Kanserin en büyük düşmanı bu besinler! Bağışıklığınızı güçlendirmek için günlük diyetinize ekleyerek korunun!
Kanserle mücadelede, dengeli beslenme ve stresin etkili bir şekilde yönetilmesi büyük bir öneme sahiptir. Uzmanlar, obezite ve yanlış beslenme alışkanlıklarının kanser riskini artırdığını vurguluyor ve yüksek kalorili, düşük lifli, işlenmiş gıdalardan kaçınılması gerektiğini söylüyor. Peki, sağlıklı yaşam tarzı için hangi adımları atıyorsunuz?

Kronik stres, yanlış beslenme alışkanlıkları ve obezite, kanser riskini artıran önemli faktörler arasında yer alıyor. Uzmanlar, özellikle yüksek kalorili, düşük lifli ve işlenmiş gıdalardan kaçınılması gerektiğini vurguluyor. Türk Kanser Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Duruman, 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası çerçevesinde, erken teşhis için tarama yapmanın ne denli önemli olduğunun altını çizdi. Peki, Kanserle mücadelede beslenme alışkanlıklarınızı nasıl düzenlersiniz?

KANSER RİSKİYLE MÜCADELE: BESLENME, STRES VE PSİKOLOJİK DESTEK ÖNEMLİ
Türk Kanser Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Duruman, kanserle mücadelede beslenme, stres yönetimi ve psikolojik desteğin önemli rol oynadığını vurguladı. Derneğin, yatağa bağımlı hastalarla ilgilenerek onlara psikolojik destek, diyetisyen desteği, dua alanları ve çocuk odaları gibi imkanlar sunduğunu belirtti. Bu tür hizmetlerin kanserle savaşan hastaların yaşam kalitesini artırmaya yardımcı olduğunu söyledi.
Kanserin Gelişimi ve Günlük Alışkanlıkların Rolü
Duruman, kanserin gelişiminin yalnızca genetik faktörlere bağlı olmadığını, çevresel etmenler ve yaşam tarzı alışkanlıklarının da büyük bir rol oynadığını belirtti. Kanserin çoğu zaman 12-14 yıl içinde ortaya çıktığını belirten Duruman, sağlıklı beslenme alışkanlıklarına özen gösterilmesinin önemini vurguladı.
“Can boğazdan gider” atasözünün yerini, artık “can boğazdan gider” anlamında, kötü beslenmenin kanser riskini artırdığına dair bir uyarı almıştır.

Psikolojik Desteğin Önemi
Kanserle mücadelede sadece hastaların değil, hasta yakınlarının da psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğunun altı çizildi. Duruman, kanser hastalarının yalnız olmadıklarını ve dünya genelinde pek çok kişinin aynı hastalıkla mücadele ettiğini vurgulayarak, psikolojik desteğin hastaların iyileşme sürecine önemli bir katkı sunduğunu belirtti. Aynı şekilde, hasta yakınlarına nasıl daha iyi destek olabilecekleri konusunda seminerler verildiğini söyledi. Bu eğitimler, hastalara ve yakınlarına yanlış anlaşılmaların önüne geçilmesi için büyük önem taşıyor.
Stresin Kanser Üzerindeki Etkileri
Prof. Dr. İrfan Çiçin, stresin kanserin gelişimi üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Stresin, uyku kalitesini düşürmesi ve sağlıksız beslenme alışkanlıklarını tetiklemesi nedeniyle kanser riskini artırabileceğini belirtti.
Kronik stresin bağışıklık sistemini zayıflatarak kanser hücrelerinin daha hızlı gelişmesine yol açtığını belirten Çiçin, uzun süreli stresin vücuttaki hormon dengesini bozarak, kanser hücrelerinin tespitini güçleştirdiğini söyledi.
Kanser Riski Azaltan Temel Besinler
Prof. Dr. Çiçin, kanser riskini azaltmada sağlıklı beslenmenin büyük bir rol oynadığını vurguladı. Antioksidanlar açısından zengin brokoli, havuç ve domates gibi besinlerin hücresel onarımı desteklediğini, tam tahıllar ve baklagillerin ise bağırsak kanseri riskini azalttığını belirtti. Omega-3 yağ asitleri içeren balık, ceviz ve keten tohumu gibi gıdaların ise bağışıklığı güçlendirdiğini ifade etti. Bunun yanı sıra, sarımsak ve soğanın mide ve bağırsak kanserlerine karşı koruyucu özelliklere sahip olduğu ifade edildi.

İşlenmiş Et Ürünleri ve Şekerin Kanser Riski
Prof. Dr. Çiçin, Dünya Sağlık Örgütü tarafından kanserojen olarak sınıflandırılan salam, sosis ve sucuk gibi işlenmiş et ürünlerinin uzun süreli tüketiminin özellikle kalın bağırsak kanseri riski açısından tehlikeli olduğunu belirtti. Ayrıca, aşırı şeker tüketiminin doğrudan kansere yol açmasa da, obezite, insülin direnci ve tip 2 diyabet gibi sağlık problemlerini tetikleyerek, dolaylı yoldan kanserin gelişmesine katkıda bulunduğunu ifade etti.
Egzersiz ve Sosyal Aktivitenin Rolü
Kanser riskini azaltmak için düzenli egzersizin önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çiçin, haftada en az 150 dakika orta düzey egzersizin hormon dengesini koruyarak kanser riskini azalttığını belirtti. Egzersiz yapmak, vücut ağırlığının düzenlenmesine yardımcı olurken inflamasyonu da azaltır. Bunun yanı sıra stres yönetimi için nefes egzersizleri, meditasyon, doğa yürüyüşleri ve hobi edinmenin faydalı olduğunu söyledi.
Sigara ve Alkolün Kanserle İlişkisi
Kanser riskini artıran en önemli etkenlerden birinin sigara kullanımı olduğuna dikkat çeken olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çiçin, sigaranın yalnızca akciğer kanseriyle değil, aynı zamanda ağız, gırtlak, mesane ve pankreas kanserleriyle de doğrudan bağlantılı olduğunu ifade etti. Sigara kullanımını bırakmanın, kanser riskini azaltmada atılacak en kritik adım olduğunu ifade etti. Alkol tüketiminin de kanser riskini artıran önemli faktörlerden biri olduğuna dikkat çekti.