Ukrayna ile Rusya savaşının başlamasının ardından para piyasalarında önemli hareketlenmeler oldu. Batılı ülkelerin Rusya’ya karşı uyguladığı yaptırımlar sonucunda önemli ekonomik stres oluştu. Bu yaptırımlardan en etkilisi dünyada rezerv para birimi olan doların Rusya tarafından kullanılmasının kısıtlanmasıdır. Bu kısıtlanma bir anlamda Rusya’nın dünya ticaretinden soyutlanması demektir. Küreselleşme ile beraber dünyada Rusya çapındaki bir ülkenin küresel ekonomiden soyutlanması sadece Rusya için değil dünya için sorun teşkil edecektir.

Savaşın dördüncü gününde Rus birlikleri Ukrayna topraklarında önemli bir ilerleme kaydetti. Dün itibari ile başkent Kiev’i bombalamaya başlayan Ruslar, ülke genelinde önemli bir direnişle karşılaştı. Ukraynalılar ülkelerini korumak adına askerlik şubelerine akın ederken, devlet bütün gönüllülere silah dağıtarak direnişe dahil etti. Rusya yanlısı Çeçen lider Kadirov’un Rusya’nın yanında savaşa katılmasının ardından Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü (NATO) Ukrayna’ya yardıma hazır olduklarını bildirdi. Birçok ülke Rusya’ya yaptırım uygularken, Ukrayna’ya ise silah ve hava savunma sistemi yardımı gerçekleştirdi.

Kuzeyimizde, Karadeniz’in ötesinde yaşanan bu savaşın en çok etkileyeceği ülkelerin başında şüphesiz Türkiye gelmektedir. Dünya genelinde artan emtia fiyatları, turizmde yaşanacak krizler ve tarımsal sıkıntılar ülkemiz üzerinde oluşacak doğrudan etkilerdendir. Savaşın ilk etkisi dünya çapında artan petrol ve doğalgaz fiyatlarında görülmektedir. Kısa sürede petrolün varil fiyatında önemli artışlar yaşanmıştır. Dünya çapında arz endişesi ise emtia fiyatları üzerindeki baskıyı arttırmaya devam etmektedir.

Rusya birçok madende dünyanın önemli üreticilerinden biridir. Özellikle Rusya, paladyum ve altın konusunda dünyanın en önemli üretici ülkelerdendir. Bunun yanında çelik, bakır, nikel, kobalt, alüminyum ve platin madenleri de Rusya’nın büyük bir payı olduğu madenlerdir. Bu sebeple Rusya’nın geri çekilmesi emtia piyasalarında önemli arz kayıplarına sebep olacak ve fiyatların hızla yükselmesini sağlayacaktır. Bu durum ayrıca bu madenlerin kullanıldıkları sektörlerde de sıkıntılara sebep olacaktır. Mesela paladyum gibi araç çiplerinde kullanılan bir madende yaşanacak arz sıkıntısı tüm dünyada otomotiv sektöründe sıkıntı yaratacaktır. Bu durum enerjide dışa bağımlılığı yüksek olan bizim gibi bir ülke için ciddi ekonomik yük anlamına gelmektedir.

Artan enerji fiyatları Türkiye’de ekonomik bir baskı yaratacak bu durumda enerji fiyatlarını arttırarak vatandaşın faturalarına yansıyacaktır. Yaşanan son yakıt zamları da bunun en net göstergesi olmuştur. Ülkemiz için bir diğer tehlike ise turizmde yaşanacak olan durgunluk ihtimalidir. Ülkemize her sene gelen yaklaşık 30 milyon turistin 4 milyondan fazlası Rus turistlerden ve 2 milyondan fazlası Ukraynalı turistlerden oluşmaktadır. Yani bu iki ülkenin Türkiye turizmindeki yeri genel toplamın yüzde 20’sidir. Bu sebeple bu iki ülkenin savaşması bizim için önemli bir turizm gelirinin kaybolması anlamına gelmektedir. Bu sebeple zaten zor günler geçiren ekonomimiz bir nebze rahatlatan turizm gelirlerinde önemli bir kayıp yaşayabilecektir.

