Ekran Haber yazarı Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen, “Seçimlerle ilgili güncel YSK kararları hakkında istişare” başlıklı bugünkü yazısında birçok soruna yol açtığını vurgulayarak Cumhurbaşkanlığı sisteminin ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
2017 yılında Anayasa değişikliğiyle kabul edilen yeni sistemde Cumhurbaşkanı seçiminde yüzde 50+1 şartının siyaset ve ekonomi başta olmak üzere birçok ciddi soruna yol açtığını belirten Ersan Şen, yeni sistemin ve 298 sayılı Kanunda yapılan son değişiklerin yol açtığı sorunlara ilişkin yazısının ilgili bölümünde şunları dile getirdi:
“İTTİFAKLARIN ÖZÜ BOZULDU”
Siyasi partiler için seçim barajının kaldırılması veya yüzde 3’e indirilmesi yerine yüzde 7 gibi yüksek bir seviyede tutulduğunu belirten Ersan Şen, yazısında “298 sayılı Kanunda son yapılan değişiklikte siyasal partiler arasında kurulan ittifakların sadece baraj sorunundan kurtulmaya dönüştürülmesi, her siyasi partinin milletvekili seçimine ittifak altında, fakat ayrı girip oy alacak olması, ancak son anda ittifaka katılan bazı siyasi partilerin seçime girmekten çekilip, ittifakta bulunan bir diğer siyasi partiden milletvekili seçimlerine katılacak olmanın gündeme getirdiği ittifak sözleşmesinin devam edip etmediğine dair çıkan tartışmanın, deyim yerinde ise Yüksek Seçim Kurulu tarafından ara formül bulunarak, en az iki siyasi partinin varlığı kaydıyla ittifakların devam ettirilmesi, esasında ittifakın özünün bozulduğu, ittifak altında milletvekili seçimlerine girip de illerin bazılarında ittifaktan yalnızca bir siyasi partinin liste verip, diğerlerinin o listeden milletvekili adayı göstermeleri, fakat ittifak şemsiyesi altında seçime girildiğine dair oy pusulasında ittifak isminin olması istenildiği halde, ittifakta bulunan en az iki siyasi partinin liste vermediği durumda oy pusulasında ittifak isminin verilmeyeceğine dair YSK kararı ile başlayan tartışma, tüm bunların siyasi partilerin ittifak sözleşmelerine aykırı düştüğü, buna da yeni sistem ve Milletvekili Seçim Kanunu'nda yapılan değişiklikler yol açtı” ifadelerini kullandı.
“BAKAN SIFATIYLA SEÇİME GİRMEK REKABETİ VE FIRSAT EŞİTLİĞİNİ BOZDU”
Milletvekili seçimine ilişkin kanunda, siyasi partilere anlaşarak ortak liste halinde aday göstermelerinin yasaklandığı, ancak siyasi partilerin liste hazırlayıp birlikte YSK’ya vermedikleri kabul edildiği için, bir siyasi parti listesinden başka partililerin aday olarak gösterilmesinin yasağı delmediği gibi tutarsızlıklara değinen Ersan Şen, seçim kanunda bakanların seçimlerde bakanlık imkanlarını ve kamu kaynaklarını kullanmalarının yasaklanmasına rağmen yeni sistemde bakanların istifa etmeden milletvekili adayı olabilmelerinin bakan sıfatı taşımaları nedeniyle seçim bölgelerinde “bakan” muamelesi gördükleri için bunun da seçim rekabetini ve fırsat eşitliğini bozduğunu dile getirdi.
BELEDİYE BAŞKANLARININ İSTİFA ETMEDEN MİTİNG YAPMASI
Cumhurbaşkanı ya da milletvekili adaylığı söz konusu olduğunda istifa etmesi gereken belediye başkanlarının söz konusu Cumhurbaşkanı yardımcılığı olduğunda ise istifa etmeden seçimlerde miting yapmasına da değinen Ersan Şen, yazısında konuyla ilgili şunları dile getirdi:
“Yine belediye başkanları, Cumhurbaşkanı veya milletvekili adayı olmak istediklerinde istifa etmeleri gerektiği halde, Anayasa m.106’da düzenlenen Cumhurbaşkanı yardımcılığı seçimle değil atama ile elde edildiğinden ve seçimden önce bu sıfat için aday olunamayacağından, seçim kazanıldığında Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı ilan edilen belediye başkanın istifa etmeden seçimlerde miting, propaganda yapabildiği, belediye başkanı için siyaset yasağı olmadığı söylenerek, belediye başkanının istifa etmeden seçimlerde aktif siyaset yapabileceğinin kabul edildiği, fakat Başkanlık sisteminin yol açtığı tuhaflıklardan bir başka örnek olarak, seçimler sırasında belediye başkanlarınca izlenen yoğun siyasi faaliyetin açıklanamadığı, buna haklılık ve meşruluk gerekçesi olarak da bakanların istifa etmeyip siyaset yapması, yine Cumhurbaşkanının tüm kamu imkanları kullanarak seçime girmesi olarak gösteriliyor.”
Kamuoyunun “seçimi kim kazanacak” dışında ilgisini çekmeyen bu hukuki ve siyasi tartışmalar hakkında YSK tarafından orta yol bulunarak çözümler üretilmeye çalışıldığını ve siyasi partilerin YSK’da bulunan temsilcileri tarafından tartışmalı konuların sürekli YSK’nın gündemine taşındığını belirten Ersan Şen, yazının devamında sandık güvenliğine ilişkin şunları kaydetti:
SANDIK GÜVENLİĞİ İÇİN YAPILMASI GEREKENLER
“Bu arada sandık güvenliği tartışmalarının da başladığı, sandık kurullarının önemli olduğu, yine sandık müşahitleri ile seçimlerde gönüllü görev alan vatandaşlara ve sandık kurullarına görevli veremeseler de yine sandıklara sahip çıkarak, seçmenin oyunun sandığa, oradan da Cumhurbaşkanı ve parlamento seçimlerine doğru yansımasını sağlayacak denetçilere, ilçe ve il seçim kurulları ile YSK’ya büyük iş ve sorumluluk düştüğü tartışmasızdır, sandıklara gönderilen boş zarflar ile oy pusulalarının tutanakları ve seçmenler tarafından oyların kullanılmasından sonra yapıla oy sayım ve dökümünü gösteren tutanaklar sandıklarda bulunan siyasi parti temsilcileri tarafından tutanakların görüntüleri alınmalı ve bu tutanaklar siyasi partilerine gönderilmelidir, bunların YSK’da bulunan bilişim sistemine aktarılması yakından takip edilmeli, sandık tutanakları ile bilişim sistemine kaydedilen verilerin karşılaştırılması yapılmalıdır”
SORUNLARA KALICI 2 ÇÖZÜM: REVİZE VEYA PARLAMENTER SİSTEM
14 Mayıs’taki seçimlerin mevcut Anayasa ve seçim kanunlarına göre yapılacağını hatırlatan Şen, yüzde 50+1’in Türkiye’nin siyasetine ve ekonomisine zarar verdiğinin bir gerçek olduğunu belirterek “ya bu sistem revize edilerek veya parlamenter sisteme geçilerek, siyasi ve iktisadi alanda yaşanan sorunlara kalıcı çözümler üretilmelidir.” ifadelerini kullandı.