Ekonominin istikrar kazanması için ucuz borç ve varlık zenginliğiyle aşırı güç elde etmişlerin gücünün 'servet vergisi' yoluyla otoriteler tarafından geri alınması gerekiyor. Ancak bu azgın azınlıklar, para babaları, gücü toplumla birlikte çökmeleri anlamına gelecek olsa bile kolayca vermeye niyetli değil.. Batılı otoriteler, holdingleri hatta devletleri iflasa sürüklemekle, kontrolsüz enflasyon arasında imkânsız bir seçim yapmakla yüz yüze. Yaşanan yüksek enflasyonda pandeminin, Çin merkezli tedarik zincirlerinin sekteye uğraması ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali elbette önemli bir rol oynadı, ancak hiçbiri Batı kapitalizminin mantıksız rejim değişikliğini açıklamıyor. Sermayeye ve zombi şirketlere, azgın azınlığa peşkeş çekilmek için hovardaca basılan karşılıksa paraların, insanlığın başına bela olacağı kesindi. Aşırı iyimserlerdi ya da inanılmaz aptallardı veyahut çıkarları ahlaki erozyona sebep olmuştu. Ya da hepsi.

Son 50 yıldır ABD ekonomisi Avrupa, Japonya, Güney Kore, Çin ve diğer gelişen ekonomilerden ticareti sürdürdü ve kârların önemli bir kısmını daha yüksek getiriler arayan Wall Street aldı. Finansçılar özel bankacılık (opsiyon ve türevler gibi) piramitleri inşa edip limanlar, gemiler, depolar, kara ve demiryollarından oluşan küresel labirent kuran şirketleri fonladı. 2008’deki kriz, piramitleri yıkarken labirenti de tehlikeye attı.

Hem bankaları hem de labirenti kurtarmak isteyen merkez bankaları piramitlerin yerine kamu parasını koyarken hükümetler kamu harcamasını, işleri, hizmetleri kısıyordu. Kapital için savurgan bir kapitalizm hatta sosyalizm varken emek için sıkı bir tasarruf vardı. Kar varsıllara enflasyon hayat pahalılığı yoksullaraydı. 

Gelir dağılımı adaletsizliği böyle sürecek olursa fakirler zenginlere eninde sonunda dünyayı dar eder. Dünyanın tüm “lanetli sınıfları” eninde ya da sonunda dünyayı yangın yerine çevirmenin bir yolunu bulacaklardır. Bu düzen böyle gitmez, gidemez. Yakarsa dünyayı garipler yakar. Hükümetler tarafını seçmeli. Zenginler mi sizi oraya getirip size o yönetme erkini veren fakirler mi?

Not 1: “Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisi” insanın en temel gereksinimlerini sıralar. Bu piramitte dördüncü sırada “Saygınlık gereksinimi” vardır.
“Başkaları tarafından kabul görmek” bu gereksinimin en önemli unsurlarından biri.
Bu öyle büyük ve önemli bir ihtiyaç ki, mesela sosyal medya şirketleri bütün paralarını bu ihtiyacı sömürerek kazanıyor.
Sosyal medyada “like” almaya çalışmak, “re-tweet” almaya çalışmak, birilerinin size cevap vermesi hep insanın bu temel ihtiyacını dürtüklemek için icat edilmiş şeyler.
Sevgi ve saygı görme, kabul görme açlığımız hepimizin ortak zaafı.

Ortaokulda beğendiği kız çocuğunun ilgisini çekmeye çalışan erkeğin o kızın kafasına tebeşir atması en meşhur örneklerdendir. İlgi çekmenin yollarından biri de provokasyon yapmak.

Bir Arap gazetesinde Türkiye veya İstanbul’la ilgili övücü makale çıksa haberimiz bile olmaz, olsa da umursamayız da bir kıytırık Fransız dergisi İstanbul’u övse hemen Türk basını alır onu haber yapar.
Bu tutumu Batı karşısındaki aşağılık kompleksiyle de bağlantılı görmek mümkün ama esas rol oynayan şey kabul edilme/kabul görme arzusu.

Not 2: GSYH verilerine göre ücretlilerin gelirden aldığı pay 2018 yılında yüzde 33,2 seviyesindeyken bu oran 2022 yılında yüzde 24,6’ya kadar gerilemiştir.

Not 3: Hiçbir hükümet, sermaye kontrolleri ve kura müdahalelerin doğruluğundan tam emin olamıyor, bir yap-boz durumu oluşuyor; bu yüzden sık sık alınan kararlar tashih edilir ve kurda kontrol sağlamak amacıyla çıkılan yolda, kontrol elden kaçar.

Gidişatı düzeltme adına alınan her kur ve sermaye kontrol kararı, işleri biraz daha bozar; bu, denenmiş ve bilinen bir olgudur; uygulamaya mecbur kalanların zevali kesindir.

