Amerika Merkez Bankası FED, 2008 krizinden beri piyasayı fonlamak için yüksek miktarda para basmıştır. Basılan bu paralar sonucunda Amerika Birleşik Devletleri (ABD), para çokluğunun yaratacağı enflasyon riskini üstlenmiştir. Basılan bu paralar yıllar içinde ABD içinde bir enflasyon sorunu yaşatmamış ancak doların rezerv para olmasının etkisiyle diğer ülkelerde enflasyonis etkiler oluşturmuştur. Ancak ABD geride kalan yıllarda faizileri düşük seviyelerde tutarak, enflasyon hedefi olan yüzde ikiyi korumuştur. Ancak son dönemde özellikle Covid-19 pandemisinin yarattığı ekonomik bunalım sebebiyle dünya çapında enflasyon etkisi oluşmuş ve fiyatlar genel düzeyi yükselmiştir. Bu enflasyon etkisinden nasibini alan ABD, artık faizi enflasyonu baskılama aracı olarak kullanmak istemektedir.
FED Ocak ayında yaptığı olağan toplantısı sonrasında faiz oranlarını sabit tutmuştur. Ancak bir sonraki toplatısında yani Mart ayında faizleri arttıracağının da sinyallerini vermiştir. Ocak ayında yapılan toplantı sonrasında ABD faiz arttırımının ilk işareti olarak varlık alımlarının kısılması kararını verdi. Bütün beklentiler FED’in Mart ayında yapacağı olağan toplantısında faizleri arttıracağı ve varlık alımlarını tekrardan azaltacağı yönünde şekillendi. Ancak bu hafta içinde yapılan rekor seviyesinde enflasyon açıklamasının ardından piyasalarda yaşanan hareketlilik sonucunda, FED 14 Şubat Pazartesi günü olağanüstü toplantı kararı aldı.
Yapılacak olan toplantı snrasında FED’in bir faiz arttırımı kararı alıp almayacağı belirsizliğini korurken. Olası bir faiz arttırımı kararı sonrasında dünya çapında arzı azalan doların diğer para birimlerine karşı değer kazanması beklenmektedir. Artan kura bağlı olarak oluşan maliyet enflasyonu ile zor günler yaşayan ülkemiz, olası bir dolar artışı ile daha ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacaktır. Bunun yanında, beklentinin aksine FED’in faiz arttırımı kararını bir ay öncesinden açıklamasının hem geleneksel piyasalarda hem de kripto para piyasalarında oluşturacağı etkiler belirsizliğini korumaktadır.
Bu durum ülkemizin içinde bulunduğu darboğazın daha da kötüleşmemesi için faiz arttırımına karşı önlem alınması gerekmektedir.
Eğer FED yarın faiz arttırımına giderse; ülkemizde tüm dünyada olacağı gibi dolar kuru artar. Bu da vatandaşa artan maliyetlerle beraber pahalılık olarak yansır. Ya da teknik anlamda dünya genelinde dolar arzının kısılması ile beraber dolara bağlı kalemlerin fiyatları yükselir. Bu durumda üretim maliyetlerine bağlı oluşan maliyet enflasyonunu olumsuz etkiler ve ülkemiz genelinde fiyat seviyelerini yukarı doğru hareketlendirir. Oluşacak olumsuz etkiyi engellemek ya da azaltmak için; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası faiz arttırımına giderek kurları dengelemelidir. TL’nin yabancı para birimlerine karşı yaşadığı değer kaybı durdurulmalıdır. Artan maliyetler sonucunda oluşan maliyet enflasyonun azaltılması ya da önlenebilmesi için her alanda üretim arttırılmalıdır. Fahiş fiyat artışları etkin bir şekilde denetlenerek vatandaş üzerindeki olumsuz baskısı azaltılmalıdır.