Anılar, tarihin şemsiyesidir. Bugünün olaylarının yarına olabildiğince örselemeden taşınmasını sağlar. Bugünü kotarmanın, başarmanın özü de dünü doğru bilmekten ve doğru yorumlamaktan geçer. Bulunduğu her zamanı anılaştıran, güzel ülkemin 70 yıldır ayakta alkışladığı büyük bir hoca, değerli abi, tam manasıyla “İstanbul Beyfendisi” olan Haldun Dormen’in 70. sanat yılı, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda üzerine büyük emek verilerek olağanüstü bir organizasyonla gerçekleştirildi.
Vehbi Koç Vakfı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. ve Haldun Dormen’in ailesi, öğrencileri ve dostlarının organize ettiği geceye; Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, Prof. Dr. İlber Ortaylı, sanatçı dostları Müjdat Gezen, İzzet Günay, Göksel Kortay, Suna Keskin, Halil Ergün, Meltem Cumbul, Beren Saat, Kenan Doğulu, Tilbe Saran, Azra Akın, Gülben Ergen, Gökhan Özoğuz, Nedim Saban, Işıl Kasapoğlu ve çok sayıda ünlü sima konuk olarak katıldı.
Erol Evgin, Mustafa Alabora, Halit Ergenç, Ekin Tekelioğlu, Hüseyin Gülhuy, Ayça Bingöl, Ali Gökmen Altuğ, Gürkan Uygun, Yosi Mizrahi, Leyla Üner, Kaan Çakır, Osman Yılmaz, Banu Zeytinoğlu, Ayça Varlıel, Alya Dormen ve birçok sanatçı da sahnede yer aldı. Etkinlik boyunca piyanoyu ise Serpil Günseli çaldı.
Ömer Dormen ve eşi Ayşe Arman da gece boyunca tüm konuklarla ilgilendi. Geceye katılan davetlilere Haldun Dormen ile nehir söyleşi yapan Uğur Ugan’ın “Ben Buyum İşte” kitabı hediye edildi.
1980 yılında oynanan Hisseli Harikalar Kumpanyası müzikalinde yer alan Erol Evgin, gecede bu müzikalin şarkısını ve “Hep Böyle Kal” adlı parçayı okudu. Halit Ergenç ve Ayça Varlıel de şarkılar seslendirdi. Mustafa Alabora ve Banu Zeytinoğlu sahneye anılarını anlatmak için çıktığında, yayınlanan küçük bir skeçte Londra’da yaşayan oğlu Mehmet Ali Alabora da bu önemli geceye uzaktan da olsa video ile katıldı. İzzet Günay, Göksel Kortay ve Suna Keskin sahneye çıkarak anılarını paylaştı. Hayatını kaybedenler, Dormen Tiyatrosu’ndan gelip geçenler saygıyla anıldı. Haldun Dormen’in torunu Alya Dormen, dans gösterisi yaptıktan sonra sahneyi babasına, Ömer Dormen’e bıraktı ve kapanış konuşmasını Ömer Dormen yaptı. Sahneye çıkıp gösteri yapan tüm isimleri yazmak isterdim, ancak bu köşeye sığdırmam mümkün değil.
Ve finalde Dormen Akademi’nin genç oyuncuları, öğrencileri ve geceyi düzenleyenler arasından Haldun Dormen sahneye çıktı; salondaki seyirciler bu ölümsüz anı ayakta alkışlayarak izledi. Haldun Dormen de konuşmasında Rahmi Koç’a teşekkür ederek; “O benim ilk dansçılarımdandı. Geldiği için teşekkür ediyorum” dedi.
Felsefi metinlerde genelde sevgi, insanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu olarak tanımlanır. Sevgiyle ilgili çok derin tartışmalar bulamazsınız. Çünkü sevginin tarifi de pek yapılamamış; sevgi ve aşk birbiriyle fazla ilintili olduğu için aşk üzerine kalem oynatmak daha kolay oluyor…
Bu güzel ülke Haldun Dormen’i 70 yıl boyunca hep aşkla sevdi. Haldun Dormen, 70 yıl boyunca mesleğine aşık olarak sahnedeydi ve 70 yıl boyunca öğrencilerine, hayranlarına, sevenlerine hep sevgiyle yaklaştı.
Gecede izletilen filmde anlatıldığı gibi, sofrasını kapıyı çalan herkese sevgiyle açtı, elini uzatan herkesin elini sevgiyle tuttu. Öğrenmek isteyen herkesi sevgiyle kucakladı. Açtığı her telefonda karşısındakine sevgiyle cevap verdi. Gelecek kuşaklar dünü öğrenmek isterlerse, onlara kaynak bırakacak kitapları sevgiyle yazdı.
Anılar, insanın kendini önemsemesi için değil, bilginin doğru sentezlenip sosyolojik olaylarda ayrıntılarda gizli olduğu için vardır.
Haldun Dormen hepimize yığınla anlatacak anı bıraktı… Atatürk’ün, laik cumhuriyetin bize hediyesi, kıymetli bir miras, tarihin, sanatın ta kendisi, adam gibi adam tarifinin simgesel bir ismi.
