Bu hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), beklenen faiz kararını açıklayacak. Uzmanlar, politika faizinin %50 seviyesinde sabit tutulacağına dair genel bir konsensüs sağladı. Bu kararın arkasındaki temel faktörler; yüksek enflasyon, Türk Lirasının (TL) sürekli değer kaybı ve ekonomik büyümedeki durgunluktur. Ancak bu kararın sadece kısa vadeli bir rahatlama sağlayıp sağlamayacağı, uzun vadede ekonomiyi nasıl etkileyeceği sorusu hâlâ akıllarda. Bütün bunların ışığında faiz indirimi için daha erken diyebiliriz.
2024 yılı itibarıyla açıklanan resmi verilere göre Türkiye'de yıllık enflasyon oranı %60 seviyelerinde seyrediyor. Bu yüksek enflasyon, ithalat maliyetlerinin arttırırken iç talebin azalmasına doğrudan etkiler yaratıyor. Ancak iç talepteki daralma ekonomiye tam olarak yansıyamıyor, bunun en önemli sebebi ise ne yazık ki milletimizin içine girdiği tüketim çılgınlığı olarak öne çıkıyor. Kurların ve gümrük vergilerinin arttığı bu dönemde bile ithalata dayalı ürünlerin tüketiminin azalmaması özellikle orta direk olarak adlandırılan gelir düzey için önemli bir tehdit olarak öne çıkıyor.
Türk lirasının dış piyasalarda değer kaybetmesi, ithal malların fiyatını artırırken, enerji ve hammadde fiyatlarında yaşanan artışlar, üretim maliyetlerini yukarı çekiyor. Bu durum da doğal olarak tüketici fiyatlarına yansıyor ve enflasyonist baskıları körüklüyor. Bunun yanında ithalata dayalı devam eden üretim de ekonomimiz için önemli bir tehdit olarak öne çıkıyor, bunun yansıması olarak yaşanan fiyat artışları da milletimiz için önemli bir yük olmaya devam ediyor.