon 870 bin varil artışla 101 milyon 720 bin varile, yani rekor bir seviyeye ulaşacağını ifade etti. Bu yeni tahmine ve güncellemeye de sebep olarak Çin’deki covid politikalarının terk edilmesi gösterildi. Durum böyle olunca da bağımsız ekonomistlerin beklentisi artık petrolün 100 doları kısa sürede aşacağı yönünde. Tüm bunların yanında, Rusya- Ukrayna Savaşı’nın devam etmesi ve Çin-Tayvan-ABD gerginliğinin oluşturacağı olası bir problem de göz önünde bulundurulduğunda enerji fiyatlarında 2023’te zorlu bir yıl geçireceğimiz ortada. Tabii ki bu fiyatlamalar üretim maliyetlerini, dolayısıyla enflasyonu ve faiz oranlarını etkileyecek. Böyle bir tabloda başta FED ve ECB’nin faiz artışlarını durdurması mümkün olmayacağından resesyonun daha da derinleşeceğini göreceğiz.

Davos’ta konuşan Lagarde’nin "Faiz artırımları konusunda rotada kalacağız. Faizleri sınırlayıcı bölgeye çıkaracağız ve enflasyonda %2 hedefine dönmek için faizleri uzun bir süre sınırlayıcı bölgede tutacağız" demesinden ve Fed Başkan Yardımcısı Lael Brainard’ın “Son ılımlılığa rağmen enflasyon yüksek olmaya devam ediyor, enflasyonun sürdürülebilir bir şekilde %2'ye dönmesini sağlamak için para politikasının bir süre daha 'yeterince kısıtlayıcı' olması gerekecek. Bunda kararlıyız." açıklamasında bulunmasından her iki kurumun da aynı fikirde olduğunu anlıyoruz.

ABD açısından, her ne kadar önümüzdeki faiz kararı tarihinde FED Guvernörü Christopher Waller’in ifade ettiği ve ekonomistlerce oylanan Reuters anketinde açıklandığı üzere %25’lik, görece küçük bir artış gelmesi beklense de JP Morgan CEO’su Jamie Dimon’un dediği gibi enflasyonun yüksek seyretmeye devam ettiği bir süreçte faizin yıl sonu olmadan %5'i geçeceği kesin gibi gözüküyor. Diğer yandan ECB’nin de artışlara FED’den sonra başladığı unutulmamalı ve bu nedenle FED’e göre daha fazla artış yapacağı göz önünde bulundurulmalı.

Yazının Devamı

Türkiye'nin 2033 bonoları, AK Parti'nin mucizesi, dolar faizi ve dünyanın en uyumlu muhalefeti..

Türkiye'nin 2033 bonoları %9.79 veriyormuş.

DOLAR üstünden.

Yani, bu kağıtlardan alırsanız, 10 yılda getiriniz %154 oluyor Dolar bazında.

Yazının Devamı

Orta sınıfın ortadan yok olması, kaybolan yıllar, tükenmiş değerler ve borsa..

İlk önce Emlak, Ardından diğer Mallar, Sonrasında Borsa…

Sırası ile insanların akın akın buralara girmek zorunda bırakılması (durdurulmak istenmeyen Enflasyon yüzünden):Bazı insanları çok zengin ederken, Orta Gelir grubunu paramparça etti. Yoksullar ise iyice fakirleşti.

Zengin olanlar aslında sınırlı, cebe koyulmayan kâr kâr değildir. Enflasyon ile mücadele aracı olarak daha çok Ponziye benzeyen fiyat şişirilmesi oluşturuldu, Ponziler patlar. Kısa vadede şişen fiyatlar patladığında kârda olan o kadar olmayacak, bu bir Ali Veli külahı modeli.

Yazının Devamı

Çok güzel kadınların ve yakışıklı aslanların zekaya ihtiyacı yoktur..

Çok güzel kadınların zekaya hiç ihtiyacı yoktur, gömleğinin üst düğmelerinden birini açması yeterlidir ihtiyacı olan şeyi elde etmesi için, iş dünyasında böyledir, hayatın diğer alanlarında da. Güçlü, boylu poslu aslanların ve erkeklerinden de zekaya ihtiyacı yoktur. Güzellik de bir iktidar biçimidir. Yaşamda kalma kaygısı çekmesine gerek yoktur, çok güzel kadınların ve çok yakışıklı erkeklerin.. Aynı zamandan zengin çocukların da zekaya ve derin kavrama yeteneğine ihtiyacı yoktur. İstediğini ekonomik güçle, parayla elde edenler zekaya niye ihtiyaç duysun? Trump ne yapsın zekayı. Tilkiliğe, çakallığa ihtiyacı vardır siyasetçilerin ve zenginlerin.

