Küresel ekonomi dünya genelinde yaşanan enflasyon baskısı ve savaş gerginliği ile zor bir sürecin içindedir. Dünya genelinde yaşanan gelişmeler ülkemiz üzerindeki ekonomik baskıyı arttırmakta, özellikle Ukrayna-Rusya Savaşı sonrasında dünya genelinde yaşanan ekonomik gerilimin etkisi her geçen gün artarak devam etmektedir.

 Batılı ülkelerin Rusya’ya tepki göstermeleri ve küresel ölçekteki birçok şirketin Rusya’dan çekilmesi ile uygulanan yaptırımlar Rusya ekonomisine büyük darbe vursa da Putin’i geri çekilmeye ikna etmeye yetmemektedir. Bu durum sonucunda birçok alanda olumsuz gelişmeler yaşanarak küresel ekonomide olumsuz sonuçlar yaratmaktadır.

 Ülkemiz bu krizden en çok etkilenen ve gelecekte etkilenmesi muhtemel ülke konumunda bulunmaktadır. Mevcut durumun ülkemiz üzerindeki etkilerini üç ana başlık altında sıralayabiliriz; kur oranları, enflasyon ve kripto paralar. Yaşanan son gelişmeler ışığında ülkemizde döviz kurları hareketlilik göstermiştir. Özellikle Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantısı öncesinde hafta sonuna doğru dolar kurunda yukarı yönlü hareketler gözlendi. Savaşın başlaması ile uygulamaya konan yaptırımlar sonucunda küresel petrol arzında yaşanan kısılmalar Euro üzerinde bir baskı oluşturmuş ve Euro son 24 ayın en düşük seviyesine gerileyerek dolara karşı 1,08 seviyelerinde değerlenmişti.

 Türkiye’de gerçekleşen Ukrayna-Rusya görüşmeleri ateşkes beklentilerini güçlendirirken yaptırımlara bağlı arz kısılması yaşanan petrol fiyatlarının hızlı değer kaybı ise Euro üzerindeki baskıyı azaltan bir etki gösterdi. ECB toplantısı sonrasında beklentiye paralel şekilde faizler sabit kaldı ve varlık alımları hızlı şekilde azaltılmaya başladı. Son yıllarda Avrupa’da enflasyon hedeflenenin çok üzeri bir seviyede gerçekleşti. Yükselen enerji fiyatları ile baskılanan Avrupa enflasyonu son savaş ile beraber enerji ve gıda kalemlerindeki fiyata artışları ile beraber daha da şiddetli bir baskı altına girdi. Yakın zamanda gelecek bir diğer önemli karar ise FED’in vereceği faiz kararı olacaktır.

 Amerika Birleşik Devletleri’nin faiz artırımı konusunda güçlü sinyaller göstermesi bir süredir dolar üzerinde baskı yaratmaktaydı. Önümüzdeki hafta yapılması planlanan Amerika Merkez Bankası (FED) toplantısı da dolar endeksini baskılayan bir etki göstermekte ve kur artışı beklentisini arttırmaktadır. Şubat ayında gerçekleşen bir önceki toplantı sonrasında Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) oranı beklentilere paralel şekilde %7,5 olarak açıklanmıştı. Günümüzdeki mevcut TÜFE oranı beklentisi ise %7,9 seviyesinde gerçekleşerek yeni bir rekor kırdı. Açıklanan bu rakamlar ile enflasyon oranı son 40 yılın zirvesini gören ABD’de faiz artırımı kararı sonrasında politika faizinin çeyrek baz puan artırılması ve varlık alımlarının yarıya düşürülmesi beklenmektedir.

 Yaşanacak bu gelişme sonrasında dünya genelinde arzı kısılan dolar yukarı yönlü bir hareket baskısı yaşayabilecektir. Bu durum ülkemizde dolar kurlarının ve bunlara bağlı ürünlerin fiyatlarının artışı şeklinde bir etki gösterebilir. Bu sebeple olası bir kur şoku yaşamamak için FED toplantısı öncesinde muhtemel senaryolara karşı piyasadaki kur miktarlarının dengelenmesi gerekmektedir. Ülke genelinde kur artışının devamında yaşanan yüksek enflasyon sorunu da vatandaşın üzerinde önemli bir baskı yaratmaya başladı. Savaşın başlamasının ardından ülke genelinde bazı ürünlerde önemli fiyat artışları ve genel enflasyon üzerinde artış baskısı yaşandı.

 Savaşın devamında küresel çapta enerji fiyatları hızlı şekilde artış göstermeye başlayarak özellikle ülkemiz gibi enerji konusunda dışa bağımlı ülkeler üzerinde önemli yükler oluşturdu. Enerji fiyatlarının beraberinde değerli maden ve gıda fiyatları ile savaşın etkisiyle hızlı şekilde yükseliş gösterdi. Özellikle Rusya’nın dünya genelinde birçok değerli madenin ana üreticisi olması ve Ukrayna ile beraber Rusya’nın özellikle buğday ve ayçiçeği gibi gıda kalemlerinde önemli bir üretici konumunda olması etkili olmuştur. Savaşın tarafı olan iki ülke ile toplamda 50 milyar dolara yakın ticaret ortağı olan Türkiye ise bu savaştan en çok etkilenen ülke olmaktadır. Bu ticaret ortaklığı iki ülke arasında enerji, turizm ve gıda kalemlerinde yoğunlaşmaktadır.

 Özellikle buğday ve ayçiçeği fiyatlarında yaşanan hızlı fiyat artışları ve stokçuluk faaliyetleri bu durumun ülkemiz üzerindeki etkileri hızlı şekilde göstermiştir. Savaşın devam etmesi ile fiyat artışları devam edecektir. Bir diğer önemli konu ise ülkemizde de yoğun yatırımcısı olan kripto para piyasalarında yaşanan belirsizliktir. Özellikle dünyanın en büyük kripto üreticilerinden biri olan Rusya’nın yaşadığı ekonomik darboğazlar kripto paralar üzerindeki baskıyı arttırarak küresel çapta kripto fiyatlarının düşük konumlanmasına sebep olmuştur. Bunun devamında ABD’nin ve Rusya’nın regülasyon çalışmaları da bir süre daha fiyat baskısını devam ettirebilecek etkiler olarak öne çıkmaktadır.

 Yaşanan son gelişmeler incelendiğinde bazı çıkarımlar yapmak yerinde olacaktır; ilk olarak ülkemiz için döviz kurları hayati öneme sahiptir. Bu sebeple kurların dengelenmesi ve piyasada döviz dolaşımının arttırılması gerekmektedir. Döviz kurlarının dengelenmesinde önümüzdeki dönem FED’in vereceği karar önemli bir etki olacaktır. İkinci önemli konu, ülke genelinde yükselen ve yarattığı etki ile vatandaşın üzerinde çok yoğun baskı oluşturan enflasyonun kontrol altına alınmasıdır.

 Son savaş ile üretimin ne kadar önemli olduğunu ve dışa bağımlı kalındığında nasıl fiyat şokları yaşanabileceği net şekilde görüldü. Bu sebeple ülke içinde üretim teşvik edilmeli ve ülkemizin kendi ihtiyaçlarını karşılayan, kendine yeter bir ülke haline getirilmesi için gerekli tedbirler acilen planlanarak alınmalı ve geleceğe yönelik adımlar atılmalıdır. Bu kapsamda boş kalan tarım arazilerinin hızlı şekilde üretime katılması için planlamalar yapılmalıdır.