Doğal haliyle Nil Nehri aslında kırmızı değil. Nehir suları, içindeki mineraller ve organik maddeler sebebiyle açık sarımsı bir renge sahip. Fakat, Nil Nehri'nin bazı zamanlarda kırmızı renkte göründüğü de olmaktadır. Peki ama Nil Nehri neden kırmızı oluyor? Birkaç sebebi var.
“Kanlı yağmur” olayında atmosfere karışan kirletici maddeler ve toz nedeniyle Nil Nehri zaman zaman kanlı gibi kırmızı görünür. Kanlı yağmurun yeryüzüne dönüşünde Nil Nehri suları kırmızıya döner.
“Alg patlaması” ise sulardaki renk değişimlerinde en yaygın görülen nedendir. Alg patlaması, sudaki alg popülasyonunun ileri seviyede çoğalması sebebiyle yaşanan doğa olayıdır. Alg patlamaları, Nil Nehri ya da başka nehir sularında da görülebilir. Algler nehrin sularının kırmızı, kahverengi ya da yeşil renkte görünmesine yol açar. Alg patlaması kaynaklı kimi kahvergenkli görünüme sahip olan nehirler “kirli” ya da “çamurlu” gibi algılanabilir ama gerçekte su çok temizken bile çamurlu bir görüntüye sahip olabilir.
“Kanlı Nil” olayı ise 2023 yılında Sudan’ın Mavi Nil bölgesinde yaşanan kabile çatışmalarının şiddetini anlatmak için kullanılan bir ifadedir. Gerçekte kanlar Nil Nehri’ne karışmıştır ve karıştığı bölgede gözle görülebilecek yoğunluğa sahip olduğu bilinir ancak Nil Nehri boyunca kan yoğunluğunun ve kırmızı rengin hakim olduğu asla söylenemez. Nil Nehri’ndeki su hacmi, akış gücü ve sirkülasyon yoğunluğu dikkate alındığında bunun mümkün olmadığı kolaylıkla düşünülebilir.
Her yıl Faroe Adaları'nda gerçekleşen ve dünyayı ayağa kaldıran kanlı balina avında dahi, nehir gibi akışa sahip olmayan denizin sahil boyunun kırmızıya büründüğü düşünülürse, Nil Nehri’nin de insan kanıyla kırmızıya dönüştüğünü söylemek imkansız olur.
Buna rağmen hem kabileler arasındaki şiddetli çatışmalar hem can kaybı sayısının çokluğu hem de “Nil Nehri kana boyandı” olarak konunun uluslararası kamuoyuna yansıtılması, Nil Nehri'nin çevresindeki 11 ülkede endişeye sebep oldu. Özellikle Nil Nehri’nin sularını paylaşan Mısır, Sudan ve Etiyopya’da bu durum, bir sorun haline geldi.
Mısır, Sudan ve Etiyopya arasında siyasi krize yol açan ve bölgede tansiyonu yükselten Hedasi Barajı ile ilgili olarak da Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi “Nil Nehri kırmızı çizgidir” ifadesini kullanmıştı.
NİL NEHRİ’NİN ÖZELLİKLERİ
Afrika kıtasının en uzun ve en etkileyici nehirlerinden biri olan Nil Nehri, dünya üzerindeki en uzun nehir olarak biliniyor. 6.853 kilometre uzunluğundaki bu nehir, özgün bir özelliğe sahip: güneyden kuzeye doğru akışı. Bu özelliği ile Nil, Afrika'nın güneyindeki yağmur ormanlarından kuzeyindeki kurak çöllere kadar uzanan geniş bir coğrafyaya hayat veriyor.
Nil Nehri, yolculuğu sırasında Afrika'nın 11 farklı ülkesinden geçiyor ve nihayet Akdeniz'e ulaşıyor. Güneyden kuzeye doğru bu ülkeler Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Tanzanya, Burundi, Ruanda, Kenya, Uganda, Güney Sudan, Etiyopya, Eritre, Sudan ve Mısır olarak sıralanıyor.
Nehir, geçtiği ülkeler için hayati öneme sahip. Tarımsal faaliyetler, içme suyu temini ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlar için vazgeçilmez bir kaynak olarak değerlendiriliyor. Nil Nehri'nin sunduğu bu imkanlar, bölge halkının hayatını doğrudan etkiliyor ve kalkınmalarına katkıda bulunuyor.
Nil Nehri, sadece coğrafi bir olgu olmanın ötesinde, Afrika'nın tarihine ve kültürüne de derin izler bırakmıştır. Özellikle Mısır Uygarlığı, Nil Nehri'nin sunduğu doğal kaynaklardan yararlanarak tarih sahnesindeki yerini almıştır. Nehrin kıyılarına inşa edilen piramitler ve tapınaklar, Mısır Uygarlığı'nın en önemli tarihi eserleri arasında yer alır. Bu bakımdan Nil Nehri, sadece bir doğal güzellik değil, aynı zamanda bir medeniyetin beşiği olarak kabul edilir.