Son yıllar dünyamız ve ülkemiz için zorlu ve piyasaların devamlı hareket halinde olduğu zamanlar olarak geçti. Özellikle son dönemde yaşanan gelişmeler ışığında özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) aldığı son kararlar neticesinde Eylül ayı hem piyasalar hem de yatırımcılar tarafından merakla beklenen bir ay oldu. Bu ayın önemli olayları arasında Amerika Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) tarafından yapılacak açıklamalar ve kararlar var. Özellikle FED başkanı Jerome Powell’in son zamanda Jackson Hole toplantısında yaptığı konuşmasında verdiği önümüzdeki yıl sonuna kadar faiz indirimi düşünmedikleri mesajları piyasada tedirginlik yarattı. Bu konuya bir önceki yazımda ayrıntılı şekilde değinmiştim. 22 Eylül’de açıklanacak olan FED’in faiz kararı şimdiden yatırımcıları düşündürmeye başladı.
Piyasalar faiz arttırımına kesin gözüyle baktığı için fiyat pozisyonlarını özellikle Powell’ın konuşmasından sonra almış durumdalar. 8 Eylül’de gerçekleşecek olan ECB toplantısında da piyasa beklentisine ve Powell’ın konuşmasına paralel olarak faiz arttırımı yapılması beklenmektedir. Bu sebeple özellikle 2023 yılında küresel çapta faiz arttırımları ile hareketli piyasa koşulları beklenmesi şaşırtıcı olmayacaktır.
Powell her ne kadar yaptığı açıklamalarda resesyon yaşandığını kabul etmese de ABD’nin açıkladığı işsizlik ve enflasyon verilerinin dengesizliği bu durumun tam tersini göstermektedir. Bu sebeple 75 veya 100 baz puanlık faiz artışının 2023’ün ilk çeyreğinin sonuna kadar gerçekleştirileceği beklenmektedir.
Dünyada yaşanan bu ekonomik dalgalanmaların yanında Avrupa kıtasının bir diğer sorunu da artan enerji krizidir. Yaşanan Ukrayna-Rus Savaşı ile etkisini en üst seviyeye taşıyan enerji krizi artık Avrupa’da etkisini iyice gösterdi. Özellikle kış ayının gelmesi ile bu etkinin daha sert yaşanacağı aşikar durumda. Rusya’dan gelen son teknik hata haberi ile kesilen enerji, Avrupa’yı iyice zora sokmuş durumdadır. Gelen tepkiler üzerine Rusya’nın yaptırım ve baskı devam ederse gazı keseriz tavrı sonucunda Avrupa’nın enerji korkusu iyice artmış durumdadır.
Piyasaya düşen bu haber sonucunda borsalar ve petrol fiyatları bir süre düşüş yaşamış ve sonra artmıştır. Bunun üzerine fiyat dalgalanmalarının engellenmesi için Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) yaptığı toplantıda Eylül ayında petrol üretimini 100 bin varil arttırma ve ekim ayında 100 bin varil azaltma kararı alarak petrol üretimini planladı. Tabi alınan bu kararda yavaşlayan küresel piyasaların petrol ihtiyacının azalacak olması ve bunun fiyatlara etkisinin engellenmek istendiği aşikardır. Bu gelişmeler ışığında euro/dolar paritesinde yaşanan hızlı dalgalanma ve dolar karşısında gücünü devamlı kaybeden euro 2023 yılında da zorlanacak gibi gözüküyor.
ECB euro tarafında yaşanan bu güç kaybını engellemek için faiz arttırımlarına devam edeceğinin sinyalini verirken bir yandan da artan enerji fiyatlarını dengelemek ve vatandaşlarını rahatlamak amacıyla genel olarak ürün bazlı faiz indirimleri yapmaya başladı. Ancak bu durum faizin enerji üzerindeki sert etkisini azaltmaya yetmedi. ECB’nin bu zor durumdan kurtulmak için para basacağı aşikardır. Ancak basılan para sonucunda oluşacak enflasyon ile nasıl müdahale edeceği halen belirsizliğini korumaktadır. Aynı şekilde ülkemizde de yüksek enflasyon yaşanmakta ve yaşanan yüksek enflasyon sonucunda vatandaşlarımız fahiş fiyat artışları altında zor günler yaşamaktadır.
