İstanbul'un Esenyurt ilçesinde bir tekel bayiinde iki gencin 4 kişi tarafından acımasızca katledildiği görüntüler tüm Türkiye'yi sarstı.
Yaşanan katliam sonrası Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen'den değerlendirme geldi. Belli başlı suçlara karşı yeterli önlemlerin alınmaması ve gerekli yaptırımların uygulanmaması durumunda, suçun hızla yayılacağına dair teori olan 'kırık cam metodu'nu örnek veren Şen, bu durumda kimsenin devlete, güvenlik kuvvetlerine ve yargıya meydan okuyamayacağını söyledi.
Son zamanlarda İstanbul’un bir semtinden kabulü mümkün olmayan suç haberleri duyuyor ve izliyoruz. Bunlar kamuoyuna yansıyanlar. Elbette Savcılık ve Polis maddi hakikatin peşindedir. Yargı da adaleti sağlamalıdır. Bu amacın peşinde olan Hukuk Devleti, hukuk güvenliği hakkını da…
— Ersan Şen (@ProfDrErsanSen) July 30, 2023
Şen'in değerlendirmesi şu şekilde:
"Son zamanlarda İstanbul’un bir semtinden kabulü mümkün olmayan suç haberleri duyuyor ve izliyoruz. Bunlar kamuoyuna yansıyanlar. Elbette Savcılık ve Polis maddi hakikatin peşindedir. Yargı da adaleti sağlamalıdır. Bu amacın peşinde olan Hukuk Devleti, hukuk güvenliği hakkını da dikkate almalıdır. Bir taraftan suçu önlemek, suçluyu bulup cezalandırmak, diğer taraftan hukuk güvenliği hakkını gözetmek kolay değildir. Esasen zor ve zahmetlidir Hukuk Devleti olmak, fakat doğru olandır, idealdir, olması gerekendir.
'HEDEF SUÇUN İŞLENMESİ DEĞİL, İŞLENMEDEN ÖNLENMESİ'
Hukuk Devletinde önemli olan; caydırıcılık, cezanın ödeticiliği yoluyla yeni suç işleme eğilimlerinin önünü kesmek, suç işleyenlerin de uslanmasını sağlamaktır. Suçun işlenmesi değil, işlenmeden önlenmesidir, hedef budur, toplum da bunu görüp hissetmelidir.
Asayiş bozulmasının sebepleri; cezasızlık algısı olabilir, “nasıl olsa dışarı çıkarım” olur, örgütlü yapıların, “işin arka planı çözülemez, yanımıza kar kalır” inancı olabilir, sosyolojik yapı bozulması, göç her şey olabilir, ama kırık pencere metodunda Devlete, Güvenlik Kuvvetlerine, Yargıya kimse meydan okuyamaz.
'DEVLET SUÇA EĞİLİMLİ OLANLARA ALAN BIRAKMAZ'
Hukuk Devletinde can ve mal güvenliğinin korunup kollanması esastır. Sokaklar Devletindir. Devlet, suça eğilimli olanlara boş alan bırakmaz, bırakamaz.
Sürekli İnfaz Kanunu değişiyor, biz hukukçular da “şunlar kapsama giriyor bunlar girmiyor, bu hüküm eşit değil Anasaya aykırı düzeltilmeli” diyerek meseleye bakıyoruz, ya yeni suç işleme eğilimi olanların serbest bırakılması ve cezasızlığın teşviki algısı kötü değil mi? “Yargılamalarda hukuka aykırı, hatalı ve adaletsiz kararlar çok” diyerek, ne yapacağız, Hukuk Devletinde düzeni ve adaleti anarşiye mi teslim edeceğiz?
'OLMASI GEREKEN BUDUR...'
Sistem sarsılmamalı, sokaklar herkes için olabildiğince güvenli olmalı. Tamam ceza her şeyi önlemez, işin derinliklerine inelim de kamuoyuna yansıyan haber ve görüntüler rahatsız edici değil mi? Hak ve hürriyetler için düzen isteyen toplum kamu kudretini kullanma yetkisini Hukuk Devletine emanet etmiştir. Kamu Otoritesi sayılan Devlet de hiçbir mazeretin arkasına sığınmadan hukuk dairesinde gereğini yapmalıdır. Beklenen ve olması gereken budur. #kırıkpenceremetodu"