Amerika Birleşik Devletleri (ABD) açıklanan enflasyon rakamları beklenen yüzde 8,1 seviyesinin üstünde yüzde 8,3 olarak gerçekleşti. Bu rakamla beraber ABD enflasyonu 2021 yılının 2. Çeyreğinden beri ilk defa gerileme gösterdi. Çekirdek enflasyon ise yüzde 6,5 seviyesinden yüzde 6,2 seviyesine geriledi. Enflasyonun öncekine göre gerileme göstermesine rağmen beklentinin üzerinde olması piyasa tarafından olumsuz karşılandı. Ayrıca rakamlar halen ABD’nin alıştığı rakamların üzerinde bir seyir izliyor.
Petrol fiyatlarında yaşanan gerileme sebebiyle düşüş gösteren enflasyona rağmen halen fiyatlar üzerindeki yukarı yönlü baskı devam etmektedir. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yukarı yönlü trendini korumakta ve enflasyon riskleri halen tehlikeli seviyede bulunmaktadır. ABD enflasyon rakamlarını incelediğimizde yaşanan fiyat düşüşlerinin ana sebebi olarak en büyük maliyet kalemlerinden olan enerji fiyatlarındaki gerilemenin etkili olduğunu görmekteyiz. Ancak mevcut düşüşe rağmen genel fiyat değişimi halen yüzde 30 seviyelerinde bulunmaktadır.
Enerji piyasasındaki belirsizlikler ve özellikle Avrupa’da yaşanan enerji krizi ile beraber bu düşüşün devamlılığının olmayacağı ya da tekrar sert yükselişler yaşanacağı beklenmektedir. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) açıklanan enflasyon rakamlarına göre faiz değişikliğine karar vermesi beklenmektedir. Faiz artışının kaçınılmaz olduğu bu dönemde enflasyondaki gerileme sadece faiz artışını kısıtlayacak bir etki gösterecektir. Bu sebeple önümüzdeki süreçte faizlerin artması kaçınılmazdır. ABD pandemi sürecinde bastığı dolarların yarattığı enflasyonist baskıyı kırmak için piyasadaki dolar arzını kısmak zorundadır. Bu sebeple faiz artışları ile piyasadaki dolar arzını kısmayı planlamaktadır. 2022 yılı boyunca faiz artışları ve varlık alımlarının azaltılması ile ABD’nin iç piyasasındaki enflasyonist baskıyı kırmaya çalışması beklenmektedir.
Artan enflasyon ile küresel çapta bir tepki oluşmuş ve dolar endeksi ile ons altın fiyatları hızlı bir yükseliş trendine girmiştir. Bu yükseliş trendine tepki olaraktan Amerika borsalarında sert düşüşler yaşandı. Nasdaq yüzde 3 seviyesinde düşüş yaşarken S&P ise yüzde 2 seviyesinde bir düşüş yaşadı. Bu etki şirketler üzerinde önemli likidite kaybına sebep olmuş ve yatırımcıları panik havasına sürüklemiştir. Borsa üzerindeki bu satış baskısının bir süre daha devam etmesi beklenmektedir. Ayrıca enflasyon rakamları sonrası piyasadaki korku ortamı sonucunda kripto piyasalarında da hareketlilik yaşandı.
Açıklanan enflasyon rakamları sonrası oluşan korku ortamında sert satışlar yaşandı ve kripto yatırımcıları piyasada fiyat hareketliliğine sebep oldu. Ancak asıl büyük etkiyi özellikle sabit coinlere yatırım yapan yatırımcılar oluşturdu. Çünkü sabit coinler piyasada belirli finansal varlıklara teminatlandırılmış kripto paralardır. Özellikle dolara endeksli olan TerraUST’ye teminatlandırılan Luna coin de yaşanan büyük düşüşler kripto piaysalarda yeni bir krizin başlamasına sebep oldu. Basitçe Luna coinde sistem şu şekilde işlemektedir; sistemde satılan her bir UST için bir adet Luna ortaya çıkmaktadır. Alınan için ise bir Luna azalmaktadır. Piyasada UST alımları arttıkça Luna arzı kısılmakta ve fiyatlar yükselmektedir.
Yatırımcıların korku ortamında nakitte bulunma isteği sebebiyle hızlı şekilde UST satışları yaşanmış ve büyük miktardaki satışlar sonucunda piyasadaki Luna arzı önemli ölçüde artmıştır. Bunun devamında Luna Foundation Group paranın değerini korumak için 1 milyar dolara yakın bir Bitcoin satışı gerçekleştirdi. Bu satışlar sonucunda kripto piyasalardaki fiyat oynaklığı önemli ölçüde arttı ve kripto paralardaki satış baskıları hızlıca arttı. Bu satışlar sonrası Luna coinde kayıplar yüzde 99,9 seviyesinde gerçekleşti ve yatırımcılar önemli kayıplar yaşadı.
