Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin final müsabakalarını izleyip, derece alacak pehlivanlara ödüllerini vermek üzere Edirne'ye gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz alilik ziyaretinin ardından Ticaret ve Sanayi Odası'nda (ETSO) düzenlenen 'İş Dünyası Buluşması'na katıldı.

Edirne Valisi Yunus Sezer, ETSO Başkanı Sezai Irmak ile kentin iş insanlarının katıldığı toplantıda konuşan Yılmaz, özellikle pandemi sonrası hala toparlanamamış bir dünya olduğunu belirterek, şöyle dedi:

"Gerek büyüme hızı açısından gerek ticaret bakımından tarihsel ortalamalarının altında seyreden bir dünya var. Son 20 yıla baktığınızda dünya ekonomisi yüzde 3.6 büyümüş. 2020 - 2022 dönemine bakarsanız büyüme hızı düşmüş. Pandemi ve pandemi sonrası şokların etkisiyle. Geçen yıl bir miktar toparlanma oldu yüzde 3'lere geldi. Bu yıl da 3'ü biraz geçmesi bekleniyor. Yani o 3.6'nın oldukça altında bir dünya büyümesi söz konusu bir taraftan da dünyada artık bu rekabet artmış durumda, bloklaşmalar artıyor, ticari rekabet kızışmış durumda korumacılık eğilimlerinin güçlendiğini görüyoruz."

'BÜYÜME GAYRETİ İÇİNDEYİZ' 

Türkiye’nin bu şartlar altında büyüme açısından iyi bir performans gösterdiğini belirten Yılmaz, şu ifadeleri kullandı;

2020 - 2022 döneminde gerçekten önemli bir büyüme performansı sergiledi. 2023'te de yüzde 4.5 gibi bir büyümemiz oldu. Dünya yüzde 3 büyürken, biz yüzde 4.5 büyümüş olduk. Bu yıla geldiğimiz zaman bu yıl da inşallah yüzde 4 civarında bir büyüme bekliyoruz.

Orta vadeli programımızda, yine dünyanın üstünde performansı bekliyoruz. İlk çeyrekte 5.7 gibi bir büyümemiz oldu. Bundan sonraki dönemde de bir seviyede büyüyerek inşallah bu büyümeye ulaşacağız.

Dünyanın önemli bir ekonomisiyiz. Nominal dolar bazında dünyanın 17'nci büyük ekonomisiyiz. Satın alma gücü paritesine göre hesaplandığında ise dünyanın 11'inci büyük ekonomisi konumundayız.

Milli gelirimiz ilk defa geçen yıl 1.1 trilyon doları aştı. Tam olarak söylersek geçen yılki rakam 1 trilyon 119 milyar dolar. Kişi başına gelirimiz 13 bin 110 dolara yükseldi, bu hızı inşallah geleceğe taşımak istiyoruz. Değerli arkadaşlar geçen yıldan bugüne büyümemiz de şöyle bir farklı yaklaşım sergiledi.

Tüketimle değil üretimle daha çok büyüyelim istiyoruz, yatırımla ihracatla daha çok büyüyelim diyoruz. Bir taraftan enflasyonu düşürürken, bir taraftan da büyümeyi istihdamı korumak istiyoruz.

Bu da kolay bir iş değil bunun sağlanabilmesi için büyümenin kompozisyonunu, bileşenlerini özellikle çok önemli görüyoruz. Daha çok üretimden ihracattan kaynaklanan büyüme gayreti içindeyiz.

'İSTİKRAR DÖNEMİ' 

Daha çok sıkıntımız enflasyon konusunda. Dolayısıyla geçen yıl hazırladığımız orta vadeli programda enflasyonu temel öncelik olarak önümüze koyduk ve enflasyonu 3 döneme ayırdık. Birinci yıl geçiş süreci olacak dedik.

2'nci yıl dezenflasyon süreci, 3'üncü yıl ise kalıcı fiyat istikrarı dönemi. Geçiş sürecini geçtiğimiz mayıs ayında tamamlamış olduk ve dezenflasyon sürecine geçmiş olduk. Haziran ayında biliyorsunuz aylık enflasyon 1.64 geldi. Yıllık enflasyon ise 3.8 puan azalarak 71,6 oldu.

Temmuz ve ağustos ayları geldiğinde göreceksiniz çok daha hızlı yıllık enflasyon gerileyecek. Temmuzda 60'lar civarına Ağustos'ta ise 50'ler civarına gerileyen bir enflasyon göreceksiniz.

Tek haneli rakamlara ulaşıncaya kadar bu mücadeleyi sürdürmemiz gerekiyor. Gelecek sene yüzde 20'li rakamlar, 2026'da ise tek haneli rakamlara indirmek için gayret edeceğiz.

REZERVLERDE OLUMLU BİR GİDİŞAT VAR' 

Merkez Bankası rezervlerinde çok olumlu bir gidişat olduğunu söyleyen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü;

Geçen yıl Mayıs'ta 98,5 milyar dolara kadar düşmüştü rezervlerimiz. 28 Haziran itibarıyla yaklaşık 143 milyar dolar seviyesine yükselmiş durumda. SVAP hariç net rezerv dediğimiz rakam da yine oldukça iyi bir yere gelmiş durumda.

Rezervlerin güçlenmesi niçin önemli; işte bu riskleri düşürüp ülkemizi daha avantajlı daha emin bir konuma taşımak açısından çok önemli. Geçtiğimiz yıl afet yaşadık. Birçok ülkeden hem nüfus hem de coğrafya bakımından büyük bir bölgede 14 milyon insanımızı etkileyen bir afet yaşadık.

Acil müdahaleler bitti ama asıl işimiz şimdi kalıcı bir şekilde rehabilite etmeye çalışıyoruz bu bölgelerimizi üç başlık altında bunu yapıyoruz. Kalıcı konutları inşa ediyoruz. Tahrip olan altyapıları, ulaşımdan enerjisine altyapıları yapıyoruz.

Bir taraftan da o bölgelerimizin sosyoekonomik kalkınmasını gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Organize sanayi bölgelerinden tutun, başka konulara verıncaya kadar. Burada 104 milyar dolar gibi toplam bir maliyetle karşı karşıyayız. Sadece bu sene merkezi yönetim bütçemizde deprem bölge çalışmaları için ayırdığımız kaynak 1 trilyon 30 milyar civarında bir kaynak ayırıyoruz.

Editör: Yağmur Kaya