Zekaya ihtiyacı olanlar parası, ekonomik gücü olmayan tipsiz erkekler ve kısa boylu çirkin vasat kadınlardır. O nedenle fakirseniz ve Allah size zeka vermişse yatın kalkın şükredin. Hayatta kalmak için zekaya ihtiyacınız vardır eğer çok güzel ya da yakışıklı değilseniz. Bu söylediklerim genellemelerdir. İnsan genelleme yaparak düşünür. Ancak aptallar genellemeleri istisnalarla çürütmeye çalışır. Hiçbir istisna genellemelerden geri adım atmamızı gerektirmez.

EV:

Yazının Devamı

Maliyeti kim ödeyecek..

Karar alıcılar aldıkları kararların bedelinden doğrudan etkilenmezlerse diğer insanların hayatını tehlikeye atabilecek kararları çok rahat alabiliyorlar. Bu yüzden Kant, seçimle iktidara gelen hükûmetlerin savaş kararlarını alırken olabildiğince temkinli davrandığından bahseder. Zira, savaş yokluk ve acı demektir. Kendisine bunları yaşatan hükûmet ise halk tarafından bir sonraki seçimlerde mutlaka cezalandırılacaktır. O yüzden, seçimle iktidara gelen lider savaş kararı alırken daha temkinli davranır, çünkü ödeyeceği bir maliyet vardır. Öte yandan, iktidarı atadan miras kalan ve halkın tepeden gören hükümdarlar savaş kararlarını daha kolay ve hızlı alır.

Burada karar alıcının rasyonalitesine maliyet değişkeni eklenmiştir. Akademisyenler de, haklı olarak, halkın dahil edilmediği ve altı siyasi parti genel başkanının iki dudağı arasına sıkışmış karar alma sürecinin rasyonalitesini anlamak için başarısızlık durumunda ödeyeceği maliyetleri sormaktalar. Oy oranları yüzde 1 civarında seyreden 4 parti için herhangi bir riskli kararı almak, oy oranı yüzde 25 olan bir partiden daha kolaydır. Kaybedilecek olan şey çok azdır. Bunun karşılığında kazanılacak olan ise mecliste temsil ve yürütmeye ortak olmaktır. Dolayısıyla, kendi partilerinin kazançlarını en fazla maksimize edecek adaya meyletmeleri daha muhtemeldir.

Seçimlerin kaybedilmesi durumunda bile bu partilerin elitleri parlamentoda olacak ve kendilerini otokrasinin gadrinden korumayı başaracaklardır. Yani bu parti elitlerinin, kendilerine daha az çıkar sağlayacak ancak seçilme ihtimali yüksek bir başkan adayına mı yoksa kendilerine daha fazla çıkar sağlayacak ancak seçilme ihtimali düşük bir adaya mı yönelecekleri sorusu gerçekten çok önemlidir. Seçimlerin kaybedilmesi durumunda oluşacak maliyetleri üstlenmek istemeyen ve kaybedilen seçimlerden kendisi adına maksimum kazançla çıkan aktörlerin, tüm muhalefet adına aldığı kararların rasyonalitesi dünyanın her yerinde sorgulanır.

Yazının Devamı

Grup yönetimi, Vasiyet ve Kemal Kılıçdaroğlu..

“Çok başlı yönetim yürümez” görüşü herkesin dilinde.

En fazla da iktidar cephesinin…

AK Parti ve MHP liderleri bulundukları her ortamda bu konuyu muhalefetin aleyhine kullanıyorlar. Saklayacak değilim, çoklu devlet yönetiminin nasıl yürüyeceği konusunda benim de kuşkularım var. Ancak yürüyüp yürümediği ancak seçimden sonra ve sandıktan destek alındığı takdirde uygulamaya konulunca ortaya çıkabilecek bir ihtimale karşılık, daha iyi olacağı ve ülkeyi kanatlandıracağı iddiasıyla gerçekleştirilmiş, yetkilerin tek bir kişide toplandığı yeni sistemin yürümediği ve ülkenin bu sebeple ciddi bir türbülasyona girdiği ise elle tutulur bir gerçeklik… İç ve dış politikada yaşanan sarsıntılar ortada.

Yazının Devamı

FIRSAT EŞİTLİĞİ ve HAKARET SUÇU..