Ülkemizde ise durum küresel piyasalar ile paralel şekilde ilerlemektedir. Borsa İstanbul (BİST) son işlem gününde yüzde 2,57 düşüş yaşadı ve BİST 100’de işlem gören şirketlerin yaklaşık yüzde 85’inde değer kayıpları yaşandı. Ayrıca piyasadaki olumsuz beklentiler sebebiyle yatırımcıların risk iştahı önemli ölçüde azalmaktadır. BİST için 2350 seviyeleri önemli destek seviyeleri olarak gözlemlenmektedir.
Dolar ise küresel çapta artan dolar endeksinin etkisiyle bir yükseliş trendine girmiş durumdadır. Ülkemizin risk priminin artması ile beraber dolar üzerindeki yukarı yönlü fiyat baskısı artmış ve dolar kurları yükseliş baskısı içerisine girmiştir. Dolar kuru için 15,80 önemli direnç noktası olarak gözlemlenmektedir. Ülkemizdeki enflasyon rakamları ise önemli bir yükseliş içerisindedir. Ülkemizde enflasyon Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yüzde 69,97 seviyesinde açıklanmıştır. Ülkemizdeki negatif faiz oranı ise yüzde 55 seviyesine ulaşmıştır. Negatif faizdeki artış yatırıcının parasının enflasyona karşı olan korunma gücünün azalmasına sebep olmaktadır.
Ülkemizde hızla artan enflasyona rağmen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz arttırmaktan kaçınması negatif faizin yükselmesine sebep olmaktadır. Bu etki sebebiyle yatırımcının kazancı enflasyonist baskından korunamamakta fakat borçlunun tasarrufu artmaktadır. Ülkemizde bu durumdan kurtuluş ancak enflasyonun kontrol altına alınması ve makul seviyelere indirilmesi ile mümkün olacaktır. Çünkü önümüzdeki dönemlerde TCMB’nin faizler üzerinde önemli artışlar yapması beklenmektedir.
Enflasyonla mücadelede önemli bir araç olacak ve artışa çare olması beklenen yeni bir finansal araç açıklandı. Bu araç enflasyona endeksli tahvil olarak piyasaya tanıtıldı. Açıklanan bu tahviller ileriki dönemlerde enflasyonun düşeceği varsayımı üzerinden bir hesaplama ile oluşturulacağı için bu yeni ürünün gelecek dönemlerdeki enflasyon artışlarına karşı etkisi düşük olacaktır. Bunun yanında ülkemizde piyasalarda ve finansal araçlarda fiyat hareketliliği çok yüksektir. Ayrıca her geçen gün artan enflasyonist baskılar neticesinde yatırımcılar uzun vadeli yatırım yapmaktan kaçınmaktadırlar. Bunun en önemli nedeni yatırımda bekletilen tasarrufun getirisinin enflasyon karşısında kaybettiği değeri karşılayamamasıdır.
Enflasyonla mücadele kapsamında hazırlanan bu aracın ilerleyen dönemde döviz yatırımları üzerinde önemli bir etki yaratmayacağı gibi konut gibi sabit varlık yatırımlarının fiyatlarına da yukarı yönlü bir etki yapacağı aşikardır. Ne yazık ki ülkemizde konut gibi sabit varlık fiyatları artık sahipleri tarafından bir fırsat kapısı olarak görülmekte ve ülke genelindeki her gelişmede fiyatı arttırılacak yatırım araçları olarak görülmektedir. Buna en güzel örnek son dönemde açıklanan yeni konut alacaklara kredi desteği sonrası konut fiyatlarında yaşanan yüzde 30 ile yüzde 50 arasında gerçekleşen artışlardır.
Günümüzde konut ve benzeri araçların fiyatları ile kiraları yeni fırsatçılık kapısı olmuş ve fahiş fiyata artışlarına maruz kalmıştır. Ancak bu yeni araç tahvil değil de kısa vadeli bono olarak planlansaydı, kısa vadede yüzde 70’e varan enflasyonun üzerinde bir getiri sağlayacağı için yoğun talep görebilirdi. Yaşanan bu yoğun talep hem döviz yatırımlarını hem de konut gibi sabit varlık yatırımlarını TL’ye yönelteceği için bu araçlar üzerindeki fiyat artış baskısını azaltabilirdi. Ancak bono tercihi yüksek getiri oranı yüzünden vatandaş için avantajlı bir yatırım aracı olurken hazine için ise ciddi oranda bir mali yük oluşturacaktır. Bu sebeple yüksek enflasyon döneminde yapılan bu tahvil hamlesinin enflasyon üzerinde önemli bir etki göstermesi beklenmemektedir.