Gazeteci Şaban Sevinç'in Darp Haber'e verdiği röportaj gündeme bomba gibi düştü. Bir dönem Halk TV'de yöneticilik yapan Sevinç, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisinin görevden alınması için Deniz Baykal'dan 3 kez talepte bulunduğunu anlattı. Gazeteci Sevinç, Halk TV'nin başındayken Kılıçdaroğlu ile yaşanan gerginlikleri ve 2018 yılında seçim sürecinde yaşanan olayları tek tek anlattı.
Şaban Sevinç’in Darp Haber’e yaptığı açıklamalardan satır başları şöyle;
- Yıllarca Halk TV’yi yönettiniz. CHP ile Halk TV arasında doğrudan bir ilişki var mıydı? Böyle bir ilişkiniz varsa, görüş ayrılıklarınız oldu mu?
Evet, Halk TV'de kendimi amir olarak gördüğüm kişi Deniz Baykal’dı; yani Cumhuriyet Halk Partisi’nin önceki Genel Başkanı. Sayın Kılıçdaroğlu’ndan önceki genel başkandı. Dolayısıyla kendimi Deniz Baykal’a karşı sorumlu hissediyordum. Tırnak içinde, patron oydu, kanalın sahibi oydu.
Kemal Bey, yani Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi ve Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu ile ilişki içindeydik. Onların yayınlarını yapıyorduk. Ancak Cumhuriyet Halk Partisi’nin siyasetini takip eden bir yayın politikası uyguluyorduk. Bu durum, sık sık genel merkezle ihtilafa düşmemize neden oldu.
- CHP yönetimi Halk TV’nin yayınlarına doğrudan müdahale ediyor muydu?
Haksızlık olmasın ama en somut olay 2018 seçiminde yaşandı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak tartışmaları sırasında, CHP genel merkezinde Abdullah Gül ismi fısıldanmıştı. Abdullah Gül’ün CHP adayı olacağı iddiaları kuvvetlenmişti.
Biz Halk TV olarak buna karşı şiddetle muhalefet ettik. Sayın Abdullah Gül’ün CHP’nin adayı olamayacağını, olmaması gerektiğini söyledik ve bu çerçevede yayınlar yaptık. Bu durum, Genel Merkez ile Halk TV yönetimi arasındaki ilişkilerin ciddi şekilde soğumasına neden oldu.
- 2018’de Muharrem İnce aday olduğunda, CHP yönetimi sizden Muharrem İnce’yi öne çıkarmamanızı istedi mi?
2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah Gül tartışmasının devamı olarak Abdullah Gül’e karşı çıktık. CHP Kamuoyunda Abdullah Gül’ün adaylığının benimsenmediği anlaşılınca, Muharrem İnce adı öne çıktı.
Biz de Halk TV olarak, CHP’nin kendi içinden ve popüler bir ismin adaylaşma sürecine destek verdik. Muharrem İnce’nin kampanyası çok renkli geçti, çok kalabalık mitingler yaptı. Ancak o süreçte de CHP genel merkeziyle Halk TV arasında bir takım sıkıntılar yaşandı.
Muharrem İnce siyasette renkli bir kişilikti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la miting meydanlarındaki karşılıklı polemikler yaşıyordu. Bu polemikleri kısa kliplere dönüştürüp sık sık ekrana taşıyorduk. Mesela Sayın Erdoğan, “Bana bak Muharrem!” demişti. Muharrem İnce de kendi mitinginde “Sana bakıyorum Recep!” diyerek karşılık vermişti. Bu gibi polemikleri kliplere dönüştürüp yayımlıyorduk.
Bu klipler çok beğenildi. Başka klipleri de çok beğenildi örneğin yine mitinglerde oyun oynaması gibi. Cumhurbaşkanlığı kampanyası dahilinde destekliyorduk Muharrem İnce’yi. Ancak CHP Genel Merkezi'nden, genel başkan yardımcısı düzeyinde iki kişi beni zaman zaman arayarak, “Muharrem İnce’yi bu kadar göstermeyin” diye uyardı. Onların korkusu şuydu: Muharrem İnce seçimi kazanamayacak ama seçimden sonra CHP Genel Başkanı olmak için Kurultay isteyecek. Muharrem İnce popülerleşirse Genel Merkez ile sorun oluşturabilir, parti içerisinde Genel Merkezdekilerin koltuğunu sallayabilir düşüncesindelerdi. Benim koyduğum teşhis buydu.