YTU Okulları. Galiba Yıldız Teknik Üniversitesi'ne ait vakfın okulları. İlkokul 2023-2024 eğitim öğretim ücreti yemek ve KDV hariç 350 bin TL, KDV dahil 378 bin TL. Türkiye'de en pahalı üniversite/bölüm Koç tıp olabilir, 2022-2023 dönemi ücreti KDV dahil 382 bin TL.

Anlaması zor olan, tüm kamu kaynaklarını kullanan devlet üniversitelerinin vakıf kurup millet imkanlarıyla ülkenin elit azgın azınlığına seçkin eğitim vermek için birbiriyle yarışması. Sonra da yöneticiler dahil herkes fırsat eşitliği diyor. Anasının kalçalarının arasından çıktığında zaten başlangıç avantajıyla 10-0 önde başlayan varsılların çocuklarıyla, okulda öğle yemeğini denk getirmek için kara kara düşünen yeterli protein alamayan beslenmesi yetersiz yoksul çocukları kıyaslandığında nasıl fırsat eşitliği oluyor gülmemek elde değil. Proje evlilik yapan üst yüzde 3 lük grubun çocukları ister istemez bir de doğuştan biraz yüksek IQ ile doğduğunu kesin farzedersek, beslenme ve sosyal şartlarla birlikte zengin ve fakir çocukları arasındaki zeka makası iyice açılacak. Ve sen işçisin işçi kal paradigması bu gidişle kast sistemi gibi yerleşecek. İşin en ilginç olanı da tüm bunların demokrasi denilen bir oyun aracılığıyla toplumun geniş yoksul kesimlerinin, okumuşlarının ve sabit gelirlilerin rıza onayı üretilerek yapılması. Gerçekten enteresan zamanlar.

Hakaret suçu:

Yazının Devamı

ÇİN-TAYVAN-ABD SAVAŞI…

ABD, şimdiden Çin ile savaş simülasyonlarına başlamış!

Eğer Çin, 2026'da Taywan'a saldırırsa, çatışma 3.5 gün sürecekmiş. Bu savaşta, ABD, 11 uçak gemisinden 2 ya da 4 adetini kaybedecekmiş.

Savaşı ABD & Japonya kazanacak.

Yazının Devamı

REHAVET ve FLASH CRASH...

Türkiye'de sizce, iktidar değişimi SANCISIZ mı olacak?

Şimdiden bir Ülkü Ocakları Başkanı, resmen KATLEDİLDİ.

Ya bu bir başlangıç ise?

Yazının Devamı

Top tüfek alıp sokağa mı çıkacaksınız?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin son grup toplantısında, İBB ye kayyum atama durumu olursa, bunu "terörizm" olarak göreceğiz demiş. Ardındanda, vu durumda kimse Bay Kemal'den sabır beklemesin diye de eklemiş.

Top tüfek alıp sokağa mı çıkacaksınız?

Aslında burada, Kemal Kılıçdaroğlu'na şu soruyu yöneltmek lazım: Diyelim ki, "terörizm olarak gördüğünüz kayyum ataması gerçekleşti. O zaman bu "terörizm ile" nasıl mücadele edeceksiniz? Yoksa top tüfek alıp sokağa mı çıkacaksınız? Hani böyle bir erkekliğiniz ya da cesaretiniz varsa 2017 referandumunda 2.5 milyon geçersiz oy geçerli sayılıp Üsküdar geçilirken neredeydiniz!

Yazının Devamı

ÖZEL OKUL ÜCRETLERİ, ZAMCIKLAR, ORTA SINIF ve ENFLASYON..

“Özel okul ücretlerine yüzde 65, memura yüzde 30 zam… Bu nasıl iş? Memur çocuğu kaliteli eğitimi hak etmiyor mu? O zaman devlet okullarında eğitim kalitesini yükseltin; vatandaş boğazından kesip çocuğunu özel okula göndermesin… Neresinden tutarsan elinde kalıyor! Ya sabır…” diye serzenişte bulunmuş Bülent Aydemir.

Özel okul ücretleri yılda bir, memur maaşları ise yılda iki kez artıyor. Fiyatlamalar böyle karışıyor. Enflasyonun düşme olasılığı da maalesef yok. Epistemolojik kopuş yerine para ve maliye politikalarına dönülmezse bence %60 üzeri kalıcı enflasyon yapışacak. Artık eğitimde fırsat eşitliği yok. Parası olan sonradan görme elitlerin çocukları iyi okullarda okuyacak. Esnafın işçinin memurun köyünün çocukları okul denen toplanma alanlarında zaman öldürecek.