Ülkemizde enflasyon son 24 yılın zirvesini görerek %80 seviyesinin üzerine çıktı. Üretici enflasyonu ise küçük bir düşüş yaşamış olsa da halen %140 seviyelerinde gezmekte ve üç basamaklı enflasyon etkisini sert şekilde göstermektedir. Bu sebeple Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) önümüzdeki dönemde yeni ekonomik modellerle piyasaya müdahale etmesi beklenmektedir. Zaten Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati yaptığı son açıklamada enflasyondaki düşüşün devam edeceğini ve ülke ekonomimizin büyüme odaklı olduğunu belirtti. Ancak yüksek hayat pahalılığında büyümenin etkisi olmamakta ve vatandaşın üzerindeki olumsuz etki devam etmektedir.
Genel verileri inceleyecek olursak; dövizde yükseliş eski hızını ve ivmesini kaybetmiş durumdadır. Ancak artış halen devam etmektedir. Dolar 18 seviyesinin üstünü hızlı şekilde görmüş ve hedef direnç noktası olarak 18,50 hedefini kısa sürede test etmesi beklenmektedir. Euro ise dolara karşı güç kaybetmiş ve 18 seviyesinde fiyatlanmıştır. Ülkemizde euro halen gücünü korusa da küresel piyasalarda euro/dolar 0,99 seviyesinin altında işlem görmektedir. Paritenin 0,95 seviyesinde destekle karşılaşması beklenmektedir. Ancak bu destek kırılırsa Avrupa’yı bu kış hem ekonomik olarak hem de enerji yönünden zor günler beklemektedir.
Emtialar boyutunda ise yatırımcıların gözde yatırım aracı olan altının gram fiyatı 1000 liranın üzerine çıkmış durumda. Açıklanacak faiz kararlarının altın üzerinde alış baskısı yaratacağı ve yukarı yönlü fiyat artışı yaratacağı beklenmektedir. Gram altında beklenen direnç hedefi 1015- 1025 seviyesinde ve destek noktası ise 990-1000 seviyesindedir. Son yılların popüler yatırım aracı haline gelen gümüş ise hızlı bir düşüş etkisine girerek yatırımcısını üzdü. Bunun en önemli sebebi başta Çin olmak üzere küresel çapta yaşanan imalat ve sanayi ağırlıklı sektörlerdeki daralma etkisi olmuştur.
Yaşanan bu düşüş emtiaya olan küresel talebi düşürerek emtia fiyatlarında olumsuz etki yaratmaktadır. Ancak merkez bankalarının artan enflasyonu dengelemek için aldığı faiz arttırımı kararları ile altın ve gümüş gibi yatırım aracı olan emtialar üzerindeki baskı artmaktadır. Bu sebeple gelen yeni faiz kararları ile gümüş üzerindeki düşme baskısı etkisini arttırabilir ve yıl başından beri kaybın %24’e ulaştığı gümüşte aşağı yönlü bir fiyat hareketi gözlenebilir. Yatırımcısını bu sene çok üzen bir diğer yatırım aracı olan Bitcoin ve diğer kripto paralarda ise tablo halen karamsarlığını korumakta. Dönemsel olarak fiyata artışları yaşansa da kripto piyasalarda halen olumsuz tablo görünümü devam etmekte.
Özellikle gelecek faiz kararları ile yatırımcını tedirginliği artabilir ve düşüş sertleşebilir. Bu süreçte 19.000-19.500 seviyesini önemli destek noktası olarak öne çıkmaktadır. Piyasalarda yaşanan olumlu gelişme ise Borsa İstanbul (BİST) da yaşanmış ve endeks 3350 seviyesine ulaşmıştır. Borsa da rekor artışın alış destekleri ile güçlenmesi beklenmekte ve bu alışlar ile yukarı yönlü hareketin devam etmesi öngörülmektedir. Özetle küresel enflasyon, işsizlik ve resesyon etkisi her geçen gün artmakta ve piyasaları olumsuz etkilemektedir.
Ülkemizde yaşanan bu olumsuzluklardan güçlü şekilde etkilenmekte ve vatandaşlarımız sert piyasa koşulları altında zor günler yaşamaktadır. Bu sebeple ivedilikle enflasyon ve kur oranlarının aşağı yönlü hareketlenmesi gerekmektedir. TCMB’nin önümüzdeki dönemde bu konuda atacağı adımlar merakla izlenmektedir.