Savaşın ülkemiz ve dünya için bir diğer önemli sonucu ise olası bir gıda krizidir. Ukrayna ve Rusya, dünya çapında buğday, tahıl, mısır ve Ayçiçek için en büyük üreticilerindendir. Bu sebeple dünya çapında önemli bir gıda krizinin yaşanması kaçınılmazdır. Ukrayna yüzyıllardır Avrupa’nın tahıl ambarı olarak isimlendirilen bir ülke. Türkiye buğday ithalatının yüzde 85’ini, Lübnan yüzde 50’sini, Libya yüzde 43’ünü, Tunus ise yüzde 32’sini Ukrayna’dan gerçekleştirmektedir.

Dünya genelinde ise buğday ihtiyacının en az yüzde 10’u Ukrayna’ya bağlı 14 tane ülke bulunmaktadır. Yaşanan savaş ile beraber Ukrayna’nın buğday üretimi ciddi zarar görmektedir. Bu sebeple dünya genelinde buğday fiyatları hızla artmaktadır ve daha da artması beklenmektedir. Öte yandan dünya genelinde son yıllardaki atağıyla dünya çapında önemli bir üretici haline gelen Rusya ile beraber Ukrayna dünya buğday ihtiyacının dörtte birini üretmektedir. Buğdaydan sonra en çok etkilenecek gıdalar ise Ayçiçek ve mısırdır. Ukrayna dünyanın en büyük Ayçiçek yağı üreticilerinden biridir. Ayrıca küresel çaptaki mısır ihtiyacının ise yüzde 16’sını Ukrayna üretmektedir. Ülkemiz ise kendi ihtiyacı olan ayçiçeğinin sadece yüzde 64’ünü üretebilmektedir.

Geri kalan yüzde 36’sını ise ithal etmek zorundadır. Bu ihtiyacın ise yüzde 70’lik bölümü Ukrayna ve Rusya’dan sağlanmaktadır. Savaşın bir diğer küresel etkisi de kripto para piyasalarında görülmektedir. Kripto paralarda ortalama yüzde 10 seviyesinde düşüş yaşanmıştır. Bunun yanında küresel altın fiyatlarında hızlı bir yükseliş gerçekleşmiştir. Bunun sebebi insanların kripto paraları güvenli görmemesi ve kriz anında altın gibi daha güvenli rezerv yatırımlara yönelmek istemesidir. Altın fiyatları belirsizlik dönemlerinde yatırımcılar tarafından güvenli liman görülmesi sebebiyle değişkenlik göstermektedir.

Ülkemizde ise durum farksızdır. Özellikle son günlerde ekonomik bir darboğazdan geçen ülkemiz için savaşın etkisi ile kırılganlık artmaktadır. Özellikle son zamanlarda rekor kıran ve kur korumalı mevduat sistemi ile dengelenmeye çalışılan kur oranları savaşla beraber artış trendi göstermektedir. Döviz artışı ülkemiz için maliyet yükü demektir. Zaten maliyet enflasyonunun güçlü olarak yaşandığı ülkemizde bu durum enflasyon yükünü yükseltecek bir etki yaratacaktır. Bu sebeple Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) piyasaya müdahale ederek döviz kurlarını kontrol altına almalıdır. Bu bir süredir devam eden düşük faiz politikasından uzaklaşmaya sebep olabilecektir. Bunun yanında Borsa İstanbul’da da (BİST) dünya borsalarına paralel olarak savaş haberi ile yüzde 8 seviyesinde kayıp yaşanmıştır.

Savaşın yaşattığı bu ekonomik baskının etkisi hemen geçmeyecek ve bir süre devam edecektir. Bu sebeple ülkemiz için döviz kurları ve enflasyon oranı kontrol altına alınmalıdır. Bunun yanında beklenen gıda krizine karşı hazırlık yapılmalıdır. Ayrıca gıda ile enerji ihtiyaçlarına Ukrayna ve Rusya dışında alternatifler düşünülmelidir. Bu sebeple önümüzdeki günlerde ülkemizin bu gergin ortamdan zarar görmeden çıkması için atacağı adımlar çok önemlidir.