Ülkemiz son zamanlarda sadece seçime odaklanmış durumda. Özellikle seçimlerin ikinci tura kalması ile gündem tamamen seçim odaklı bir hal aldı. Tabi ki ekonomik gelişmelerde bu durumdan nasibini aldı ve piyasalarda ki hareketlilik durma noktasına geldi. Herkes hamle yapmak için seçimi beklemeye ve sonuçlarını tahmin etmeye çalışıyor. Seçimin ilk turundan önce piyasalarda hisse bazlı ayrışmalar yaşandı ve piyasa genel olarak volatil bir izlenim verdi. Ancak ikinci turun kesinleşmesinden beri piyasalar halen yönünü tam bulamamış bir halde ve kararsız yatırımcının ağırlığında ilerliyor.
Özellikle son hafta bankalarla ilgili getirilen düzenlemeler ve bu düzenlemelerin sektör bazlı yansımaları, bankacılık sektörünü ciddi bir baskı altına aldı. Seçim sonrası ise piyasanın nasıl bir şekil alacağı ya da ekonomi yöneticilerinin hangi ekonomik modelleri benimseyeceği halen belirsizliğini korumakta ve bu durum piyasaları daha da kararsız hale getirmeye devam ediyor. Özellikle kararsız yatırımcının genel piyasalardan çekinmesi sebebiyle sermaye hareketliliği azalarak durma noktasına gelmiş durumda. Özellikle borsa geçtiğimiz haftalardaki dalgalanmamalara benzer hareketleri bolca görecek gibi duruyor. Seçim sonuçlarına göre pozisyon alanlar ile seçim sürecinde yaşanan gelişmelere karşı tepki olarak yapılan alım ve satımlar piyasayı etkileyerek sert hareketlere sebebiyet vermeye devam etmektedir. Özellikle piyasalardaki işlem hacminin ani artış ve düşüşleri; piyasa fiyatlarında da sert hareketlere sebep olmaktadır.
Geçtiğimiz haftalarda Biden ile Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy'nin görüşmesi başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa piyasaları olmak üzere olumlu gelişmelere sebep oldu. Yakın zamanda yaşanan bankacılık krizinin etkilerini de kısa sürede telafi eden ABD’de, küçük bankalar yeniden mevduat toplamaya başlayarak işlemlerini arttırdı. Bu durum ABD genelinde hizmet veren dört binden fazla bankanın da piyasada aktif olmasını sağlayarak, piyasayı canlı tutuyor.
ABD gündeminde olan bir diğer konu ise, ABD başkanının Çin ile ilişkilerin hızlanacağını açıklaması ve Asya piyasalarına pozitif bir sinyal vermesidir. Açıklama sonrası Asya piyasalarında da önemli bir hareketlenme oldu; Japon Nikkei endeksi %0,38, Hong Kong endeksi %1,42 ve Şanghay endeksi %0,18 civarında yükseliş kaydetti ve ABD 10 yıllık tahvil faizi %3,72 seviyelerini test etti. Dolar endeksi ise yaşadığı düşüşün ardından Asya seansında sakin bir seyir izledi.
Ülkemizi en çok ilgilendiren konulardan olan dolar endeksi ise geçen Eylül ayında başlayan yükseliş trendinin sonlanması ile izlediği yükseliş trendinin aksine yeniden düşme eğilimine başladı. 114 seviyelerini test eden Dolar Endeksi (DXY), tekrardan 102 seviyesini gördü. Genel olarak diğer para birimlerinden değerli olan dolar; özellikle ABD’nin yaşadığı bankacılık ve kamu borçlanması krizleri ile baskı altına girdi. Eğer bu krizle kronikleşir ve derinleşirse dolar hızlı bir değer kaybı sürecine girebilir ve altın tekrardan güvenli liman haline gelerek yükselişe başlayabilir.
Ülkemiz açısından ise durum daha farklıdır. Bir süredir devam eden faizleri düşük tutma politikası sebebiyle cari açık artmakta ve hazine yük altına girmektedir. Bunun yanında kur korumalı mevduatın yoğun ilgi görmesi ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) beklenenin aksine dalgalı kur rejiminde olmaması gereken şekilde kur politikalarına baskı uygulayarak döviz satışını kısıtlaması da artı yükler yaratmaktadır. Bu durum TCMB’de bir döviz sıkıntısı yaşandığını göstermektedir. Tahminler yılı sonunda bütçe açığının 1,5 trilyon liraya ulaşacağını beklemektedir. Bunun yanında beklenen büyüme tahminleri ise yüzde 1,5 ile 1 seviyesindedir. Faizi düşük tutmak için dövize uygulanan baskı sonrasında piyasadaki döviz satışı devamlı olarak baskılanmaktadır. Döviz ihtiyacı olanlar bankalardan talebini karşılayamayınca ihtiyaçlarını serbest piyasadan karşılamaya çalışmakta ve bu durum döviz karaborsası yaratmaktadır.
Seçim sonrasında ise yeni dönemin ekonomik politikaları, ekonomik itibar konusunda yapılacak hamleler, dövize dayalı mevduatların ne olacağı konusunda fikirleri ve ülke içindeki döviz hareketliliğinin ne olacağı dolar endeksinin geleceğini belirleyecektir. Bunların yanında bir diğer önemli piyasa olan kripto piyasalarda ise korku temelli düşük işlem hacmi görülmektedir. Özellikle seçim döneminde artan korku endeksi ile yatırımcıların kripto yatırımlarından kaçınması muhtemeldir.