Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı. Tutuksuz sanık Emniyet Müdürü Necdet Ç, 2016'da Bora Kaplan ve örgüt üyeleri tarafından 2 gün alıkonularak işkenceye maruz kaldığını öne süren Erkan D'nin iddialarıyla ilgili savunma yaptı.

“SİZ ŞAHSI GÖNDERİN, İKİ GÜNE ESAT KARAKOLUNA GÖNDERİYORUM”

Olay tarihinde görevli olduğu Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğüne bir kişinin gelerek şikayetçi olduğunu görevli komiserden öğrendiğini belirten Necdet Ç, "Gasp Büro Amirini aradım, kendisine durumu söylediğimde, 'Konuyu zaten biliyorum. Siz şahsı gönderin, iki güne Esat karakoluna gönderiyorum.' dedi. Ben de bu şekilde komiserime talimat verdim." şeklinde konuştu.

“DİŞLERİ SÖKÜLMÜŞ BİR ŞAHISLA KONUŞSAM MUHAKKAK HATIRLARIM”

Necdet Ç, Erkan D'yi Esat karakoluna gönderdiklerini ve ertesi gün konuyu merak ettiği için komiserlerden biriyle görüştüğünü söyleyerek, "Komiser bana, 'Şahıs susma hakkını kullanmak istedi.' dedi. Ben de şüphelenerek ekibime 'Tekrar şahsa ulaşmaya çalışalım.' dedim. Şahısla konuştuğumu hatırlamıyorum. Çünkü eziyet görmüş, vahşice dişleri sökülmüş bir şahısla konuşsam muhakkak hatırlarım." beyanında bulundu.

"SÜLEYMAN SOYLU İTİBARSIZLAŞTIRILMAK İSTENDİ"

Tutuklu sanık Tansel Aktan ise 15 Temmuz'da TRT'nin önünde Bora Kaplan'ın yanındaki uzun namlulu, çelik yelekli kişinin kendisi olduğunu söyledi. FETÖ'nün o günden beri bu dosyanın altyapısını hazırladığını öne süren Aktan, şöyle devam etti:

“17-25 ARALIK'IN ALTYAPISINI HAZIRLADIKLARI DAHA SONRA ORTAYA ÇIKTI”

"Süleyman Soylu itibarsızlaştırılmak istendi. Şu anda 2011-2013'te yaşananlar yaşanıyor. O zaman da her hafta böyle çeteler çökertiliyordu. 17-25 Aralık'ın altyapısını hazırladıkları daha sonra ortaya çıktı. Burada neyin altyapısını hazırladıkları da 2-3 yıl sonra anlaşılır. Kimin kim olduğunu zaman gösterecek."

“UFUK KOMİSER KENDİSİNE DİKKAT ETSİN”

Bora Kaplan'a yapılan operasyonda Kaplan'ı yere yatıran Komiser Ufuk'un kurban olduğunu iddia eden Aktan, "Emniyette bana, 'Ufuk'u öldürmeyi düşünüyormuşsunuz.' denildi. 'Ben devletçiyim, böyle bir şeyden utanç duyarım.' dedim. Ufuk komiser kendisine dikkat etsin. Onu öldürüp, bizim üzerimize atabilirler." iddiasında bulundu.

“YASA DIŞI BİR ŞEY YAPTIĞINA HİÇ ŞAHİT OLMADIM”

Bora Kaplan'ın yakalandığı esnada arabayı kullanan sanık Uğur Pekşen, "Emekli askerim. Suç örgütüne üye olmakla suçlanıyorum ama değilim. Bir yıldır Bora Kaplan'a ait olan toptan gıda deposunda çalışıyorum. Akşam da depoda bekçilik yapıyorum. Yasa dışı bir şey yaptığına hiç şahit olmadım." diye konuştu.

MAHKEME BAŞKANINDAN SORU

Mahkeme başkanının "Şu an aktif görev yapan askereler bile iki dolu şarjör ve iki silahla gezmiyor, sen niye geziyorsun? Araçta telefonun bulunmuş, polislere teslim etmemişsin, şifreyi de vermemişsin neden?" sorularına cevap veren Pekşen, şu beyanda bulundu:

“SUÇ ÖRGÜTÜ ÜYESİ DEĞİLİM”

"Meslek alışkanlığı efendim. Benim kötü bir niyetim yoktu. Ben vatanını seven bir insanım. Şifremi vermeme sebebim ise ailemin fotoğrafları var, özel fotoğraflarım var, o yüzden vermek istemiyorum. Kararlıyım. Suç örgütü üyesi değilim. Beraatimi talep ediyorum."

Pekşen'ın savunması üzerine mahkeme başkanı, Bora Kaplan'a, "Esenboğa Havalimanı'nda yakalandığın beyaz renkli aracın neden zırhlıydı?" sorusunu yöneltti.

“BENİM ARABAMA BOMBA ATSANIZ DAHİ İŞLEMEZ”

Sanık Kaplan, çalışanlarını korumak amaçlı bu önlemi aldığını söyleyerek, "Biz ticaret yapıyoruz, para taşıyoruz. Duyuyoruz haberlerde. Adamı çevirmişler, gasbetmişler, öldürmüşler. Çalışanlarımın başına da böyle bir iş gelmesin diye bankadan para çekilirken de bu aracı kullanıyorduk. Ayrıca benim silaha ihtiyacım yoktur. Benim arabama bomba atsanız dahi işlemez. Araç tamamen kendimi savunma amaçlı." dedi.

DURUŞMA ERTELENDİ

Sanık beyanlarının ardından ara kararını açıklayan mahkeme başkanı, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına ve tutuksuz sanıkların adli kontrol tedbirlerinin devamına hükmetti. Duruşma, 22 Nisan Pazartesi gününe ertelendi.