Öncelikle tüm okuyucularıma merhaba… Bu haftadan itibaren her hafta “Ekran Haber” sitesinde ülkemizin nadide şehirleri ile dünyada gezilip görülmesi gereken yerlere ilişkin bilgileri içeren gezi yazıları ile karşınızda olacağım. “Dünyada gezilecek yerler çok fakat zamanım çok yok” diyenler için en pratik gezi önerilerim umarım sizlere faydalı olur. O zaman başlayalım ilk gezi durağımız olan güzel Bakü’ye…
İlk yazıyı hazırlarken nereyi yazmalıyım derken hem ekonomik bir gezi olması hem de bize yabancı olmayan ve İstanbul, İzmir ve Ankara’dan direkt ulaşım imkanı ile pasaportsuz ve vizesiz gidilmesi mümkün Bakü ile başlamanın en isabetli tercih olacağını düşündüm ve Bakü ile gezimize start verelim istedim.
ÇOK KATMANLI TARİHİ MİRAS
Bakü, para birimi Manat olan, Azerbaycan’ın Hazar Denizi’nin batı kıyısında ve ülkenin Gence’den sonra başkenti olan çok önemli bir kentidir. Tatilini ucuza getirmek isteyenlerin Bakü’nün özellikle dışına doğru gittiklerinde zengin tarihine ilişkin çok sayıda şaşırtıcı bilgi ile karşılaşması mümkündür. Abşeron Vadi arazisinde bulunan çok sayıda arkeolojik buluntulardan Bakü’nün çok zengin ve katmanlı bir tarihi mirasa sahip olduğunu görüyoruz. 5. ve 7. yüzyıllarda Sasani egemenliğindeki kentte, 12. yüzyıldan itibaren İç Şehirdeki sarayı da meşhur olan Şirvanşahlar’ın egemenliğine rastlıyoruz. Bakü daha sonra bir süre Moğol istilasından payını almış. Ardından 1501 yılında Şah İsmail döneminde Safevilerin hükümranlığına girmiş. Bir süre Osmanlı egemenliğinde kalsa da, daha sonra yine el değiştirerek Safevilerin eline geçen Bakü, özellikle Safevi Hanlığının kudretli hükümdarı Şah Abbas (1571-1629) döneminde imar faaliyetleri ile önemli bir İslam kenti haline gelir. 18. Yüzyılda İranlılar ile Ruslar arasındaki savaşlar sonrasında bizim deli dediğimiz aslında büyük bir devlet adamı olan I. Petro döneminde, 1723 yılında Bakü Rus topraklarının bir parçası haline gelir. Bir süre bağımsız Bakü Hanlığı kurulduysa da, 19. yüzyılda İran ile Rusya arasındaki “Gülistan Anlaşması” ile tekrar Rus topraklarının bir parçası olur Bakü. 1917 yılında Lenin liderliğindeki Ekim Devriminin karmaşası sırasındaki fırsattan istifade eden İngilizler tarafından işgal edilen kent, 1918 yılında Kafkas İslam Ordusu’nun desteği ile bağımsızlığını ilan eden Milli Azerbaycan hükümetine Sovyetlerce son verilmesinden sonra Azerbaycan Sosyalist Cumhuriyeti’nin başşehri haline gelir. Sovyetlerin dağılması, soğuk savaşın sona ermesiyle çeşitli katliamlara sahne olan çatışmalar sonrasında 18 Ekim 1991 yılında bağımsızlığına kavuşan Azerbaycan’ın başkenti olarak seçilir…
ŞAİRLER KENTİ…
Azerbaycan sadece çeşitli doğal kaynakları ile değil aynı zamanda zengin sanat ve kültür hayatı ile de göz dolduran şehirlerden. Sovyet mimarisinin en etkili olduğu kimi ihtişamlı yapılar önemli tiyatro ve opera binaları olarak karşımıza çıkmakta. Şimdi bu tarihi yolculuktan sonra zamanı kısıtlı olup da sadece Bakü ve çevresi ile gezi planı yapmaya çalışan okuyucularımız için önemli gezi noktalarını belirleyelim.
