Stockholm’de “Stockholm sendromu”nun yaşandığı binada yeniden farklı duygularla bulunmak

Stockholm’de Ağustos 1973'te bir yaz günü, bugün Nobis Oteli olan Norrmalmstorg'daki Kreditbanken'de çalışan dört kişi rehin alındı. 

Tartışılan bankacılık dramı, İsveç'i yaklaşık altı gün boyunca heyecanlandırdı. 

I M G 4974

23 Ağustos saat 10'da, soyguncu Jan Erik Olsson, Svenska Kreditbanken Norrmalmstorg ofisine girdi. Çatıya ateş etti ve üç kadın ile bir erkeği, hepsi bankacı, rehin aldı. 

Polis geldiğinde, soyguncu üç milyon kron nakit ve Norrköping hapishanesinden stajyer Clark Olofsson'un serbest bırakılmasını istedi. 

Hükümet ona izin verdi, ancak soyguncu rehinesiyle ücretsiz barınma talebinde bulunduğunda reddedildi. 

I M G 4892

Altı günlük süreçte soyguncular rehinelerle iyi ilişkiler kurdu. 

Hatta polisin bankaya operasyon düzenleyeceğini anlayan rehineler, onları rehin alan soyguncuları uyarıyordu. 

130 saatin sonunda bankadan içeriye gözyaşartıcı gaz pompalandı. Kurtulan rehineler, soyguncuların savunma giderleri ve avukatlık ücretlerini bile karşıladı. 

Gazeteler, "Bankadan para çalınmadı ama bazı insanların kalbi çalındı." manşeti attı. 

I M G 4858

Rehinelerden biri, serbest kaldıktan sonra nişanlısını terk edip soyguncuyla evlenmek için onun hapisten çıkmasını beklemesi filmlere konu oldu. 

Bu olay üzerine tanımı ilk kez psikiyatr Nils Bejerot tarafından yapılan psikolojide “Stockholm sendromu” olarak literatüre girdi. 

Ve tüm bu olaylar, yazının başında dediğim gibi, bugün Nobis Otel olarak hizmet veren binada meydana geldi. Yıllar önce bir vesile ile Volvo’dan Ebru Ekşi, gazeteci Levent Özçelik, sanatçı İlhan Erşahin ve gazeteci Ertuğrul Özkök Stockholm’e geldiğimizde bu otelde konaklamıştık. 

Yıllar sonra yine Stockholm’e gelince aynı otelde soluğu aldım. 

Soğuk bir Stockholm gününde otel odasında bu yazıyı yazarken, Stockholm sendromunun sadece bireysel değil, geniş kitlelerin de yaşadığı bir durum haline geldiğini düşünüyorum. 

I M G 4859

Örneğin, ABD'nin önde gelen sağlık sigortası şirketi UnitedHealthcare'in Üst Yöneticisi (CEO) Brian Thompson'ı öldürdüğü gerekçesiyle "terör eylemi olarak cinayet işleme" suçlaması yöneltilen Luigi Mangione’ye hayranlık duyan milyonlarca insan var. 

26 yaşındaki Luigi Mangione’nin ölüm cezası dahi alabileceği söyleniyor. 

Luigi’nin kaslı vücudu son günlerde manşetleri süslerken, hayatının film olacağı konuşuluyor. 

Mahkeme salonu dışında insanlar “suçsuz, serbest kalmalı…” pankartları taşıyor. 

Bu olay tam manasıyla Stockholm sendromunu yansıtıyor mu? Üzerinde tartışılır, ancak suçluya aşık olma, insanoğluna özgü bir duygu. 

Netflix'teki “Clark” dizisini izlerseniz bu sendromun hikayesini daha kapsamlı öğrenirsiniz.