İşin daha da üzücü yanı; çevresel faktörler zeka üzerinde etkili olduğu için fakirlerin çocukları karınlarını bile doyuramazken IQ ları gittikçe düşerken, zengin çocuklarının zeka seviyeleri yükselecek aldıkları eğitimin kalitesiyle doğru orantılı olarak. Neticede zaten başlangıç avantajı ile hayata 3-0 önde başlamış zengin bebeleri arayı iyice açacaklar. Ve fakir çocuğu ne kadar çalışırsa çalışsın karnını bile zor doyurabilecek ve iyi üniversitelere giremeyecek. Geliri yükse işi olmayacak. Yoksulluk yapışkan bir hal alacak halkın gariban evlatları için. Fakir doğup fakir kalacak ve yoksul ölecek. İstisnalar hariç yaşama yenik başlayanların hayatlarının sonuna kadar mağlup yaşayıp, mağlup ölmeleri kader olmaya başladı ve bu daha da keskin hale gelecek.

Yazının Devamı

Nerede bu insanlar, nerede bu millet, nerede bu devlet, nerede?

İnsanlar, “Akşam eve geldiğimde neden en az yarım saat park yeri arıyorum? Temiz, sağlıklı içme suyuna neden para ödüyorum, evimdeki musluktan neden su içemiyorum? Allah’ın yolunun kenarına neden otopark ücreti ödüyorum? Asgari ücretle nasıl geçinebilirim? Neden herkes kiracı olmak zorunda, devletim bana küçücük bir ev ayarlayamaz mı? Tavuk kümesi kadar evlere binlerce lira nasıl istenebiliyor?” gibi soruları sormayı bırakırsa emin olun çok daha kötü şartlar gelmeye başlar.

Türkülerle büyümek güzel, şarkılar söylemek, muhabbet etmek güzel ama bir yere kadar. Geçmişi anmak, eski güzel günleri hatırlamak, hatıralarla yaşamak güzel ama bir yere kadar. Fakire destek olmak, ihtiyacı olana yardımcı olmak, bir garibin elinden tutmak güzel ama bir yere kadar. Şöyle bir deniz havası almak, biraz yürüyüş yapmak, iş yerine bisikletle gitmek güzel ama bir yere kadar. Bakkaldan alışveriş yapmak, soğanı kırıp ekmek arası yapmak, makarnayı salçalı yemek güzel ama bir yere kadar. Her şeyin, her garibanlığın, her sabrın, her tevazuun, her merhametin bir sınırı olmalı. Bu fakirlik, bu zulüm, bu zorbalık, bu adaletsizlik, bu ahlâksızlık nedir arkadaş. Bu kendini bilmezlik, bu vurdumduymazlık, bu ahmaklık, bu şaşkınlık nedir arkadaş. Bu nasıl bir düzendir, bu nasıl bir yönetimdir, bu nasıl bir sistemdir, bu nasıl bir dünyadır, bu nasıl bir hayattır arkadaş.

Güzel olan her şey kitaplardan mı okunmalı, hep tarihe bakıp, geriye mi dönmeliyiz yüzümüzü, hep mi gözümüzü kapatmalıyız, hep mi hayal kurmalıyız, nerede bu yaşanmışlıklar, nerede bu gerçek, nerede bu hakikat. Nerede bu devlet?

Yazının Devamı

Kakistokrasi...

Kakistokrasi.En liyakatsiz/beceriksiz üyeleri tarafından yönetilen toplumlarda geçerli olan sisteme verilen isim.

Almancada böyle toplumlara verilen isim ise Ellbogengesellschaft. Bilgisi, başarısı ve yeteneği olmayan kişilerin elinde güç bulunduran kişilerle yalakalık yaparak ve başka insanları ezmekten çekinmeyerek ilerlediği toplum.

Kakistokrasi kelimesi 1644'e gitse de bir terim olarak kullanımı ilk kez 1829'da Thomas Love Peacock'un 'Elphin'in Talihsizlikleri' adlı romanındadır: "Bizimki, halk tarafından halk için bir halk hükümeti mi, yoksa aptallar pahasına düzenbazların yararına bir Kakistokrasi mi?".

Yazının Devamı

KAMU, EYT ve TALAN..

