Gazeteci Gaffar Yakınca, konuk olduğu Ekran Haber YouTube kanalında Çağlar Cilara'nın sorularına yanıt verdi. Ferdi Tayfur'un ardından gündeme gelen arabesk müziği değerlendiren Yakınca, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
"HALKIN KALBİNE DOKUNMUŞ BİRİ"
Ferdi Tayfur'un çok büyük işler yaptığını dile getiren Gaffar Yakınca, "Ferdi Tayfur halkın kalbine dokunmuş biri. Arabesk müziği müzikal anlamda çok bilmem ama sosyolojisini çok iyi biliyorum. Ferdi Tayfur, arabeskin 4 büyüğünden biridir. Orhan Gencebay, Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur ve İbrahim Tatlıses. Bunlar arabeskin 4 büyüğüdür" dedi.
"SATIŞ RAKAMLARI İTİBARIYLA EN ÖNDE OLUYORDU"
Arabesk müziğin 4 büyüğü arasında en geniş hayran kitlesine Ferdi Tayfur'un sahip olduğunu söyleyen Gaffar Yakınca, sebebini de şöyle açıkladı:
"Çünkü Ferdifon Plak Şirketi kendisine aitti. Uzun dönem kendi şirketinden çıkardı plaklarını. Satış rakamları itibarıyla en önde genel itibarıyla Ferdi Tayfur oluyordu. Bazı dönemler Orhan Gencebay geçerdi."
"MISIR'DA POPÜLER FİMLERLE ORTAYA ÇIKAN BİR TÜR"
Bir döneme damga vuran arabesk müziğin tarihine değinen Gaffar Yakınca, "Arabesk aslında tüm Doğu'da yaygın olan bir sanat türü. Müzikte ise Mısır'da popüler filmlerde kullanılan müziklerle beraber ortaya çıkan modern bir tür. Ama günün problemlerini, aşk acısını anlatıyor. Mısır'da o dönem gelişmekte olan sinemayla beraber çokça insanların beğendiği bir müzik haline geliyor. Arabesk müzik ilk modern anlamda Mısır filmleriyle çıkıyor" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'DE AKIM OLARAK ORTAYA ÇIKIŞI 1950'LERİN SONU"
Mısır'daki filmlerin Türkiye'de de izlenmeye başlamasıyla arabesk müziğin ülkemizde ilgi görmeye başladığını kaydeden Gaffar Yakınca, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama Türkiye'de arabeskin müzikal bir akım olarak ortaya çıkışı 1950 yılların sonu 1960'lı yılların ortasına kadar geçen dönem, ilk orada ortaya çıkıyor arabesk."
"İLK BAŞLARDA ADINA ARABESK DENMİYOR"
Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay, Müslüm Gürses ve İbrahim Tatlıses'ten önce arabeskin starı olmadığının altını çizen Gaffar Yakınca, ancak o dönem de arabesk müzik olduğunu vurguladı. Yakınca, "Ancak o dönem filmlere yerleştiriliyor. Adına da arabesk denmiyor. Ona daha çok klasik müzik, Doğu müziği deniyor. Arabesk bu babalarla doğmuştur. İçlerinde bir kadın şarkıcı olsaydı muhtemelen ona da arabeskin anası diyeceklerdi" diye konuştu.
"İLGİ GÖRMESİNİN 2 SEBEBİ VAR"
Arabesk müziğin neden Türkiye'de bu kadar ilgi gördüğünü de değerlendiren Gaffar Yakınca, şunları söyledi:
"İki tane sebebi var. Bir tanesi müzikal sebeptir. Diğeri sosyolojik sebeptir. İlk 1980 senesinin yılbaşında TRT programında Orhan Gencebay'a bir şarkı okutuluyor. Daha sonra Turgut Özal'ın iktidar yıllarında özellikle, Özal'ın hiç alışılmadık şekilde arabesk şarkıcılarına yakınlaşması, onlarla sohbet etmesi. Yine aynı şekilde Ferdi Tayfur'la muhabbetleri var. Bunlar devlet erkanını ilk kez, sivil olan bir şeyi, küçüksediği şeyi kabul etmesi anlamına geliyor."
"HALKA TEMAS ETMENİN BİR YOLU OLARAK GÖRÜLÜYOR"
Aynı dönemde siyasetçilerin arabesk müziğe yaklaşımlarının da enteresan olduğunu aktaran Yakınca, "Anavatan Partisi'nin seçim propaganda şarkısı bir arabesk şarkıdan seçiliyor. Halka temas etmenin bir yolu olarak görülüyor. Diğer yandan da siyasetçiler bir ikilemde kalıyorlar. Çünkü Türkiye'nin bir kültür politikası var. O kültür politikası iyi ya da kötü bir şekilde işliyor. Ama o kültür politikasını da delmeleri gerekiyor. Türkiye'deki müziğin tarihini okuduğumuzda Türkiye'deki siyasetin tarihini de okumuş oluruz" dedi.
"BELLİ DUYGULAR SABİT KALIYOR"
4 babanın şarkılarının farklı versiyonlarla yeniden hazırlanarak hâlâ milyonlarca insan tarafından ilgiyle izlenmesinin sebebine de değinen Gaffar Yakınca, sözlerini şöyle noktaladı:
"Buradaki konu; bu müziğin gerçek olmasıyla ilgili. Arabesk müzik dediğimiz şey gerçek bir sosyolojiye dayanıyordu. Ve gerçek duygulara hitap etti. Dolayısıyla kendisi de bir gerçeklik haline dönüştü. Türk insanın zaman içindeki değişimi bir yana belli duygular sabit kalıyor. Aşk, ayrılık, hayata tutunma çabası hep var. Bunların karşılığında yanıt olarak hâlâ orada bir şey buluyor insanlar. Çünkü yapıldığında gerçekmiş. Bugünün normuna, formuna uygun hale getiriliyor ve yeniden alıcı bulabiliyor."