İyi ki varsın, büyük usta.
Haldun Dormen’in 70. sanat yılı kutlaması muhteşemdi. Büyük usta finalde sahneye Dormen Akademi öğrencileriyle çıktı ve dakikalarca ayakta alkışlandı.
Halit Ergenç gecede şarkı söyledi.
Rahmi Koç, Haldun Dormen’i ayakta alkışladı.
Türkiye’nin beklediği gecede kapı karşılama fiyaskoydu.
Haldun Dormen’in 70. sanat yılı kutlaması programı harikaydı. Bu tarz etkinlikleri yıllardır dünyanın çeşitli yerlerinde yapan biri olarak altını kalınca çizerek belirtmeliyim ki bu zor bir iş. Teknik olarak yaşanan aksaklıklara söyleyecek bir sözüm olamaz. Teknik aksaklıklar, emeğin gücünü gösterir; hatta zaman zaman dalıp giden seyircinin odaklanmasına bile vesile olabilir.
Bu önemli etkinlikte en büyük sorun, konukları karşılamada yaşanan saygısızlıktı. Yine belirtmek isterim ki programın akışı ya da gösteriyle alakalı bir konu asla değildi.
Sanırım dışarıdan “taşeron” olarak alınan hizmetle alakalıydı. Cemal Reşit Rey’in personeli asla bu kadar kaba olamaz. Bizzat tanık olduğum için yazmak istedim. Çünkü bu saygısızlığı sel boyutundaki yağmura rağmen gelen konuklar asla hak etmediler. AKOM’un uyarı üzerine uyarı verdiği o saatlerde, davetiyesi olduğu halde yaşanan aksaklıktan dolayı adı çıkmayan kişiler salona alınmadığı gibi, koruma eşliğinde ite kaka, yağmur yağan sokak kısmına gönderildiler. Bu kadar sert müdahaleye hiç gerek yoktu. Çünkü o kişilerin davetiyesi bulununca salona alındılar; ancak hepsi çok ıslandı ve buruk bir şekilde salona girdi. Haldun Dormen için gelen birçok insan, görevli bir iki kişinin kişisel kaprisi yüzünden sırıl sıklam ıslanmalarına göz yumulması oldukça üzücüydü. Davetiyesi olmayanlar salona alınmasa bile fuaye bölümüne alınmalıydı. Davetiyesi bilgisayarda çıkmayanlar, eğer ünlüyse, hiç sorun yaşamadan içeri alındılar. Davetiyesi olduğu halde adı çıkmayanlar ya da davetiyesi diğer arkadaşının adına olduğu için salona alınmayıp zorla yağmurda bekletilmelerine ve koruma zorbalığı kullanılmasına hâlâ şaşkınım. Tam bir fiyaskoydu!
Sonuç ne oldu? Görevini tam manasıyla yerine getirmek istemeyen karşılama görevlileri yüzünden salonda birçok sıradaki koltuk boş kaldı. Gelmeyenler yüzünden değildi o boşluklar, çünkü her konuğun oturma yer kartı o an veriliyordu. Oysa bu tarihi ve önemli geceye öğrenciler, gençler ve tanık olmak isteyenler boş koltuklara alınmalıydı. New York’ta bu tarz etkinliklere dışarıdan katılmak isteyenler arasında çekiliş yapılıyor; asla saygısızlık yapılmadan salona alınıyor. Güzel ve keyifli gecede görevlilerin sorumsuzluğu yüzünden insanların mağdur edilmesini doğru bulmadım. Vehbi Koç Vakfı gibi önemli bir kuruluşun bu olaydan haberi olduğunu sanmıyorum. Yaptığı her çalışmada titiz davranan ve nezaketi bırakmayan Vehbi Koç Vakfı konuya hâkim olsa, bu tarz saygısızlıklar inanın yaşanmaz, böylesine muhteşem bir gece gölgelenmezdi.
Ülke olarak her saniye hızla saygısızlaşıyoruz; kabalığı genel bir huy haline getiriyoruz. Amerika’da yıllarca gazeteci olarak görev yaptım. Kıyaslamak ya da üstün kılmak için yazmıyorum ama Amerika’da bu tarz organizasyonlarda konuklara saygısızca davranan bir görevli görmedim. Benim salona sorunsuz bir şekilde girmem, haksız yere başkasına saygısızlık yapılmasını görmezden gelmeme engel olamaz. Haldun Dormen gibi hayatını hoşgörü ve mütevazılık üzerine kurduğundan haberi olmayan “o” arkadaşların işlerini daha özenle yapmaları için eğitilmeleri gerekiyor. Bu talihsiz fiyasko dışında her şey harikaydı.
Haldun Dormen gibi hayatını hoşgörü ve mütevazılık üzerine kuran sanatçının gecesine gelen çok kişi içeri alınmadı.
AKOM’un uyarı üzerine uyarı verdiği o saatlerde, davetiyesi olduğu halde yaşanan aksaklıktan dolayı adı çıkmayan kişiler salona alınmadığı gibi, koruma eşliğinde ite kaka, yağmur yağan sokak kısmına gönderildiler.