- CHP, Halk TV’yi fonluyor muydu?
Hayır, bu yanlış bilinen, ama yaygın bir kanaat. CHP Genel Merkezi, Halk TV’ye parasal olarak destek olmuyordu. Ancak yaptığımız bir anlaşma çerçevesinde, CHP’nin grup toplantılarını, mitinglerini ve genel merkezdeki basın toplantılarını yayınlamamız karşılığında belirli bir ödeme yapılıyordu. Bu ödeme, Halk TV’nin toplam aylık giderinin 4’te 1’i civarındaydı.
- Halk TV’ye çıkan konukları CHP yönetimi mi belirliyordu?
Hayır, konukları kendimiz seçiyorduk. Ancak bazen CHP’den de öneriler geliyordu. “Şu kişiyi alın” gibi öneriler gelince, uygun görürsek kabul ediyorduk. Fakat CHP’den bir liste almadık, kimleri çıkaracağımıza dair bir dayatma olmadı. Öyle bir şey olsaydı da kabul etmezdim.
- Halk TV’deki Şaban Sevinç dönemi neden sona erdi? Neden kanaldan ayrıldınız?
Deniz Baykal, 2017 yılında hastalandı. Ondan sonra kanalla ilgilenemedi. Kendisi kanalla direk ilgilenmiyordu zaten. Ben kendisine yayınlarımıza ve kanalın mali durumuna ilişkin sık sık rapor veriyordum. Ancak rahatsızlığından sonra bu ilişki koptu. Deniz Bey çünkü ağır hastaydı.
Baykal’ın kızı Aslı Baykal, kanalın yönetiminde daha fazla rol üstlendi, daha fazla ilgilenmeye başladı. 2018 seçimlerinden sonra Genel Merkez ile Muharrem İnce nedeniyle Halk TV arasında olan tartışmalar sonrası Kemal Bey benim görevden alınmamı talep etti. Deniz Bey bu talebi reddetti. Kemal Bey bunu 3 kez istedi. Deniz Bey beni hastaneye çağırarak bu durumu söyledi. Ama görevden almayacağını da iletti.
2019 yerel seçimleri sabahı, benim 6 çalışma arkadaşımı Aslı Baykal Yönetim Kurulu Üyesi sıfatıyla benden habersiz işten çıkarma kararı aldı. İtiraz ettim ve Deniz Baykal’la görüştüm. Ancak Deniz Bey bunu düzeltebilecek durumda değildi. Bana, “Buna takılma, Aslı’yla uyumlu çalışın, yeni kişiler alın. Sakın ayrılma” dedi.
Ama ben 6 arkadaşımın işten çıkarılmasını içime sindiremediğim için istifamı sundum ve ayrıldım.
- Kemal Kılıçdaroğlu’na kırgın mısınız?
Doğrusu, her ne kadar Kemal Bey benim patronum olmasa da sonuçta partinin lideri. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi’nin kanalı olarak biliniyoruz. Beni çağırıp “Biz seninle uyumlu çalışamıyoruz, istifa et” diyebilirdi. Bu daha şık olurdu. Ancak bunu yapmadı. Deseydi yapar mıydım bilemem. Topu Deniz Bey’e atardım. Bunun yerine, Deniz Baykal’a gidip görevden alınmamı istedi. Bana daha önce bunu Kemal Bey’in bir yardımcısı dedi. 2018 seçimlerinden sonra kanaldan istifa etmemi ve ayrılmadı istedi. Ancak ben “Senin demenle olmuyor. Deniz Baykal isterse ayrılım” cevabını vermiştim. Belki Kemal Bey, kanalın sahibi olmadığı için doğrudan söylemedi. Ama bu yöntem hoşuma gitmedi. Yine de Deniz Baykal beni desteklediği için istifa etmedim. Sonrasında Aslı Baykal’ın müdahaleleri nedeniyle görevimden ayrıldım.