Ekol TV'de Oylum Talu’nun moderatörlüğünü üstlendiği Yılbaşı Özel bölümüne Ertuğrul Özkök, Oytun Erbaş, Caner Taslaman, Şebnem Ekşib, Ayşe Tolga, Mert Başaran ve Ertan Özyiğit konuk oldu. Programda Gazeteci Özkök, hayatıyla ilgili özel açıklamalarda bulundu. 

"SONRADAN GÖRME BİR İNSANIM"

Ailesi ve çocukluğuna yönelik Özkök, "Fasulye yemekten başlayayım. Ben sonradan görme bir insanım. İzmir'de doğdum. Babam bir matbaa işçisiydi. Annem ilkokula dahi gitmemiş. Ben bir matbaa işçisinin çocuğu olarak tabii ki kuru fasulye yiyerek başladım hayata. Ancak hayatımın ilk 14 yılında o kadar çok kuru fasülye yedim ki artık bundan sonra biraz da başka şeyler yiyeyim diye düşünmeye başladım" dedi. 

"40 YAŞINDAN SONRA GÜZEL ŞEYLER KEŞFETTİM"

Eski günlerine dönmek istemediğini dile getiren Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü;

"40 yaşımdan sonra çok güzel şeyler keşfettim. Her şeyi yedim. Artık bir daha fasulye günlerine dönmek istemiyorum. Bencil adamım derken, ben başkalarının haklarını çalmak, almak onla falan değil. Kendimi koruma bakımından kendimi bir bencillik faunusunun içine koydum. Ben artık pembe bir dünyada yaşıyorum. Kimse kızmasın, 77 yaşındayım. Önümdeki hayat, arkamdaki hayattan çok daha kısa bunu da biliyorum."

"TOPLUMLARIN MELEZLEŞMESİ GEREKİR"

Toplumların melezleşmesi gerektiğini kaydeden Özkök, "Hayatım boyunca savunduğum bir şey vardı, melezleşme. Dünyada bir toplumun başına gelebilecek en büyük felaketlerden biri; çok homojen olmasıdır. Yani tamamının Hristiyan, Müslüman, Yahudi olduğu toplumlar renksiz ve hoşgörünün gelişmediği toplumlardır” diye konuştu.