Öncelikle Bakü’de merkeze yakın bir otelde tatil planınızı yaptığınızda ilkin karşınıza küçe adı verilen geniş caddeler/sokaklar çıkacak. Geniş caddelerde özellikle “tar” eşliğinde Azerice şarkı söyleyen gençlerin doğal ve güzel sesleri eşliğinde yürümek oldukça keyifli. Bakü’nün bu geniş caddeleri arasında en önemlisi kuşkusuz Nizami Caddesi. Caddeye ismini veren “Nizami Gencevi” 1141 yılında Gence’de doğan ve önemli şiirlerini “Hamse” isimli eserinde toplayan bir şair. 6 metre yüksekliğindeki bronz Nizami Heykeli şehrin en önemli buluşma noktalarından aynı zamanda. Buradan bakıldığında meydanın Avrupa tipi mimari ile Sovyet tarzı yapı karması olması dikkatleri çekiyor. Bu cadde üzerinde çok sayıda şık restoranı ve otelleri görmeniz mümkün. Binaların bir kısmı Barok ve Neo-gotik tasarımları ile göz kamaştırıcı. Nizami Caddesi’nde çok önemli müzeler de karşımıza çıkacak. Bunlar arasında mutlaka gezilmesi gereken yerler arasında en başa 1943 yılında ünlü Azeri tiyatro sanatçısı Rüstem Mustayev’in adını alan Azerbaycan Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi’ni kaydedin. Pazartesi hariç her gün cüzi bir ücret ile ziyaret edilebilen müzede çeşitli dönemlere ait çok sayıda tablo, gravür ve tabloyu görmeniz mümkün. Nizami Gencevi’nin 800. doğum yıldönümü münasebeti ile 1945 yılında ziyarete açılan ve şairin ismini taşıyan Azerbaycan Edebiyat Müzesi’ni ise bilgili görevliler eşliğinde gezebiliyorsunuz. İçinde fotoğraf çekiminin yasak olduğu müzenin özellikle dış yüzeyinde Fuzuli, Molla Penah, Cafer Cabbarlı gibi önemli isimlerin heykelleri hemen dikkatimizi çekiyor. Azerbaycan Devlet Akademik Milli Dram Tiyatrosunun önünde bulunan Fuzuli heykeli de ihtişamıyla göz dolduruyor. Azeri toplumu gerçekten de Bakü’de daha da iyi anlaşıldığı üzere edebiyat insanlarına değer verdiklerini her alanda göstermekten sakınmamışlar…
İÇERİ ŞEHİR
Şimdi gelelim “Azerbaycan’ın kalbi” diye tariflenen şehrin ihtişamlı kadim dönemlerini görebileceğimiz İçeri Şehir’e uzanmaya. İçeri Şehir denilince akla gelen en ikonik yapı kuşkusuz UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan Şirvanşahlar Sarayı. İlk olarak 15. Yüzyılda Şirvanşahlar hanedanı İbrahim Halillullah tarafından inşa edilen sarayın içerisinde cami, hamam, türbe gibi yapıları görüyoruz. Yine miras listesinde yer alan 13. yüzyılda dönemin önemli mimarlarından Masud İbn Davud tarafından tasarlanan Kız Kulesi ise klasik görünümden uzakta mimarisi ile göz dolduruyor. Yapının inşası ile ilgili çok sayıda anekdotun da bulunduğunu belirteyim. Kule civarında arkeoloji kazı alanı da mevcut. İçeri Şehir de tüm bunların yanı sıra Multan ve Buhara Kervansaraylarını da ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca şehir içinde önemli birçok tematik müze Azeri tabiri ile pulsuz yani bedava gezilebiliyor. Bunlar arasında benim en beğendiğim müze Minyatür Kitap Müzesi’ydi. Burada Atatürk’ün Nutuk’undan, Orhan Pamuk’un eserlerine kadar dünyanın en küçük ebatlı, minyatür görünümlü kitaplarını görebilirsiniz.