Bir ülkenin kalkınması ancak özel sektörün verimliliği ve üretkenliği ile gerçekleşir. Tarihte bugüne kadar kamu yoluyla gelişen ve yüksek kamu maaşlarıyla gelişen bir ulus olmamıştır. Bu nedenle Özel sektör maaşlarını yüksek tutmak lazım ki; en nitelikliler ve en iyiler özel sektörde tüm potansiyellerini ortaya koyup katma değer yaratsınlar. Özel sektörde katma değeri yüksek olanları bırakın, az biraz yetenekli olanlar bile en az 2-3 asgari ücrete maaşlarını eşitlemiş durumda. Bizde hatırlarsanız 90 lar da böyleydi. Özel sektörde çalışmak revaçtı. Son dönemde kamu devlet tekrar revaç kazanmıştı. Muhtemelen devlette çalışmanın cazibesi azaltılacak ve özel sektör ve onların çalışanları parasal havuç yoluyla desteklenmeye devam edilecek.

Yeryüzünde kamu çalışanlarıyla gelişen bir millet yoktur. Kamu ontolojik olarak verimsizdir ve konforludur. Konfor hem sistemi ve hem de içindekileri çürütür. Bu yaşıma kadar başında devlet, kamu geçen hiçbir kurumun düzgün ve verimli çalıştığını ve faydalı olduklarını görmedim. Kamuda çalışmak gittikçe cazip olmaktan çıkacak. Hele de gerçekten çalışan ve üretenler için.

En son bak yaşanan olaylara. Doktorlar maaşımız az dedi. Neredeyse % 50 zam aldı en az alan, bazıları %100 . Sonuç. Hala sağlık sistemi göçmüş durumda. Bırak polikliniği, acilde yaşananlara bak yeter. Gerçekten acil bir hasta olsan kesin ölürsün acil kapılarında. Devlette yüksek ücrette versen çalışmıyorlar. Garanti para vaat edilen hiçbir iş ve garanti getiri vaat eden hiçbir sistem ayakta kalamaz ve çöker. Sovyetler’i hatırlayın. Herkesin doktor mühendis olduğu, uzaya mekik gönderen, nükleer füzeli Sovyetler.

Yazının Devamı

ENFLASYON, EVRENSEL GELİR, İSRAF ve İŞSİZLİK..

Asgari Ücret 8500 TL açıklanmış.

Bence çok fazla.

6 ayda enflasyon arayı kapatır.

Yazının Devamı

2023 yılına girerken kafamda deli sorular..

Önceki senelerde, her yıl sonunda bir sonraki yılda yaşanması muhtemel gelişmelerle ilgili tahminlerimi paylaşıyordum. Bu sene paylaşmayacağım, çünkü 2023'le ilgili hiçbir tahminim yok. Benim görebildiğim kadarıyla dünyada ve ülkemizde öngörülmesi en güç seneye giriyoruz. Örneğin yatırım dünyasında neler olabileceğini tahmin etmek çok güç; son birkaç senedir - özellikle Türkiye'de yatırımcılar kafası kesik tavuk gibi bir o piyasaya, bir bu piyasaya saldırıyor: Döviz, emlak/yazlık/ikinci el oto, kripto paralar, nft/metaverse, borsa...

Rakamların nerelere kadar yükselip düşebileceği bir yana; daha temel sorular var: Dövizin değerini kim belirleyecek? Hangi piyasaya ilave vergi gelecek? Piyasalar sıkı denetim altına alınacak mı? Fiyat narhı konacak mı? Fiyat artışları veya alışveriş büyüklükleri sınırlanacak mı? Seçimlere 6 ay kaldı, kimler seçime girebilecek? Sandığa giren oylar girdiği gibi çıkacak mı? Taraflar sandık sonuçları konusunda uzlaşacak mı? Sandıktan çıkanlar koltukları devralabilecek mi? Devralsalar bile hareket alanı ne olacak? Sandık sonuçları seçmenin içine sinecek mi?

Yeni bir pandemi, deprem, orman yangını, sıcak hava dalgası, seller yaşanacak mı? Göçmen/mültecilerin durumu/statüsü değişecek mi? Önümüzdeki sene özel okullara para yetecek mi? Borçlar, kiralar, emekli maaşları ödenebilecek mi? İşyerleri faaliyete devam edebilecek mi?

Yazının Devamı

Başkanlık Sistemi…

Türkiye'ye BAŞKANLIK SİSTEMİ gerekiyor. (Şu anki değil. Böyle bir başkanlık yok. Türk tipi diye bir model yok. Uydurma.)

PARLAMENTER SİSTEM, 1994-2001 dönemi gibi olur. Hiç bir şey düzelmez. Daha da kötü olur.

Gerçek BAŞKANLIK SİSTEMİ, kuvvetler ayrılığını içerir.

Yazının Devamı