Not 4:  Para nedir sorusuna vereceğiniz cevapla Tanrı nedir sorusuna vereceğiniz cevabı yan yana koyun % 100 e yakın benzerlik bulacaksınız demişti bir büyük adam vaktinde. Ne demişti yan masada oturan hafifçe kıvrılıp başını yana çevirerek: Cash on the table, hayatım, cash on the table. Nakit Para masadaysa sıkıntı yok her tarafımla açığım sana. Ambiance var  para varsa..

Not 5: Sarhoşun biri otobüse binmiş. başlamış bağırmaya;
-"heyyytttttt lannn. bak bu öndekilerin hepsi boynuzlu, ortadakilerin hepsi ibne, arkadakiler de pezevennkkk" demiş.
bunu duyan iri yarı şoför de çoott diye frene basmış. yerinden fırlayıp, bir anda sarhoşu yakasından tutup cama yapıştırmış ve sormuş;
-"lann!! kim o boynuzlu, pezevenk kim, ibne kim lann? şimdi söyle!!" demiş.
tabii sarhoş iri yarı adamı görünce;
-"ne biliimm abijim, öle bi fren yaptın ki şimdi hepsi birbirine karıştı."

Not 6: Kolay para kazanmanın iki yolu vardır, oynamak ve uyuşturucu ticareti. Bir gün bu iki faaliyeti de mali enstrümana çevireceğiz, belki o zaman herkes kolay para kazanır. O güne kadar, bilmedikleri enstrümanlara yatırım yapanların ortalama %75’i yolunacak.

Not 7: Tüm sokak başlarına asılması gereken  rahmetli Atatürk’e ait olan şu sözdür:

"Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdur."

Not 8: Askeri güç ya da veto gibi en son dakikada kullanılacak kozları her defasında daha ilk baştan tedavüle sokarsanız bir gün tehdidinize inandırmak için ‘şaka yapmıyorum bak’ demek zorunda kalırsınız. Sözünüzü yerine getirmediğinizde de değer kaybeden sadece sizin sözünüz değil temsil ettiğiniz ülkenin itibarı ve inandırıcılığı olur.

Not 9: İsveç ve Finlandiya’ya karşı büyük bir zafer elde ettiysek imza töreninde, bu niye heyetimizin yüzüne vurmuyordu? "Bi tanesi, yüze vurur ifadesi” demiyor muydu şarkı!

Not 10: Televizyonlarda, çocukları canlı yayınlara teşvik eden Turkcell reklamları yayınlanıyor. 
Dünyanın bir numarasına yerleşen Çin’deki, çocukların sosyal medya ve internet kullanımı kısıtlamalarının aynısının ülkemize de gelmesini destekliyorum.

Not 11: “Umutsuzluğa teslim olma! Yoksa, yüreğinle konuşmana engel olur.” (Paul Coelho, Simyacı) 

Not 12: Özel hastanede çalisan bir arkadaşım, hastanenin 3 acil doktorunun işine son verip, onların yerine 3 Suriyeli doktorun işe başladığını söyledi. 
Tabii çok daha düşük bir fiyata..  
Sıgınmacıların yarattığı bir diğer sorun da her alanda ucuz iş gücü sıkıntımız oldu. Ve fakat kendi Türk doktorlarımızın tutkularını kaybedip sadece paraya tamah etmesi de çok rahatsız edici ve yabancı doktor çalıştırma meselesinde katkıları var. Tabii Suriyeli doktorların çaresizliğini fırsat bilip emeği ucuza satın almanın ahlaksızlığı da ayrı bir mesele..

Not 13: İlk maymun çiçeği vakamız görülmüş 30 Haziran 2022 itibarıyla.
Temastan kaçınmakta fayda var.

Not 14: Bazen hayatta gücünün yettiğini alıp yola devam etmen gerekiyor. Yorgunluk çöktü ülke insanının  üzerine bu süreçte. Toparlanıp sonraki raundlarda dinç olmak lazım. Hayırlısı nasip demek klişe hale gelse de dile en çok yakışan sözler okur bazen. Dağlara yaslandığımız akşamlar yok artık. Zamanın ruhunun bizden olduğu bir zamanda beklentilerin tamamı karşılanır umarım. Ümit ederim en yakın zamanda ülkece de ekonomik zorlukların üstesinden gelmiş oluruz. Topyekün bir kurtuluş topyekün bir refah diliyorum.

Not 15: Asgari Ücret 329$ oldu.

Ben daha fazla bekliyordum. Sanki 6000 TL gibi olur diyordum ama...

Aslolan, DEVALÜASYON sürecinin bitmesi, FAİZLERİN artması ve stabilizasyon sağlanması.

Not 16: Buket Aydın-Demirören-Emir Sarıgül bir de kocası arasında üçgen olmuş son haberlere göre. İç açıları toplamı 180 derece mi yoksa daha dar ya da dik 90 mı bilemem ama; rahmetli dedem; “Dünya kadar malın olacağına fındık kadar kukun olsun, yeter ki cömert paylaşımcı ol.” derdi. Ben de ekliyorum: Güzellik de bir iktidar biçimidir.

Sivri Dil