Meydan bahsi açılmışken bir diğer önemli meydan ise özellikle geceleyin ışıl ışıl görünümüyle göz zevkini sonuna kadar tattıran Fevvareler (Çeşmeler) Meydanı. Bir diğer önemli meydan ise Hükümet Binasını da barındıran Azatlık yani Özgürlük Meydanı. Bakü meydanları ile özellikle gezmeyi sevenler için tatmin edici bir yer.
MODERN BAKÜ
Bakü’de bu tarihi yolculuğa biraz mola verip de daha modern döneme gitmek isterseniz de adresiniz mutlaka Azerbaycan’ın önemli devlet adamlarından Haydar Aliyev ismi ile kurulan Haydar Aliyev Merkezi olmalı. Yapımına 2007 yılında başlanan ve 2012 yılında hizmete giren merkezin mimarı Ağa Han mimarlık ödülünün de sahibi olan dünyaca ünlü Zaha Hadid. Özgün mimari tasarımı ile dikkati çeken merkezde Haydar Aliyev’e ilişkin kişisel bilgileri içeren sergi salonları ile otomobil müzesi gibi ilginç kültür alanlarını ziyaret edebilirsiniz. Bakü’de bunun yanı sıra kentin en önemli doğal zenginliklerinden petrol ve doğalgaz alevlerinden ilham alınarak yapılan bir diğer modern yapı ise Flame Towers (Alev Kuleleri). Yüksekliği 190 metre olan ve içinde otel, ofis ve rezidansların olduğu bu kuleleri nerede ise Bakü’nün her yerinden görebilirsiniz. Bunun yanı sıra Bakü merkezinde Bakü Türk Şehitliği ve anıtı ile merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in mezarını, tarihi Bibiheybet Camisini, eşsiz halıların sergilendiği Halı Müzesi ile Highland Park merkezini de gezilecek yerler olarak ajandanıza mutlaka kaydedin…
BAKÜ’NÜN ÇEVRESİ VE MUTFAĞI
Bakü’nün merkezini bitirdikten sonra artık biraz merkezden uzaklaşarak Bakü’nün daha eski ve farklı kültürlerini bize yansıtacak yerleri görmekte sıra. Bunlar arasında en önemli yerlerden birisi Bakü’nün Karadağ bölgesine yakın yerde konumlanan “Gobustan Milli Parkı” Burası Azerbaycan’ın en önemli ve eski yerleşim yeri olarak kabul edilmekte. Özellikle Büyükdaş Dağı çevresindeki kaya tasvirleri görülmeye değer. Bakü’ye 30 km mesafedeki dünyadaki üç büyük Mecusi tapınağından birisi olarak kabul edilen Bakü Ateşgahı kompleks bir yapı. Ortada hiç sönmeyen, kutsal kabul edilen bir ateşin yandığı yapıda, Mecusi kültürüne dair bilgiler edinebileceğiniz kısımlar da mevcut. Burada çeşitli temsili heykeller ve anlaşılır bir dille kaleme alınan bilgiler mevcut. Bunun yanı sıra Abşeron Yarımadasındaki yanardağ ya da yanan kayalıkları da mutlaka gezin derim. Bakü’nün bu dış kısımlarını temaşa etmek bir gününüzü alabilir. Ben iç şehirden uygun fiyata araçlı bir rehberle anlaşmıştım. Bu yolu sizler de deneyebilirsiniz.
Bakü yemek kültürü olarak oldukça zengin bir kent. Tek bir millet olarak Azeri mutfağı kuşkusuz bize yadırgatıcı gelmeyecektir. Yoğurt çorbası olarak görülebilecek dovğa, nar ve kestane ile pişirilen kuzu yahnisi, hıngel mantısı, Gence baklavası, kuzu eti ve nohuttan yapılan piti ile Azeri gözlemesi olan Qutab yenmeden dönülmemesi gerekli lezzetler… İnsanı bezdirmeyen havası, Türkiye’den gelenlere sevecen davranan insanları, müziği, kadim kültürü ve de mutfağı ile ucuz bir tatil imkânı bulunan Bakü’ye gitmediyseniz öncelikli gidilecek listenize mutlaka alın şimdiden…